Gündem

'Radikalleşme, Şiddet İçeren Aşırılık ve Terörizm' raporu

Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan raporda, FETÖ'nün özellikle dershanelerde ve farklı eğitim kurumlarında 'sahte mehdilik temelli' radikalleşmeye küçük yaştan başladığı belirtildi.

12.03.2018 - Güncelleme : 12.03.2018
'Radikalleşme, Şiddet İçeren Aşırılık ve Terörizm' raporu

ANKARA

Polis Akademisi Başkanlığı tarafından yayımlanan raporda, Türkiye'deki terör örgütleri 4 grupta analiz edilerek radikalleşmeye karşı mücadele yöntemleri ile yeni örgütlere fırsat verilmemesi için yapılması gerekenler örneklerle anlatıldı.

Polis Akademisi Başkanlığının yayımladığı "Radikalleşme, Şiddet İçeren Aşırılık ve Terörizm" raporunda, terör örgütleri 4 sınıfta incelendi.

Raporda, PKK ve ETA gibi terör örgütlerinde "etnik radikalleşme", DEAŞ, El-Kaide ve Hizbullah'ta "din istismarına dayanan radikalleşme", Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve benzeri örgütlerde "sahte mehdilik temelli radikalleşme", DHKP-C ve MLKP gibi örgütlerde ise aynı anda "mezhepçi ve aşırı sol ideolojiye dayanan sol-ideolojik radikalleşme" olduğuna işaret edildi.

Sahte mehdilik temelli radikalleşmenin kendine has özellikleri bulunduğu vurgulanan raporda, FETÖ'nün bunun en iyi örneklerinden olduğu kaydedildi.

FETÖ radikalleşmesi küçük yaştan başladı

Rapora göre, sahte-mehdilik temelli radikalleşmeye dayanan FETÖ, Türkiye'de de örnekleri bulunan etnik, dini, mezhebi veya aşırı sol temelli terör örgütlerinin aksine militan kazanma faaliyetlerini yer altı mescitlerinde ve kahvehanelerde/çay ocaklarında değil, küçük yaştan başlayarak özellikle dershanelerde ve farklı eğitim kurumlarında gerçekleştirdi.

FETÖ radikalleşmesinde, bir taraftan kamuoyu önünde radikal olmayan bir dil kullanırken diğer taraftan da bu süreçte kendi grubunu aşırı yüceltti ve kendi grubu dışındaki herkesi ötekileştirdi.

FETÖ yapısı dikey örgütlenmenin avantajını kullanarak örgüt içerisinde hiyerarşik bir düzen sağladı. Örgüt mensupları, "eğer grup liderlerinin emirlerini yerine getirirlerse ödüllendirilecekleri, gruptan çıktıkları zaman da ilahi güç tarafından ciddi biçimde cezalandırılacakları" yalanlarıyla kandırıldı.

FETÖ'nün medya ile ilişkisi

Rapora göre, televizyon kanalı, gazete ve dergi yayınlarına sahip olan FETÖ, bütün bunlarla beraber sosyal medyayı da etkin biçimde kullandı.

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sonrası bu alanda yoğun bir çalışma yürüten FETÖ, sahip olduğu geleneksel ve sosyal medya hesapları aracılığıyla isimsiz hesaplar oluşturarak önce darbe için propaganda yaptı, sonra ise ikinci bir darbe dalgası korkusu oluşturmaya çalıştı.

Eğitimi eleman devşirmek için kullandı

Eğitim imkanlarının azlığı ile radikalleşme arasında her zaman sebep-sonuç ilişkisinin mevcut olmadığına da işaret edilen rapora göre FETÖ, eğitimi eleman devşirmek için araçsallaştırarak özel okulları aracılığı ile eğitimde diğer örgütlerin ötesine geçti. Örgüt, eğitimi kamuya sızmak amacıyla da kullandı.

 DEAŞ

Radikalleşmenin büyük ölçüde FETÖ'nün yanı sıra DEAŞ özelinde de ele alındığı rapora göre, DEAŞ'ta radikalleşme kısa sürede gerçekleşiyor. DEAŞ'ın ideolojisi ve anlatıları, Avrupa'da Müslüman gençlerin ayrımcılık, ırkçılık ve İslamofobiye maruz kalmaları gibi kişisel ve sosyal faktörler nedeniyle kısa sürede karşılık buluyor.

DEAŞ, Avrupa'daki Müslüman gençleri, "Müslümanların küresel bir tehdit altında oldukları", "DEAŞ’ın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan İslam dünyasını koruyabilecek yegane kuvvet olduğu" ve "Diğer İslami grupların bu durumu idrak kabiliyetinden mahrum ve onlara yardım etmekten aciz oldukları" şeklindeki söylemlerle kandırıyor.

 Örgüte katılım nedenleri farklı

Rapora göre, Ortadoğu'da dini referanslarla şiddeti meşrulaştıran grupların, şiddete başvurmasında hangi faktörlerin etkili olduğunun tespit edilmesi büyük önem arz ediyor. Ortadoğu'da şiddetin nasıl üretildiği düşünüldüğünde, politik dışlanma ve baskı önemli bir etken olurken, ideolojiler ve din, derin politik meselelere kıyasla yüzeyde kalıyor.

Ancak bu yaklaşım, düşüncelerin rolünü, insanların inançlarını ve ideolojik bağlanmalarını anlamada yetersiz kalıyor. Fransa, Almanya gibi demokratik ülkelerde iç ve dış kaynaklı siyasi sıkıntılar, özellikle sosyo-ekonomik ötekileştirme, dışlama ve bu gibi demokratik ülkelerin dış politikalarına karşı tepkiler DEAŞ'a katılımları tahrik ediyor.

Otoriter devletlerde ise baskıcı iç politika ve silahlı şiddet dışında hiçbir alternatifin bırakılmamış olması radikalleşmeyi tetikliyor. Baskı altında yaşayan bireyler, radikal gruplara katılım sağlayıp karşı mücadele yöntemi ile devletle hesaplaşmayı düşünüyor.

Gençler medya ile yönlendiriliyor

Ortadoğu'nun mevcut siyasi, ekonomik ve sosyal şartları gençlerin kimlik arayışına girmelerini ve şiddet içeren fikirlere de açık hale gelmelerini kolaylaştırıyor.

Medya gruplarının maddi ve ideolojik çıkarları doğrultusunda gündem oluşturduklarını gören gençler, maliyetsiz, ucuz erişim sağladıkları kontrolsüz sosyal medya alanlarında kendilerine yol arıyor. Böylece siyasal mücadele meydanlardan medyaya taşınıyor.

Sosyal medyanın ortaya çıkması ile medya aracılığı ile kendini ifade etmek isteyen, propaganda yürüten, destekçi devşiren örgütler, kontrol ve denetim boşluğunu kullanıyor ve kimlikleri ile amaçlarını gizleyerek kitlelere kolaylıkla ulaşıyor.

Bu nedenle geleneksel ve sosyal medyanın terörün destekçisi olarak bir araç haline getirilmesi hususunda acil çözüm önerilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal medya örgütlerin gençlere ulaşarak taraftar toplamalarına yardımcı olsa da diğer yandan olumlu bir değer de taşıyabilir. Bu hususta sadece terörle mücadele kapsamında kalınmayarak, gençlere bilinçlendirici anlamda da ulaşılabilirlik imkanları kullanılmalıdır."

Muhabir: Sertaç Bulur


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın