Küreselleşmeyle birlikte, sosyal ve siyasal alanda yaşanan dönüşümler zamanla toplumsal hareketleri de değiştirdi ve bunların ortaya çıkış nedenlerinde farklılıklar doğmasına yol açtı. Toplumsal hareketlerin nedenleri, amaçları, katılımcıların profili ve örgütlenme biçimleri çeşitlendi. Eski toplumsal hareketlerin dayanak noktası ekonomik sömürü kaynaklı refahın azlığı iken, yeni toplumsal hareketlerin çıkış noktası modern hayatın getirdiği küresel bileşenlere dayanmaya başladı.
Yeni toplumsal hareketleri geçmiştekinden farklı kılan en temel özelliklerden biri kitle iletişim araçlarının varlığı olmuştur. Özellikle 1990’lardan itibaren telekomünikasyon alanında yaşanan devrimsel nitelikteki teknolojik gelişmelerin ana akım medyaya yansımasıyla beraber, kitlelerin etkileşim hızlarında büyük artış yaşanmıştır.
Batı merkezli sermayenin kontrolünde olan bu yeni kitle iletişim araçları, internet ve beraberinde sosyal medya ile birleşince büyük bir güç alanı ortaya çıkmıştır. Küreselleşmeyle beraber, kitle iletişim araçları sadece bireysel etkileşimi artırmakla kalmamış, aynı zamanda ulusal devletlerin sınırları içerisinde krizleri tetiklemeyi başarmış ve etkilerini sınırların ötesine yayma gücünü de yakalamıştır.
Özellikle jeopolitik ve stratejik açıdan önemli kabul edilen bazı üçüncü dünya ülkeleri, geçmişte sömürgesi altında bulundukları yönetimlerin sahibi olduğu medya şirketleri aracıyla dizayn edilmektedir. Batılı ülkeler, bu üçüncü dünya ülkelerinin başındaki yönetimle ters düştüklerinde, siyasi rotayı istedikleri yöne çevirmek için bazı toplumsal hareketlerin önünü açmaktadır. Son yıllarda ise bu amacı yerine getirmek için en kullanışlı araç kuşkusuz sosyal medya olmuştur. Bu alanda yürütülen bir dezenformasyon veya ortaya atılan iddia, ciddi krizlerin başlamasına yol açacak kapıları aralamıştır. Buna yakın tarihte gösterilebilecek en iyi örneklerden biri Venezuela’da ABD ve Avrupa Birliği ülkeleriyle ters düşen Maduro yönetiminin karşı karşıya kaldığı siyasi, ekonomik baskılar ve medya ambargosudur.
Ancak sosyal medya ile imtihan olmak zorunda kalan yönetimler sadece bu az gelişmiş ülkelerle sınırlı kalmamıştır. Fransa, 2018’de Twitter üzerinden organize olup bütün ülkede meydanlara dökülen ve aylarca sokak çatışmalarına sebep olacak Sarı Yelekliler organizasyonu ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Fakat dünyayı en çok şaşkınlığa uğratan batı merkezli toplumsal olay, 2021 yılında Amerika’da gerçekleşen “Kanlı Kongre Baskınıdır.”
KANLI KONGRE BASKININA GİDEN YOL
ABD’de 30 Kasım 2020’de yapılan Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Donald Trump’a karşı Demokratların adayı Joe Biden yarışmıştır. Biden, dünyanın gündemini meşgul eden seçimleri iki yüz yetmiş delege ile kazansa da Trump sonuçları kabullenmemiş ve bu durum Amerikan tarihinin en sarsıcı günlerinden birinin yaşanacağı 'Kanlı Kongre Baskınının' fitilini ateşlemiştir.
Seçim sonuçlarını kabul etmeyen Donald Trump, ‘yolsuzluk yapıldığını iddia etmiş’ ve bu iddiası taraftarları tarafından büyük bir öfkeyle karşılanmıştır. Trump’ın yandaşlarını 'Amerika’yı Koru' mitingi için Washington’a çağırması üzerine binlerce Cumhuriyetçi, sosyal medyada örgütlenerek konvoylar halinde Beyaz Saray’a doğru yola çıkmıştır. Ana akım medyanın ve dijital ağların takındığı tutum, işlerin kontrolden çıkması için gereken ilk fitili ateşlemiştir.
Trump, Washington’da kendisini desteklemek için gelen binlerce kişiye yaptığı konuşmasında seçimlerinin galibinin kendisi olduğu iddiasını ısrarla sürdürmüştür. Biden’ın 80 milyondan fazla oy alabileceğine kimsenin inanmadığını ve bilgisayar ortamında bazı sahtekarlıkların yapıldığını öne sürmüştür. Bu iddialarını, Twitter üzerinden milyonlarca kişiyle paylaşmış ve ana akım medya bunları ısrarla gündemde tutmaktan geri durmamıştır. Donald Trump’ın söylemleri sonucu Twitter ve diğer sosyal medya hesaplarında örgütlenen gruplar, Kongre Binası’na doğru yola çıkmış ve olaylar patlak vermiştir. Polisin müdahalesi sonuçsuz kalınca, Trump destekçileri Kongre Binası’na girmeyi başarmış ve Senato’yu basmıştır.
Tansiyonun artmasıyla Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser, yerel saatle 6 Ocak saat 18.00’den ertesi gün sabah 06.00’ya kadar şehirde sokağa çıkma yasağı ilan etmiştir. Trump, göstericileri sokağa çağırdığı sosyal medya hesaplarından bu kez sakin olmaları yönünde çağrılarda bulmuştur.
MEDYA TRUMP'IN ÜZERİNİ ÇİZDİ
5 kişinin öldüğü baskın öncesi, seçimlerin sonuçlarının açıklanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği basın toplantısında seçim sonuçlarına itiraz etmiştir. Oyların çalındığını savunmuş ve seçimin gerçek kazanının kendisi olduğunu öne sürmüştür. Ancak başkanlık süresi boyunca ambargoya maruz kalan Batı medyası net şekilde taraf alarak Trump’ın ifadelerinin halka ulaşmasının önünü kesmek konusunda kararlı davranmıştır.
MSNCB, ABC, CBS, NBC ve CNBS Trump’ın yaptığı konuşmayı yarıda kesmiştir. CNBC sunucusu Shepard Smith, “Yayını yarıda kesiyoruz, çünkü ABD Başkanı’nın söylediği şey büyük çoğunlukla yanlış” diyerek yayını bitirmiştir. "Otuz yıllık kariyerimde hiçbir zaman bir Amerika Birleşik Devletleri başkanının sözünü kesmedim. Başkaları bunu yaparken biz tekrar tekrar yapmaktan geri durduk. Ama eğer başka herhangi bir insan bizim etki platformumuzu yalan söylemek için kullanıyorsa izleyicilerimize, onları durduracaktık ve açıkçası bu kadar yeter." demiştir.
Washington’da şiddet olayları adım adım gelirken, Trump’ın sosyal medya üzerinden taraftarlarını sokaklara dökmesine engel olmak için herhangi bir adım atmayan sosyal medya şirketleri, kaosun patlak vermesinin ardından Trump’ın Twitter hesabını “halkı galeyana getirdiği” gerekçe gösterilerek askıya aldı. Başta Twitter, Facebook ve Instagram hesapları dondurulan Trump’ın kitlelere dijital ağlar üzerinden hitap etme şansı tamamen elinden alınmıştır.
CNBC, 6 Ocak’ta yaşanan şiddet olaylarının ardından tansiyonun düşmesini “Trump Yanlısı İsyancıların Kongre’yi İşgal Etmesinden Saatler Sonra Güvenlik Sağlandı” başlığıyla vermiştir. Haber metnininde Trump destekçileri ‘isyancı’ olarak nitelendirilmiştir. İsyancıların Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasını engellemek için bir darbe girişimine soyunduğu ima edilmiştir. Trump yanlısı isyancılar” ifadesi neredeyse bütün Amerikan ve Batı medyası tarafından kullanılmıştır. ABD’nin ve dünyanın en büyük medya devlerinden biri olan CBS’de haber metinlerinde sık sık aynı ifadeyi vurgulamıştır. Trump’ın destekçilerini Kongre binasına yürümeye ikna ettiği ve Biden’ın seçimi kazanamadığı yönündeki asılsız iddiaların arkasına sığındığını yazmıştır.
Trump destekçilerinin Kongre’yi bastıktan sonra ortaya çıkan bilançonun Washington’un prestiji açısından oldukça kötü bir durum olduğu ve üçüncü dünya ülkelerinde bile bu durumun derin bir şaşkınlık yarattığı gerçek olsa da, medya güvenlik zafiyetine çok üstün körü şekilde değinmeyi tercih etmiştir. Kongre’de görev yapan polislerin sivillere zarar vermek istemediği için kademeli şekilde geri çekildiği, Trump destekçilerinin dur durak bilmeden binanın içine doğru ilerlediği ve olayların tamamen kontrolden çıktığı savunulmuştur.
DÜNYA BASKINI NASIL DEĞERLENDİRDİ?
Kanlı Kongre Baskını, sadece Amerikan toplumunu sarsmakla kalmamıştır. Dünyanın demokrasi muhafızı gibi davranan Amerika Birleşik Devletleri'nin en önemli sembollerinden biri olan Kongre Binası'na yönelik bu kadar şiddetli bir saldırının gerçekleşmesi genel bir şaşkınlığa sebep olmuştur. Ancak konuyu sosyolojik olarak değerlendiren bilim insanları, gazeteciler, akademisyenler veya uzmanlar bu olayda ana akım medya ve dijital platformların ne kadar kritik bir rol oynadığına dikkat çekmektedir. Her şeyden önce Kongre baskınına giden süreçte, Amerikan medyası yaşanabilecek risklerin farkında olmalarına rağmen Trump'ın çağrı ve ifadelerini haberleştirmekten geri durmamış, gerilimi tırmandırmıştır.
Kongre basıldıktan sonra medya tarafından bütün fatura eski ABD Başkanı Trump'a kesilmiş ve açık şekilde Demokratlardan yana tavır alınmıştır. İlerleyen tarihlerde Twitter belgelerinin ortaya çıkmasıyla beraber, Trump'ı zaten bir sosyal medya ambargosunun beklediği gözler önüne serilmiştir. Özet olarak, Amerikan medyası Kongre baskını sürecinde, geçmişte kendilerine sürekli ambargo uygulayan ve hedef gösteren Donald Trump'tan intikam almak için ellerine geçen fırsatı sonuna kadar kullanmıştır.
Anadolu Ajansı Teyit Hattı, bu çerçevede yaşananları emekli diplomat Uluç Özülker ve Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Helin Sarı Ertem ile değerlendirdi. Kongre baskınına giden süreç içerisinde ana akım medya ve sosyal ağların pozisyonu masaya yatırıldı.