Depremin görünmeyen izi: Ruhsal yaralar nasıl ve ne zaman iyileşir
Depremde yıkılan binalar yeniden inşa edilebilir, kentler yeniden kurulabilir, ancak insan ruhunda açılan yaraların iyileşmesi çok daha hassas, uzun soluklu ve özenli bir süreç gerektirmektedir.
İstanbul
Uzman Psikolog Edanur Aksünger, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde deprem sonrası psikososyal desteğin önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden geçen 2 yıl ve afet alanında yaşanan deneyimler, akıllara ruhsal yaraların nasıl sarılacağı ve ne zaman iyileşeceği sorusunu bir kez daha getiriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verileri, afet nedeniyle yaşanan travmanın boyutunu çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır. Şiddetli afet deneyimlerinin ardından toplumun yüzde 20 ila yüzde 50'sinde travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) görülür. Türkiye'nin deprem tarihine baktığımızda, bu oranların giderek arttığı görülmektedir.
1999 Marmara Depremi'nde yüzde 25 olan TSSB oranı, 2011 Van Depremi'nde yüzde 30'a, 2023 Kahramanmaraş depremlerinde ise yüzde 35'e ulaşmıştır. Bu artış, toplum ruh sağlığı açısından alarm verici bir tablo ortaya koyarken 6 Şubat depremlerinden sonraki sürecinde ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.
Ruh sağlığı uzmanları, depremin psikolojik etkilerinin karmaşık ve çok boyutlu olduğunu vurgulamaktadır. Bu etkiler, bireylerin yaşadığı akut stres tepkilerinden, uzun vadede ortaya çıkabilecek travma sonrası stres bozukluğu ve depresyona kadar geniş bir spektrum olarak karşımıza çıkıyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a göre, travmatik deneyimler sonrası iyileşmenin 3 temel unsuru bulunuyor. Bunlar; profesyonel psikoterapi, sosyal destek ve toplumsal dayanışmadır.
Özellikle afet sonrası psikososyal destek hizmetlerine erişimin yaygınlaştırılması, bireylerin duygusal iyileşme süreçlerini hızlandıran kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Topluluk temelli müdahaleler, bireylerin yalnız olmadığını hissetmelerine yardımcı olurken psikoterapi ve danışmanlık hizmetleri, travmanın uzun vadeli etkilerini azaltmada önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, toplumsal dayanışma ve gönüllü destek mekanizmaları, afet mağdurlarının sosyal çevreleriyle yeniden bağlantı kurmalarına ve kayıplarıyla başa çıkmalarına katkı sağlıyor.
Bu çerçevede, afet sonrası ruh sağlığı hizmetlerinin sürdürülebilir ve erişilebilir olması, yalnızca bireylerin psikolojik iyilik hallerini değil, toplumsal dayanıklılığı da artıran bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor.
Afet sonrası psikolojik iyileşmenin önemi
Depremin hemen ardından Türk Kızılay, devlet kurumları ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından başlatılan psikolojik yardım, psikososyal destek ve kriz müdahaleleri gibi psikolojik destek hizmetleri afet bölgelerinde devam ediyor. Bu sayede fiziksel iyileşme sürecinin yanı sıra bireylerin ruhsal iyilik halinin de yeniden inşa edilmesi sağlanıyor. Ruh sağlığı uzmanları afetten etkilenen bireylere yönelik müdahaleler gerçekleştirerek akut dönemde ve uzun vadede görülebilecek psikolojik rahatsızlıkların etkilerini en aza indirmeye çalışıyor.
6 Şubat depremlerinin ardından, Türk Kızılay Afet İyileştirme Direktörlüğü bünyesinde, afet alanlarında verimli hizmet verilebilmesi için Afet İyileştirme Programları Koordinatörlüğü kuruldu. Psikososyal destek ekibimizde yer alan uzman personelimiz ve gönüllülerimiz Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Hatay ve Adıyaman'da çalışmalara hızla başladı.
Türk Kızılay psikososyal destek ekipleri, konteyner kentlerde, dağınık yerleşkelerde, okullarda ve konteyner dışı anlarda hizmetlerine devam etmektedir. Profesyonel ekiplerimiz, afetten etkilenen kişilerle yaptıkları değerlendirme görüşmesi sonrasında kişilerin ihtiyaçlarına göre terapi danışmanlık, grup terapisi, psiko-eğitim, atölye çalışmaları gibi hizmetlere yönlendirerek bütüncül bir yaklaşımla hizmet sunuyor.
Afetin ilk gününden itibaren Türk Kızılay psikososyal destek ekipleri olarak bireysel görüşme terapi hizmetimiz ile 11 bin 240, psiko-eğitim hizmetimiz ile 25 bin 361, grup çalışması hizmetimiz ile 70 bin 682, sosyo-kültürel faaliyet hizmetimiz ile 20 bin 960, çalışana destek hizmetimiz ile 3 bin 30, psikososyal değerlendirme ve psikolojik ilk yardım hizmetimiz ile 35 bin 821, yönlendirme hizmetimiz ile 618 olmak üzere toplamda 190 bin 712'den fazla bireye hizmet verildi. Verilen hizmetlerimiz sonrasında kazandırılan becerilerin devam ettirilebilmesi için hazırlanmış olan 23 bin adet psikososyal destek kiti dağıtıldı.
Çocuklarda travma ve iyileşme süreci
Depremin en savunmasızı ve hassas grubu olan çocuklar, travmanın etkilerini yetişkinlerden çok daha farklı ve derinden hissetti. Türkiye'de yapılan saha araştırmaları, deprem sonrasında çocukların yüzde 60'ında travma sonrası stres bozukluğu belirtileri görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu durum yetişkinlerdeki oranın neredeyse 2 katıdır. Yapılan çalışmalar, çocuklara yönelik özel müdahale programlarının önemini gözler önüne seriyor.
Kızılay'ın çocuklara yönelik yaklaşımı, yaş gruplarına özel olarak tasarlanmış psikososyal destek müdahale programlarını içeriyor. Oyun terapisi, sanat terapisi ve grup etkinlikleri gibi müdahale biçimlerini kullanan bu programlar, travmanın yarattığı duygusal yükü hafifletmeyi amaçlıyor. Kahramanmaraş depremlerinin ardından hizmet vermiş olduğumuz çocuk yaş grubunda, özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklarda belirgin bir iyileşme görülüyor. Hizmet sonrası yapmış olduğumuz psikolojik testler ve saha gözlemleri çalışmalarımızın etkinliğini doğruluyor.
Dünya genelindeki örnekler de çocuklara yönelik erken ve sistematik müdahalenin önemini kanıtlamaktadır. Japonya'da 2011'de meydana gelen Tohoku Depremi sonrası uygulanan çocuk odaklı programlar, travma sonrası stres bozukluğu oranlarında yüzde 15'lik bir düşüş sağlarken, Haiti'de 2010'da yaşanan deprem sonrası destek eksikliği, çocuklarda uzun vadeli psikolojik sorunlara yol açtı.
Türkiye, geçmiş depremlerden ve dünya deneyimlerinden çıkardığı derslerle, çocuklara yönelik psikososyal destek modelini sürekli geliştirmektedir. Bu çalışma modeli, özellikle yerel koşullara uyarlanabilir esneklikte ve aile-okul-uzman işbirliğini merkeze alan bir yapıda şekillendirilmektedir.
İyileşme: Uzun ve sabırlı bir yolculuk
Ruhsal yaraların iyileşmesi, fiziksel yıkımın onarılmasından çok daha karmaşık ve uzun bir süreçtir. Araştırmalar, travma sonrası stres bozukluğunun tamamen iyileşmesinin 3 ile 5 yıl arasında sürebileceğini, hatta bazı durumlarda onlarca yılı bulabileceğini gösteriyor.
Ancak, bu süreç düzenli ve sürdürülebilir psikososyal destekle önemli ölçüde kısaltılabilir. Özellikle afetin ilk yılı içinde sağlanan psikososyal destek, ruhsal travmanın kronikleşmesini önlemede kritik bir rol oynar. Japonya’daki Tohoku depreminin ardından yapılan çalışmalar da erken müdahalenin, uzun vadede ruhsal iyilik halini korumada belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır.
Ruhsal yaraların iyileşme süreci, her birey için farklılık gösterse de toplumsal dayanışma ve profesyonel destek bu sürecin iki temel yapı taşını oluşturuyor. Türk Kızılay psikososyal destek ekiplerinin hizmetleri sonrası yapmış olduğu ölçüm çalışmalarında hizmetlerimize düzenli katılım sağlayan afetten etkilenmiş kişilerde gözle görülür iyileşmeler olduğu ve günlük hayata daha kolay uyum sağlamaya başladıkları görüldü.
Depremde yıkılan binalar yeniden inşa edilebilir, kentler yeniden kurulabilir; ancak insan ruhunda açılan yaraların iyileşmesi çok daha hassas, uzun soluklu ve özenli bir süreç gerektirmektedir. Bugün gösterilen her ihmal, gelecekte toplumsal travmanın derinleşmesine yol açarken, atılan her bilinçli adım ise gelecek nesillerin psikolojik dayanıklılığını artıracaktır.
[Uzman Psikolog Edanur Aksünger, Malatya’da Kızılay bünyesinde psikolog ve çeşitli koordinasyon ve yöneticilik görevleri yürütüyor.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.