

Marmara Denizi'nin bazı noktalarında son birkaç aydan bu yana görülen müsilaj, 2021'de büyük zarar gören ve birçok tür için yuvalama, barınma gibi ekosistem hizmetleri sağlayan mercanları yeniden tehdit ediyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nur Eda Topçu Eryalçın, Marmara Denizi'nde başta Prens Adaları olmak üzere birçok bölgede mercanları takip ettiklerini ve ellerinde 2012'den bu yana veri bulunduğunu belirtti.
Farklı tehditler nedeniyle bazı mercan türlerinin aşırı azaldığına dikkati çeken Eryalçın, "2012'den bu yana başta Prens Adaları'nda olmak üzere mercanları takip ediyoruz. 2015-2016'da yüzde 80-90, müsilaj felaketiyle 2021'de türlere bağlı olarak yüzde 50 ile yüzde 80 arasında kitlesel ölümler oldu. Zaten çok azalmış sayılardan bahsediyoruz. Çok ciddi tehlike çanları çalıyor. Bazı türler adeta bölgesel olarak yok olmanın eşiğinde." dedi.
Büyük boylu mercan kolonilerinin artık yaşamadığını, mercanların tükenmesini engelleyecek küçük kolonilerin ise şu anda tamamen tehdide açık olduğunu ifade eden Eryalçın, aylar boyunca etkili olabilecek yoğun müsilaj örtüsü karşısında mercanların savunma mekanizmalarının yetersiz kalacağını vurguladı.
Eryalçın, "Önce kısmi ölüm başlıyor, daha sonra bu bütün koloniye doğru yayılabiliyor, eğer kısmi ölüm küçük kalırsa mercan bunun üstesinden gelebiliyor. O yüzden müsilajla bir süre mücadele edebiliyorlar ancak 2021 yılında olduğu gibi aylar boyunca bu yük devam ederse buna küçük boylu kolonilerin pek fazla dayanma şansı kalmayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Mercanların "Denizlerin hayvan ormanları" olarak adlandırıldığını aktaran Eryalçın, sarı gorgon mercanlarının Marmara Denizi'nde en yaygın bulunan tür olarak hala orman niteliğini koruduğunu ve en son sayımlarında metrekarede 10 ila 50 mercan tespit ettiklerini bildirdi.
"Yapacağımız şey Marmara Denizi'ni korumak, iyileştirmek"
Rakamların olumlu olmasına karşın demografik yapıda değişimler meydana geldiğinin altını çizen Eryalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşlı gruplar az sayıda olsalar da bunların varlığı çok önemli çünkü popülasyonun dengede olmasını sağlarlar. Tehlikelere karşı diğerlerini korurlar. Müsilaj geldiği zaman ya da bir sediment yükü bu canlıların üstüne indiği zaman büyükler şemsiye görevi görür ve Prens Adaları'nda da bu büyük koloniler bu görevi layığıyla yerine getirdiler. Gerçekten müsilaj zamanında onlar bir şemsiye gibi müsilajın ağır yükünü toplayarak aşağıdaki küçük boyları korudular. Şu anda demografik yapı tamamen küçüklere doğru kaydı. Yani büyük koloniler, büyük mercanlar neredeyse 2021'deki müsilajdan sonra öldü, kalmadı. Mercanlarla birlikte sağladıkları ekosistem hizmetleri de kaybedildi."
Eryalçın, Marmara'da "Spinimuricea klavereni" ve "Paramuricea macrospina" türlerinin Akdeniz'e endemik, denizin 50 metre altında yaşayan mercanlar olduğunu, bunlardan hassas olan "Paramuricea macrospina" türünün 2021'deki müsilajdan sonra toparlanamayarak bölgesel olarak yok oluşun eşiğine geldiğini söyledi.
Mercan taşıma olarak adlandırılan mercan fragman naklinin bozulmuş alanların restorasyonu için uygulandığını, Marmara Denizi'ndeki mercanların taşınmaması gerektiğini ifade eden Eryalçın, şartlar düzelirse uygun bölgelerden buraya taşıma yapılabileceğinden bahsetti.
Doç. Dr. Eryalçın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Taşımak bunlar için hiçbir şekilde çare değil, taşıyarak bunları kurtaramazsınız. Nereye taşıyacaksınız? Müsilaj bölge tanımıyor, her yeri etkiliyor. Ege Denizi'ne de götüremezsiniz, gen havuzları farklı. Ege Denizi'nde de küresel iklim krizinden dolayı sıcaklık anomalileri sebebiyle ölümler gerçekleşiyor. Yani bir tehlikeden alıp başka tehlikeye sürüklemenin zaten manası yok. Yapacağımız şey Marmara Denizi'ni korumak, iyileştirmek. Özellikle büyük ölçekli balıkçılıktan korumanız lazım çünkü müsilajdan zaten koruyamıyoruz."