Dolar
32.38
Euro
35.06
Altın
2,233.04
ETH/USDT
3,535.10
BTC/USDT
70,101.00
BIST 100
9,116.70
Analiz

Macaristan seçimlerinin gündemi: Sığınmacılar ve İslam

Resmi kayıtlara göre sadece bin 781 mültecinin bulunduğu Macaristan'da, 8 Nisan'da düzenlenecek olan parlamento seçimlerinin ana konusunu sığınmacılar ve İslam oluşturuyor.

Mehmet Yılmaz  | 30.03.2018 - Güncelleme : 30.03.2018
Macaristan seçimlerinin gündemi: Sığınmacılar ve İslam

İstanbul

BUDAPEŞTE - Mehmet Yılmaz

Başbakan Viktor Orban başta olmak üzere birçok hükümet yetkilisinin, Avrupa'nın sığınmacılar tarafından istila edildiği, kiliselerin kapatılarak yerlerine camilerin açıldığı, sığınmacıların yaşadığı bölgelerde kendi kanunlarını yürürlüğe soktuğu gibi iddiaları, dikkatleri yaklaşık 3 yıldır sığınmacı konusunda katı siyaset izleyen Macaristan'a çekti.

Yaklaşık 10 milyonluk bir nüfusa sahip olan Macaristan'da, bin 781 mülteci ve 20 bin civarında Müslüman bulunmasına rağmen düzenlenen sığınmacı karşıtı kampanyalar dolayısıyla, ülke sanki sığınmacılar ve Müslümanların saldırısı altındaymış gibi bir hava estiriliyor.

Uzmanlar hükümetin, özellikle 2014 yılı sonbaharında başlayıp ve 2015 yılı ilkbaharına kadar devam eden hükümet karşıtı protesto gösterilerine karşı, dikkatleri ülkeyi 'istila etmek isteyen sığınmacılara' karşı Macaristan'ı koruduğu şeklinde propaganda yürüttüğünü ve o dönem ciddi anlamda kaybettiği oyu geri kazanmayı başardığını belirtiyor.

Macaristan-Sırbistan sınırına çekilen 174 kilometrelik tel örgü ile Avrupa'nın korunamayacağını, sığınmacı akının Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasında 2016 yılında varılan mutabakat çerçevesinde durdurulduğunu Macar hükümetinin de bildiğini kaydeden uzmanlar, sığınmacı karşıtı propagandanın sadece iç siyasete yönelik olduğuna işaret ediyor.

Sığınmacıların 'Avrupa'yı işgal ettiği', 'Hristiyanlık değerlerini tehdit ettiği' gibi argümanlar kullanan Başbakan Orban, sığınmacıları neden kabul etmek istemediklerini yaptığı konuşmalarda şu şekilde açıklamıştı:

''Batı Avrupa'da, eski büyük Avrupa ülkeleri, göçmen ülkelere dönüştüler. Kültürel değerlerin değişmesi, Hristiyan kültürüne sahip nüfusun azalmasıyla, büyük şehirlerin İslamlaşması günden güne ilerliyor.'', ''Müslüman sayısı her geçen gün daha da artacak. Avrupa tanınmaz hale gelecek.'', ''Tel örgü inşa ederek, hukuki ve fiziki sınır korumasıyla, Sandor Pinter (İçişleri Bakanı) ve polislerimizin olağanüstü çabalarıyla Güney sınırlarımızı korumayı başardık. İslam dünyasının Güney'den bizi istila etmesini engelledik. Bu bölgede Latin yani Batı Hristiyanlığının son ülkesiyiz.''

Ülkede ılımlı siyasetçi olarak bilinen Macaristan Meclis Başkanı Laszlo Köver, 8 Mart'ta katıldığı bir toplantıda, herhangi bir araştırmaya dayanmayan sadece aşırı sağcılara ait olan 'Londra'da 2001 yılından bugüne 500 kilisenin kapandığını, buna karşın 423 cami inşa edildiği'' iddiasını, gerçekmiş gibi dillendirip, faaliyet gösteren bir tane bile caminin bulunmadığı Macaristan'ın bu durumdan kaçınması gerektiğini ima etmesi, ülkedeki durumu ortaya koyuyor.

Başbakan Yardımcısı Zsolt Semjen ise nüfusun sadece yüzde 0,2'sini Müslümanların oluşturduğu Macaristan'da, sürekli olarak ülkenin 'şeriat tehlikesi' altında olduğunu öne sürerek, "Çocuklarım ve torunlarımın şeriatın gölgesinde yaşamasını istemiyorum. Bir yerde Müslümanlar toplu halde yaşadıkları zaman eninde sonunda İslam hukukunun yürürlüğe sokulmasını isteyeceklerdir. Bu, sadece Müslümanlar için değil, o bölgede yaşayan herkes için geçerli olacak. Biz Aziz Istvan'ın ülkesinin halifelik olmasını istemiyoruz." şeklinde konuşması halkta Müslümanlara karşı korkuyu körüklemesine neden olduğu belirtiliyor. 

Benzer şekilde Macaristan Devlet Bakanı Janos Lazar'ın aynı tarihte Viyana'yı ziyaret edip, sosyal medya hesabında yayınladığı bir videoda dünyada en güvenli şehirlerden birisi olan Viyana’nın göçmenler, yabancılar ve Müslümanlar tarafından kötü bir yere dönüştürüldüğü, hükümetin gelecek ay düzenlenecek olan seçimleri kaybetmesi durumunda Macaristan'ın da benzer bir hale dönüşebileceğini iddia etmesi tepkilere neden olmuştu.

Macar yetkililerin açıklamalarına nadiren de olsa uluslararası alandan tepki geliyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin, temel özgürlüklerin dünyanın her yerinde gerilemeye başladığına dikkat çekmiş, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın ise Avrupa için utanç verici olduğunu vurgulayarak örnek olarak Başbakan Orban'ın "Dış görünüşümüzün (rengimizin) diğer ırklarla karışmasını istemiyoruz." sözünü göstermişti.

Liberalizm ve küreselleşmeyi eleştiren siyasetçiye 'Müslüman oldu' suçlaması

Macar medyası, 2015 yılındaki sığınmacı krizi sonrası Macaristan'da yükselen yabancı ve Müslüman karşıtlığını, seçimler öncesi Türkiye üzerinden daha da körüklemeye çalışıyor. Macaristan'da sığınmacı karşıtı ortamda bundan en büyük nasibi ise Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olmayı savunan bir siyasetçi alıyor. Türkiye ile iyi ilişkiler kurulmasını destekleyen ve halihazırda Macaristan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığını da yürüten, Macaristan parlamentosunda üçüncü büyük parti konumundaki Jobbik Partisinin Genel Başkanı Gabor Vona, Türkiye ziyaretinde, Türkiye ve Türklerle ilgili bazı olumlu ifadeler kullanınca, ülkedeki birçok yayın organı tarafından Müslüman olmakla "suçlandı".

Vona ve eşinin Türkiye ziyareti sırasında -İstanbul'u ziyaret eden diğer turistler gibi- Türkiye'nin simgelerinden olan Sultanahmet Camisi önünde çektirdiği fotoğrafın, bazı yayın organları tarafından Vona'nın ve eşinin Müslüman olduğunu ispatladığını iddia etmesi, Macaristan'daki medyanın bir kesiminin Türkiye ve İslam üzerinden algı operasyonu yapmaya çalışmasına örnek olarak gösterilebilir.

Vona, Türkiye ziyaretinde yaptığı konuşmada, "Yanlışa cesurca karşı gelen ve Allah'tan başka hiç kimseden korkmayan Atilla'nın torunlarıyız", "Küreselleşme ve liberalizmin karanlığında insanlığın son umudu İslam", "Biz Macarlar, Turan halkıyız ve bizim kardeşlerimiz Turan halklarıdır" gibi ifadeler kullanmıştı.

Vona'nın söz konusu açıklamaları dolayısıyla sadece bazı yayın organlarında değil, iktidar partisi Yurttaş Birliği de (Fidesz) sosyal medya hesabından paylaştığı bir videoda, Vona'nın Türkiye ziyaretinden bazı fotoğrafların eşliğinde şu iddialarda bulunmuştu: ''Son günlerde Gabor Vona'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı. Jobbik Genel Başkanının, radikal İslamcılarla Allah'ı övdüğü görülüyor. Kendisine göre İslam, insanlığın son umudu. Bu düşünceler tehlikeli. Vona, Hristiyan kültürümüzü reddediyor.''

Jobbik Partisinin logosunda yer alan çifte haçı çevreleyen ve İslamla alakası olmayan kırmızı çizgiyi İslam'ın sembolü olduğunu iddia eden bir Macar gazetesi ise ''Jobbik'in logosunda neden İslam sembolü var?'' manşetini attı.

Terör örgütleriyle ilişkisi olduğu iddiasında bulunan medya organlarına karşı dava açan Vona'yı haklı bulan mahkeme, söz konusu iddialarda bulunan basın organlarını para cezasına çarptırmıştı.

Jobbik, Türkiye ile iyi ilişkileri savunuyor

Daha önce Macaristan Parlamentosuna taşınan, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik tasarısı, Macar Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde hükümet partisi Fidesz ve Jobbik'in oylarıyla reddedilmişti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne uygulanan ambargonun haksızlık olduğunu belirtip kaldırılmasını isteyen Jobbik, Mavi Marmara baskınının hemen ardından da Macaristan Ulusal Meclisinde İsrail’i kınayan bir bildiri okumuştu.

Jobbik ayrıca, Ermeni güçlerinin, 26 Şubat 1992'de Karabağ'ın Hocalı kasabasında 83'ü çocuk, 106'sı kadın 613 sivili katletmesinin 25. yılı dolayısıyla mesaj yayımlamıştı.

Anketler: Jobbik ikinci parti olacak

Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, 8 Nisan'da düzenlenecek olan seçimlerde, şu an da hükümette bulunan Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonun yaklaşık yüzde 45 oranında oy alarak birinci geleceği tahmin ediliyor.

2014 yılındaki seçimleri üçüncü sırada bitiren Macaristan Jobbik Partisinin ise yüzde 20 civarında oy alarak ana muhalefet partisi olması bekleniyor. Halihazırda ana muhalefette bulunan Macaristan Sosyalist Partisi'nin (MSZP) ise seçimlerde yaklaşık yüzde 15 oy alarak üçüncü, Demokratik Koalisyonu (DK) yüzde 8 ile dördündü, Macar Yeşiller Partisi'nin ise yüzde 7 ile beşinci sırada bitirmesi bekleniyor.

199 sandalyeye sahip Macaristan Ulusal Meclisine 5 partinin yüzde 5'lik barajı aşarak girmesi bekleniyor.

BM ve Soros'a da sığınmacı suçlaması

Macaristan hükümeti, Birleşmiş Milletler ve Macar asıllı Amerikalı iş adamı George Soros'un Macaristan'a sığınmacıları getirmek istediğini de iddia ediyor. Örneğin Başbakan Orban, BM'nin sığınmacı krizinin çözümü için hazırladığı taslağın Soros'un ''planı'' ile birebir benzerlik gösterdiğini, ülkesinin görüşmelerden çekilebileceğini belirterek, ''BM'nin göç taslağı sanki Soros planından kopyalanmış. Göç taslağının açıklanmasından sonra hükümet söz konusu doküman ile ilgilenecek. Görüşmelerden çekilip çekilmeme kararını daha sonra verecek.'' şeklinde konuştu.

Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ise 25 Ocak'ta yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in göçe destek verdiğini iddia edip, ''BM Genel Sekreteri, hükümetlerin göçü desteklemesini istiyor ama biz bunu reddediyoruz. Macar hükümeti, göçün kötü ve tehlikeli olduğunu düşünüyor.'' diye konuştu.

Macaristan'ın sığınmacılara karşı aldığı önlemler

Macaristan, sığınmacılara karşı alınan önlemler kapsamında Vişegrad Grubu'ndaki ortakları Çekya, Polonya ve Slovakya'nın desteğiyle sınırlarına asker ve polis takviyesi yapmıştı. Macaristan, sığınmacı akınını durdurmak amacıyla Sırbistan ve Hırvatistan sınırlarına jiletli tel örgü çekmiş, sınır bölgelerinde olağanüstü hal ilan ederek yasa dışı geçişler için uygulanan cezaları artırmıştı.

Parlamentoda geçen yıl kabul edilen yasayla aralarında çocukların da olduğu sığınmacıların, iltica başvurusu süresince sınırda oluşturulacak kamplarda tutulması zorunlu kılınmış, ülke genelinde yakalanan sığınmacıların da tel örgülerle çevrili sınırdan Macaristan dışına çıkarılacağı duyurulmuştu.

Sivil toplum kuruluşları ise Macar güvenlik güçlerini, ülkeye girmeye çalışan sığınmacılara şiddet uygulayarak Sırbistan'a geri göndermekle suçluyor.

AB'nin sığınmacı krizine çözüm olarak sunduğu kota sistemi kapsamında bin 294 mülteciyi kabul etmesi öngörülen Macaristan hükümeti, 2016'da referandum düzenlemiş ve halka, "AB'nin, Macar vatandaşı olmayan kişileri, Ulusal Meclisin onayı olmadan Macaristan'a yerleştirmesine karar vermesini kabul ediyor musunuz?" sorusu sorulmuştu.​

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın