Koruyucu ailenin sahiplendiği özel çocuk gelişim gösterdi

Esma Küçükşahin
28.04.2025
Kayseri

"Bütün kardeşlerime tavsiye ederim, hiçbir şey bunun kadar mutluluk vermez bir insana, hele özel gereksinimi olan çocuklar"

Kayseri'de yaşayan Döndü ve Ahmet Aydoğ çiftinin 10 yıl önce koruyucu ailesi oldukları devlet korumasındaki özel gereksinimli çocuk, aile ortamında gösterdiği gelişimle hem eğitim hayatına başladı hem de sosyal becerilerini artırdı.

Çevresinde "Pamuk Hemşire" olarak bilinen 59 yaşındaki Döndü Aydoğ, 3 evladını büyüttükten sonra "bir çocuğun elinden tutmak" hayalini gerçekleştirmek için Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvurdu.

Hem görme hem de zihinsel engeli bulunan 8 aylık bir bebeğe kapılarını açan aile, sevgi ve ilgiyle büyüttükleri çocuğun yıllar içinde gösterdiği gelişimin sevincini yaşıyor.

Döndü Aydoğ, AA muhabirine, bir çocuğa bakmaya kendini hazırlamak için çocuk gelişim kurslarına gittiğini ve 4 yıl bir kolejde eğitici annelik yaptığını söyledi.

Özel gereksinimli olduğu için kurumun çocuğu önce misafir olarak kabul etmesini teklif ettiklerini anlatan Aydoğ, "Misafir olarak verdiler, ben hiç tereddüt etmedim. Ertesi gün eşimle kızım giderek beşiğini, biberonunu, örümceğini aldılar. 'Bu çocuk bu eve girdi, çıkamaz.' dedim. Yine de hayalim böyle, ömrümün sonuna kadar arkasındayım. O benim oğlum, o benim çok kıymetlim. Büyütüp, okutup onu evlendireceğim Allah nasip ederse." dedi.

Ailesinin çok destek verdiğini belirten Aydoğ, şöyle konuştu:

"Bana, 'Sen saat 5'e kadar bak, sonra bizde.' dediler. Sabaha kadar uykusuz kaldığımız günler oldu ama adım adım ilerledik. Zihinsel engelleri hiç kalmadı, görme durumu da çok iyi. Şu anda okuyup yazıyor, senin benim gibi değil ama görüyor hamdolsun. Bütün kardeşlerime tavsiye ederim, hiçbir şey bunun kadar mutluluk vermez bir insana, hele özel gereksinimi olan çocuklar. Önemli olan düşenin elini tutmak, ben zaten yolumda yürüyorum, kimsenin benim elimi tutmasına gerek yok ki önemli olan düşenin elini tutmamız. Ömrüm yeterse oğlumu büyütüp oğlum olgunlaşınca onun onayını alıp yine özel gereksinimli bir çocuk daha yetiştirmek isterim canı gönülden."

"Biz ailece, ömrümüzün sonuna kadar onun arkasındayız"

Aydoğ, çocuğunu bebeklikten itibaren beslerken dikkat ettiğini, özel gereksinimli olduğu için her zaman mücadele ettiğini söyledi.

Onu elma, havuç, cevizle beslediğini anlatan Aydoğ, "Tabii ki de her şey Allah'ın izniyle oldu. Eşim rengarenk deniz topları aldı, büyüyünce renkli balonlar aldı, renkleri seçsin gözleri diye. O ilerledikçe biz de mutlu olduk. Birkaç yıl önce sürekli ilgilenen hemşire aradı, 'Işığı hissediyor mu?' diye sordu. 'Benim oğlum okuyup yazıyor' dedim, inanamadı. Bazı videolarını attım, şok oldu." dedi.

Sevgiyle açılmayacak hiçbir kapının olmadığını vurgulayan Aydoğ, herkese tavsiye ettiğini belirtti.

Her çocuğa kucak açılması gerektiğini aktaran Aydoğ, "Çalışma hayatım da oldu, evde terzilik de yaptım ama hiçbir iş beni bunun kadar mutlu edemez. Evimizin huzuru da değişti, o gelince çocuklarla bağlarımız da daha iyi gelişti. Bütün abileri, ablaları onu çok seviyor. Telefon açınca ilk onu sorarlar. Kızlarım, damatlarım hepsi kucak açtı. Biz ailece, ömrümüzün sonuna kadar onun arkasındayız. Evlatlarıma, ben ölsem bile siz onun abisisiniz, ablasısınız, asla o sahipsiz değil. Onu mutlu ederseniz ben de mutluyum." dediğini kaydetti.

"Oğlum ben seni kalpten doğurdum"

Aydoğ, diğer oğluna çeyiz hazırladığını, aynı hazırlığı küçük oğlu için de yaptığını, onun çeyizinin üstüne adını yazdığını dile getirdi.

Koruyucu aile olduklarını belli bir yaşa gelince çocuğa söylediğini anlatan Aydoğ, şunları kaydetti:

"Bir ay boyunca onunla evcilik oynadım. 'Bazı çocukların iki tane annesi olur, biri karından olur, biri kalpten. Her çocuğun tek annesi olmaz.' dedim. Bir ay böyle oynadık sonra, 'Oğlum ben seni kalpten doğurdum, seni sevdim, aldım.' dedim. Boynuma sarıldı, 'Anne, iyi ki varsın.' dedi. Okula başlaması hiç zor olmadı, 3 yaşından itibaren onunla oyunlar oynadım. Belirli bir yaştan sonra okul hayatının başlayacağını anlattım. Kreşe gittiği gün, 'Anne beklemene gerek yok, ben büyüdüm, okul hayatım başladı.' dedi. Öğretmen şaşırdı, '25 yıllık öğretmenim, hiçbir çocuktan böyle bir cümle duymadım.' dedi. Okulda da çok başarılı, öğretmenleri çok memnun. Kur'an kursuna götürüyorum, çok güzel Kur'an-ı Kerim okuyor. Hafta sonları yüzmeye götürüyorum. Yüzme gözlerine de çok fayda sağlıyormuş, ömrümün sonuna kadar yüzmeye devam ettireceğim."

Baba Ahmet Aydoğ ise çocukları büyüyünce ve evlenince eşinin bir çocuğa ailelik yapmayı teklif ettiğini, kendisinin de destek verdiğini belirtti.

Çocuğu eve getirdikleri günü unutamadığını aktaran Aydoğ, "Bir fırtına, bir yağmur, kucağıma sardım sarmaladım aldım, getirdim, bir daha da geri gitmedi. O gün bugün beraberiz. Tabi büyütmek kolay değil ama şükür bugünlere geldik. 8 aylıktı o zamanlar, küçüklüğünü hiç unutamıyorum. 10 yıldır bizimle beraber. Onu özellikle küçükken çok seviyordum, hatta çocuklarım soruyordu, 'Baba bizi de böyle sevdin mi?' diye, bu bir başka. Anne yok, baba yok yetim." diye konuştu.