Dolar
35.23
Euro
36.75
Altın
2,622.57
ETH/USDT
3,332.50
BTC/USDT
96,187.00
BIST 100
9,724.50
Analiz

Husi karşıtı blokun güçlenmesi Yemen'deki savaşı bitirir mi?

Nisan ayında yaşanan iki önemli gelişme Yemen Savaşı’nın sonlanacağına dair umutları artırdı.

Mehmet Rakipoğlu  | 22.04.2022 - Güncelleme : 22.04.2022
Husi karşıtı blokun güçlenmesi Yemen'deki savaşı bitirir mi?

İstanbul

Mehmet Rakipoğlu, Yemen'de Husiler ve Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon arasında ateşkesin sağlanması ve Başkanlık Konseyi'nin kurulmasının akabinde yaşanan gelişmeleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

Nisan ayında yaşanan iki önemli gelişme Yemen Savaşı’nın sonlanacağına dair umutları artırdı. İlk gelişme 2 Nisan’da altı yılın ardından Husiler ve Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon arasında sağlanan ateşkes oldu. Birleşmiş Milletlerin (BM) arabuluculuğunda varılan ateşkes iki aylık bir süreyi kapsıyor. Ayrıca bu “ateşkes” uyarınca Hudeyde limanı yakıt sevkiyatına, Sana havalimanı da iki yönlü olmak üzere Kahire ve Amman’dan uçuşlara açıldı. 2015’ten bu yana çok defa ateşkes ilan edilmiş olsa da tarafların ihlalleri böylesi bir somut sonuca erişilmesini engellemişti. Bu açıdan bakıldığında yeni ateşkes, savaşın sonlanacağına dair askeri açıdan umut verici bir adım.

Hadi’nin görevi bırakmasıyla yeni bir aşamaya geçildi

İkinci gelişme, 7 Nisan 2022’de Yemen Cumhurbaşkanı Hadi’nin görevi 8 üyeli Başkanlık Konseyi’ne devrettiğini açıklaması oldu. Bu kararla Yemen iç savaşında 10 yıldır “hüküm” süren Hadi defteri kapanmış oluyor. Halk nezdinde pek de karşılığı olmayan Hadi’nin bu kararı Yemen siyasetinde yeni bir aşamaya geçildiğini kanıtlıyor. Nitekim Hadi, 2016’da Kuveyt’te başlatılan barış görüşmelerine radikallerle geçmişi olan Ali Muhsin’i başkan yardımcısı atayarak ket vurmuştu.

Ramazan ateşkesi ve Hadi’nin istifasıyla Yemen’deki siyasal sahne yeni bir sürece evirildi. Bu anlamda birçok senaryoyu akıllara getirse de Husilerin gelişen sürece sıcak bakmamaları, Konsey’in içerisindeki çatlaklar ve tarihsel tecrübeler, en muhtemel senaryonun barışın kısa vadede tesis edilemeyeceği üzerine.

Her ne kadar ilk aşamalarda Hadi’nin sağlık sorunları Suudi Arabistan tarafından yönetilebilir olmasını sağlamış olsa da gelinen noktada Riyad, Yemen’de yeni bir liderlik inşa etmek zorunda kaldı. Bundan dolayı birçok uzmana göre de Başkanlık Konseyi’nin kurulması, Yemen iç savaşı bağlamında son yıllarda yaşanan en önemli gelişme olarak telakki ediliyor. Fakat konseyin Husilere karşı olmak dışında ortak özelliğinin olmaması ve derin fikir ayrılıklarına sahne olması, Başkanlık Konseyi’nin Yemen’deki savaşı sonlandırma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu gösteriyor.

Husi karşıtı cephenin güçlenişi

Konseyin üyelerine bakıldığında Suudi Arabistan’ın Husi karşıtı cepheyi güçlendirdiği görülüyor. Bu anlamda Konsey’in kuruluşu birçok uzman tarafından Husi karşıtı cephedeki ayrılığın son bulduğu şeklinde yorumlanmıştır. Nitekim konsey Husilere karşı duran sahadaki siyasi ve askeri açıdan etkin üyeleri barındırıyor. Konseyde; BAE’nin desteklediği Güney Geçiş Konseyi’nin lideri ve 2017 öncesi Aden valiliği yapan Aydarus el-Zübeydi, Husileri Şubat ayında Şebve ve el-Beyda vilayetlerinden çıkaran BAE destekli Abdurrahman Abu Zara’a önderliğindeki el-Viyat el-Amelika, Taiz merkezli Ali Abdullah Salih’in yeğeni Tarık Salih, BAE destekli Hadramevt merkezli Faraj el-Behsani’nin kontrolündeki Hadrami Elit Güçleri, Marib valisi ve el-Islah üyesi Sultan el-Arada, Suudi Arabistan ile yakın ilişkileri bulunan ve Saada vilayetinin aşiret liderlerinden olan Osman Hüseyin el-Mecali gibi Husi karşıtı aktörler yer alıyor.

Müslüman Kardeşlerin Yemen kolu olarak bilinen Islah partisinin de olumlu karşıladığı bu yeni oluşum ülkedeki siyasi ayrışmaların sona erdirilip restorasyon ve istikrarın sağlanması adına meşru aktörleri bir araya getirdi. 

Ali Abdullah Salih döneminde içişleri bakanlığı görevi yapmış Raşid el-Alimi’nin başkanlığını üstleneceği bu konseyi bir araya getiren temel nokta Husi karşıtlığı. Dolayısıyla Suudi Arabistan, Yemen sahasında Husilerle mücadelede farklı bir yaklaşım benimsiyor. Bu anlamda Riyad yönetimi askeri çözüm yerine siyasi çözüme odaklanıyor. Ayrıca Husilerin Suudi Arabistan ve BAE’ye yönelik balistik füze ve İHA saldırılarının artmasıyla Riyad ve Abu Dabi, Yemen Savaşı’nın bu ülkeyle sınırlı olmadığını ve askeri müdahalelerin sonuç vermediğini anlamıştır. Husilerin balistik füze ve İHA kapasitesini İran’dan devşirmeleri de bir anlamda meseleyi bölgesel siyaset açısından daha çetrefilli hale getiriyor.

En muhtemel senaryo

Ramazan ateşkesi ve Hadi’nin istifasıyla Yemen’deki siyasal sahne yeni bir sürece evirildi. Bu anlamda birçok senaryoyu akıllara getirse de Husilerin gelişen sürece sıcak bakmamaları, Konsey’in içerisindeki çatlaklar ve tarihsel tecrübeler, en muhtemel senaryonun barışın kısa vadede tesis edilemeyeceği üzerine.

Yeni Konsey’in kurulması üç açıdan önemli temsiliyete sahip. Birincisi, Konsey’in kurulması savaşın sonlanması hususunda Suudi Arabistan’ın 2015’ten bu yana attığı en somut adım. İkincisi, Suudi Arabistan ve BAE her ne kadar belli alanlarda rekabet ediyor olsalar da Yemen’de Husi karşıtı bloku güçlendirmede ortak siyaset izlemektedir. Üçüncüsü, Konsey’in kuruluşu sahadaki güçlü aktörleri içermesi açısından kapsamlı siyasi bir adım olarak okunabilir.

Savaş henüz bitmedi

Fakat bu durum savaşın bittiği anlamına gelmiyor. Nitekim Konsey savaşın uzamasına sebebiyet veren aktörleri de barındırıyor. Örneğin Yemen’in güneyinde bir devlet kurma amacında olan Güney Geçiş Konseyi ve İhvan’ın Yemen kolu olarak bilinen Islah partisinin konseyde yer alması, her ne kadar Husi karşıtı cephede birleşmiş olsalar da aktörlerin çıkarlarının çatışacağını gösteriyor.

GGK ile Islah partisi arasındaki çatışmaya benzer şekilde Hadramevt ile GGK arasında da kırılmalar yaşanabilir. Nitekim Hadramevt’i kontrol eden el-Bahsani GGK’nın bazı siyasi ve askeri politikalarını desteklemiyor. Dolayısıyla Konsey içerisindeki aktörler birbiriyle çatışan politikalara sahip. Bu durum konseyin işlevsiz kalacağı şeklinde yorumlanabilir. Diğer bir deyişle Konsey her ne kadar Husilere karşı birleşmiş olsa da, Husilere karşı bir zafer ilan edildikten sonra konsey üyeleri arasında bir çatışma ihtimali oldukça yüksektir.

Yemen halkı ne diyor?

Ayrıca savaşın sonlanmasına dair 1990 ve 2016’da konseyler kurulmuş ve fakat sonuç başarısızlık olmuştu. Kurulan konseylerin halkın iradesinden bağımsız olması savaşın tekrar canlanmasıyla sonuçlanmıştı. Yeni kurulan konseyin içerisinde savaşta insan hakları ihlalleri işleyen aktörlerin ve Yemen’in toprak bütünlüğüne karşı duran aktörlerin olması da Yemen halkının konseye yönelik olumsuz imaja sahip olmasına neden oluyor. Bu durum da konseyin işlevsiz kalacağı şeklinde yorumlara sebebiyet veriyor.

Müslüman Kardeşlerin Yemen kolu olarak bilinen Islah partisinin de olumlu karşıladığı bu yeni oluşum ülkedeki siyasi ayrışmaların sona erdirilip restorasyon ve istikrarın sağlanması adına meşru aktörleri bir araya getirdi. Fakat her ne kadar BM bağlamında yapılan açıklamalarda konseyin sahadaki güçlü aktörleri temsil ettiği ifade edilse de Husilerin sürece dahil edilmemesi ve radikal tutumlarına devam etmeleri barış sürecine ket vurabilir.

Muhtemel sınamalar

Öte yandan Konsey, BAE destekli Güney Geçiş Konseyi’ne yer vermesi Suudi Arabistan’ın Yemen politikasındaki dönüşümün devam ettiğini kanıtlıyor. Nitekim GGK Yemen’in fiili olarak bölündüğünü temsil eden bir aktör. Dolayısıyla 2019’daki Riyad Anlaşmasına benzer şekilde Suudi Arabistan Yemen’de ayrılıkçı gruplara meşru temsiliyet hakkı vererek, Yemen’deki toprak bütünlüğü politikasında net bir portre çizmiyor. Bu anlamda yeni kurulan Konsey’in üç temel meselede meydan okumalarla karşılaşacağı belirtilebilir.

Bunlardan ilki farklı ajandalara sahip aktörler arası ilişkiler. İkincisi Konsey ile Suudi Arabistan-BAE arasındaki ilişkiler. Üçüncüsü de Konsey’in Husilerle nasıl angaje olacağı. Bu belirsizliklerden ötürü Konsey barışa giden süreçten ziyade birçok uzmana göre ateşkese giden yol veya kırılgan bir uzlaşı olarak okunuyor. Nitekim süreç BM, ABD, Umman, aktörlerin desteklediği, Suudi Arabistan ve BAE gibi Husi saldırılarında ciddi zarar gören aktörlerin liderliğinde yürütülen müzakerelerin sonucu.

Barış adına umutlanmak için henüz erken

Bununla birlikte sürecin savaşın sonlanmasına kısa vadede yansıması zor görünüyor. Bazı uzmanlara göre Husilere karşı kurulan bu koalisyon savaşın daha da şiddetlenmesine neden olabilir. Bunu doğrular nitelikte Husiler Yemen’in geleceğini sadece Yemenliler karar verebileceğini dile getirdi. Benzer şekilde atılan adımların çaresizliğin işareti olduğunu ifade eden Husiler, Hadi’nin kararını kınadılar. Husiler müzakerelere Suudi Arabistan topraklarında olduğu için katılmıyor. Düşman toprağında değil tarafsız yerde olmalı diyorlar. Dolayısıyla Yemen’de barış adına umutlanmak için çok erken.

***

[Mehmet Rakipoğlu Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsünde araştırma görevlisidir]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.



Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın