İtalya ve Filistin'deki basın meslek odalarından İsrail'in uyguladığı sansüre ortak tepki

Barış Seçkin
06.12.2024
Roma

İtalya ve Filistin'deki basın meslek odalarının temsilcileri, İsrail'in Filistinli gazetecilere ve bölgeyi dışarıdan takip etmek isteyen gazetecilere uyguladığı baskı, şiddet ve sansüre karşı ortak tepki gösterdi

İtalya'nın başkenti Roma'da düzenlenen bir panelde, Filistinli gazeteciler ile bölgedeki gelişmeleri takibe gelen yabancı muhabirlerin İsrail'den gördüğü baskı ve sansürler ele alındı.

Panele katılan Filistin Gazeteciler Sendikası Sözcüsü Şuruk Asad ve İtalya Ulusal Basın Federasyonu (FNSI) Başkanı Vittorio Di Trapani, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Filistinli gazeteci ve sendikacı Asad, İsrail ordusunun saldırısı altındaki Gazze'de gazetecilerin içinde bulunduğu son duruma ilişkin, "183'ten fazla meslektaşımızı kaybettik. Onlar, İsrail ordusu tarafından hedef alındı ve bombalandı. 1500'den fazla meslektaşımız yerinden edildi. Meslektaşlarımız evlerini kaybetti. Gazze'de 73'ten fazla medya ofisini kaybettik." dedi.

Gazze'de yaşananları aktarmaya çalışan gazetecilerin şartlarının son derece kötü olduğunu vurgulayan Asad, şunları söyledi:

"Meslektaşlarımız açlık çekiyor. Kötü internet, sınırlı elektrik, yetersiz su ve insani koşullardan uzak bir ortamda çalışıyorlar. Çoğu, hastanelerin, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) okullarının veya çadırların yakınında, sürekli bombalama tehdidi altında. Güvende değiller. Yaşananları dış dünyaya aktarmak için hayatlarını riske atıyorlar. Birçoğu bacaklarını ya da kollarını kaybetmiş şekilde yaralı."

Asad, Gazze'de tıbbi müdahalelerin de yetersiz olduğunu, bazı gazetecilerin hastanede hayatını kaybettiğini anlattı.

Gazetecilerin sürekli saldırı altında olduğunun altını çizen Asad, "Gazze'de güvenli bir yer yok. Meslektaşlarımız saldırı altında çalışıyor. İsrail ordusunun hedefindeler ve birçok tehdit aldılar. Birçoğu sevdiklerini, aileden yakınlarını kaybetti. Komşularını, şehirlerini, evlerini kaybettiler ama halen çalışıyorlar. Çalışmaya devam ediyorlar." ifadelerini kullandı.

Asad, bazen meslektaşlarıyla iletişimlerinin koptuğuna dikkati çekerek, "Hayatta olup olmadıklarını, güvende mi yoksa tehlikede mi olduklarını bilemiyoruz. Yaralı olduklarında Kızıl Haç veya diğer organizasyonlara başvuruyoruz ancak kimse tam anlamıyla yardımcı olamıyor çünkü İsrail, herkese ateş açıyor ve onları susturmak istiyor." diye konuştu.

İsrail'in bölgeden çıkan bilgilere müdahale etmeye çalıştığını belirten Asad, şunları kaydetti:

"İsrail, kendi anlatısının dışında bir bilgi veya anlatının ortaya çıkmasını istemiyor. Bu, bir bilgi savaşı ve gazeteciler bu savaşta birincil hedef. Batı Şeria'daki meslektaşlarımız da ofislerinin basılması, yayın yapmalarının yasaklanması, askerler ve yerleşimciler tarafından tehdit edilmesi, kameralarına el konulması gibi durumlarla karşı karşıya. Batı Şeria'da yaklaşık 1000 saldırı kaydedildi. Bunlar, yerleşimciler ve askerler tarafından gerçekleştirildi. Şu anda Batı Şeria, 850 askeri kontrol noktası, 100 İsrail askeri kapısı, beton duvarlar ve yerleşimciler tarafından bölünmüş durumda. Bu koşullarda bilgiye ulaşmayı hayal edin. Askerler, evinizi veya ofisinizi istedikleri zaman basabilir, sizi zorla götürebilir. Bu, kolektif bir korku ve travmaya yol açıyor, özellikle de Gazze'deki gazeteci meslektaşlarımız için."

Bu olup bitenleri, daha önce hiç yaşanmamış bir şey ve gazetecilere karşı bir katliam olarak gördüklerini dile getiren Asad, "Bir gün İsrail'in, meslektaşlarımızı öldürmekten ve onlara saldırmaktan ötürü hesap vermesini ve cezalandırılmasını umuyoruz." şeklinde konuştu.

Asad, 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria’da 11 bin Filistinlinin gözaltına alındığını, bunların mahkemeye dahi çıkartılmadan tutulduğunu ve bazılarının işkence, cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldığını anlatarak, "Meslektaşlarımız tecavüze uğramadı ancak cinsel tacize uğradılar." ifadesini kullandı.

Bölgede çalışan gazetecilerin hakları için uluslararası topluma mesajı sorulan Asad, "Filistinli gazetecilere yapılan bu saldırılar, sadece Filistinli gazetecilere yapılmış bir saldırı değildir. Bunu dünyadaki meslektaşlarımızın, hatta tüm dünyanın da anlaması gerektiğini söylüyorum. Bu, gazetecilerin etik haklarına ve korunma haklarına, ifade özgürlüğüne, uluslararası hukuk ve insan haklarının söylediği gibi özgürce çalışma haklarına bir saldırıdır. İnsanlar bunu kabul ederse, tüm bu topluluğa yapılan saldırıyı ve gazetecilerin çalışma hakkını da kabul etmiş olurlar." değerlendirmesinde bulundu.

Filistin Gazeteciler Sendikası Sözcüsü, şöyle devam etti:

"Benim çağrım, bizimle çalışın, meslektaşlarımızın hikayesini, Gazze'deki tüm sivillerin hikayesini aktarın. Gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin verilmesine yardım edin, meslektaşlarımızın hayatta kalmasına ve korunmasına yardım edin. Ayrıca, uluslararası hukuka göre, uluslararası mahkemede İsrail ordusunun ve politikacılarının cezalandırılması ve hesap vermesini sağlayın, hepimiz bunu paylaşmalıyız."

"Batılı gazetecilerin Gazze'ye erişiminin sağlanmasını talep ediyoruz"

FNSI Başkanı Di Trapani de "FNSI, İsrail devletinin Gazze'de olup bitenlere 14 aydır sansür uygulamasını kabul edilemez buluyor. Bu nedenle, İtalyan sendikası, Avrupa ve uluslararası sendikalarla birlikte, bu sansürün sona erdirilmesini ve Batılı gazetecilerin Gazze'ye erişiminin sağlanmasını talep ediyor." dedi.

Di Trapani, Gazze ve Filistin'de bugüne kadar öldürülen gazetecilerin sayısının 180'i aştığını belirterek, bu isimlerin, işlerini yapmaya çalışan kadın ve erkek gazetecilerden oluştuğunu bildirdi.

Vittorio Di Trapani, şu değerlendirmelerini paylaştı:

"Bu aylar boyunca en kabul edilemez olan şeylerden biri de Gazze'deki gazetecilerden gelen bilgilerin gayrimeşru hale getirilmeye çalışılmasıdır. Buna karşın, tehlike ve mutlak risk altında görev yapan gazetecilere teşekkür etmeyi sürdürmeliyiz. Onların isimlerini sadece hatırlamak için değil, aynı zamanda sansürün sona erdirilmesi ve Batılı gazetecilerin Gazze'ye girişinin sağlanması mücadelesine olan bağlılığımızı göstermek için anmaya devam etmeliyiz. FNSI olarak, Avrupa ve Uluslararası Basın Federasyonu ile bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Çünkü bilgiye erişimin, her şeyden önce demokrasiye inananlar için vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz."