Gazze'de görev yapan Türk doktor Uygun, tanık olduklarını AA'ya değerlendirdi

Muhammet İkbal Arslan
16.04.2025
Cenevre

"Gazzeliler için şehit olmakla yaşamak arasında hiçbir fark yok"

Gazze'de bir süre görev yapan Türk doktor İbrahim Uygun, buradaki insanlar için yaşamak ile şehit olmak arasında hiçbir fark olmadığını belirterek işgalci güç İsrail'in, bu insanları yenemeyeceğini bildiğini kaydetti.

Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Dr. Uygun, iki aydan fazla kaldığı Gazze'de yaşadıklarını, edindiği tecrübeleri ve tanıklıklarını AA muhabirine değerlendirdi.

Ekim 2023’te İsrail’in Gazze'ye saldırılarının başlamasıyla bölgeye gitmek istediğini ifade eden Uygun, 8 aylık bekleme sürecinin ardından Filistinli Doktorlar Derneği aracılığıyla Gazze’ye gidebildiğini belirtti.

Uygun, "Avrupalı Filistinli Doktorlar Derneği kanalıyla Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) himayesinde İsrail işgal güçlerinin kontrolündeki Kerem Ebu Salim (Kerem Şalom) Sınır Kapısı'ndan Gazze'ye giriş yaptık." dedi.

Gazze’ye girdiklerinde büyük bir yıkımla ve harap olmuş bir şehirle karşılaştıklarını anlatan Uygun, bu durumdan çok etkilendiklerini dile getirdi.

"Gazze halkının imanı, dünyaya bakış tarzı ve imanları gerçekten çok kuvvetli"

Uygun, "Televizyonlarda birçok kanalda yıkılmış binaları gösteriyorlar. Bunların seçilmiş binalar olduğunu zannetmeyin, kesinlikle öyle değil. O gördükleriniz gerçektir, seçilmiş görüntüler değil ve bütün Gazze’nin görüntüleriyle aynıdır. Gazze’de neredeyse taş üstünde taş kalmamıştır. Canlı hayvan neredeyse çok az kalmıştır. Harap olmamış ev, mekan ve araba göremezsiniz. Esas beni etkileyen şey, insanların buna karşı gösterdiği metanet ve yaratıcılarına karşı imanlarıydı. Ben yaşadığım 2 ay 5 gün içerisinde Gazze’de yıkılmış evinin, yanmış dükkanının ya da harap olmuş arabasının başında ağlayan hiç kimse görmedim. Hatta kendi akrabalarından, yakınlarından şehit olan ve şehit olduktan sonra da ağıt yakan ve isyan eden kimseyi görmedim. Gazze halkının imanı, dünyaya bakış tarzı ve Rablerine karşı imanları gerçekten çok kuvvetli. Onlar dünya hayatının geçiciliğine, dünya hayatında mal ve mülkün çer çöp olduğuna hem görerek inanıyor hem de bu şekilde yaşıyorlar. O insanlar Gazze’yi asla terk etmezler. Zaten işgal güçleri bunu çok iyi biliyor." değerlendirmesini yaptı.

Gazze'deki çocukların da işgal güçlerinin saldırılarından çekinmediğini belirten Uygun, çocuklardan birçoğunun öğlen vakti oyun oynarken uğradıkları saldırılarda yaşamlarını yitirdiğini söyledi.

Uygun, "(El-Ehli Baptist Hastanesi) Benim çalıştığım hastaneye çok fazla şehit geliyordu ve gelmeye de devam ediyor. Kefenlerin çoğu kanlı oluyordu ve onları yere koyarak cenaze namazlarını kılıyorlardı. İlk zamanlar duygulanıyordum. Benim duygulandığımı gören Filistinli arkadaşlarım bana 'Sen niye ağlıyorsun? Burada ağlayacak bir şey yok. Çünkü onlar şehit oldular, bizzat işgal güçlerinin kurşunlarıyla, şarapnel parçalarıyla şehit oldular. Onlar asla ölmediler ve cennete gidecekler. Ağlamaya hiç gerek yok, denmesi gereken tek şey elhamdülillah' diyorlardı." diye konuştu.

