Dolar
32.37
Euro
34.96
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,574.90
BTC/USDT
70,456.00
BIST 100
9,079.97
Gündem

'Kılıçdaroğlu sen Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'da tankların karşısında, helikopterlerden atılan o mermiler karşısında yılmayan gençler vardı ama Kılıçdaroğlu, sen neredeydin? Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun." dedi.

27.03.2017 - Güncelleme : 27.03.2017
'Kılıçdaroğlu sen Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun'

ANKARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'da tankların karşısında, helikopterlerden atılan o mermiler karşısında yılmayan gençler vardı ama Kılıçdaroğlu, sen neredeydin? Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun." dedi.

Erdoğan, Abdi İpekçi Spor Salonunda düzenlenen 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programı'nda, etkinlikteki gençlerin şahsında, Gazze'nin, Halep'in, Bosna'nın, Rumeli'nin, Kudüs'ün ve Afrika'nın gençlerini gönülden selamladığını söyledi.

Gençlerin okuması, sorgulaması gerektiğini belirten Erdoğan, "Ölümü, öldürmeyi ve şiddeti kutsayan ideolojilere prim vermeyen bir gençlik yetişsin istiyoruz. Derdimiz o. Bu öyle bir gençlik olmalı ki hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun, hangi fikri savunursa savunsun okumalı, araştırmalı, sorgulamalı, zihnini birilerine asla kiraya vermemeli. Pensilvanya'ya kiraya verenler gibi olmamalı. Adam profesör ama maalesef kiracı. Ondan bir şey olmaz." dedi. 

"İlkelerin çiğnendiği günler yaşıyoruz"

Terör örgütlerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiğini kaydeden Erdoğan, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren her ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ, YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz." diye konuştu. 

Dünyanın yeni bir değişim, dönüşüm dalgasıyla sarsıldığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülke ve bölge olarak biz de kritik bir dönemden geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz coğrafya çok büyük kırılmalara, sancılara, çatışmalara sahne oluyor. Sizler bu genç yaşınızda kimi zaman yürek yaralayıcı olsa da tarihin dönüm noktalarından birine şahitlik ediyorsunuz. 7. yılına giren Suriye'deki zulüm, yaklaşık 1 milyon kardeşimizin hayatına mal oldu. 3 milyonu ülkemizde olmak üzere yaklaşık 5 milyon Suriyeli geride evlerini, yurtlarını bırakarak dünyanın farklı bölgelerine göç etti. Halep gibi binlerce yıldır medeniyetlere beşiklik etmiş şehirler yıkıldı, enkaza döndü. Irak'ta, Yemen'de, Libya'da etnik ve mezhep temelli çıkar kavgaları sebebiyle kardeş kardeşi katlediyor. Dünyanın en köklü kütüphanelerine, tarihe yön vermiş medreselerine ev sahipliği yapmış, İslam beldeleri harap oluyor. Son bir umutla can havliyle kendilerini Avrupa kapılarına atan mültecilerin karşılaştıkları insanlık dışı muameleler hepimizi yürekten yaralıyor."

"Cübbeli, sakallı modern Lawrence'ler" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, on yıllardır Türkiye'ye demokrasi dersi veren, kendileri dışındaki ülkeler için insan hakları karneleri hazırlayan kimi Avrupa ülkelerinin vicdanlarını iptal ettiğini vurgulayarak, "Avrupa'nın ulvi değerleri diye parlatılan kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine, ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz. Eşref-i mahlukat olan insana ruh katan, ona yaşama gayesi veren ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz. 

İpleri kendilerini kullanan güçlerin elinde olan bu katil sürüleri, İslam dışı, insanlık dışı eylemleriyle bölgemizin parçalanmasına taşeronluk yapıyorlar. Nasıl bir asır önce coğrafyamızdaki ülkelerin sınırları kanla, gözyaşıyla ve fitneyle çizilmişse bugün de aynısı terör şebekeleri üzerinden yapılmak isteniyor. Yüz yıl önce Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerlerin insanları gibi giyinen Lawrence vardı. Bugün de cübbeli, sakallı, hoca ve alim kılıklı modern Lawrence'ler aynı şeyi yapıyor. Bir asır evvel Sykes ile Picot arasında yapılan gizli anlaşmalar vardı, bugün de kapalı kapılar arkasında süren kirli pazarlıklar var. Yunus ne diyor; 'Dervişlik olaydı taç ile hırka biz dahi alırdık 30'a, 40'a.' İman başka bir şey, inanç başka bir şey. Figüranlar, argümanlar, oyuncular farklı olsa da kurgulanan oyun aynı oyun." değerlendirmesinde bulundu.

"Ey Kılıçdaroğlu, sen o on beşleri gördün mü?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhuriyetin kendileri için yeni bir dönem olmadığını, cumhuriyetin bir devam olduğunu belirterek, "Selçuklu, Osmanlı... Cumhuriyet bir devamdır. Sizler birilerinin hasta adam olarak görüp, cenaze merasimi için geldiği bir dönemde, Çanakkale'yi yedi düvele mezar etmiş bir milletin mensuplarısınız. Sizler, Seyid Onbaşılar, Mahmud Yüzbaşılar, Yahya Çavuşlar ve başlarında Gazi Mustafa Kemaller olmak üzere, Çanakkale destanını yazmış bir neslin evlatlarısınız. Öyle ki düşmanlarımız bile Çanakkale'de şehit düşen askerlerimizi, vakti gelmeden solan gül goncasına benzetmişlerdir. Çünkü bu savaş gençlerin, körpe fidanların, ana kuzusu on beşlilerin savaşıydı. Ey Kılıçdaroğlu, sen o on beşleri gördün mü? Gazi Mustafa Kemal'in partisinin başıyım diyorsun. Ne diyor Gazi Mustafa Kemal, 'Gençler Cumhuriyeti size emanet ediyorum.' diyor. Her şey ortada." değerlendirmesinde bulundu. 

Çanakkale'nin ayağında çarığı, doğru düzgün üniforması, silahında mermisi olmayan o genç Mehmetçiklerin savaşı olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İşte sizler tüm imkansızlıklara, tüm yokluk ve yoksulluklara rağmen, tarihe 'Çanakkale geçilmez' diye yazdırmış bir ecdadın torunlarısınız. Bütün bu hadiseleri mazide kalmış olaylar olarak görebilir, bazı gafiller ülkemize baktıkça yeni Sevrlerin hayalini kurabilir ama ben bu muhterislere 15 Temmuz gecesi yazılan kahramanlık destanını hatırlatmak istiyorum. Orada F16'lar karşısında yılmayan gençler vardı. Tankların karşısında yılmayan gençler vardı. Helikopterlerden atılan o mermiler karşısında yılmayan gençler vardı. Ama Kılıçdaroğlu, sen neredeydin? Atatürk Havalimanı'nda kaçıyordun. Halbuki biz seninle Atatürk Havalimanı'nda buluşabilirdik ama yoktun. Neymiş, Bakırköy'e gitmiş. Destan yazan gençliği ben karşımda görüyorum. Destan yazacak gençliği de karşımda görüyorum. Onun için durmak yok yola devam. Ne diyor Akif, 'Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek / Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar / O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar / Yaralanmış tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilal uğruna, ya Rab ne güneşler batıyor.' İşte ben o gençliği karşımda görüyorum. Hepiniz bir hilal uğruna yola çıkmış güneşlersiniz. Sizi öyle görüyorum."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın