Dolar
32.33
Euro
35.07
Altın
2,219.92
ETH/USDT
3,554.40
BTC/USDT
70,649.00
BIST 100
9,079.97
Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mavi Marmara baskınının bütün belgeleri elimizde

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail televizyonuna Mavi Marmara baskınına ilişkin, "Bizim elimizde o İsrailli subayların uluslararası karasularında Mavi Marmara'ya yaptığı baskının bütün belgeleri var." dedi.

22.11.2016 - Güncelleme : 22.11.2016
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mavi Marmara baskınının bütün belgeleri elimizde

TEL AVİV

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gazze'yi vurdukları zaman orada o yüzlerce, binlerce kişinin öldüğü anı benim unutmam mümkün değil. Ben Hitler'in yaptığını da tasvip etmem, İsrail'in yaptıklarını da tasvip etmem." dedi.

Ankara'da İsrail televizyonu Kanal 2'ye röportaj veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi, İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail-Filistin meselesi, terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen mücadele ve ABD Başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesi gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan, 15 Temmuz'da darbe girişimini öğrenmesinin ardından ilk kimleri aradığına ilişkin, "Dönme hazırlıklarını yaptığımız an 15 Temmuz'du. 15 Temmuz'un akşamında tabii şimdi ilk aradığım kişi Başbakanımız olsun, bunun yanında İstihbarat Müsteşarım olsun, Genelkurmay Başkanımız olsun fakat bu esnada tabii ilk etapta hiçbiriyle bizler de bu defa hemen medyayla ve FaceTime vasıtasıyla tüm halkıma duyuruyu yapmanın gerekli olduğuna inandım." ifadelerini kullandı.

İsrailli sunucu İlana Dayan'ın, Marmaris'ten İstanbul'a giderken darbecilerin F16'lardan kendilerine ateş edebileceğini düşünüp düşünmediği yönündeki sorusu üzerine Erdoğan, tabii ki bunların hepsini düşündüklerini dile getirdi.

Erdoğan, "Düşündük ama biz şuna inanmışız. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, her an ölecekmiş gibi ebedi aleme hazırlıklı olacağız, biz bu yola böyle çıktık. Lider eğer bir taşın, bir kayanın arkasına saklanırsa, toplum-millet dağın arkasına saklanır. Onun için lider her zaman dik duracak, önde olacak ki ona inanan milleti de onun arkasından yürüsün, onlar dağın arkasına saklanmasın." diye konuştu.

Sunucunun, "Şimdi müsaade ederseniz zor soruları sormayı size tercih ediyorum." demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar sorduklarınız kolay mıydı?" karşılığını verdi.

Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından verilen tepkinin abartılı olduğu yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:

"Şimdi bizim tabii cumhuriyet dönemi 93 yıllık bir süreç. Bu 93 yıllık süreç içerisinde Türkiye çok darbeler yaşadı ve bütün bu darbelerin yaşandığı anlarda Türkiye'nin ödediği bedeller çok ağır oldu ama hiçbirisi bu darbe girişiminin karşısında Türk milletinin gösterdiği tavrı görmedi. İlk defa bir darbe girişimi milletçe bu şekilde püskürtüldü, derdest edildi. Şimdi burada tabii özellikle bir şeyi söylemek istiyorum; bu darbeyi yapan örgüt FETÖ, Fetullahçı Terör Örgütü'dür. Bunlar 40 yıllık bir süreç içerisinde devletin değişik kurumlarına, silahlı kuvvetler, polis teşkilatı, yargı, bakanlıklar, bütün buraları ele geçirme gayreti içerisinde oldu."

Sunucunun, konuşması sırasında tekrar araya girmesi üzerine, "Şimdi isterseniz şöyle bir usul takip edelim; eğer sık sık kesilirse izleyiciler rahatlıkla bunun neticesini alamazlar. Onlar da bu işin neticesini çok rahat alsınlar." karşılığını veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu olayda ise ortada bir gerçek var, nedir bu gerçek? Bu silahlı kuvvetlerin içerisindeki bu şebeke, bu terör örgütü, geleceğe yönelik ordumuzun içerisinde kim bilir daha ne gibi sağlıksız işler yapacaklar, kim bilir ordumuzun başına ne gibi çoraplar öreceklerdi; polis teşkilatımızda, devletin birçok bakanlıklarında. Çünkü bunların şimdi öyle şeyleri ortaya çıkıyor ki öyle hileler, öyle yalanlar dolanlar ortaya çıkıyor ki sürekli bunlar yakalandıkça bunları temizlemek durumundasınız. Aynen bu kanser hücresi gibi vücuda dağılmış vaziyette. Şu anda bir metastaz var ve bizim bu metastaz durumundaki bu hücreyi temizlememiz lazım. Eğer bunu temizlemezsek yarın nerede nasıl patlak vereceği hiç belli olmaz. Onun için de bunu yasalar içerisinde, biz bir hukuk devletiyiz, bu hukuk devletinde yasalar neyi emrediyorsa biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz, bundan geri dönüş yok."

"Abluka kaldırılması meselesinde bir sürecin içerisindeyiz"

Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasında son dönemde yaşanan ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarına da değindi.

Bu sürecin başlatılmasının üzerinden epey bir zaman geçtiğini anımsatan Erdoğan, "Tabii o da benim sürekli ileri sürdüğüm üç maddeydi biliyorsunuz. Bir tanesi, özür meselesiydi; Marmara Gemisi ile alakası. Bir diğeri, malum tazminat meselesiydi. Bir diğeri de bu ambargonun kaldırılması, ablukanın kaldırılması olayı idi. O telefon görüşmemizde Sayın Netanyahu, bu özür meselesini gerçekleştirdi. Daha sonra tazminat konusu da yoluna girdi. Abluka kaldırılması meselesinde de şu anda bir sürecin içerisindeyiz. Büyük ihtimalle o da kalkacak, öyle gözüküyor. Yani şu anda aslında kalkmış gibi de görünüyor. Bu konuda da münasebetler şu anda iyi. Normalleşme sürecine ciddi manada yaklaşıldığını zannediyorum." açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas'ın İsrail'e yönelik silah kullanmayacağına garanti verebilir misiniz?" sorusuna tepki gösterdi.

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şimdi bakın, burada çok samimi bir şeyi söylemem lazım; mesela siz İsrail adına bu silahla Gazze'nin vurulmayacağını bana söyleyebilir misiniz? Gazze'nin, Filistin'in silahla vurulmayacağını, bombalarla vurulmayacağını söyleyebilir misiniz? Bakın Ehud Olmert döneminde biz tam her şeyi bitirmiş, anlaşmaların yapılacağı bir hale gelmiştik Suriye-İsrail arasında ve 'hafta sonu cuma gününe kadar hemen şu cümle de düzeltilsin ve ondan sonra da bu anlaşma imzalansın' noktasına gelmişti. Karşı tarafta Ehud Olmert vardı ve o zaman Esed adına bizler işi yürütüyorduk. Kazan-kazan esasına göre burada mutabakat sağlanmış noktada idi fakat tam son an Filistin-Gazze bombalanmaya başladı. Tam biz anlaşmayı yapıyoruz, iş bitiyor ve orası bombalanıyor. Görüşme yapılan Suriye-İsrail arasında Golan'la ilgili bir anlaşma yapılırken öbür taraf bombalanmaya başladı ve biz yazıklar olsun dedik. Yani şurada bir iş yapacaktık ve bu işi çözemedik. Zaten Ehud Olmert de orada dışlandı. Ehud Olmert'in de orada yöneticiliği zaten bitti."

Yaşananlar için sadece Hamas'ın suçlanmasına da karşı çıkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi bu tür şeyleri söylerken bir şeyi çift taraflı görmek lazım. Bir defa sürekli olarak Gazze'yi veya Hamas'ı suçlamak değil, acaba orayı suçlayanlar (İsrail) kendilerini hiç suçluyor mu? Bizim istediğimiz; buradaki bu kısır döngüyü artık sona erdirelim ve kesinlikle İsrail'in elindeki silah gücüyle burada atom bombasından tutunuz konvansiyonel silah gücüne kadar, karşısında böyle bir imkan var mı? Yok. Böyle bir imkan olmadığı halde siz Hamas'la, Filistin'le eğer bu mukayeseyi yapmaya kalkarsanız buna herkes güler, burada çok adil olmak lazım."

"Hamas bir terör örgütü değildir"

Sunucunun tekrar araya girerek, "Hamas'ın sürekli sivil halka karşı saldırılar düzenlediğini unutuyorsunuz." ifadesini kullanması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Şimdi bakın, şimdi biz çok daha farklı bir şey yapalım. Bakın, sizler Hamas'ı bombaladığınız zaman, Gazze'yi bombaladığınız zaman, Filistin'i bombaladığınız zaman kaç bin kişi öldürdünüz? Acaba onlar eğer 'roket attı, füze attı' diyorsanız, attığı zaman kaç tane İsrailli öldü? Şu anda İsrail'in cezaevlerinde ne kadar Hamaslı var, ne kadar Filistinli var? Yüzlerce binlerce şu anda Filistinli, Gazzeli ne yazık ki İsrail'in cezaevlerinde yatıyor; bunları görelim ve şunu söyleyelim; bakın burada biz dönüp durursak çözüm bulamayız. Burada bir defa halkların huzuru için bir çözüm şart, bu çözümün üzerinde durmamız lazım."

"İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak görürken Hamas çözümün bir parçası olmalı mıdır?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas bana göre bir terör örgütü değildir. Hamas bir dirilişin ortaya koyduğu siyasi harekettir." yanıtını verdi.

İsrail-Filistin görüşmeleri

Erdoğan, İsrail-Filistin görüşmelerine ilişkin şunları anlattı:

"Bugüne kadar hep Mahmud Abbas'la oturdunuz, Fetih Örgütü ile oturdunuz, netice aldınız mı? Alamadınız. Öyleyse, eğer burada herhangi bir seçim yapılmayacaksa, burada Fetih Örgütü de Hamas da birlikte masaya oturmalıdır, aksi takdirde burada netice almak mümkün değildir. Bizim bakın Hamas'la her zaman ilişkim var, her zaman görüşüyorum, bunu Amerika'daki Yahudi lobisi de çok iyi biliyor. Oradaki Yahudi lobisi benimle bunları defaatle konuştu, görüştüler ve bu konularla ilgili olarak da ben Hamas tarafına da bu tür düşüncelerimizi hep ilettim, iletiyorum. Yani bu noktada ben açığım çünkü benim gizli ajandam yok, bu konularda rahat birisiyim ama isteğim şu; bu bölgede huzurun olması lazım, eğer bu bölgede huzur olmazsa yazık olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Filistin ile İsrail arasında yeniden ara bulucu rolü üstlenip üstlenmeyeceği sorusu da yöneltildi.

Bunun üzerine Erdoğan, "Bizden böyle bir şey talep edildiği zaman niye girmeyelim? Bizim bütün derdimiz o bölge huzura kavuşsun ama ikili devletli çözüme İsrail yaklaşıyor mu? Yaklaşmıyor. Niye yaklaşmıyor? O toprakların sahibi İsrail değil ki, bunu bir kenara atamazsınız." dedi.

Müzakerelerin sürmemesinin sadece İsrail'in suçu mu olduğu sorusunu ise Erdoğan, "Birinci derecede öyle çünkü kabul etmiyor. Diyor ki 'sadece Fetih.' Sadece Fetih'le bu iş olmaz ve olmadı zaten. Bakın şu anda tıkandı ve şimdi burada ya seçim ve bu seçimle beraber Fetih mi kazanır, yoksa Hamas mı kazanır, buradaki iktidar belli olur. Belli olduktan sonra da masaya oturacak taraf da ortaya çıkar." diye yanıtladı.

Hamas'ın elinde esir olduğu iddia edilen İsrail askeri Şaol Aron'un ülkesine teslim edilmesi için Türkiye'nin ara bulucu rolü üstlenmesinin mümkün olup olmadığı sorusu üzerine ise Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi bakın, eğer böyle bir şeye bizim girmemiz söz konusuysa benim burada söyleyeceğim bir şey olur, ben orayla görüşürüm ama orayla görüştüğüm zaman onların da bana soracağı bir şey var. Onların eğer bırakılması bize taahhüt edilecekse, ha o zaman aynı taahhüdü biz de gereğini yerine getiririz derler. O zaman ben ne diyeceğim? Bunun her iki taraf için de karşılıklı sorumluluğu var. Eğer bu sorumluluk karşılıklı olarak yerine gelirse, o zaman tabii ki biz de elimizden geleni yaparız, o zaman yaptığımız gibi."

"Yahudi cemaati de acaba yaptıklarının bilincinde mi?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in 2014 yılındaki Gazze saldırısı sırasında, "İsrail'in yaptığının Hitler'in yaptığından daha büyük barbarlık olduğu" şeklindeki sözleri hatırlatılarak, bunları söylediği için pişman olup olmadığının sorulmasına ilişkin Erdoğan, şunları söyledi:

"Şimdi tabii bu güne göre değişir. Şimdi öyle anlar oldu ki mesela o Gazze'yi vurdukları zaman orada o yüzlerce, binlerce kişinin öldüğü anı benim unutmam mümkün değil. Ben Hitler'in yaptığını da tasvip etmem, İsrail'in yaptıklarını da tasvip etmem. Orada o kadar insan öldürüldüğü zaman, şu mu daha barbardı, bu mu daha barbardı, böyle bir benzetmeyi yapmak yersiz."

Sunucunun araya girerek, "Yahudi cemaatinin Hitler'le kıyaslanmasının böyle bir rahatsız ediciliğinin farkında mısınız acaba, bilincinde misiniz?" demesi üzerine Edoğan, şu karşılığı verdi:

"Şimdi ben çok çok bilincindeyim de ama Yahudi cemaati de acaba yaptıklarının bilincinde mi? Yani sen kalkıp Gazze'de, Filistin'de binlerce insanı öldüreceksin. (Şimon Peres'e) Dedim ki 'Siz insan öldürmeyi gayet iyi bilirsiniz.' Bunu Davos'ta söyledim. Şimdi bunu ben Peres'e söylerken herhalde bir şeyi yaşadığımız için söyledim."

"Mescid-i Aksa'yı ne yazık ki İsrail kendi tasarrufu altına almanın gayreti içerisinde"

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine tepki gösteren Erdoğan, "Şu anda bakıyoruz ki Mescid-i Aksa'yı ne yazık ki İsrail kendi tasarrufu altına almanın gayreti içerisinde; olmaz. Bir defa korumalıyız ve burayı altından delmek suretiyle, tamamıyla arkeolojik çalışmalar yapmak suretiyle ele geçirme yoluna gidemeyiz çünkü Kudüs biliyorsunuz üç din için mukaddes olan bir yerdir, dolayısıyla buna herkesin saygı duyması gerekir." diye konuştu.

Erdoğan, Hamas'ın İsrail-Filistin sorununun çözümünün bir parçası olması gerektiğini anlattı.

Normalleşme sürecini yaşadıkları İsrail ile bu konuları konuşmak istemediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık bunları bitirmemiz lazım, bunları bir kenara koymamız lazım. Eğer biz bunları bir kenara koyamazsak yazık olur. Her zaman Hamaslı kalktığı zaman hep endişeyle kalkacaktır, Filistinli kalktığı zaman endişeyle kalkacaktır, Tel Avivli kalktığı zaman o da endişeyle kalkacaktır; bunların ortadan kalkması en isabetli olanı değil mi? En isabetli olanı bu." açıklamasını yaptı.

Sunucunun, "Eminim ki siz görüntüleri izlemişsinizdir. Mavi Marmara'da neler oldu, neler yaşandı onu görmüşsünüzdür. Ben oradaki İsrailli komutanlarla görüştüm ve ne kadar büyük çabayla bundan kaçınmaya çalıştıklarını ifade ettiklerini dinledim. Onlara inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, "Hepsi yalan, inanmak mümkün değil. Bizim elimizde o İsrailli subayların uluslararası karasularında Mavi Marmara'ya yaptığı baskının bütün belgeleri var. Mümkün değil ve orada 10 tane ne yazık ki kardeşimiz şehit edilmiştir, bunu acımasızca yaptılar. Neyine inanacağım onun? Mümkün değil." karşılığını verdi.

Tekrar araya giren sunucu İlana Dayan, "Siz oradaki videoları görmediniz mi, askerlere karşı yapılan şiddeti görmediniz mi?" ifadesini kullandı.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsini gördüm, hayır hayır. Bakın siz bile doğru konuşamıyorsunuz, doğru konuşun, hepsi elimizde bizim, doğru konuşun, yani gazeteci olmak sizi doğru konuşmaktan alıkoymamalı. Şimdi buradan eğer sen kalkıp da yani Tayyip Erdoğan'ı sıkıştıracağını zannediyorsan, beni sıkıştıramazsın. Niye? Çünkü benim bütün belgeler elimdedir, neyi savunuyorsunuz artık?" değerlendirmesinde bulundu.

"Bu ülkede gazetecilik yaptığı için kimse tutuklanmamıştır"

Sunucunun, Türkiye'de basın ve medya özgürlüğüne ilişkin sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, "Bu ülkede gazetecilik yaptığı için kimse tutuklanmamıştır. Bu ülke bir hukuk devletidir. Soruyorum, gazeteci dedikleriniz sınırsız özgürlüğe sahip midir, gazeteciler sınırsız özgürlüğe sahip midir? Onların özgürlüğünün de bir sınırı yok mu?" dedi.

Erdoğan, sunucunun "Peki, sınır nerede efendim?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Benim sınırımın başladığı yer, benim özgürlük sınırım nereye kadarsa, o da ancak oraya kadar gelebilir, ondan daha ileriye gidemez. Sen istediğin gibi köşende siyasetçiye, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlara, partisine istediğin gibi hakaret edeceksin, ailelerine hakaret edeceksin, onlar sizinle ilgili bir dava açtığı zaman rahatsız olacaksın; böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde medya mensupları layüsel değildir, hepsinin hesap verme mecburiyeti vardır, bu hesabı da verirler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunucunun, "(Demokrasi bir tren gibidir, gerektiğinde, istediğiniz durağa ulaştığınızda o trenden inmeyi bilmek gerekir) demiştiniz. Bunun hala böyle olduğunu düşünüyor musunuz, bu cümlenizi savunur musunuz hala?" sorusunu, "Siz o tercümeyi herhalde yanlış anladınız. Bir defa onun asılı öyle değildir, bir tren gibidir demokrasi ve demokraside vakti geldiğinde kişi inmesini bilmelidir, bunu mesela Batıda birçok lider yapar. Nedir? Seçim kaybetmiştir, ayrılır." diyerek cevapladı. 

"DEAŞ'ın elinde ne yazık ki biz Batının silahlarını görüyoruz"

Sunucunun, terör örgütü DEAŞ ile mücadeleye ilişkin sorusunu önce Batıya yöneltmesi gerektiği belirten Erdoğan, "Şu anda DEAŞ'a karşı mücadeleyi veren biziz." açıklamasında bulundu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Amerika'nın zaman zaman koalisyon güçlerine hava desteği verdiği vardır ama DEAŞ'ın elinde ne yazık ki biz Batının silahlarını görüyoruz. Tabii ki bunu kalkıp bağırarak 'Biz DEAŞ'a destek veriyoruz' demiyorlar ama bakıyoruz, uçaklarla silahlar iniyor, bu silahların yarısı PYD'ye, YPG'ye gidiyor, yarısı da DEAŞ'a gidiyor. Bu konuda tabii ki İsrail'in de hassasiyeti gerekiyor ve biz bu mücadeleyi bu bölgede verip bir an önce bu bölgeyi huzurlu bir hale getirmemiz lazım."

"Trump'a karşı yapılanların hepsi demokrasiye bir saygısızlıktır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Donald Trump'ın ABD Başkanlığına seçilmesine de değindi.

Trump'ın seçim zaferine şaşırıp şaşırmadığı sorulan Erdoğan, buna şaşırmadığını ifade ederek, "Zannediyorum daha çok Amerikalıları şaşırtmıştır çünkü ben sandığın bir defa neticesine inanan bir insanım. Çünkü ben de Türkiye'de belediye başkanı olduğum zaman birileri benim belediye başkanlığını İstanbul'da kazanmama şaşırmıştı. Dolayısıyla şimdi Amerika'da Donald Trump'ın seçimi kazanması niye birilerini şaşırtıyor ki?" yorumunu yaptı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada bir şey var; şimdi Donald Trump kendi imkanlarıyla bir mücadele verdi. Bakın bir yerden, valilikten gelmedi veya daha önce bir yerde politika yaparak gelmedi ama karşısındaki rakibi siyasetin içinde olan bir insandı ve çok da emindiler kendilerinden. Paraları topladılar; nereden topladılar? Bakın onlara en önemli desteği verenlerden bir grup da işte Türkiye'de bizim mücadele ettiğimiz FETÖ idi. FETÖ, bunlara ciddi destekler verdi. Ben kendilerine haber gönderdim, dedim bak, yanlış yapıyorsunuz. Dedik ki bakın buralardan aldığınız paralarla bir yere varacağınızı zannetmeyin ve oralardan aldıkları desteklerle bakın ne hale geldiler. Şu anda Sayın Trump'la Amerika'da yeni bir süreç başlayacak. Bence Avrupa'nın değişik yerlerinde, Amerika'nın değişik eyaletlerinde Trump'a karşı yapılanların hepsi demokrasiye bir saygısızlıktır. Bir defa her şeyden önce sandığın neticesine insanların saygı göstermesi gerekir."

Sunucunun, "Ama biliyorsunuz bir Müslüman olarak iki kere düşünmeniz gerekiyor ABD'ye gelmeden önce, çünkü Trump artık devlet başkanı ve Müslümanlar hakkında seçim kampanyası boyunca çok kötü şeyler söyledi." demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Şimdi bakın, bu yaklaşım tarzınız sizin de çok yanlış, demek ki biz bundan sonra İsrail'e de gidemeyeceğiz öyle mi? Şimdi siyaset meydanında konuşulanların hepsi daha sonra bir kenara konulur. Bunları biz Trump'la otururuz konuşuruz. Bak ben daha ilk akşam kendisini aradım ve telefonuma çıktı, kendisiyle konuştuk ve konuşmamızın ötesinde de geleceğe yönelik Türkiye-Amerika arasında yapacağımız çok şey olduğunda mutabakata vardık fakat ben Trump'ın Müslümanlara karşı böyle bir tavır içerisinde olacağına kesinlikle inanmıyorum, nitekim daha sonra yapmış olduğu açıklamalarla da zaten bunları telafi etmiştir."

"Her ülke güçlü liderle ileriye gider"

Erdoğan, sunucunun, "Belki dünya çapındaki herkes daha kuvvetli, girişken, güçlü liderler arıyordur, öyle mi sizce de? Dünyada böyle bir lider arayışı mı var, daha girişken, daha güçlü, daha empoze edici?" sorusunu, "Her ülke güçlü liderle ileriye gider, eğer güçlü liderler olmazsa o ülkeler ileriye gidemez. Güçlü lideri olmayan bir ülke batar, sadece güçlü olmak yetmez, güçlü olmanın yanında dürüst olacaksın, dürüst ve güçlü olursa o ülke ayağa kalkar." ifadeleriyle yanıtladı.

Daha sonra sunucu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "2023'e kadar, Cumhuriyet 100'üncü yılını koruyana kadar iktidarda kalacak mısınız?" sorusunu yöneltti.

Bunun milletin tercihi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ha 2023'e kadar kim öle kim kala, biz bunu bilemeyiz ama şu anda ben makamımdayım ve makamımda Türkiye'de birçok şeyler konuşuluyor. Nereye varırız, onu bilemem." değerlendirmesini yaptı.

Sunucunun, "Emekli olduğunuzda özlemeyeceğiniz bir şey var mı siyasi hayatta?" sorusuna Erdoğan, "Bir defa bunların hepsi şu anda çok erken, dolayısıyla hayatın bu dinamizmi içerisinde bunların vakti saati geldiğinde bunlar değerlendirilir." yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyasette neyi sevmiyorsunuz?" sorusunu, "Yalanı." diyerek cevapladı.

Muhabir: Turgut Alp Boyraz-Eshat Fırat

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.