Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatı ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Kurul Üyesi Dilek Ertürk, okullarda özel gereksinimli çocuklara akranları tarafından yapılan zorbalığın önlenmesi için öğretmenlerin ve okul yönetiminin farkındalık çalışmaları yapması ve eğitimin ilk etapta ailede başlaması gerektiğini belirtti.
Ertürk, AA muhabirine, özel gereksinimli öğrencilere okullarda uygulanan ayrımcılıkla ilgili değerlendirmede bulundu.
📍 Özel gereksinimli çocuklara akran zorbalığının önlenmesi için eğitim ailede başlamalı
— Ayrımcılık Hattı (@AyrimcilikHatti) March 13, 2024
🗣️ Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatı Dilek Ertürk:
❝Dünyadaki çocukların en az yarısı okulda ya da çevrelerinde akran zorbalığına maruz kalıyor. Bu zorbalık sadece fiziksel olmak… pic.twitter.com/gldsIBDYJJ
Akran zorbalığına uğrayan çocukların fiziksel ya da duygusal olarak zarar uğradığını belirten Ertürk, "Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) yayımladığı bir rapora göre dünyadaki çocukların en az yarısı okulda ya da çevrelerinde akran zorbalığına maruz kalıyor. Bu zorbalık sadece fiziksel olmak zorunda değil, duygusal ya da dijital zorbalık da olabilir." dedi.
Ertürk, okullardaki akran zorbalığının nedenleri arasında çocukların kendi güçlerini ortaya koyma istekleri olduğunu kaydederek, çocuklar insan ilişkilerinde rol model olarak ebeveynlerini örnek aldıkları için onların yanında davranış ve konuşmalara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Çocukların arkadaşlarına zorbalık yapmaması için okul öncesi dönemde aileleri tarafından bu konuda bilgilendirilmeleri gerektiğine dikkati çeken Ertürk, "Eğitim ilk etapta ailede başlamalı. Akran zorbalığının önüne geçmek için ailenin çocuk eğitiminde bilinçli olması lazım ve çocuğa empati kurmayı öğretmesi gerekiyor." diye konuştu.
"Engellilerin hayata hazırlanmaları kolay bir süreç değil"
Ertürk, özel gereksinimli çocukların durumları nedeniyle diğer çocuklardan dezavantajlı konumda olduğunu ifade ederek, engelli çocukların fiziksel ya da duygusal dezavantajlarını okuldaki çocukların zayıflık olarak görebildiğini aktardı.
Özel gereksinimli öğrencilerin akran zorbalığına maruz kalmaması için öğretmenleri ve okul yönetimi tarafından güvenliklerinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Ertürk, "Engelli çocuklara bu tür zorbalıklarla başa çıkabilmeleri için güçlü iletişim becerileri kazandırılması ve öz saygı geliştirebilmeleri konusunda okul rehberlik servisleri ve öğretmenlerin hassaten yardımcı olması gerekir. " diye konuştu.
Ertürk, özel gereksinimli öğrencilerin farklı bir profil çizmeleri nedeniyle diğer çocuklar arasında kabul görmelerinin zor olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Engelli öğrencilerimizle diğer öğrencilerin kaynaşması için eğitimcilerimize, velilerimize ayrı ayrı görevler düşüyor. Bazen özel gereksinimli öğrencilerimiz diğer öğrencilerle bir arada okuyabiliyor. Ben bunu son derece doğru buluyorum çünkü toplumumuzun diğer bireylerinin de engelli bireyler hakkında farkındalık geliştirmeleri onların varlığını kabul etmeleri gerekiyor. Bu anlamda da eğitimcilerimizin özellikle engelli çocuklarımıza hassaten itina göstermeleri gerektiğini düşünüyorum."
Akran zorbalığının, özel gereksinimli öğrencilerin birey olma çabalarını baltaladığından bahseden Ertürk, sadece okul yönetimi ya da eğitimcilerin değil toplumun bütün kesimlerinin özel gereksinimli bireylere destek olması gerektiğini dile getirdi.
Ertürk, bazı öğretmenlerin özel gereksinimli öğrencilerle diğerleri arasında ayrım yaptığına değinerek, eğitimcilerin sınıflarında dengeyi sağlaması gerektiğine vurgu yaptı.
Eğitimcilerin, öğrencilere özel gereksinimli çocuklara karşı nasıl davranılması gerektiğini anlatması gerektiğini belirten Ertürk, şu ifadeleri kullandı:
"Hem TİHEK hem de Milli Eğitim Bakanlığının amacı özel gereksinimli çocuklarımızın gerekli desteği ve eğitimi alarak diğer bireylerle aynı okullarda eğitim görebilmelerini sağlamak ayrıca diğer bireylerin de onların varlığını kabullenmeleri. Biz bu anlamda azami gayret gösteriyoruz. Ülkemizde yaklaşık 12 milyon engelli birey var ve bunların hayata hazırlanmaları hiç kolay bir süreç değil."
Ertürk, okullarda ayrımcılık ya da engellemeyle karşılaşan özel gereksinimli bireylere TİHEK'e başvurması gerektiğini hatırlatarak, bu tür eylemlere karışan okullara ve eğitimcilere karşı yaptırım yetkilerinin bulunduğunu vurguladı.
Öğretmenlerin öğrenci seçme gibi bir seçeneklerinin olmadığına dikkati çeken Ertürk, "Bir öğretmenin özel gereksinimli bir çocuğu kabul etmeme lüksü yok. Bunu yapanların insani zafiyetleri olduğunu düşünüyorum. Bu konuda tüm öğretmenlerimizi hassas olmaya ısrarla davet ediyorum." dedi.
Ertürk, kendisinin de akran zorbalığına maruz kaldığını ve diğer engelli vatandaşların aynı süreçlerden geçmemesi için elinden gelen desteği verdiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben de bu ülkenin ilk görme engelli diplomatıyım ve TİHEK'in engelli kurul üyesiyim. Elimden geldiğince engelli engelsiz pek çok vatandaşımıza hizmet sağlamaya çalışıyorum. İlkokuldan bugüne gelinceye kadar pek çok sıkıntıyla karşılaştım. Arkadaşlarımın beni kabullenebilmelerinden lojistiğe kadar pek çok sıkıntıyla karşılaştım ama bugün üretken bir birey ve bir anne olarak hayatımı idame ettirebiliyorum. Ben eminim bugüne gelmemde çok büyük katkısı desteği olan ailemle kıymetli öğretmenlerim şimdi benimle gurur duyuyorlar. Öğretmenlerimizin, engellilerin özel gereksinimleri nedeniyle dezavantajlı konumlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Eğitimcilerimizin eğitimciliğe yakışır bir biçimde engellilerimize destek olması gerekiyor."