Suriye'nin Arap Birliğine yeniden kabulünün, ülkeye dönüşleri etkilemeyeceği belirtiliyor

Ömer Faruk Madanoğlu
28.07.2023
İstanbul

Uzmanlar, 32. Arap Birliği Zirvesi'ne katılan Suriye'nin, 12 yıl sonra Birliğe tekrar kabulünün iç savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyelinin güvenli geri dönüşüne etki etmeyeceğini kaydediliyor.

AA'nın Suriyeli mültecileri ele aldığı 2 haberden oluşan haber dosyasının son bölümünde, Şam yönetiminin Arap Birliğine dönüşünün Türkiye ve Arap ülkelerinde yaşayan Suriyelilerin ülkelerine güvenli geri dönüşüne etkileri ele alındı.

Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü Ortadoğu Siyasi Tarihi Ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhan Afacan ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Nuri Salık, AA muhabirine, Suriye'nin Arap Birliğine dönüşünün yurt dışındaki Suriyelilerin durumunu nasıl etkileyeceğini değerlendirdi.

Afacan, Beşşar Esed'in mayısta Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde yapılan Arap Birliği Zirvesi'ne katılmasının iç savaş nedeniyle başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan Suriyelileri doğrudan etkilemeyeceğini belirterek, "Bu ikisi arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu düşünmüyorum. Arap Birliğinin böyle bir majör politika tasarlamak ya da böyle bir tasarıyı uygulamak gibi bir misyonu da mekanizması yok." dedi.

Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşünün, bu kişilere geçici ev sahipliği yapan ülkelerin meselesi haline geldiğini kaydeden Afacan, "Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de yaşayan Suriyeli sığınmacıların durumu Şam yönetiminin Arap Birliğine yeniden kabulüyle ilerleme ya da gerileme kaydetmez." görüşünü paylaştı.

Afacan, ülkelerine dönmek isteyen Suriyeliler olduğu kadar bulundukları ülkelerde yaşamaya devam etmek isteyenlerin de olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Suriye Arap Birliğine kabul edildi diye Suriyelilerin kayda değer oranda yurtlarına geri döneceğini düşünmüyorum. Bu biraz göçün kendi mantığıyla biraz da önceki yıllarda kişilerin yaşadıkları dönüşüm ve tecrübelerle ilgili. Bu mantık ve dönüşüm sürecinde de şimdiye dek olduğu gibi şimdiden sonra da Arap Birliğinin dişe dokunur etkisi olmayacak."

Arap Birliği mülteci kriziyle ciddi mücadele etmiyor

Suriye iç savaşını Arap dünyasının sorunu olarak gören Arap Birliğinin ülkeden göç etmek zorunda kalan Suriyeliler konusunda ciddi adım atmadığını ifade eden Afacan, "Bu, Arap Birliğinin yol haritasının olmaması ve krizin tıpkı Mısır ve Tunus'ta ve hatta Bahreyn'de olduğu gibi süreç içinde çözüme kavuşacağı fikrinin benimsenmesinden kaynaklanıyor." diye konuştu.

Afacan, Esed yönetimi kontrolü altındaki bölgelere geri dönen Suriyelilerin bazılarının tutuklaması, bazılarınınsa infaz edilmesinin Türkiye'nin gönüllü geri dönüş politikasını zorlaştıracağını aktararak, Suriye'nin ülkelerine geri dönecek vatandaşları için açıkladığı affın uygulanabilir olmadığını söyledi.

Türkiye'nin öncelikleri arasında Suriye içinde güvenli bölgelerin oluşturmasının yer aldığını ve bugüne kadar 554 bin Suriyelinin gönüllü olarak ülkelerine döndüğünü anımsatan Afacan, şunları kaydetti:

"Esed'in af ya da muhalifleri ülkenin kaderine ortak etme konusunda hevesli olmadığı Cenevre görüşmelerinde ve 2021'deki seçim mizanseninde görüldü. Türkiye haklı olarak Suriye krizinin çözümünün anayasa hazırlanması ve politik geçiş sürecinin tanımlanmasıyla mümkün olacağını düşünüyor. Türkiye'nin bir de öncelikli sığınmacı meselesi var. Esed'in yurtlarına dönen vatandaşlarına af ilan edileceği açıklamalarının dışına çıkarak tedhiş (yıldırma) politikası uygulaması Türkiye'yi de doğrudan ilgilendiriyor."

"Sığınmacı meselesi Arap ülkelerini aynı şiddette etkilemiyor"

Nuri Salık da Arap Birliği Zirvesinde, Suriye dışında yaşamak zorunda kalanlar konusunun da görüşülmesinin beklendiğini ancak sonuç bildirgesinde buna yer verilmediğini aktararak, Birliğin güvenli geri dönüş için platform görevi üstlenebileceğini söyledi.

Arap Birliği üyelerinin Türkiye, Lübnan ve Ürdün kadar mülteci meselesinden etkilenmediğine dikkati çeken Salık, "Esed rejiminin Birliğe geri dönmesinden her ülkenin farklı beklentileri var. Sığınmacı meselesi tüm Arap ülkelerini aynı şiddette etkilemediği için bu konu bir süre daha ikili ilişkiler bazında değerlendirilecek." görüşünü paylaştı.

Salık, Arap Birliği üyelerinin, ülkelerinde "misafir" olarak gördükleri Suriyelilerle ilgili entegrasyon planlarının olmadığına işaret ederek, Birliğin yakın zamanda yurt dışındaki Suriyeliler konusunun çözümüne yönelik somut adım atmasının beklenmediğini kaydetti.

Arap Birliği üyesi Ürdün ve Lübnan'ın Birliğe baskı yaptığından bahseden Salık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ürdün'ün Suriye ile ilişkilerini normalleştirmesinin altında yatan temel dinamik sığınmacı meselesi. Ürdün'ün Esed rejimiyle normalleşme karşılığında uyuşturucu ticaretinin durdurulmasını ve Suriyelilerin güvenli dönüşünü masaya getirdiği biliniyor. Arap Birliğinin mülteci meselesinin çözümünde alacağı inisiyatif Ürdün ve Lübnan'ın yapacağı baskıyla doğru orantılı olacak. Arap Birliğinin Suriyelilerin ülkelerine güvenli geri dönüşüne nezaret etmesi beklenebilir ancak bu konuya Şam yönetiminin nasıl yaklaşacağı belirsiz."

"Esed yurt dışındaki Suriyelileri tehdit olarak görüyor"

Salık, Esed yönetiminin Arap Birliği toplantısından önce algı oluşturmak için genel af kararı çıkardığına işaret ederek, "Suriye'nin bir muhaberat rejimi olduğu düşünüldüğünde af kararlarının uygulanmamasına şaşırmamak gerekir. Yönetim kendini güçlü göstermek için her türlü adımı atmaktan çekinmiyor." diye konuştu.

Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine geri döşüne değinen Salık, şunları söyledi:

"Ülkemizdeki Suriyeliler Türkiye'nin ve muhaliflerin kontrol ettiği bölgelere göçmekte sıkıntı yaşamıyor ancak Esed'in kontrol ettiği bölgelere farklı ülkelerden gerçekleşen geri dönüşlerde ciddi sorunlar çıkıyor. Esed, uzun yıllardır yurt dışında kalan vatandaşlarını potansiyel tehdit hatta yabancı istihbarat unsuru olarak görüyor. Rejimin uygulamaları Suriyelilerin geri dönüşüne engel teşkil ediyor."