Dolar
33.99
Euro
37.71
Altın
2,497.31
ETH/USDT
2,214.60
BTC/USDT
53,718.00
BIST 100
9,771.16
Analiz

Fransa'da demokrasi krizi ve siyasi belirsizlik derinleşiyor

Fransa'nın şu an karşı karşıya olduğu en acil sorunlardan biri, eylül ayında bütçeyi düzenleyecek bir hükümetin olmaması. Zaten Fransa'nın devlet borçları ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Dr. Nevzet Çelik  | 02.09.2024 - Güncelleme : 02.09.2024
Fransa'da demokrasi krizi ve siyasi belirsizlik derinleşiyor

İstanbul

Paris Advanced Research Center (PARC) Direktörü Dr. Nevzet Çelik, Fransa’da yaşanan hükümet krizini ve Macron’un yarattığı siyasi belirsizliği AA Analiz için kaleme aldı.

***

Fransa, uzun süredir hükümet kuramama krizi yaşıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2022 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazansa da 1 ay sonra yapılan milletvekili seçimlerinde mecliste çoğunluğu elde edemedi. Macron, normal demokratik süreçlerin dışına çıkarak, Fransız Anayasasının 49/3. Maddesini kullanarak Elisabeth Borne ve Gabriel Attal'ı Başbakan olarak atadı bununla beraber birçok tasarıyı meclis oylamasına sunmadan yürürlüğe soktu. Bu uygulama prensip olarak demokratik bulunmadığı gerekçesiyle oldukça eleştirildi.

Belirsizlik yaratan ideolojik kamplaşma

2024 Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde ise, Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağ olarak tanımlanan Ulusal Birlik Partisi (RN) yüzde 31,37 oyla Fransa’da birinci parti oldu. Bu sonuç sadece Fransa'da değil, tüm Avrupa'da şok etkisi yarattı. Seçimlerden birkaç ay önce Sorbonne'daki konuşmasında Fransa'nın değişim ve reform ihtiyacını ve Avrupa Birliği'nde (AB) daha fazla inisiyatif alması gerektiğini vurgulayan Macron, partisinin üçüncü sıraya düşmesine tabiri caizse öfkelendi.

Aynı gece Fransız meclisini feshedip erken seçim kararı alan Macron, ülkede olası istikrarsızlığın, aşırı sağ ve aşırı solun tehlikelerini vurgulayarak Fransızlardan tam destek istedi. Ekonomik ve siyasi istikrar vurgusu yapan Macron aşırı sol veya aşırı sağın kazanması halinde ülkede "iç savaş"[1] ihtimali uyarısında dahi bulundu. Tüm çabalarına rağmen seçim sonuçları Macron’un beklentilerini karşılamadı. 30 Haziran ile 7 Temmuz arasında yapılan seçimlerde sol ittifak Nouveau Front Populaire (NFP) 182, Cumhurbaşkanı Macron’un koalisyonu 168 ve aşırı sağ 143 sandalye kazandı. Bu durum, 5. Cumhuriyet tarihinde daha önce görülmemiş bir şekilde, mecliste hiçbir partinin çoğunluğu elde edemediği 3 farklı ideolojik kampın oluşmasına yol açtı.

Seçimlerde sol partilerin oluşturduğu koalisyon NFP mecliste birinci parti olsa da hiçbir parti hükümet kurmak için gerekli olan 289 sandalyeyi elde edemedi. Bu yüzden seçimlerin yapıldığı 7 Temmuz'dan bu yana Fransa'da hükümet kurulamadı. Macron, 2024 Paris Olimpiyatları nedeniyle Başbakan Attal'ı görevde tutarak kendine yakın bir koalisyon hükümeti oluşturmak için zaman kazandı. Ancak 48 sandalyeye sahip merkez sağ Les Républicains (LR) ve Melenchon'un France Insoumise Partisi dışındaki merkez soldaki partiler ile bir koalisyon kurma çabası başarısız oldu.

Macron'a tepkiler çığ gibi büyüyor

Demokratik prensiplere göre Macron aslında en çok sandalyeye sahip sol ittifakın başbakan adayı Lucie Castets’i hükümet kurmak için görevlendirmeliydi, ama bunu yapmadı. Castets, bu duruma bir tepki olarak mesajında "Emmanuel Macron aynı anda hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan hem de parti lideri olmak istiyor. Bu mümkün değildir. Neden kimse Emmanuel Macron'dan hesap sormuyor?" diyerek tepkisini ortaya koydu.[2]

Sol ittifakın en büyük partisi La France Insoumise, yaptığı basın açıklamasında, Macron'un görevini kötüye kullandığını vurgulayarak, "Şu anki durumun ciddiyeti, Fransız toplumunun karşılaştığı bu otoriter iktidar gaspına karşı güçlü bir tepki vermesini zorunlu kılıyor." dedi. Aynı açıklamada, Fransızların demokrasiye saygı göstermek amacıyla yürüyüşler düzenlemeleri ve tüm demokratik örgütlerin Cumhurbaşkanını seçim sonuçlarını tanımaya zorlamak için bir araya gelmesi çağrısında bulunuldu.[3] Yine sol ittifakın önemli figürlerinden biri olan milletvekili François Ruffin, "Bir monarşide bile kral, başbakanını en çok oy alan gruptan seçer" diyerek Macron’un hükümeti kurmak için sol ittifakın başbakan adayına görevi vermemesini eleştirdi.[4]

Tarihsel bir perspektif ile baktığımızda Fransa'nın siyasi tarihi, meşru bir istikrar adına otoritenin hakim olduğu bir devlet yapısına dayanır. Devrim sonrası ortaya çıkan kargaşayı durdurmak ve otoriteyi sağlamak amacıyla Napolyon Bonapart, kendisini imparator ilan ederek ülkenin tek hakimi olmuştu. Benzer şekilde, General De Gaulle, siyasi istikrarsızlık ve sık sık değişen hükümetler nedeniyle tereddüt etmeden 4'üncü Cumhuriyeti ve anayasasını değiştirerek, kendisini başkan yapan ve daha güçlü bir otorite sunan 5'inci Cumhuriyete geçiş yapmıştı.

Macron, politikalarına uygun bir başbakan atamayı, bununla beraber emeklilik reformu da dahil olmak üzere ekonomi ve AB programının değişmemesini istiyor. Hükümet kurulamazsa, Paris Olimpiyatları sırasında Başbakan Attal'ı görevde tutmasına benzer şekilde, teknokrat bir hükümetle ülkeyi yönetmek istiyor. Bu durumda, 2025'deki erken seçimlere kadar Fransa’da geniş çaplı protesto ve gösterilerin yaşanması olasıdır.

Sadece Fransa'da değil, İtalya, Belçika ve Hollanda'da da hükümetlerin kurulamaması nedeniyle ciddi bir demokrasi krizi yaşanıyor. Örneğin, Belçika yaklaşık 2 yıl boyunca hükümetsiz bir yönetim sürdürdü. Ancak Fransa, koalisyonsuz hükümet kurma geleneği açısından diğer Avrupa ülkelerinden farklılık gösteriyor. Bu nedenle, Fransa’daki ana partiler mecliste çoğunluğu elde edemediklerinde birbirleriyle koalisyon kurma fikrini benimsemiyor. Sonuç olarak, bu durum ülkede hükümet kuramama krizini daha da derinleştiriyor.

Ekonomik krizin ayak sesleri

Fransa'nın şu an karşı karşıya olduğu en acil sorunlardan biri, eylül ayında bütçeyi düzenleyecek bir hükümetin olmaması. Zaten Fransa'nın devlet borçları ciddi bir sorun teşkil ediyor. Halihazırda, 2023'te kamu açığı gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5,5'ine, kamu borcu ise yüzde 110,6'sına ulaştı.[5] Olası bir kriz havasında, yatırımcıların Fransa'yı terk etmesi ve ekonomik krizin derinleşme endişesi de var. Fransa'da hükümetin kurulamaması, Almanya'da resesyon korkusu ve gelecek yıl seçim sürecine girilmesi AB'yi de tedirgin ediyor.​​​​​​​

[1] https://www.france24.com/en/europe/20240624-macron-says-both-far-right-hard-left-policies-could-lead-to-civil-war-ahead-of-snap-polls

[2] https://x.com/CastetsLucie/status/1828323110627459470

[3] https://lafranceinsoumise.fr/2024/08/26/censure-mobilisation-destitution/

[4] https://www.bfmtv.com/politique/francois-ruffin-picardie-debout-meme-dans-une-monarchie-le-roi-choisit-s on-premier-ministre-dans-le-groupe-arrive-en-tete_VN-202408310368.html

[5] https://www.insee.fr/en/statistiques/8063157

[Dr. Nevzet Çelik, Paris Advanced Research Center (PARC) Direktörü ve aynı zamanda GSRL-EPHE-PSL Üniversitesi üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.