İtalyan hükümeti gelen tepkilere rağmen düzensiz göçle mücadele yönteminin arkasında

Ömer Faruk Madanoğlu
24.07.2024
İstanbul

İtalya'da göç karşıtı söylemleriyle iktidara gelen Başbakan Giorgia Meloni ve partisi son 2 yılda düzensiz göçmenlere karşı aldığı tedbirlerle insan hakları kuruluşlarının tepkisini çekti.

Ülkeye 2023 yılında giren düzensiz göçmenlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 50 artarken, 2024 yılında geçen yılın aynı dönemlerine göre ise azalma görüldü.

Diğer Avrupa ülkeleriyle iş birliği yolları arayan İtalya'da, göçmenlere yönelik kötü muamele de sıklıkla gündeme geliyor.

İtalya'nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Machiavelli Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi araştırmacısı Marco Malaguti, AA muhabirine, İtalya'daki düzensiz göç sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Hükümetimizin göçle mücadelesi İslam'a karşı değil"

Malaguti, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin 2022'de göreve gelmesinin ardından ülkedeki göçmen sorununa hızlıca el attığını ve durumun "iyiye" gittiğini söyleyerek, "Meloni, iktidara ilk geldiğinde ülkenin güneyindeki ve kuzey doğusundaki sınır kontrollerini artırdı." dedi.

Meloni'nin göçmenlerin yoğun olarak geldiği Tunus, Libya, Arnavutluk ve Slovenya gibi İtalya'ya sınırı olan ülkelerle ikili ilişkilerini geliştirdiğini belirten Malaguti, bu ilişkiler sayesinde bir çok düzensiz göçmenin ülkelerine geri gönderildiğini dile getirdi.

Malaguti, İtalya'daki göçle mücadele fikrinin daha da iyi noktalara gelmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Yasa dışı göçle mücadele fikri yavaş yavaş gelişiyor, bu mücadelede iyi sonuçlar almaya başladık. İtalyan hükümeti, göçmenlerin sadece yasal yollarla ülkemize gelmesini ve bizim yasalarınıza saygı gösterilmesini istiyor. Yasal göç hala hoş karşılanıyor. Meloni'nin bu yaklaşımı geliştirdiğini düşünüyorum."

Malaguti, İtalya'daki Müslümanların Giorgia Meloni hükümetinden ve İtalya'daki muhafazakarlardan korkacak bir şeylerinin olmadığını aktararak, İtalya toplumunun saygı çerçevesinde yaşaması gerektiğini bildirdi.

Göçmenlerin büyük çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle ülkedeki algının İslam karşıtlığı olarak algılandığına işaret eden Malaguti, "Hükümetimizin yasa dışı göçle mücadelesi İslam'a karşı değil, yasa dışı göçe karşıdır. Elbette pek çok yasa dışı göçmen Müslüman fakat Afrika'dan ya da Güney Amerika'dan gelen Katolikler de azımsanmayacak kadar çok. Hangi dinden olurlarsa olsunlar yasalarımıza saygılılarsa korkacak bir şey yok." diye konuştu.

Avrupa'da yada İtalya'da yasalara saygı duymanın dini meselelerle hiçbir ortak yanı olmadığını vurgulayan Malaguti, İtalya'da hoş karşılandığını hisseden farklı dinlere mensup çok sayıda göçmeninin olduğunu düşündüğünü kaydetti.

Malaguti, aslında Müslümanların ülkedeki muhafazakar kitle ile bir çok ortak yönleri olduğunu iddia ederek, şunları söyledi:

"İtalya'daki sol medya, muhafazakar hükümetleri İslam düşmanı gibi göstermeyi seviyor, bu kesinlikle sahte ve propaganda. Muhafazakarlar ile Müslümanlar eşcinsel evlilik, cinsiyet teorileri vb. konularda ortak bakış açıları var. Cinsiyet kavramları ya da diğer konularda Müslüman öğrencinin bulunduğu devlet okullarında tamamen onların düşüncesinde bir eğitim veriyoruz. Dolayısıyla İtalya'da muhafazakar bir hükümetin Müslümanların da çıkarına olduğunu ve onlara yönelik bir tehdit olmadığını düşünüyorum."

"Solcular kendileri ile aynı fikirde olmayan herkesi aşırı sağcı olarak yaftalıyor"

İtalya'nın sol ve liberal görüşlü siyasetçilerinin İtalyan Başbakanı Meloni'ye "aşırı sağcı" yaftası yapıştırdığını anlatan Malaguti, "Avrupa'da Meloni'nin aşırı sağcı olarak nitelendirilmesinin en büyük sebebi o etiketin çok kötü bir anlama gelmesidir. Solcular kendileri ile aynı fikirde olmayan herkesi aşırı sağcı olarak yaftalıyor." ifadelerini kullandı.

Malaguti, Meloni'nin aşırı sağcı değil muhafakazar bir siyasetçi olduğuna değinerek, Meloni'nin faşist fikirleri ve Neo-Nazi fikirleri olmadığını onları reddettiğinin altını çizdi.

Batı'da sol söylemin hakim olması nedeniyle bu kadar kolay kitleleri inandırabildiklerini sözlerine ekleyen Malaguti, "Sırf yasa dışı kitlesel göç, aynı cinsiyetten evlilikler ya da üvey çocuk evlat edinme gibi konulara katılmadığı için aşırı sağcı bir politikacı olmakla suçlanıyor. Bu durum ABD'de de aynı eğer bu tür şeylere katılmıyorsanız aşırı sağcı olarak etiketleniyorsunuz ve George Meloni'ye ve onun fikirlerini paylaşan her Avrupalı siyasetçiye olan da bu." dedi.

Malaguti, Avrupa'da aşırı sağın varlığını kimsenin inkar edemeyeceğini söyleyerek, bu Neo-Nazi ve aşırılık yanlısı fikirlerin Batı siyasetinde hiçbir etkisinin olmadığını belirtti.

Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri Partisi Gençlik Kolları'nın bir toplantısında Nazi selamını yapanların küçük bir grup olduğunu dile getiren Malaguti, "İtalya'nın sol medyası tarafından abartıldığını görüyoruz ancak, ne dediklerini bilmeyen çok küçük bir grup genç adamdan bahsediyoruz. Söyledikleri için elbette cezalandırılmalılar. İtalya'da faşist dönemde neler olduğunu daha fazla incelemeliler. Ancak Meloni ve partisine oy veren tüm vatandaşları bu nedenle suçlamak kesinlikle çok saçma." diye konuştu.

Malaguti, parti gençlik kollarının yaptığı Nazi selamı ve Naz marşlarının abartılmasının Meloni'nin Avrupa Parlamentosu'nda aldığı zaferi gölgelemek için skandal oluşturmak için kullanıldığını ifade ederek, bu skandalın gündemde tutulmasının ülkeyi meşru bir şekilde yöneten partiye karşı siyasi bir saldırı olduğunu aktardı.

Avrupa'daki sağ partilerin yükselişe geçmesinin önünü bu tür olaylarla kesmeye çalışmanın bir faydasının olmayacağını anlatan Malaguti, sözlerini şöyle tamamladı:

"Avrupa'da solcular ve liberaller zengin ve elitlerin dostlarıdır ama gerçek halktan uzaklaştılar. Vatandaşlar Avrupa Parlamentosu'ndan geçirilmeye çalışılan yasalardan bunu anlıyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği'ndeki sağ, muhafazakâr ırkın kökeninde yatan bu faktörler, Avrupa'daki vatandaşların ırkçı, faşist, Neo-faşist ya da Neo-Nazi olmadığını gösteriyor. Onlar sadece kim olduklarını, geleneklerini korumak istiyorlar."

İtalya "STK Yasası"

İtalya'da Giorgia Meloni liderliğindeki sağ koalisyon hükümeti, 2024 başında ilk olarak kanun hükmünde kararname şeklinde yürürlüğe aldığı ve sonra şubatta yasalaştırdığı "STK yasası" olarak bilinen düzenleme, kurtarma operasyonu yapan STK gemilerinin faaliyetlerini sınırlandırdı.

Söz konusu yasa, STK gemilerinin denizde birden fazla kurtarma operasyonu yapmaması ve bunu yapanlara geçici süreli operasyon durdurma gibi idari yaptırımlar öngörüyor.

Akdeniz’de düzensiz göçmenleri kurtaran İspanya merkezli sivil toplum kuruluşu Open Arms'ın gemisine, yasaya aykırı şekilde birden fazla kurtarma operasyonu yaptığı gerekçesiyle faaliyetlerini 20 günlüğüne durdurma cezası verilmişti.

Arnavutluk’ta göç merkezi kurulumu

İtalya ile Arnavutluk arasında Aralık 2023’te imzalanan anlaşmaya göre, İtalya, Arnavutluk’ta kendisinin idare edeceği 3 bin kişi kapasiteli göçmen merkezleri kurulumuna başladı.

İtalya Başbakanı Meloni, anlaşmanın üç amacı olduğunu aktararak, bunların, insan kaçakçılığına karşı koymak, düzensiz akışları önlemek ve sadece gerçekten uluslararası koruma hakkına sahip olan kişilerin belirlenmesine yardımda bulunmak olduğunu kaydetti.

36 bin kişilik bir akış gerçekletirebileceği öngörülen söz konusu merkezlerin 2024'de faaliyete geçmesini planlanıyor.