Paris "İklim" Anlaşması; insan kaynaklı sera gazı salımlarının neden olduğu küresel sıcaklık artışını uzun vadede, sanayileşme öncesi döneme kıyasla 2 santigrat derecenin altıyla sınırlamayı hedefleyen, bu konuda 1,5 dereceyi yakalamanın önemine dikkati çeken bir anlaşma.
Anlaşma neye dayanıyor?
Anlaşma, iklim değişikliğiyle mücadelede gelişmiş/gelişmekte olan ülke sınıflandırmasına ve tüm ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesine göre sorumluluk üstlenmesi anlayışına dayanıyor.
Ne zaman kabul edildi?
2015 yılında Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Konferansı’nda kabul edildi. 5 Ekim 2016 itibarıyla küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, 4 Kasım 2016'dan itibaren yürürlüğe girdi.
Ne vadediyor?
Paris Anlaşması, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyoekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedefliyor. Anlaşmanın uzun vadeli hedefi, endüstrileşme öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2 derecenin olabildiğince altında tutulması. Bu hedef petrol, kömür gibi fosil yakıt kullanımının azaltılarak yenilenebilir enerjiye yönelinmesini gerektiriyor.
Anlaşma, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan ülkelerin uyum ve direnç kabiliyetlerinin artırılması ile sera gazı emisyon azaltım kapasitelerinin yükseltilmesi amacıyla finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme imkanları sağlanmasını öngörüyor.
Paris Anlaşması, emisyon azaltımı konusunda gelişmiş ülkelerin mutlak emisyon azaltımı hedeflerini sürdürmeleri; gelişmekte olan ülkelerin ise emisyon azaltımı hedeflerini yükselterek farklı ulusal koşulları gereği, zaman içinde tüm ekonomiyi kapsayacak yeni, artırılmış hedefler benimsemelerini tavsiye ediyor.
Ancak Birleşmiş Milletler (BM) otoriteleri dahil birçok uzman, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmanın artık mümkün olmadığı, dünyanın acilen fosil yakıt kullanımını bırakması ve kırılganlığın azaltılması gerektiği uyarısını yapıyor.