'Babanız da olsa vurun' emrini mahkemede inkar etti
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında askerlere "tel örgülerden kim girerse vurun" emri verdiği tanık beyanlarına yansıyan eski binbaşı Dede, mahkemede "Askerlere sadece havaya ateş edin emri verdim" savunmasıyla inkar stratejisini izledi.
Malatya
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit olması veya yaralanmasında talimatları bulunan darbeci sanıklar, yargılandıkları davalarda, elde edilen görüntü, ses kayıtları ile tanıkların teşhis ve anlatımlarına rağmen savunmalarını "inkar politikası" üzerine kurmayı sürdürüyor.
Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkar yolunu seçen sanıkların savunmalarında öne sürdükleri tezlerin birçoğu delillerle çürütülüyor.
Darbe girişimi sırasında Malatya 2. Ordu Komutanlığında yaşananlarda aktif rol alan ve 15 Temmuz gazisi Enes Gün'ü yaralamaya yönelik eylemde bulunan eski binbaşı İbrahim Dede de inkar stratejisini izleyen isimler arasında yer aldı.
Sanık Dede, yargılama sürecinde inkar stratejisini sürdürse de "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 15 Temmuz gazisi Enes Gün'ü yaralamaya yönelik eylemi nedeniyle 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Darbe girişiminden haberi vardı
İddianameye göre, İbrahim Dede, darbe girişimi sırasında 2. Ordu Komutanlığında darbeye teşebbüs eden diğer sanıklar eski generaller Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş ile albay Bahadır Erdemli ile hareket etti.
Darbe girişiminden önceden haberdar olan ve bu kapsamda çeşitli hazırlıklar yapan Dede, Sevgili, Karataş ve Erdemli'nin talimatlarıyla yanına erleri alarak dönemin 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un konutuna giderek dışarı çıkışını engelledi.
Orduevi nöbetçi heyetine "görevliler hariç nizamiyeden çıkış yasağı" olduğunu bildiren Dede, komuta katı girişine asker mevzilendirdi. 2. Ordu karargahında elinde silahla dolaşan Dede, nizamiye bölgesi ile karargah bölgesinde emniyet görevlilerine ve etrafa silah kullanarak ateş etti.
Ateşlediği silahla Enes Gün'ün de yaralanmasına neden olan Dede, Malatya'daki darbe teşebbüsünde aktif rol aldı.
"Kim geçerse vurun" talimatı
Mahkemedeki savunmasında, darbe girişimini önlemeye yönelik emirleri yerine getirdiğini, emirlerinin ve fiillerinin darbeyi önlemeye yönelik olduğunu öne süren Dede, hakkındaki suçlamaları inkar etti.
Mahkemede sanık olarak savunma yapan erlerin çoğu, kendilerini nizamiyeye ve nöbet kulelerine güvenlik önlemi için eski binbaşı İbrahim Dede'nin yerleştirdiğini ve içeri hiç kimsenin girmemesi yönünde talimatlar verdiğini aktardı.
Onbaşı Ali G, darbe girişimi gecesinde koğuşta yattığını ve silah sesleri üzerine kalktığını kaydetti.
Sabah saatlerine kadar koğuşta kaldıklarını daha sonra ismini bilmediği bir başçavuş tarafından emniyet muhafaza koğuşuna götürüldüklerini anlatan Ali G, isminin "İbrahim Dede" olduğunu öğrendiği bir binbaşı tarafından silahlanmalarının istendiğini ifade etti.
Dede'nin kendilerine "Ordu komutanını almaya geldiler, komutanımızı vermeyeceğiz." dediğini aktaran Ali G, "Bunun üzerine silahlandık. Doldur boşalta gittik, orada bana şarjör verdiler. Bir süre orada oturduk. Nizamiye dışında bir zırhlı personel taşıyıcının (ZPT) duvara çarptığını gördüm. Bu ZPT'den çıkan bir asker sağa sola doğru ateş ediyordu. Korktum, şahıs ZPT'den dışarı atladı ve ateş etmeye devam etti. Bu sırada İbrahim Dede binbaşı da bana 5-10 metre gibi bir mesafedeydi." ifadelerini kullandı.
"İbrahim Dede binbaşı bize 'Dışarından polis, jandarma, sivil, tel örgüden kim geçerse vurun.' emri verdi." diyen Ali G, şunları anlattı:
"Hem dışarıdan hem içeriden silah sesleri geliyordu. Karargah civarından da silah sesleri geliyordu. Yine İbrahim Dede yanımızdaydı. Sesler yoğunlaşınca ben sürünerek birliğe doğru ilerledim. Yanımda er arkadaşlarımız ile Binbaşı İbrahim Dede vardı. Kapalı kapıyı kırarak karargah binasına girdik. Orada Serdar Paşa ve Zeki Paşa ile karşılaştık, ellerinde silah vardı. Binbaşı İbrahim Dede ile aralarında bir konuşma geçti. Binbaşı, bizi 'bu kata yerleştireceğini söyleyerek, 'kim gelirse vurun.' emri verdi. Oraya doğru gelen ya da ateş olan olmadı. Biz de kimseye ateş etmedik."
"Babanız olsun, kim girerse girsin vurun"
Er Ömer Faruk H. ise darbe girişimi sırasında koğuşa doğru ilerlerken ismini bilmediği bir erin bomba yüklü bir aracın kışlaya saldıracağını söylediğini ifade etti.
O gün saat 07.30'a kadar ani müdahale mangasında hazır beklediklerini anlatan Ömer Faruk H, "İbrahim Dede, tel örgülerden asker, polis, sivil, halk hatta babanız olsun, kim girerse girsin vurun' şeklinde emir verdi. Otoparkın ilerisindeki yolda mevzilenmiştim. Kışla dışından içeriye bir tank girdi. Bu sırada çatışma sesleri yükseldi. İbrahim Dede bize 'Ordu Komutanını almaya gelecekler, ölsek de Ordu Komutanımızı teslim etmeyeceğiz' dedi. Ben tankın önüne doğru bir el ateş ettim. Bize 'dışarıdan kim gelirse gelsin ateş edin' dendiği için ateş et emrini beklemedim. Aksi yönde emir alsaydım ateş etmezdim." ifadesini kullandı.
- "İbrahim Dede 'illa sıkılacak' dedi"
Şerif Ç. de 15 Temmuz gecesi dışarıdan çatışma sesleri geldiğini, "tatbikat var" denilince merak üzerine ne olup bittiğini öğrenmek için dışarı çıktıklarını belirtti.
Binbaşı İbrahim Dede'nin kendilerine mühimmat almaları gerektiğini ve "Dışarıdan gelen jandarma, asker, özel hareket, polis, sivil, kim gelirse gelsin vurulmasını" emrettiğini anlatan Şerif Ç, şöyle devam etti:
"Polis olan ağabeyimi aradım. Bana 'kesinlikle ateş etmeyin' dedi. İbrahim Dede 'illa sıkılacak' dedi. Tankta yarbay olduğunu öğrendiğim bir şahıs yaralı çıktı. Bu şahıs içeriye doğru gelirken, korksun diye havaya ateş açtım. İbrahim Dede bu sırada benim arkamdaydı. Binbaşı İbrahim Dede'nin kışla dışında kamyonun üzerindeki sivil bir şahsa ateş ettiğini gördüm."
Er Nazım A. da İbrahim Dede'nin sivillere ateş ettiğini belirterek, "Sinirle sivillere doğru, yanlış hatırlamıyorsam G3 tüfekle ateş ediyordu. Bu sırada damperli kamyona binen birini vurdu. Bu kişi yere düştü hatta sonradan kamyona çıkan bir kişi de İbrahim Dede'ye doğru küfür edince yeniden o tarafa doğru ateş edip, 'git koğuştakilere söyle buraya gelsinler' dedi." beyanında bulundu.
"Ateş et yoksa ben seni vururum"
Kışlada kaynakçı olarak görev yaptığını anlatan er Taşkın Y. de darbe girişimi sırasında koğuşta arkadaşlarıyla beklediklerini belirtti.
Aşağıya inmelerinin istendiğini aktaran Taşkın Y, "Aşağıya indiğimizde Binbaşı İbrahim Dede vardı. İbrahim Dede binbaşı bize 'silahlarınızı alın, vatan, bayrak için' dedi. Biz de bunun üzerine silahlandık. Ani müdahale mangasından iki şarjör mühimmat aldık ve bandonun ön tarafında mevziye yerleştirildik. Orada yaklaşık 2-3 saat mevzide bekledik." ifadesini kullandı.
Taşkın Y, nizamiyede beklerden, zırhlı personel taşıyıcının içeriye girmeye çalıştığını belirterek, şunları kaydetti:
"Tank kışlaya giremedi, duvarda kaldı. Bunun üzerine İbrahim Dede binbaşı bize 'ateş edin' dedi. Ben de 'ateş edemem hiç silah kullanmadım' dedim. 'Ateş et yoksa ben seni vururum' dedi. Sonra korkudan heyecanla havaya doğru bir el ateş ettim. Daha önce de bize 'tel örgüden sivil, polis, jandarma kim gelirse gelsin ateş edin' emri verilmişti. Ondan sonra tank geldiği sırada da ateş etmemiz istendi. Ben de sadece havaya ateş ettim. Ateş etmemiz üzerine polisler de bize ateş etti. Korkudan elim ayağım titriyordu."
Er Faruk Ç. ise polisin kaldırdığı "drone" cihazına 1-2 şarjör ateş edildiğini anlatarak, "Sonra beraber kaçıp karargah binasının kilitli olan arka kapasını kırıp içeri girdik. Darbenin olduğunu televizyondan gördük. Sonra arkadaşlarımla kaçmayı planlayıp küçük bir pencereden kaçarken arkadan İbrahim Dede gelerek beni yakalayıp 'nereye kaçıyorsun' dedi. Ben de 'kaçacağım, askere mi halka mı sıkayım, polise mi sıkayım' dedim. Bana 'Sen vatan haini misin, burada gerekirse şehit olacaksın' diyerek silah doğrultup tekrar mevzi almamızı söyledi." şeklinde beyanda bulundu.
"Bir anda olayların içinde kendimi buldum"
Eski binbaşı İbrahim Dede ise savunmasında, nizamiye bölgesinden silah seslerinin gelmesi üzerine albay Bahadır Erdemli'nin kendisini bölgeye gönderdiğini ve ordu komutanının emniyetini almasını söylediğini belirtti. Emniyeti alarak sabah 06.00-06.30'a kadar beklediğini de ifade eden Dede, şunları aktardı:
"Erdemli, sabah saat 07.00 gibi aradı, ani müdahale mangasında bulunduğunu ve yorgun olduğunu söyledi. Erdemli'nin emriyle askerleri kışlanın emniyetini almaları için görevlendirdim. Kışlaya girmeye çalışanlar vardı. Önce askerler, sözlü olarak uyardı. Havaya iki el ikaz ateşi yaptım. Yoğun ateş açıldı. 15 Temmuz olayı meydana geldiğinde göreve başlayalı 5 gün olmuştu. Bir anda olayların içinde kendimi buldum. Benim eylemlerim darbeyi engellemeye yöneliktir. TSK personelinin darbeye karışmaması için ordu nizamiyesindekilere emir verdim. Yaptığımın darbe girişimiyle alakası yoktur. Askerlere sadece havaya ateş edin emri verdim, başka bir emir vermedim."
"Vatandaşın nasıl vurulduğunu bilmiyorum"
Güvenlik kuvvetlerine ateş ettiği iddialarını kabul etmeyen Dede, şunları anlattı:
"Ordu komutanının verdiği emir ve talimatları yerine getirdim. 1980 askeri darbesine benzetmeye çalışma gibi bir niyetim yoktur. Vatandaşın hangi sırada yaralandığını bilmiyorum. Aracın üzerinde birçok vatandaş vardı. Demirlere tırmanıp kışlaya girmek isteyenler de vardı. Bağırıp, çağırıp küfrediyorlardı. Havaya ateş ettik. ZPT'nin gelmesiyle çatışma yoğunlaştı. Yarbay Ahmet Üçbudak yaralandı. Söz konusu vatandaşın nasıl vurulduğunu bilmiyorum."
"Kışlamı korudum" savunması
Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un Bahadır Erdemli'yi tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Dede, tanımadığını iddia etti.
Hiç tanımadığı bir kişiye darbe girişimi sırasında olağanüstü görevlerin verilme nedeninin sorulması üzerine ise Dede, "Darbe teşebbüsü gecesi seni çağırıp ordu komutanının emriyle veriliyor. Ben öyle düşündüm. Yeni katılmış bir personelsiniz. Olağanüstü bir durum var." diye cevap verdi.
Dede, Koç'un sorusu üzerine, Avni Angun'un konutundan çıkarılmaması emrini Bahadır Erdemli'nin verdiğini savundu.
Emir komuta zincirinde bir albayın tümgeneral için böyle bir emir vermesinin ne kadar doğru olduğunun sorulması üzerine Dede, "Olağanüstü bir durum olduğu için düşünemedim. Ordu komutanının emri, konuttan çıkmayacaksın' dedim." şeklinde cevap verdi.
Birçok asker, senin 'içeriye giren olursa vurun.' emrini verdiğini söylüyor, böyle bir emir verdin mi?" sorusuna Dede, "Hayır vermedim. Emir geldi, kışlamı korudum." savunmasını yaptı.
"Sadece vatanımı savunmak üzere oraya gittim"
Malatya'da FETÖ'nün darbe girişimine tepki göstermek için gittiği 2. Ordu Komutanlığında darbecilerin açtığı ateşle yaralanan Enes Gün ise televizyonlarda darbe girişimi olduğunu duyar duymaz ailece Malatya Valiliği önüne gittiklerini ve saat 02.30 sularına kadar burada beklediklerini anlattı.
"2. Ordu Komutanlığına bomba düşmüş olabileceği" söylentisini duyunca vatanı savunmak üzere buraya gittiklerini aktaran Gün, şöyle devam etti:
"O sırada birkaç el ateş sesi duydum. Olayı daha iyi görebilmek ve darbecilerden korkmadığımı göstermek için bir kamyonun üzerine çıktım. Ben kamyonun üzerindeyken bize doğru ateş edildiğini, kulağımın yanından 5-6 kez mermi geçtiğini hissettim. Bunun üzerine kamyon üzerinde olan ağabeyimi kamyonun içerisine itekledim. Aramızda 70-80 metre mesafe varken askeri kıyafet giyen 2 kişinin bana doğru ateş ettiğini gördüm. Yanlarında üçüncü bir kişi daha vardı, o da ateş etti mi emin değilim. Ben kamyonun kasasındayken elimde silah yoktu hatta elimde taş, sopa benzeri bir şey de yoktu. Sadece vatanımı savunmak üzere oraya gittim. Karşı taraftan bana doğru açılan ateş savunma amaçlı değildi. Sol karın boşluğumdan vurulduğumu hissettim ve kamyon kasasından aşağı düştüm. Askerlik yapmadığım için ateş edenlerin rütbeli olup olmadığını bilemiyorum. Şikayetçiyim."
Ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıl hapse mahkum edildi
Malatya'da FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de bulunduğu 76 kişinin yargılandığı davada eski binbaşı İbrahim Dede, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 15 Temmuz gazisi Enes Gün'ü yaralamaya yönelik eylemi nedeniyle 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'ye "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçuna yardım"dan 15 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, eski 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un ise beraatine hükmetmişti.
Mahkeme heyeti, dönemin 7. Ana Jet Üs Komutanı tuğgeneral Emin Ayık, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı tuğgeneral Zeki Karataş, eski albaylar Bahadır Erdemli, Erkan Varol, Mustafa Özkan ve Tayfun Tuna, eski yarbaylar Ahmet Üçbudak ve İsmail Akın, eski binbaşılar Eyüp Kök, Metin Çivilibal, Tuncay Öztürk ile eski yüzbaşı Kemal Keskin'e "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, eski albay Mehmet Ergün ve üsteğmen Hüseyin Çakıcı'ya ise müebbet hapis cezası vermişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.