AB-MERCOSUR Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinde tarım açmazı
MERCOSUR anlaşmasına karşı çıkan kesimler, Güney Amerika ile varılacak anlaşmayla pestisitler, büyüme hormonları ve genetiği değiştirilmiş (GDO) ürünlerin AB bünyesinde serbest dolaşıma gireceğine işaret ediyor.
İstanbul
Büyükelçi Ömer Faruk Doğan, AB ve MERCOSUR (Güney Ortak Pazarı) arasında imzalanması beklenen serbest ticaret anlaşmasını ve AB ülkelerinin anlaşmaya yaklaşımlarını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Tarım ticareti özellikle Kovid-19 salgınını takiben, Rusya-Ukrayna savaşı ve ardından İsrail’in Gazze’yi işgaliyle yaşanan ağır insanlık trajedisi nedeniyle uluslararası ticaretin yavaşlaması ve daha zor hale gelmesinin de etkisiyle olumsuz bir seyir içindedir. Dünya ticaretinde 2022'de yaşanan duraksama 2023’te yerini gerilemeye bırakırken, 2024'te geçen yıldan daha da geride kalarak zorlu bir süreç içerisine girdi.
AB tarım sektöründe nasıl politikalar izliyor?
Tarım sektörü ve tarım ticareti özellikle gelişmiş ülkelerde üzerinde hassasiyetle durulan ve korunan sektörlerin başında geliyor. Gelişmiş ülkelerde bu konuda özel sıkı koruma tedbirleri uygulanıyor. Hatta bazı ülkeler tarımın müzakere konusu edilmesine dahi müsaade etmiyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere, Avrupa Birliği (AB) de politika olarak tarımı en çok korunan sektör olarak değerlendiriyor. Hatta AB, katı müzakereleriyle de mümkün olduğu ölçüde tarım sektörünü kontrol altında tutmaya gayret ediyor.
AB'nin tarım sektörünü ve üreticiyi koruma yaklaşımı 1957 tarihli Roma Anlaşmasının 33. maddesine dayanıyor ve Ortak Piyasa Düzenlemeleri ile de denetim altında tutuluyor. Ayrıca AB, politika olarak tarımsal ürünlerin desteklenmesi ve yönlendirilmesi amacıyla oluşturduğu Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA) aracılığıyla da en yüksek mali destek bütçesini tarım sektörüne ayırıyor. Birlik tarımsal ürünleri ve çiftçileri desteklemek amacıyla yıllık ortalama 100 milyar avronun üzerinde tahsisat gerçekleştiriyor. Bazı yıllar bu destek toplam AB bütçesinin yarısını aşıyor. Bu durum, AB’nin tarım konusundaki hassasiyetini ifade açısından oldukça önemli bir göstergedir.
Nitekim, Türkiye’nin AB ile 1995'de imzaladığı ve 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren 1/95 sayılı Gümrük Birliği (GB) anlaşması, tarım ürünlerini kapsamıyor. Yani, Türkiye menşeli tarım ürünleri AB içerisinde serbest dolaşıma tabi değildir. Her tarım ürünü, AB Tarım Politikası kapsamında oluşturulan Ortak Piyasa düzeninin (OTP) öngördüğü bir rejime tabidir. AB, bugüne dek bu konunun herhangi bir şekilde müzakere konusu edilmesine imkan vermedi.
AB-MERCOSUR anlaşması birlik içinde nasıl karşılandı?
AB Komisyonu uzun zamandan beri Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay ve Bolivya'nın oluşturduğu Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR) ile ticari müzakereleri tamamlama arzusunda ve nihai aşamaya da oldukça yaklaşıldığını belirtiyor. Ancak bu anlaşma için en ciddi sorun 20 yılı aşkın bir süredir tarım ürünleri başta olmak üzere, Fransa’nın başını çektiği bazı üye ülkelerin bu konudaki engelleyici tutumları ve çekinceleridir. Bu nedenle AB Komisyonu’nu zor ve tartışmalı bir sürecin beklediğini öngörmek mümkündür.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, Fransa’nın ortaya koyduğu ve tarım kesiminin tepkileriyle ortaya çıkan bu engeli aşabilmek için Fransa Başbakanı Michel Barnier ile görüşeceği Brüksel’den gelen bilgiler arasındadır. Avrupa Komisyonu, Fransa engelini aşmayı ve Güney Amerika ülkeleriyle bir ticaret anlaşmasına varmayı planlıyor, ancak sürecin çok kolay olmayacağı açık bir şekilde görünüyor.
Konuyu sadece Fransa’nın bir tepkisi olarak görmek yanlış olur. Ekim ayının başından bu yana AB bünyesindeki tüm çiftçi birlikleri tedirgin ve MERCOSUR kapsamında devam eden süreci yakından takip ediyor. Hatta zaman zaman çiftçilerin kayda değer protestoları da gündeme geldi. Esas olarak, MERCOSUR sürecinden Fransa'nın yanı sıra İtalya, İspanya, Belçika, Hollanda ve Almanya da rahatsız. Ancak diğer ülkeler tepkilerini Fransa kadar yüksek sesle ifade etmiyor. Muhtelif tarım sendikaları ise daha yüksek seviyede ses getirecek protestolar için hazırlık içerisinde.
AB’deki tepkilerin bir başka boyutu ise bu anlaşmayla birlikte Güney Amerika ülkeleriyle tarım ticaretinin kısmen serbestleşmesinin getireceği olumsuzlukların yanı sıra, ABD seçimlerini takiben ABD’nin tarım ürünleri ithalatına ek vergi getirme beklentisinin her geçen gün giderek artması, yani pazarın daha da sıkılaşarak daralmasıdır. Ayrıca AB’deki tepkilerin büyümesinin bir diğer gerekçesi de ticaret açığı verdiği Çin’in de ABD'deki süreçten etkilenerek korumacı bir tutuma bürünmesi ve ithal vergilerini artırması endişesidir.
Uluslararası ticari kurallara diğer AB ülkelerine oranla daha bağlı olan Almanya, İspanya ve İtalya, özellikle Rusya-Ukrayna savaşından bu yana karşı karşıya bulunulan sıkıntılı sürecin atlatılabilmesi için Avrupa'nın büyümesi ve ticareti genişletme yönünde bir yaklaşıma sahipler. Bu nedenle üçlü, MERCOSUR anlaşmasının tamamlanmasına yönelik daha yumuşak bir yaklaşım gösteriyor. Giderek sertleşen ticari mücadele sürecinde Avrupa'nın Çin'in insafına kalmasını tercih etmeyen bu ülkeler, stratejik ham madde tedarik kaynaklarını çoğaltması gerektiğini düşünüyor. Almanya, İspanya ve İtalya, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in G20 Zirvesi çerçevesinde Güney Amerika ülkeleriyle bir serbest ticaret anlaşması imzalaması ihtimalini düşünerek, AB’nin bu sürecin gerisinde kalmaması gerektiğini gündeme getiriyor ve mevcut anlaşmayı savunucu tutum sergiliyor.
MERCOSUR ile yapılacak anlaşmaya karşı çıkan kesimler, Güney Amerika ile varılacak anlaşmayla AB’nin oldukça hassas olduğu pestisitler, büyüme hormonları ve genetiği değiştirilmiş (GDO) ürünlerin AB bünyesinde serbest dolaşıma girerek, tüketicinin ve halk sağlığının korunması açısından ciddi bir sorun teşkil edeceğine işaret ediyor.
Bu kesimler, Brezilya ve Arjantin'de kullanımına izin verilen pestisitlerin yüzde 30'unun Avrupa'da yasak olduğunu, Avrupa'da ve MERCOSUR bölgesinde kullanımına izin verilen pestisitler için uygulamada esas alınan standartların aynı nitelikte olmadığını, tolerans oranlarının farklı ve yüksek olduğunu savunuyor. Ayrıca Brezilya'daki bitki sağlığı kontrollerinin AB açısından güvenilir nitelikte olmadığı da gündeme getiriliyor.
Brezilya'nın ihraç ettiği sığır etinde, Avrupa'da on yıllardır yasaklanan bir büyüme hormonu olan 17 beta estradiolun kullanılmaya devam ettiğine dair endişelerin giderilemediği, bu nedenle verilebilecek sığır eti kotalarının AB içerisinde izlenebilirliği ve tüketici güvenliğini ciddi anlamda tehdit edeceği tezi savunuluyor.
AB ve MERCOSUR arasında sürdürülen serbest ticaret anlaşması müzakere süreci gelecek dönemde uluslararası ticaretin önündeki sıkıntıların giderek artacağına işaret ediyor. Bu durumdan en fazla etkilenecek kesim ise tarımsal ürün üreticileri, çiftçiler ve tarıma dayalı gıda endüstrisi olacak.
Son 10 yıllık süreçte Türkiye ile Güney Amerika ülkeleri arasında geliştirilen siyasi ilişkiler, Türkiye ile ticaretin gelişmesine de önemli ölçüde katkı sağlıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın G20 Lİderler Zirvesi'ne iştirak etmek üzere Brezilya’ya gittiği ve önemli ikili görüşmelerde bulunacağı hususu dikkate alındığında süreç ülkemiz açısından da önem teşkil ediyor.
Ayrıca 1/95 sayılı Gümrük Birliği anlaşmamız, Türkiye'nin de AB’nin imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmaları paralelinde Serbest Ticaret Anlaşması imzalama yükümlülüğünü beraberinde getiriyor. Her ne kadar müzakere süreci içerisinde yer almasak da, bu durum MERCOSUR anlaşmasındaki özellikle tarım ve tarım ürünleri ticaretine yönelik hususların Türkiye açısından da önemli olduğunu gösteriyor.
[Ömer Faruk Doğan, Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.