Dolar
32.39
Euro
35.16
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,562.70
BTC/USDT
70,674.00
BIST 100
9,079.97
Gündem, 15 Temmuz Darbe Girişimi

İtirafçılar FETÖ'nün nasıl yapılandığını anlattı

Konya'da yürütülen soruşturma kapsamında ortaya çıkarılan FETÖ/PDY yapılanmasının ardından bilgi sahibi 750 kişinin alınan ifadeleriyle çarpıcı bilgilere ulaşıldı.

Metin Bolat  | 30.07.2016 - Güncelleme : 30.07.2016
İtirafçılar FETÖ'nün nasıl yapılandığını anlattı

Konya

KONYA - Metin Bolat

Konya'da yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasında bilgi sahibi olarak ifadesine başvurulan kişiler, örgütün yapılanmasını anlattı.

İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, FETÖ'ye finans sağlayan, örgütün faaliyetlerine iştirak eden kişilere yönelik başlattığı soruşturmada bilgilerine başvurduğu kişilerin ifadeleri, örgütün yapısını ortaya çıkardı.

Örgüt içinde yıllarca çeşitli pozisyonlarda görev yapan ve itirafçı olarak bilgisine başvurulan A.K, yurt dışına gidecek öğrencilere, "Sigara içiyor musun?", "Namaz kılıyor musun?", "Fetullah Gülen'i tanıyor musun?", "Kaç eserini okudun?", "Üniversiteyi okuduktan sonra okuduğun ülkede kalıp cemaate hizmet eder misin?" gibi sorular yöneltildiğini söyledi.

Telefon, batarya ve sim kartlar balkona bırakılıyordu

Kaldığı ev abisinin namaz ve dini bilgi konularında çok zayıf olduğunu, evde hiç Kur'an okunmadığını, hadis ve benzeri dini konuların konuşulmadığını belirten A.K, "Varsa yoksa Fetullah Gülen kitapları ve sohbet CD'leri vardı. Bol bol cemaate ait dergi ve gazeteler okunuyordu. Buradakilerin söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle uyuşmuyordu." dedi.

Konya'da FETÖ'nün evinde kalan öğrenci grubuna "Kon kon" olarak hitap edildiğini, Ahmet Çakılcı isimli kişinin de gruba "model" olduğunu aktaran A.K, Çakılcı'nın 2-3 günde bir eve geldiğini ve yanında polislik, askeri okullar sınavına girecek 5-6 kişiyi getirerek, grup halinde görüşmeler yaptıklarını anlattı.

Bunun yanı sıra söz konusu kişinin kentteki en önemli iş adamlarına sohbetler düzenleyip, FETÖ'ye "burs, himmet, kurban, bağış" gibi isimler altında yardımlar topladığını vurgulayan A.K, "Özel görüşme olduğu zaman telefonlar, bataryalar ve sim kartlar poşetlerin içinde balkona bırakılırdı. Bu şekilde cemaatin çok önem verdiği tedbir ve gizlilik ön planda tutuluyordu." ifadelerini kullandı.

Kamufle olmaları için "namaz kılmaları istenmiyordu"

A.K, çay vermek için girdiği özel odada öğrencilerle yapılan bazı konuşmalara şahit olduğuna işaret ederek, şöyle dedi:

"Ahmet abi, görüşme yaptığı öğrencilere, 'Sizin asker olmanız lazım. Bugünden itibaren Sabah Dershanesi'ni bırakacaksınız. Askeriye ve polis içerisinde çok hain var. Sizin gibi dindar ve bizden olan insanların buralarda olması lazım. Hainlerin polis ve asker içerisinden temizlenmesi lazım. Aman dikkat edin, ailenizi de çağıracağız, onları da ikna edeceğiz. Anneniz, babanız çok dini şeylerde bulunmasın. Sizler de namazı falan bırakın ki tam anlamıyla kamufle olun. Fetullah Gülen hocamıza ve cemaatimize uygun şekilde hizmet edin oralarda. Hiç korkmayın, içeriden mülakatlarda size yardımcı olunacak. Sizin isimleriniz gitti, her şey hazır. Şerefli birer asker, polis olacak ve cemaatimize hizmet edeceksiniz. Şu anda o ağabeyleriniz nasıl hizmet ediyorsa, siz de devlette önemli konumlara geldiğinizde aynı şekilde altınızdaki kardeşlerinize hizmet edeceksiniz' diyordu. Bunları duyunca şok geçirdim."

FETÖ elebaşı Gülen'e ait olmayan kitapların girişine izin verilmeyen evlerde bazı kişilerin takma isim kullandığını ifade eden A.K, önceden belirlenen öğrenci listesinin de FETÖ'ye kazandırılması için maddi manevi konularda sorumluluk verilen kişiye yardımcı olunduğunu bildirdi.

"Örgüt nereye isterse KPSS ile oraya atanıyorlardı"

FETÖ'nün gazete ve dergilerine abone olunması, yakın tanıdıklardan burs bulunmasına teşvik edildiklerini anlatan A.K, şöyle devam etti:

