Hakan Fidan'ın Irak ziyareti nasıl okunmalı?
Hakan Fidan'ın Irak ziyaretinin temelini PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terörle mücadele, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgesel konularda yakın işbirliği ve dayanışma vurgusunun oluşturduğu görüldü.
İstanbul
AA Akademi Müdür Yardımcısı Dr. Bilgay Duman, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak ziyareti ve bu ziyaretin önemini AA Analiz için kaleme aldı.
***
Orta Doğu’nun ana gündemini Suriye ve Filistin meselesi oluştururken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 26 Ocak tarihinde Irak’a günübirlik ama etkili bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Fidan bu ziyaretinde, Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Irak Savunma Bakanı Sabit Abbasi, Irak Parlamento Başkanı Mahmud Meşhedani, Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım Araci, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi. Fuad Hüseyin ile birlikte ortak basın toplantısı düzenleyen Bakan Fidan’ın konuşmasının temelini PKK ve DEAŞ başta olmak üzere terörle mücadele, ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgesel konularda yakın işbirliği ve dayanışma vurgusunun oluşturduğu görüldü. Yapılan açıklamalarda, Irak ve Suriye yönetimleri arasında yakın ilişki tesisi için Türkiye’nin üzerine düşen her adımı atmaya hazır olduğunu ifade edilmesi de ayrıca önemliydi.
Irak ziyaretinin kodları
Her ne kadar Türkiye ve Irak arasında rutin denebilecek karşılıklı ziyaretler gerçekleştirilse de Bakan Fidan’ın Irak ziyaretinin zamanlaması dikkatle seçilmiş gibi görünüyor. Bu ziyaretin, terör örgütü PKK’nın Duhok’ta Irak Hudut Kuvvetleri Komutanlığına yönelik yaptığı saldırıda 2 sınır muhafızının hayatını kaybetmesinin ardından yapılması, Türkiye’nin Irak’ın egemenliğine verdiği önemin ve teröre karşı işbirliğinin bir göstergesi. Ayrıca söz konusu ziyaret, dış politikadaki özel gündeme rağmen, Irak’la yürütülen olumlu sürecin devamına yönelik istekliliğe dair de bir mesaj niteliğinde. Nitekim iki ülke arasında Ağustos 2023’ten bu yana süreklilik arz eden bir diplomasi trafiği yürütülüyor. Bakan düzeyindeki karşılıklı ziyaretlerin yanı sıra, üçlü ve beşli Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantıları yapılıyor. Son toplantı, 15 Ağustos 2024’te Ankara’da yapıldı. Bir sonraki toplantının yakın zamanda Bağdat’ta gerçekleştirilmesi bekleniyor. Hatta terör örgütü PKK’nın Irak sınır muhafızlarına yaptığı saldırı ve PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG’nin sözde lideri Mazlum Abdi’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesut Barzani ziyaretinin ardından söz konusu toplantının kısa sürede yapılması önem kazanıyor. Nitekim terörle mücadelede Irak’ta önemli bir alan kazanılması ve Irak’ın geldiği aşamada PKK’nın yasaklı örgüt ilan edilmesi önemli bir gelişmeydi.
Bununla birlikte, Türkiye’nin Irak iç politikasındaki dengeyi de gözettiği görülüyor. Zira Bakan Fidan’ın ziyarette, görevinden azledilen Irak Parlamento Başkanı Muhammed Halbusi’nin yerine İran destekli Şii milis grupların ön planda tuttuğu bir isim olan ve yeni Parlamento Başkanı olarak seçilen Mahmud Meşhedani’yle de görüşmesi, Türkiye’nin Irak’taki her gelişmeyi takip ettiği ve tüm dengeleri dikkate aldığını gösterir nitelikte. Bu anlamıyla Türkiye’nin Irak’la ilişkilerde bir boşluk bırakmak istemediğini söylemek mümkün. Daha da ötesinde, Türkiye’nin bölgesel bir sinerji ortaya çıkarmak istediği, farklı alanlarda işbirliği oluşturarak, bütüncül istikrarlı bir düzen oluşturmaya gayret ettiği görülüyor.
Suriye-Irak ilişkilerinde Türkiye faktörü
Suriye’deki rejim değişikliği ile birlikte yeni sürecin en önemli destekçisi Türkiye oldu. Bu destek, başta komşu ülkeler olmak üzere Suriye’deki yeni yönetimin meşru bir ilişki ağı oluşturulması ve tanınması, Suriye’nin istikrarı açısından birincil derecede önemlidir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere Batı dünyasının yeni yönetime olumlu yaklaşımı bu süreçte önemli bir adım oldu. Bununla birlikte, yeni Suriye’nin bölgesel denklem içerisinde de karşılık bulması Orta Doğu’daki dengeler için de oldukça önemli. Nitekim Türkiye, Suriye’deki yeni yönetim ve Irak arasında arabuluculuk rolü üstlenirken, bunu çoklu bir anlayış birliğine çevirme arayışı içerisinde. Bu yüzden ortak tehdit ve çıkar tanımlamaları yapılarak, ortaklıklar üzerinden bir paylaşım sağlanmaya çalışılıyor. Zira Suriye ve Irak arasında henüz tam bir güven oluşmadı. Irak’ın geçmişte Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esad’ı desteklemesi, İran’a yakın bazı Iraklı Şii milis grupların Suriye’deki savaşa katılması, mevcut durumda Suriye’deki yeni yönetimi üstlenen HTŞ ve Iraklı muhatapları arasında güven oluşması noktasında zorluklara neden oluyor. Nitekim Bakan Fidan’ın Irak ziyareti ile eşzamanlı olarak Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın’ın da Suriye’de olması oldukça dikkat çekici.
Bunlara ek olarak, Suriye’deki DEAŞ’lıların varlığı da Irak açısından bir endişe kaynağı. Suriye’deki Hol Kampında yaklaşık 11 bin DEAŞ’lı aile var ve bunun yüzde 40’ından fazlası Iraklı. Türkiye’nin de Irak ve Suriye diyaloğundaki önceliklerinden biri bu meseleye çözüm bulunması. Bakan Fidan’ın Irak ziyaretindeki DEAŞ vurgusunun da asıl sebebi bu. 2025 Irak için seçim yılı bu sebeple önlerinde kritik bir süreç var. Daha önceki seçim tecrübelerinde de görüldüğü gibi siyasi çekişmeler ülke içerisinde güvenlik açısından istikrarsızlıklar ortaya çıkarabiliyor. Önceki yıllara göre nispeten bir istikrar yakalayan Irak, seçim sürecine girerken yeni bir istikrarsızlıkla karşılaşmak istemiyor. Bu noktada Suriye tarafından gelebilecek olası bir tehdit, Irak için yeni problemlere yol açabilir. Bu nedenle, Irak’ın Türkiye’den Suriye konusunda garantiler beklediği de biliniyor. Türkiye ise bu konuda elini taşın altına koydu.
Bu sadece Irak ve Suriye için değil, Türkiye’nin terörle mücadelesi için de kritik bir süreç. Bu noktada Irak’la Türkiye arasında son iki yıldır “stratejik ortaklık” boyutuna gelen ilişkilerde özellikle terör örgütü PKK’ya karşı geliştirilen işbirliğinin genişletilmesi gerekiyor. Zira Irak’ta terör örgütü PKK’ya karşı önemli bir alan ve başarı kazanılsa da Suriye’deki terör kaynağının kurutulamaması, Irak’taki yapının sürekli beslenmesine neden oluyor. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir alana sahip olmasının yanı sıra yeni yönetime verdiği destek sayesinde sağladığı güven de Türkiye’nin elini rahatlatır nitelikte. Ancak bu gelişmeler terörle bütüncül mücadele açısından yeterli değil. Nitekim Bakan Fidan’ın Irak ziyaretinde, özellikle terörle mücadele ve Suriye ile ilişkilerin gündeme gelmesi, Türkiye’nin farkındalığının bir göstergesidir. Türkiye bu farkındalıktan hareketle özellikle güvenlik ve ekonomik alanlarda bölgesel ortaklıkları, işbirliklerini ve entegrasyonu arttıracak gibi görünüyor. Tüm bölgenin bunu bir fırsata çevirmesi Orta Doğu’nun geleceği için yeni bir umut olabilir.
[Dr. Bilgay Duman, AA Akademi Müdür Yardımcısıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.