Dolar
32.37
Euro
34.97
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,536.20
BTC/USDT
69,895.00
BIST 100
9,068.55
Ekonomi

Başbakan Yardımcısı Şimşek: Otomatik BES'e ilişkin olumsuz bir kampanya hissediyorum

Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Şu ana kadar cayma hakkını kullananlar yüzde 26, oldukça yüksek bir rakam. Maalesef otomatik BES'e ilişkin haksız, olumsuz bir kampanya hissediyorum." dedi.

17.02.2017 - Güncelleme : 17.02.2017
Başbakan Yardımcısı Şimşek: Otomatik BES'e ilişkin olumsuz bir kampanya hissediyorum

ANKARA

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Otomatik BES'te 12 Şubat itibarıyla 980 bin katılımcı var. Bu iyi bir rakam. Toplanan fon yaklaşık 98 milyon lira civarında. Şu ana kadar cayma hakkını kullananlar yüzde 26, oldukça yüksek bir rakam. Maalesef otomatik BES'e ilişkin haksız, olumsuz bir kampanya hissediyorum." dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımı beklentileri ve etkilerinin sorulması üzerine Şimşek, Fed'in faiz artışının bu sene için muhtemelen hızlanacağını söyledi.

Şimşek, piyasaların mart ayında faiz artışını düşük ihtimal olarak gördüğünü belirterek, "ABD'de enflasyon yüzde 2,5 seviyelerine kadar yükseldi. Bu son yılların en yüksek düzeyi. İşsizlik oldukça düşük, tam istihdam düzeyine yaklaşmış durumda. Yeni yönetimin politikaları da bekleniyor, ama faiz artışının olasılığı yükselmiş durumda. Muhtemelen hızlanabilir diye genel bir kanı var." ifadelerini kullandı.

Şimşek, liranın değer kaybının ihracata yansımaya başladığını belirterek, şöyle devam etti:

"AB'nin hemen hemen bütün üye ülkelerinde büyüme var. Bu çok istisnai bir durum. En büyük pazarımız olan AB'de iç talebin bir miktar güçlü olması, petrol fiyatlarındaki toparlanma nedeniyle yakın coğrafyadaki ticaret ortaklarımızın iç talebinin biraz güçlenmesi ihracatı olumlu etkiliyor. Bir miktar belirsizlikler devam ettiği için yatırımlarda henüz bir güçlenme yok. Yatırımlarda güçlenme nisandan sonra başlar diye öngörüyoruz. Çok ciddi teşvikler ortaya koyduk. İç tüketime gelince işaretler çok kötü değil. Ocak ayı vergi gelirleri iç talebin ılımlı büyümeye devam ettiğini gösteriyor. Bu göstergeler bağlamında, durum hissedildiği kadar kötü değil, arzulandığı kadar da güçlü değil."

'İşsizlikteki durum geçici'

Şimşek, 2016 yılının kasım ayında işsizlik oranının yüksek seviyelere çıkmasının sebebi ve bunun etkilerinin sorulmasına karşılık da büyümenin istihdam sağladığını belirterek, iş gücüne katılımdaki ve çalışma çağındaki nüfusta görülen artışa işaret etti.

Türkiye'nin istihdam sağlamada başarılı olduğuna dikkati çeken Şimşek, "İşsizlik önemli bir sorun. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde tam bir seferberlik başlatıldı. Sadece şeklen firmalara 'elinizi taşın altına koyun' şeklinde değil. Biz hükümet olarak yeni istihdamda bütün yükleri üstlendik. Ciddi teşvikler sunuyoruz." diye konuştu. 

Şimşek, darbe girişimi sonrasının kolay bir dönem olmadığını belirterek, "Cumhurbaşkanımızın olduğu TOBB'daki toplantıda ciddi sözler verildi. Biz de hemen üzerimize düşeni yaptık, onların yüklerini bütçe üzerinden karşılayacağız. Eğer o sözler yerine getirilirse, istihdamda çok güçlü artış olacak. Bu geçici inşallah diye bakmak lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Otomatik BES'te 980 bin katılımcı

Şimşek, Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) otomatik katılıma ilişkin veriler hakkında da "Otomatik BES'te 12 Şubat itibarıyla 980 bin katılımcı var. Bu iyi bir rakam. Toplanan fon yaklaşık 98 milyon lira civarında. Şu ana kadar cayma hakkını kullananlar, geçici rakamlar bunlar, şubat sonu martta kesinleşir, yüzde 26, oldukça yüksek bir rakam. Maalesef otomatik BES'e ilişkin haksız, olumsuz bir kampanya hissediyorum." dedi.

Çalışırken kenara bir miktar para konulması gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Devletin imkanları sınırlı. Orta/uzun vadede de bütün dünyaya baktığınız zaman emeklilik sistemlerinin baskı altında olacağını herkes biliyor. Çünkü insanlar daha uzun süre yaşayacaklar, bu kesin, net. Ortalama yaşam beklentisi bütün dünyada hızla yükseliyor ve ödenen primler yeterli olmuyor. Kamu maliyesi Türkiye'de güçlü, ama yaşlı nüfusun gerektirdiği harcamalar da artıyor." diye konuştu.

'Trafik sigortası primlerinde yüzde 20 civarında düşüş var'

Başbakan Yardımcısı Şimşek, "trafik sigortası konusunda birçok düzenleme yapılmasına rağmen hala poliçe tutarlarında tatmin edici bir değişiklik olmadığı" eleştirilerinin anımsatılarak, bu konudaki değerlendirmelerinin sorulması üzerine de "Trafik sigorta primlerinin düşmediği algısı, yanlış bir algıdır. Genel anlamda son bir yılda ortalama yüzde 9 civarında bir enflasyon var. Bir kere artmamış olması, reel olarak yüzde 9 düşmesi anlamına gelir. İkinci olarak, primlerde de yüzde 10 civarında düşüş var. Dolayısıyla toplamda baktığınız zaman, primlerde yüzde 20 civarında bir düşüş var." dedi.

'Aslında şoförün sigortalandırılması lazım'

Şu anda yeni bir model üzerinde çalıştıklarını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de bana kalırsa sistemin şöyle bir eksikliği var, trafik sigortası zorunlu bir sigortadır, sizin karşı tarafa vereceğiniz zararı karşılamak için düzenlenmiştir. Dolayısıyla arabadan çok aslında şoförün sigortalandırılması lazım. Arabanızın sigortası var, hemen hiç sigortası olmayan, belki deneyimsiz bir şoföre 'al, sür' diyorsunuz. Bunlar yaşanıyor Türkiye'de, biliyoruz. Şoförün de sigortalanması, sadece arabanın değil, ikisinin birleşimi. Yeni, acemi bir şoför veya kaza yapan bir şoför. Primleri yükselten bu tür faktörler var. Hazine'ye söyledim, arkadaşlar çalışıyor. İngiltere'de tamamen şoför odaklı, sürücünün sigortalandığı bir sistem var. Onun için biz de sadece taşıt değil, sürücünün risklerini de dikkate alan... Bu muhtemelen kaza sayısını, zarar miktarını azaltır, dolayısıyla primleri aşağı çeker. Bütün boyutlarıyla bu konuları inceliyoruz, elimizden ne geliyorsa yaptık, yapmaya da devam edeceğiz."

'Reel sektörün ciddi bir açık pozisyonu var'

Tüketici kredilerinde faizleri sabitlediklerini anımsatan Şimşek, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla biz aslında hane halkını, tüketiciyi, çok profesyonel olmayan, çok sofistike düşünmeyen kesimleri faiz riski ve kur riskine karşı korumaya almışız. Şirketlerde bunu aslında KOBİ'ler üzerinden, bir miktar üzerinden bir şeyler yapmaya çalışmıştık ama demek ki yeterli değil. Reel sektörün ciddi bir açık pozisyonu var. Bu mevcut açık pozisyon başlı başına bir sorun, onun yönetilmesi lazım ama bundan sonra birtakım koşullar çerçevesinde ilave açık pozisyona izin vermemeye çalışacağız. Diyelim ki sizin hiç döviz geliriniz yok, sizin döviz ile borçlanmanız için ya tamamen hedging getireceğiz, yani bir finansal koruma, sigortalama anlamında söylüyorum, yoksa yapamayacaksınız. Ya da kısmi ihracat, turizm, müteahhitlik geliriniz var, onun ötesindeki açık pozisyona bakacağız, oraya sınırlamalar getireceğiz. Ama şirketin çok ciddi döviz geliri var ya da profesyonel bir şekilde bu riski yönetmeye razı, ilave sigorta primleri ödeyip kendisini korumaya alabiliyorsa zaten sorun olmayacaktır. Burada biz oturacağız, ilave açık pozisyona yönelik makro ihtiyati tedbirler geliştireceğiz. Mart sonu itibarıyla bu düzenlemelerin uygulamaya hazır hale geleceğine inanıyoruz."

'Biz rekabete inanıyoruz'

Şimşek, Türkiye Varlık Fonu'na (TVF) sağlanan avantajlara yönelik eleştirileri de değerlendirerek, "Fonun kendisinin birtakım avantajlara sahip olması ayrı bir şeydir. Fon kapsamında faaliyet gösteren firmaların rekabet gibi birtakım hususlarda imtiyazlı hale getirilmesi ayrı bir şeydir. Biz böyle bir şeyi öngörmedik. Buna ciddi bir şekilde bakacağız. Biz rekabete inanıyoruz." şeklinde konuştu. 

Rekabetin olmadığı bir yerde tüketicinin cezalandırıldığını dile getiren Şimşek, "Fonun içindeki şirketlere rekabet normlarından imtiyaz sağlanması bizim hiçbir zaman düşünmediğimiz bir konu" dedi.

Muhabir: İbrahim Yılmaz,Seval Ocak Adıyaman,Merve Özlem Çakır

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın