Dolar
34.59
Euro
36.06
Altın
2,714.46
ETH/USDT
3,344.80
BTC/USDT
98,514.00
BIST 100
9,549.89
Analiz

Katar’ın OPEC’ten ayrılması ne anlama geliyor?

Katar’ın OPEC'ten ayrılma kararı, her ne kadar birliğin “küçük ülkesi” konumunda olsa da OPEC’in uzun vadeli sürdürülebilirliği açısından soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.

04.12.2018 - Güncelleme : 04.12.2018
Katar’ın OPEC’ten ayrılması ne anlama geliyor?

İSTANBUL - Mevlüt Tatlıyer

Katar’ın 2019 itibarıyla 1961’den beri üyesi olduğu OPEC’ten (Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği) ayrılma kararı alması dünyada şaşkınlıkla karşılandı. Katar Enerji Bakanı Saad el-Kaabi Katar’ın alınan bu kararın siyasi bir gerekçeye dayanmadığını, Katar’ın doğalgaz üretimine odaklanmak istemesi nedeniyle böyle bir karar aldığını iddia etti.

Katar’ın OPEC’ten ayrılması küresel enerji piyasasında hatırı sayılır ölçüde bir dalgalanmaya yol açmış olsa da Katar’ın petrol piyasasındaki payının yüzde 2’nin altında olması ortada petrol arzı bakımından endişe edilecek önemli bir durumun olmadığını gösteriyor. Bu çerçevede, Katar kanıtlanmış petrol rezervi sıralamasında dünyada 14. sırada yer alıyor. Bu sıralamanın zirvesinde yer alan Venezuela’nın 300 milyar varil düzeyinde kanıtlanmış petrol rezervi bulunurken, ikinci sırasında yer alan Suudi Arabistan’ın 266 milyar varil, üçüncü sırasında yer alan Kanada’nın da 170 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi bulunuyor. Katar’ın petrol rezervi ise sadece 25 milyar varil düzeyinde. Bu rakam da dünyanın toplam kanıtlanmış petrol rezerv düzeyi olan 1,7 trilyon varil petrolün sadece yüzde 1,5’ine denk geliyor.

Petrol üretimi konusunda da benzer bir tablo var. 2017 yılında en çok petrol üretimi gerçekleştirilen ülke günlük 15,6 milyon varil ile ABD olurken, bu ülkeyi 12,1 milyon varil ile Suudi Arabistan ve 11,2 milyon varil ile Rusya takip ediyor. Katar’ın üretimi ise günlük 1,5 milyon varil düzeyinde. Bu da 2017 yılında küresel ölçekte gerçekleştirilen günlük 81 milyon varil civarındaki petrol üretiminin yüzde 1,9’una karşılık geliyor.

Öte yandan, OPEC ülkeleri dünyadaki kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 82’sine sahip olmaları hasebiyle bu konuda tartışılmaz bir üstünlüğe sahip. OPEC içinde yer alan Ortadoğu ülkeleri ise toplam OPEC rezervlerinin yaklaşık üçte ikisine sahip olmaları dolayısıyla OPEC’te ciddi bir ağırlığa sahip bulunmaktalar. Özellikle Suudi Arabistan sahip olduğu 266 milyar varillik kanıtlanmış petrol rezerviyle OPEC üzerinde önemli düzeyde bir ağırlığa sahip.

OPEC'ten daha önce ayrılan ülkeler

Katar’ın OPEC’ten ayrılışının arka planında geçen yıl yaşanan yaptırım krizinin bir rolünün olup olmadığı merak edilen hususlardan biri. Bu çerçevede, geçtiğimiz yıl Suudi Arabistan’ın Katar’a yaptırım uygulama kararı almış olması ve OPEC üyesi ülkelerden birisi olan Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) de bu yaptırımlara destek vermiş olması kuşkusuz Katar’ın bu ülkeler ile ilişkilerinde ciddi düzeyde bir gerilimin yaşanmasına neden oldu. Fakat öteden beri ilişkileri gergin olan Suudi Arabistan ve İran’ın OPEC üyeleri oldukları unutulmamalı. Hatta OPEC üyesi ülkeler arasında meydana gelen savaşlar bile bu ülkelerin OPEC’ten ayrılmasına neden olmamıştı. İran ile Irak arasında 1980-1988 döneminde cereyan eden savaş OPEC’te bir kırılmaya neden olmadığı gibi 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmiş olması da OPEC’te bir ayrışmaya yol açmadı. Yani, bir OPEC üyesinin başka bir OPEC üyesi ülke ile savaşmış olması bile OPEC üyesi ülkelerin günün sonunda bir kartel olarak hareket etme kabiliyetlerinde bir azalmaya sebebiyet vermedi. Aralarında savaş çıkan bu üç ülkenin (İran, Irak ve Kuveyt) OPEC’in 1960’taki beş kurucu ülkesinden üçü olduklarını da belirtmek gerekiyor. (Diğer kurucu ülkeler ise Suudi Arabistan ve Venezuela’dır.) Bu açıdan, Katar ile OPEC üyesi diğer ülkeler (Suudi Arabistan ve BAE) arasındaki gerilimin Katar’ın bu kararı almasında etkili olduğunu söylemek zor.

Öte yandan, OPEC tarihinde bu zamana kadar sadece üç ülkenin üyeliğini dondurmuş olduğu veya birlikten ayrılma kararı aldığı görülüyor. Ayrıca, bu ayrılışın OPEC’in kalbi konumundaki Ortadoğu’da gerçekleşen ilk ayrılış olması oldukça dikkat çekici. Bu çerçevede, bu zamana kadar sadece iki ülke (Ekvador ve Endonezya) üyeliklerini askıya alırken, sadece bir ülke (Gabon) üyeliğini sonlandırdı. Bu üç ülkenin ikisi (Ekvador ve Gabon) ise daha sonraki süreçlerde birliğe tekrar üye olarak geri döndü. Bu bağlamda, OPEC’e 1973’te üye olan Ekvador 1992’de üyeliğini dondurmuş, fakat 2007’de üyeliğini tekrar aktif hale getirmiştir. 1962’de birliğe üye olan Endonezya ise üyeliğini üç kere dondurup iki kere yeniden aktif hale getirmiştir. 1975’te birliğe üye olan Gabon ise 1995’te üyeliğini sonlandırmış, fakat 2016’da birliğe yeniden üye olmuştur. Bu ülkelerden Endonezya Güneydoğu Asya’da yer alırken, Gabon Afrika’da, Ekvador ise Güney Amerika’da yer almaktadır. Yine, Gabon ile Ekvador hem oldukça küçük ülkeler hem de bu ülkelerin petrol üretimleri oldukça az. Nitekim Ekvador OPEC’in en az petrol üretimi yapan ülkesi konumunda. Kanıtlanmış petrol rezervleri listesinde de Gabon ve Ekvador (sırasıyla yüzde 0.2 ve yüzde 0.7 paylarıyla) sondan ikinci ve üçüncü sırada yer alıyor. Şu anda bu iki ülke halihazırda OPEC üyesi iken sadece net petrol ithalatçısı haline gelen Endonezya’nın üyeliği 2016’dan beri askıda. Bu çerçevede, Katar’ın OPEC’ten ayrılma kararı almış olması OPEC tarihi açısından bir ilk anlamı taşıyor.

OPEC'in geleceği

Katar ayrılma gerekçesi olarak -daha önce ifade edildiği üzere- ülkenin çok daha güçlü bir konumda bulunduğu doğalgaz üretimine odaklanmak istemesini gösterdi. Gerçekten de Katar dünyanın en çok doğalgaz üreten ülkeleri içinde 166 milyar metreküplük üretimle beşinci sırada bulunuyor. Bu listenin zirvesinde yer alan ABD 767 milyar metreküplük üretime sahipken, ikinci sıradaki Rusya 694, üçüncü sıradaki İran ise 209 milyar metreküplük üretime sahip.

Kanıtlanmış doğalgaz rezervi hususunda ise Katar 24.5 trilyon metreküp ile dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu listenin zirvesinde yer alan Rusya’nın 47,8 trilyon metreküp, ikinci sırasında yer alan İran’ın ise 34 trilyon metreküp kanıtlanmış rezervi var. Küresel ölçekte toplam kanıtlanmış doğalgaz rezervi ise 205 trilyon metreküptür ve bu pastadan Katar’a düşen pay (yüze 12) hiç de azımsanacak boyutta değil. Katar’ın petroldense doğalgaz üretimine odaklanması anlaşılabilir olmakla birlikte OPEC üyesi olmanın söz konusu yoğunlaşmaya neden engel teşkil ettiği açık değil. Katar aslında bir taraftan OPEC üyesi bir ülke olarak petrolden elde edeceği kazanımı artırma hedefini gerçekleştirmeye çalışırken diğer taraftan da oldukça rahat bir şekilde doğalgaz üretimine odaklanabilirdi.

Sonuç olarak, Katar’ın aldığı OPEC’ten ayrılma kararı ekonomik olarak anlamlı durmuyor ve -her ne kadar kendileri reddetse de- arka planında siyasi gerekçelerin olduğu yönünde bir izlenim verilmesine yol açıyor. Katar’ın aldığı bu kararın kendi içinde önemli ilkler barındırıyor olması ise -Katar her ne kadar birliğin “küçük ülkesi” konumunda olsa da- OPEC’in uzun vadeli sürdürülebilirliği açısından soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Hızla değişen ve dönüşen dünyada ekonomik eksenin hızla Asya’ya kaydığını, küresel ısınmanın dünyayı iyiden iyiye tehdit etmeye başladığını, düşük karbon izine sahip alternatif enerji kaynaklarına yönelimin hızlandığını ve petrol piyasasının küresel ekonomideki ağırlığının zaman içinde azalmakta olduğunu müşahede ediyoruz. Katar’ın OPEC’ten ayrılışı da daha sonra tersine çevrilecek kısa vadeli bir eylem olabileceği gibi dönüşen dünyada değişen dengelerin dışavurumlarından birisi de olabilir.

[İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Mevlüt Tatlıyer aynı zamanda SETA Ekonomi Araştırmacısı olarak görev yapmaktadır]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın