Afrika'nın kölelik tazminatı talebi Batı tarafından dirençle karşılanıyor

Şule Özkan
25.03.2025
Ankara

“Transatlantik köle ticaretine ilişkin üç çeşit tazminat var. İlki uzlaşma komisyonu, ikincisi özürler ve üçüncüsü de mali tazminatlar. Bence Afrika'nın bekleyebileceği en fazla şey sınırlı sembolik mali tazminatlar olabilir”

Kanadalı Profesör Rhoda Howard-Hassmann, Afrikalı liderlerin, 16. ile 19. yüzyıllar arasında Avrupalı tüccarlar tarafından kaçırılıp köle olarak satılan yaklaşık 13 milyon Afrikalının maruz kaldığı kölelik için talep ettiği tazminatın alınmasının kıtanın siyasi gücünden ötürü halen güç olduğunu belirtti.

Howard-Hassmann, AA muhabirine, 25 Mart Uluslararası Kölelik ve Transatlantik Köle Ticareti Kurbanlarını Anma Günü'nde, Afrika ülkelerinin köle ticareti nedeniyle tazminat talebinin zorluklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Afrika transatlantik köle ticaretine ilişkin üç çeşit tazminat türü olduğunu belirten Howard-Hassmann, “İlki uzlaşma komisyonu, ikincisi özürler ve üçüncüsü de mali tazminatlar. Bence Afrika'nın bekleyebileceği en fazla şey sınırlı sembolik mali tazminatlar olabilir. Kendi çalışmamda, köle ticareti ile ilgili müzelerin, anıtların ve eğitimin desteklenmesi şeklinde mali tazminatlar önerdim.” dedi.

"Afrika'ya Tazminatlar" kitabının yazarı Howard-Hassmann, “Bazı Avrupa ülkeleri artık köle ticaretini kabul etme ve özür dileme yolunda ilerliyor. Ancak henüz Avrupa Birliği'nden bir özür gelmedi. ABD ise Trump nedeniyle hiçbir şey yapmayacaktır. Biden varken bile ABD'nin bir şey yapması çok sorunlu olurdu.” diye konuştu.

ABD'nin öncelikle kendi sınırları içindeki kölelik mirasıyla yüzleşmesi gerektiğini vurgulayan Howard-Hassmann, ülkede tazminat ödenmesine yönelik desteğin sınırlı olduğuna dikkati çekti. Biden döneminde tazminat konusunu incelemek için komisyon kurulduğunu ve Kongrede oylama yapıldığını hatırlatan Howard-Hassmann, Trump yönetiminde ise bu sürecin ilerlemesinin beklenmediğini anlattı.

Howard-Hassmann, halihazırda ABD'de bankalar ve üniversiteler gibi özel kurumların tazminat ödediğini, ancak devlet düzeyinde sürecin oldukça karmaşık olduğunu aktararak, “Afrikalı Amerikalılara nasıl tazminat verirsiniz? Köle soyundan geldiklerini kanıtlayabilen bireylere mi yoksa tüm Afro-Amerikan toplumuna mı? Burada vurgulamak istediğim nokta, Amerika Birleşik Devletleri'nin henüz Afrikalı Amerikalılara bile tazminat ödemezken Afrika'ya tazminat ödemeyeceği.” şeklinde konuştu.

“Köle ticareti Afrika’nın az gelişmişliğinin sebeplerinden biri”

Transtlantik köle ticaretinin Afrika'nın az gelişmişliğine sebeplerinden birisi olduğuna değinen Howard-Hassmann, “Bazı tarihçiler nüfusun azaldığından bahsediyor. Bu durum, tarım yapmak için çok fazla işgücüne ihtiyaç duyan toplumda gerçekleşti. Bölgeyi insansızlaştırdığınızda tarım yapmak ve gıda üretmek zorlaşır.” ifadelerini kullandı.

Howard-Hassmann, köle ticareti ve sömürgeciliğin Afrika'nın azgelişmişliğinde rol oynadığını ancak Batı'nın gelişimi için bunların olmazsa olmaz olduğunu söylemenin doğru olmayacağını vurguladı. Afrika’nın Avrupa gibi gelişip gelişmeyeceğinin bilinemez olduğuna dikkati çeken Howard-Hassmann, bağımsızlık sonrası dönemde birçok Afrika ülkesinin diktatörlük, iç savaş ve yolsuzlukla mücadele ettiğinin, bu nedenle kalkınmadaki sorumluluğun yalnızca geçmişe değil, 1960'tan sonraki yönetimlere de ait olduğunun altını çizdi.

Howard-Hassmann, kölelik tazminatı tartışmalarında sıklıkla örnek gösterilen Yahudi Soykırımı ve Japon-Amerikalı tazminatlarının sınırlı benzerlik taşıdığını belirterek, “Holokost kurbanlarına ilişkin bilinen tek bir fail vardı, o da Nazi rejimiydi. Kurbanlar açıkça belirlenmişti ve birçoğu hala hayattaydı. Yani bu bir tarihsel hafızanın içindeydi. Yaşayan kurbanlar çok iyi organize oldular. Romanlar da Nazilerin kurbanlarıydı, ancak 1980'lere kadar örgütlenemediler ve tazminat alamadılar. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon Amerikalıların ve Japon Kanadalıların alıkonulmasına da bakabilirsiniz. 1988'de tazminat aldılar. Bilinen bir fail vardı ve kurbanların çoğu hala hayattaydı.” dedi.

Afrika köle ticaretinin kurbanlarını tespit etmenin çok daha karmaşık olduğunun altını çizen Howard-Hassmann, transatlantik köle ticaretinin 1807'de İngiltere'de, 1808'de ABD'de yasaklanmasına rağmen, Brezilya'nın 1868'e kadar köle ithal etmeye devam ettiğini ve tek başına 5 milyon köle alımıyla ABD'nin 400 bin rakamını katladığını söyledi. Howard-Hassmann, ancak Brezilya'nın Portekiz sömürgesi olmasının, tazminat sorumluluğunu belirsizleştirdiğine işaret etti.

“Afrika Birliği yeterli güce sahip mi?”

Howard-Hassmann, Afrika Birliği'nin kölelik tazminatı taleplerini dayatacak siyasi ve ekonomik gücün varlığını sorgulayarak Fransa'nın Cezayir komisyonu ve İngiltere'nin 2007'deki anma projeleri gibi Batılı adımların iç siyasi baskılardan kaynaklandığını, Afrika Birliği'nin zorlamasından ziyade ülke içindeki tartışmaların sonucu olduğunu belirtti.

Afrika Birliği’nin uzlaşma komisyonu ve benzeri şeyler yerine Batılı ülkelerin gerçekten para vermesini sağlamak için ne yapabileceğine yönelik değerlendirmede bulunan Howard-Hassmann, şunları söyledi:

“Güney Afrika ABD'ye tazminat için para verilmesi durumunda İsrail'e karşı açılan soykırım davasını geri çekmeyi teklif edebilir fakat özellikle Trump gibi başkanlar döneminde bu işe yaramayacaktır. Sonuç olarak, tazminat mücadelesi bir güç meselesi. Büyük miktarlarda para istediğinizde, böyle bir güce sahip olmanız gerekir. Tüm Afrika kıtası, ABD'ye ve hatta AB'ye karşı hala çok az güce sahip.”

Howard-Hassmann, Afrikalıların Batı'ya olan güven eksikliğinin sadece kölelik geçmişinden değil, halihazırdaki uluslararası ticaret, yapısal uyum politikaları ve borç krizleri gibi sorunlardan da kaynaklandığını belirtti.

Batı'nın ateşkes komisyonları kurması, resmi özürler dilemesi ve sembolik tazminatlar ödemesi halinde bu güvenin kısmen sağlanabileceğini ifade eden Howard-Hassmann, ancak mevcut durumda Afrikalıların Batı'ya güvenmek için yeterli neden görmediğini kaydetti.

Howard-Hassmann, Afrikalıların yaşadığı kolektif travmanın ve adaletsizlik duygusunun tanınması gerektiğine ve kölelik geçmişinin yarattığı ahlaki yükün derin bir adaletsizlik hissi yarattığına değinerek, sadece maddi yardımla yetinmenin yetersiz ve geçmişle yüzleşmenin gerekli olduğunu vurguladı.