Hekimbaşı Av Köşkü'nde gerçekleştirilen çalıştay, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.
Yüzer Güneş Enerjisi Yatırımcı ve Sanayicileri Derneği (YÜZERGES) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Lütfi Akca, açılış konuşmasında Dünya Enerji Enstitüsünün verilerine göre, 2030'lu yıllarda dünyadaki enerji üretim türleri arasında güneş enerjisinin ilk sırada yer alacağını söyledi.
Akca, "Önümüzde 10 sene var. Şu anda çalışmalar kapsamında arkadaşların topladığı veriler gösteriyor ki yüzer GES'lerde de son 5-6 yılda yukarıya doğru ciddi bir hızla çıkış var. Dolayısıyla güneş enerjisi, bir defa iklimin de en önemli çaresi olacak. Bizim için de bu, önemli bir çaredir çünkü biz iklimde sıfır emisyon hedefimizi 2053 yılı olarak koyduk." dedi.
Su kaynakları açısından bakıldığında Türkiye'deki enerji barajlarının yüzde 3'ünün alanının kapatılacağı şekilde kurulacak yüzer GES'lerle hidroelektrik kapasitesine yakın imkanların elde edilebileceğine dikkati çeken Akca, bunun yüzde 10'a çıkarılma potansiyelinin bulunduğunu söyledi.
"2020'de 3 gigavat olan kurulu gücün 2025'te 10 gigavata ulaşacağı tahmin ediliyor"
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Demir, 21'inci yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde Sanayi Devrimi'nin başladığı 18'inci yüzyıla kıyasla atmosferdeki karbondioksit oranının yüzde 40, metan gazı oranının da yüzde 150 arttığı bilgisini verdi.
Bu durumun fosil yakıt kullanımını azaltmayı, iklim değişikliğine etkisi çok daha az olan veya hiç olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını gündeme getirdiğini vurgulayan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının başında gelen güneş enerjisi, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte farklı formlarda karşımıza çıktı. Aslında karasal güneş enerjisi ağırlıktayken son yıllarda yüzer GES, bunların başında geliyor. Platformlara yerleştirilen güneş enerjisi panelleri kullanarak elektrik üretmeyi amaçlayan yenilikçi bir enerji. Dünyada yüzer GES kurulu gücü, 2020'de 3 gigavata ulaşmış ve 2025 yılına kadar bunun 10 gigavata ulaşacağı tahmin ediliyor."
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Kurucu Rektörü ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Esen de yüzer GES projelerinde mutlaka yerel yönetimlerle ve belediyelerle işbirliği içinde olunmasının gerektiğini söyledi.
YÜZERGES Derneği Kurucu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Öztürk de sığ rezervuarlardaki buharlaşmanın kontrol edilmesi noktasında yüzer GES'lerden faydalanılabileceğine dikkati çekti.
İlerleyen dönemlerde nehirlerin akışında azalma beklendiğine ve bu sebeple hidroelektrik santrallerinin kapasitelerinde düşüş öngörüldüğüne işaret eden Öztürk, "Şu andaki depolamalı ve depolamasız HES'leri öngördüğümüz performansla çalıştıramayacağız. Bunu dengelemenin bence en mantıklı yollarından biri, bu rezervuarların üzerine bir GES entegrasyonu." diye konuştu.
Sığ özellikli rezervuarlarda kurulacak GES'lerle buharlaşmanın da sınırlandırılarak yüksek verimli enerji elde edilebileceğini vurgulayan Öztürk, Büyükçekmece, Terkos ve İznik göllerinin bu uygulamaya uygun olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin emisyon hedefleri
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye'nin yakın zamanda fosil yakıtlardan çıkmasının mümkün gözükmediğini söyledi.
Türkiye'nin 2053 yılına kadar uzun dönemli stratejik belgesini ortaya koyduğunu anımsatan Hasar, şöyle devam etti:
"Biz, eğer Türkiye olarak bugün itibarıyla 2053 net sıfır emisyonuna varmak istiyorsak ve agresif davranırsak, azimli bir yol izlersek, 350 milyar dolarlık bir miktar lazım. Biz, 2038'i pik yılı olarak değerlendirir ve o yıla kadar teknolojimizi yenilemez, sadece konvansiyonel sistemlerle endüstrimizi ileriye taşımak istersek 850 milyar dolar gerek. Ciddi bir rakam farkı var. O zaman bunu, yıl itibarıyla bunun makroekonomik analizlerini sektörel bazda, bütün sektörleri içerisine alır şekilde analiz ederek yol almamız gerekiyor. İklim Değişikliği Başkanlığı, bununla ilgili olarak yolunu belirlemeye çalışıyor."
Hasar, uluslararası finans akışlarının Türkiye'ye yönlendirilmesini sağlamak için gelecek yıl Yeşil Taksonomi Yönetmeliği'nin devreye alınacağını ve karbon emisyonu ticaret sisteminin kurulacağını anlattı.
Açılış konuşmalarının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Samsun Üniversitesi katılımcılarının desteğiyle "YüzerGES Teknolojisi Panel ve Duba Sistemleri: Tasarım, Malzeme, İmalat", "YüzerGES'lerin Çevresel Etkileri ve Yer Seçimi", "YüzerGES İzin, Planlama ve Ruhsat Süreçleri" ve "YüzerGES Finansman ve Yatırım Modelleri" masa çalışmaları yapıldı.
Çalıştay, kapanış oturumunun ardından Akca'nın teşekkür ve kapanış konuşmasıyla sona erdi.