Polonya'da milliyetçiliğin resmi: Lviv
Polonya’nın kendi toprakları dışında bulunan yerleri yeni pasaportlarında kullanmak istemesi ciddi bir tepkiyle karşılandı. Lviv-Orlat Şehitliği vinyeti Polonya’nın 2018 yılı pasaportlarına basılacak.
İSTANBUL - Emrah Dokuzlu
2018 yılı Polonya için önemli bir tarih: 123 yıl aradan sonra, 1918 yılında yeniden kazandıkları bağımsızlığın 100. yılı kutlanacak. Bu doğrultuda Polonya hükümeti birtakım adımlar atıyor. Geçtiğimiz hafta Polonya Değerli Kağıtlar Basım Kurumu 2018 yılında kullanılacak yeni pasaportları tanıttı. Hatırlanacağı üzere, Ağustos ayında Polonya hükümeti vatandaşlarına, 2018 yılında yürürlüğe girecek yeni pasaportlarla ilgili “Polonya pasaportlarını bizimle tasarlayın” çağrısıyla, internette oylanmak üzere birtakım vinyetler sunmuştu. Yıl dönümü pasaportları projesiyle sunulan vinyetlerde Polonya için milli değere sahip isim, sembol ve mekanlara yer verildi. Polonya bağımsızlık mücadelesinde yer alan, devlet görevinde bulunmuş Ignacy Jan Paderewski, Jozef Pilsudski, Roman Dmowski bu isimlerden bazıları. Polonya için milli kahraman sayılan bu isimlerle birlikte, önem atfedilen mekanlar arasında Litvanya’nın Vilnus şehrinde bulunan “Şafak Kapısı” (Ostra Brama) ve önceden bir Polonya şehri olan fakat şimdi Ukrayna sınırları içinde bulunan Lviv’deki “Orlat Şehitliği” de bulunuyor.
Polonya’nın kendi toprakları dışında bulunan yerleri yeni pasaportlarında kullanmak istemesi ciddi bir tepkiyle karşılandı. Ağustos ayında özellikle Avrupa medyası, bu eleştirilere genişçe yer verdi. Gelen eleştiriler üzerine Litvanya-Şafak Kapısı vinyeti kaldırılsa da Lviv-Orlat Şehitliği vinyeti Polonya’nın 2018 yılı pasaportlarına basılacak.
Polonya hükümeti böyle bir adımla neyi hedefliyor?
Bu soruya cevap vermeden önce Lviv’i biraz tanımak gerek. Lviv, Karpatların kuzeyinde, Varşova’ya 400, Kiev’e 700 km uzaklıkta bir şehir. Almanca Lemberg, Lehçe Lwów, Ukraynalılar tarafında ise Lviv olarak adlandırılan şehir, dünya dillerinde 11 farklı isme sahip olan nadir şehirlerden biri. Bu kadar farklı isimle anılması Lviv’in geçmişteki karakterini yansıtması açısından önemli olsa da, bugün nüfusu yaklaşık 730 bin olan şehrin çoğunluğunu Ukraynalılar oluşturuyor. Bununla birlikte Ruslar, Polonyalılar, Ermeniler, Almanlar, Yahudiler ve Kırım Tatarları şehrin önemli diğer etnik unsurları. Şehrin en kalabalık ziyaretçi kitlesini ise vize muafiyeti dolayısıyla Türkler ve coğrafi yakınlığı nedeniyle Polonyalılar oluşturuyor. Fakat Polonyalıların ziyaretindeki diğer faktörler arasında Lviv’in eski bir Polonya şehri olması, Lehçe’nin yaygın bir şekilde konuşulmasa da büyük oranda anlaşılması ve Polonya’ya ait mimari ve kültürel yapılara sahip olması sayılabilir.
Slavik transformasyon süreci ve şehrin Ukraynalılaştırılması
Lviv, Galiçya bölgesinin en stratejik şehirlerinden biri ve tarih boyunca birçok devletin ve büyük güçlerin çekişme alanı olmuş. 13. yüzyılda kurulan şehir, Polonya kralı III. Kazimierz’in 1349 yılında ele geçirmesiyle, 400 yıl boyunca Polonya-Litvanya İmparatorluğu’nun önemli şehirlerinden biri haline geldi. Şehir Polonya’nın 1772 yılında işgale uğramasıyla, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun bir parçası oldu.
I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle Habsburg İmparatorluğu’nun kaybettiği egemenlik, şehrin hâkimiyeti konusunda çoğunluğu oluşturan Polonyalılar ile azınlıkta olan Ukraynalılar arasında sokak çatışmalarına neden oldu ve 9 Kasım 1918’de Lviv merkezli Batı Ukrayna Halk Cumhuriyeti kuruldu. Fakat bu cumhuriyet sadece 3 ay yaşayabildi. Şiddetli çatışmayı Polonyalılar kazandı. Çocuk denilebilecek yaşta birçok Polonyalı genç bu çatışmalarda hayatını kaybetti. Çatışmalarda ölen Polonyalıların onuruna şehitlik olarak Orlat Mezarlığı yapıldı. Burası aynı zamanda Polonya-SSCB savaşında (1919-1921) ölen Polonyalıların da defnedildiği yer. Polonya hükümetinin gelecek yıl pasaportlarda kullanmak istediği vinyet, Lviv’de bulunan bu şehitliğe ait. “Orląt” kelime olarak “kartal yavruları” anlamına geliyor. Şehitliğe bu ismin verilmesinde, çatışmaya katılarak hayatlarını kaybeden Polonyalıların çocuk denecek yaşta olmaları önemli bir neden. “Mortui sunt ut liberi vivamus” (Bizler özgür insanlar olarak yaşayalım diye can verdiler) ibaresi de şehitliğe büyük harflerle yazılmış durumda.
146 yıl süren Habsburg hakimiyetinden sonra, I. Dünya Savaşı ve Ukraynalılar ile girişilen mücadelenin ardından, şehir yeniden Polonya’ya dahil oldu. Polonya hakimiyeti 1939 Sovyet işgaline kadar devam etti. 1991 yılında bağımsız Ukrayna kurulana dek şehir Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak kaldı.
1919-1939 Polonya hakimiyeti süresince yüzde 50-55 ile Lehler şehirde nüfusun çoğunluğu oluşturmaktaydı; Rutenler ve Yahudiler ise yüzde 30-35’lik bir orana sahipti. Bu görüntüsüyle Lviv, II. Dünya Savaşı'na kadar bir Polonya şehri olmasının yanısıra, Avrupalı Yahudilerin de çoğunlukta olduğu bir şehirdi. Bu dönemde Lviv Yahudileri şehrin sosyal hayatına katkı sağlamaktaydı. Şehrin çoklu etnik yapısı, II. Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin çıkarılması ve savaş sonrası SSCB yönetiminin de Polonyalıların Ukrayna sınırları dışına göndermesiyle kaybolmaya başladı. Zamanla şehir çok etnisiteli yapıdan Ukrayna-Rus Slavlarının yoğunlaştığı bir yapıya geçti.
Sovyet Ukraynasında şehirlerin Ukraynalılaştırılma süreci 1920’den 1980 yıllarına kadar devam etse de, Lviv bunun dışında bir yol izledi. Batı Ukrayna bölgesi, diğer bölgelerin aksine Sovyet/Rus kültürünü benimsemedi ve Lviv en yaygın Ukraynaca konuşulan şehir olarak öne çıktı. Bu yönüyle Sovyet kimliğinin de en az hissedildiği şehir oldu.
Sovyet Ukrayna-Batı Ukrayna düalizminde Lviv
Çoğunluğunu Ortodoksların oluşturduğu bir toplum olarak Ukrayna, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ile dini olarak da ikiye bölmüş durumda; Rus yanlıları Moskova Patrikhanesi’nin Ukrayna Metropolitliği’ni takip ederken, daha milliyetçiler ve Batı yanlıları ise Kiev Patrikhanesi’ne bağlı. Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, Rus kilisesinin gücünü ve meşruiyetini ciddi manada azaltmış durumda. Fakat tüm bunların yanında, Batı Ukrayna bambaşka bir konuma sahip.
Batı Ukrayna, özelde ise Lviv Ortodoksluğun aksine Bizans ritüellerini devam ettiren Grek-Katolik kilisesi takipçilerinin ve Katolik nüfusun yoğun bulunduğu bir yer. Lvivliler çoğu Ukraynalı gibi Ortodoks olmasa da, Lviv Ukrayna milliyetçiliğinin en yüksek olduğu şehirlerden biri. Komşusu Polonya’nın sahip olduğu din-kimlik-milliyet ilişkisi ve bütünlüğü, Ukrayna topraklarında oldukça bölünmüş bir şekilde duruyor. Burada şüphesiz en önemli faktörlerden biri Batı Ukrayna’nın Katolik-Ortodoks fay hattında bulunması. Bir yanda Ortodoks Moskova-Kiev hattı, diğer tarafta Katolik Avrupa-Polonya hattı, Batı Ukrayna’yı muhtemel çatışma ve çekişme alanı olarak tutuyor. Polonya’nın da güvenliği, buradaki Katolik nüfusu ne kadar Ukrayna içlerine taşıyabilirse o kadar artacak gibi görünüyor.
Batı Ukrayna’daki milliyetçilik Polonya için bir tehlike mi?
Son gelişmeler bağlamında, bu soruya "evet" demek kolay değil. Öncelikle Polonya’nın yurt dışında doğan ve yaşayan soydaşlarına, Polonya’da yaşamalarını sağlayacak bir çeşit kimlik sayılan “Karta Polaka” verdiğinin belirtilmesi gerek. Böylece, özellikle Polonya asıllı olduğunu ispat eden Batı Ukraynalı gençler Polonya’dan eğitim ve burs gibi birçok konuda destek alabildikleri gibi, “Karta Polaka” sayesinde Polonya vatandaşlarının sahip olduğu birtakım haklara da sahip olabiliyorlar. Ayrıca birçok Ukraynalı genç okumak, çalışmak ve yaşamak için Polonya’yı tercih ediyor. Bu tercihteki en önemli faktörler Ukraynalıların Polonya dilini çok kısa zamanda konuşabilmeleri, ülkenin Ukrayna’ya yakınlığı ve ekonomik şartların ve güvenliğin Polonya’da daha iyi olması.
Günümüz Polonyasında en yoğun etnik unsuru Ukraynalılar teşkil ediyor; sayılarının 1,5 milyona yakın olduğu düşünülüyor. Fakat Polonya hükümeti bu konuda eleştirilerden çekiniyor. Eleştirileri gölgelemek adına, göçmenler konusunda özellikle ders kitaplarına kadar yansıyan bir algı yönetimi söz konusu. Örneğin vatandaşlık dersi kitabında, Polonya’ya gelen göçmenlerle ilgili olumlu-olumsuz değerlendirmelere açık kapı bırakılmış durumda. Ukrayna’dan gelen göçmenlerin, Polonya’daki iş gücüne katkı sağlayıp açığı kapattığı ifade edilirken, farklı din ve kültürlerden gelen insanların ise toplumsal gerginliğe neden olduğu belirtiliyor. Bu ifadelerin mevcut hükümetin mülteci karşıtlığı politikasına adres gösterdiği gayet açık.
Avrupa ve Polonya’dan tepkiler
Doğu ortaklığı çerçevesinde artarak gelişen Polonya-Ukrayna ilişkileri, Polonya’nın bir milyondan fazla Ukraynalıya ev sahipliği yapması, vizesiz dolaşım hakkı gibi birçok kazanımdan dolayı Ukrayna tarafı şimdilik Polonya’ya karşı çok negatif bir ajandaya sahip değil. Özellikle güvenlik ve ekonominin Ukrayna’nın yumuşak karnı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa Birliği yolunda Polonya onun en stratejik müttefiki. Bu nedenle Lviv-Orlat vinyeti Ukrayna’da çok da fazla gündem olmadı; hatta Avrupa ve Polonya medyası konuyu daha fazla tartıştı.
Ağustos ayında vinyetler ilk oylamaya açıldığında, Polonya medyasından eleştiriler yükseldi. Varşova-Kiev ilişkilerini tehlikeye atma riski olduğu, zamansızca ulusal güvenliğin milli gurura feda edildiği yorumları yapıldı. Polonyalılar, bugün birer Polonya şehri olan Wroclaw, Szczecin ve Kolobrzeg'le ilgili olarak Almanlar aynı tavrı gösterseler biz nasıl karşılardık, provokasyon olarak görüp protesto etmez miydik, sorusunu sordular. Bilindiği gibi II. Dünya Savaşı'nda sonra Polonya toprakları Batıya kaydırılmış ve bazı Alman şehirleri Polonya’ya geçmişti.
Sonuç olarak, Avrasyacı yaklaşımların “Atlantikçiler tarafından sunice desteklenen bölge, tehlikeli tampon ve koridor” olarak nitelediği Batı Ukrayna, jeopolitik eğilimlerin kesin olmayışıyla da bir kriz alanı olmaya aday olarak görünüyor. Polonya için Katolik nüfus ileriye dönük çatışma riskini azaltacaktır. Ayrıca Katoliklik üzerinden beslenen milliyetçilik Moskova’ya ve Ortodoks yayılmasına karşın iyi bir kalkan oluşturacaktır. Fakat bu da karşımıza net bir Ukrayna yerine kaosa aday, parçalı, fay hatlarına sahip, kırılgan ve bölünmüş bir resim ortaya koymaktadır. Katolik Slav halkları gerek Pan-Slavizm gerekse de Ortodoks bütünleşme planlarında manipüleye açık olacaktır.
Polonya hükümetinin Lviv’de bulunan şehitlik vinyetine neden yer verdiği sorusuna dönecek olursak, bunun sadece şehitlerin yad edilmesine değil, milli bir bilinç oluşturma ve toplumsal hafızanın canlı tutulmasına katkı sağlayacağı açıktır. Katoliklik ise sadece Polonya iç siyasetini değil dış siyasetini anlamada da kilit bir faktör. Bu noktada Batı Ukrayna özelinde Lviv, barındırdığı kompleks yapı ile kritik bir eşikte duruyor.
[Emrah Dokuzlu Polonya Bilimler Akademisi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde (GSSR) Avrupa’daki Türklerin siyasileşme süreci hakkında akademik çalışmalarını sürdürmektedir]
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.