Bu süreçte Gazze'nin hem güneyinde hem de kuzeyindeki hastaneleri ziyaret ettiğini ifade eden Uygun, çok küçük bir yer olmasına rağmen orada yaşanan zulüm nedeniyle bütün dünyanın Gazze'yi konuştuğunu belirtti.

Uygun, "Gazze halkı yaşamayı çok seven bir halk, hiçbir şekilde ölmekten korkmuyorlar ve korkmayacaklar da. Bunu işgal güçleri de biliyor, bu insanları yenemeyeceklerini biliyor. Tanıştığım bazı kişiler şehit olmak istiyorlar. Bu inancı silah, bomba ve SİHA ile yenmeniz mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Gazze'deki büyük hastanelerin harap edildiğine ve tamir edilemez hale getirildiğine işaret eden Uygun, bunların başında, Gazze'nin kuzeyindeki Şifa Hastanesinin geldiğini söyledi.

"Hastaneler bilerek ve programlı bir şekilde vuruluyor"

Uygun, "El-Ehli Baptist Hastanesinde çalışan MR cihazı yok. Gazze'de çalışan 2 tomografi cihazı var, bunlardan bir tanesi Gazze'nin güneyindeki Nasır Hastanesi, diğeri ise El-Ehli Baptist Hastanesinde. El-Ehli Baptist Hastanesi, küçük bir hastane olmasına rağmen mecbur bir şekilde travma merkezi olarak kullanılıyorlar. Nasır Hastanesi de bu şekilde çalışıyor." dedi.

Gazze'de ateşkes sürecinde dahi İsrail SİHA'larının uçuş yaptığını ve her gün 3 veya 5 Filistinliyi şehit ettiğini anımsatan Uygun, ateşkes dönemi dahil bu şekilde birçok ölüm ve kurşunlanmaya şahit olduğunu dile getirdi.

Uygun, "Ateşkes dönemi bittikten sonra tekrar gündüz vakitlerinde insansız hava aracı uçurulmaya başlandı ve saldırılar giderek arttı. En son tamamen bir taarruz başladı ve ilk gece 412 ve sonrasında bu rakam 500'e ulaşmıştı. Bir gecede yaklaşık 500 insan şehit edildi. Hala daha saldırılar devam ediyor, durum hala maalesef içler acısı ve giderek kötüye gidiyor. Hastaneler bilerek ve programlı bir şekilde vuruluyor." diye konuştu.

Gazze'ye çok uzun süre gıda ve yardım girişinin olmamasının insanların sağlığını olumsuz etkilediğini belirten Uygun, şöyle devam etti:

"Arkadaşlar bize eski ve yeni halinin fotoğraflarını gösteriyorlardı ve arada 20-30 kilo fark var. Çünkü yemek için bir şey yok ve açlık var. Gazze'deki kadınlar da çok metanetli ve gururlu insanlar. Dışarıdan gelecek yardımlara asla tenezzül etmezler. Çok zor şartlarda, çadırda veya yıkık bir evde kalsalar ve taşıma su ile çamaşır yıkasalar dahi gayet temiz elbiselerle sokağa çıkıyorlar, çocuklarının bakımına dikkat ediyorlar."

Uygun, Gazzelilerin yaşama sevincinin takdir edilmesi gerektiğini vurguladı.

"Gazzeliler için şehit olmakla yaşamak arasında hiçbir fark yok." diyen Uygun, onların buna inanarak yaşadıkları değerlendirmesinde bulundu.

Uygun, Gazzelilerin hastalıklara karşı dayanma gücünü ve imanı çocukken öğrendiklerini söyledi.

"Gazze'de tam teşekküllü ve büyük sağlık komplekslerinin yapılması için daha çok zaman ve maddi güce ihtiyaç var." ifadesini kullanan Uygun, bunun ancak barış ilan edildikten sonra mümkün olacağını vurguladı.