"Benimle cemaate ait öğrenci evlerinde kalan, cemaatin kontrolü ve idaresindeki tanıdığım birçok arkadaşım hem devlet içerisinde hem de cemaat içerisinde yüksek mevkilere gelmeye başladı. Cemaat çığ gibi büyüyordu. Katılım had safhaya ulaşmıştı. Bir kişi Sabah Dershanesi Akademi Şubesinin Müdürlüğünü yapan Hüseyin Cantürk'e gelerek, 'Hüseyin hocam, fazla zamanınızı almayacağım. Yukarıdan talimat var. Konya imamı Ahmet abinin isteği, sizin KPSS'ye girip Milli Eğitime öğretmen olarak, hatta ve hatta evinizin dibindeki Selçuklu Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne (RAM) atanmanız isteniyor' dedi. Hüseyin Cantürk bu duruma şaşırdı ve 'Tabi efendim ama bu nasıl olacak? Benim yaşım 38. Bu yaştan sonra ben nasıl yaparım? KPSS zor bir sınav, nasıl olacak, hem benim maddi durumum da iyi, ne gerek vardı?' dedi. Bu söylemler üzerine odaya gelen kişi, 'Hüseyin abi bizde sorgulanmaz, ne görev verilirse o yapılır. Derhal bu işe odaklanın, biz yukarıdan da yardımcı oluruz sana' dedi. Şubemizde kurs gören öğrenciler de dahil olmak üzere aralarında en çok puanı alan kişi Cantürk oldu. Denildiği gibi Cantürk, RAM'a atandı ve bıyıkları kesti."

Erdoğan'ı "tehlikeli" görmüşler

A.K, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için, "Bu adam çok tehlikeli, şu an bizimle beraber, bizim çıkarlarımız doğrultusunda hareket ediyor. Ama ileride ne olacağı belli değil. Ona göre hareket edelim. Şahsına da çok fazla güvenmeyelim." dendiğini anlattı. 

FETÖ'ye elaman kazandırıldığını anlatan A.K, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Polis meslek yüksekokuluna hazırlık için kursa kayıtlar başladı. Cemaatin ağabeyleri kursa öğrenci getirip kayıt yaptırıyordu. Bazılarının kurs ücretlerini de bu ağabeyler ödüyordu. İki grup kayıt yaptırıyordu. Biri İstanbul ve Bursa illerinden, diğeri de doğu illerinden gelip kayıt yaptıranlardı. İstanbul'dan kayıt için gelen bir öğrenci, 'Hocam cemaatin öğrenci evlerinde polislik sınavında çıkacak soruları veriyorlar, bu işi de Konya'da yapıyorlar. O yüzden buraya geldik' dedi. Çocuklar dikkati çekmemek için kursa yazılıyor, paraları da esnaftan alınıyordu."

A.K, dershaneye yeni gelen sınav kitapçıklarına göz attığında birkaç yıl önceki Polis Meslek Yüksekokulu sınav sorularının yer aldığını gördüğünü, öğrencilere yapılması planlanan 4 deneme sınavında da verilen soruların çözdürülmesi konusunda ısrarcı davranıldığını vurguladı.

Sınavdan çıkan öğrencilerin, "Hocam iyi ki bize 2008'de çıkmış soruları çözdürmüşsünüz. Çünkü sınav sorularının yüzde 80'i 2008'de çıkmış sorulardandı" dediğini anlatan A.K, "Cemaatin uzun vadede plan yaparak birçok yere kendi adamlarını yerleştirdiğine, yeri geldiğinde soruları bile alarak kendi adamlarına dağıttığına yaşayarak kanaat getirdim" diye konuştu. 

"Öcalan'ın fotoğrafını gördüm"

Bu durumu şikayet etmek için Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gittiğini, ancak görevli birinin "Koskocaman cemaat böyle şeyler yapmaz" diyerek kendini azarladığını belirten A.K, şöyle konuştu:

"Dar gelirli bir kıza yardımcı olduğum için savunmam alındı. Sözde yargıçlar beni yargılamak istedi. 'Biz hizmetin yargıçlarıyız. Eyaletten geldik. Sizi yargılayacağız' dediler. Odadan çıkıp gittim. Toplantılarda, devlete ait üniversitelerde cemaat mensubu sayılarının artırılması söyleniyordu. Devlet üniversitelerine öğretim görevlisi olarak yerleşilmesi gerektiği talimatı verildi. 

Hekim isimli öğrenciyle bir gün yemeğe çıktığımda telefonunda Abdullah Öcalan'ın fotoğrafını gördüm. Kendisine PKK ile ilgili bir sempatizanlığının olup olmadığını sorduğumda, 'Var ağabey. Biz orada onlarla çalışıyoruz' diye cevap verdi. Şaşırdığım için 'Cemaat bunu biliyor mu' diye sordum. Hekim de 'Evet ağabey biliyorlar. Dağ kadromuzla görüşüp bizi seçtiler ve buraya getirdiler' dedi. Yurtta PKK sempatizanı üç öğrenci vardı. Sürekli sıkıntı yaratan çocukları müdür beye söyledim. Grubumdaki iki çocuk bu üç kişi tarafından dövülünce durumu polise bildirdim. O gün nargile salonunda görüşme talep eden ve kendini polis müdürü olarak tanıtan kişi, 'Bu konunun dışarıya çıkmaması lazım. Sonuçta orası bir cemaat yurdu. Biz de bu yurtlarda yetiştik. Camianın zarar görmemesi anlamında bu olayı müdür beyle konuşarak çözelim' dedi."

Aktif görev yaptığı dönemlerde FETÖ'nün bütün resmi ve gayriresmi işlerini, hem dershanelerde hem de okul ve yurtlarda görev alan öğretmen, muhasebeci ve müdürlerin yürüttüğüne dikkati çeken A.K, öğretmenlerin FETÖ'ye adam kazandırılması adına himmet, burs ve bağış adı altında paralar toplanmasında aktif görev aldıklarını bildirdi.

İtirafçı M.C. de "Cemaat içerisinde, başbakanlığı döneminde 'Recep Tayyip Erdoğan ya kaçacak ya asılacak' dendiğini duydum. Bu yapılanmanın Hükümete karşı bir komplo düzenlediklerini, bu komploları düzenlerken de vatandaşı kendi saflarına çekmek amacıyla Başbakan'ın kaçacağı ya da asılacağı şeklinde konuları dillendirdiklerini anlıyorum." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın