Dolar
34.54
Euro
36.18
Altın
2,669.71
ETH/USDT
3,355.00
BTC/USDT
97,871.00
BIST 100
9,367.77
Analiz

İsrail’de koalisyon hükümeti kurulmasının düşündürdükleri

İsrail'de uzun süren siyasi tıkanıklık, son aylarda ülkeyi de etkisine alan koronavirüs pandemisi ve ekonominin geleceği, siyasi elitleri acilen karar vermeye itti ve siyasal felci andıran durum, Gantz-Netanyahu koalisyonuyla şimdilik sona erdi.

Gökhan Çınkara  | 27.05.2020 - Güncelleme : 27.05.2020
İsrail’de koalisyon hükümeti kurulmasının düşündürdükleri

İstanbul

2 Mart 2020’de üçüncü kez sandık başına giden İsrailliler için yeni bir hükümetin kurulması elzemdi. Ardı arkası kesilmeyen seçimler sadece kamu maliyesine gereksiz bir yük oluşturmuyor, aynı zamanda halkın iradesiyle demokratik siyasal sistem arasında istikrarlı bir ilişkinin kurulmasını güçleştiriyordu. İsrail’de hükümetin olağan işlerini yürütmesini engelleyen ve siyasal bir felci andıran bu durum, hükümetin kurulmasıyla şimdilik sona ermişe benziyor.


Beşinci başbakanlık dönemi başlayan Binyamin Netanyahu (Bibi), bu siyasi makamda aralıksız 11 yıl oturmak gibi çok zor bir işi başarmış durumda. Esasında Netanyahu’nun bu tür bir süreci devam ettirmeye yatkın bir siyasi lider olduğu söylenmeli. Yönetme arzusu, sıkı kontrolcü ve ben-merkezci kişiliği onu her ne pahasına olursa olsun siyasetin tepesinde kalmaya zorluyor.

Esasında İsrail’in son seçimi küresel siyasette yükselen yeni bir politik dalganın ön habercisi olarak görülebilir. Bibi’nin siyasette kalma arzusu, son seçimde aldığı sınırdaki oy potansiyeli ve koalisyon hükümeti kurması önemli bir kazanım olarak görülebilir. Fakat Bibi’nin uzayan liderliği ve bununla ilişkili olarak Bibici ekibe dahil olamayan elitlerin rahatsızlığı parti siyasetinden ziyade kanatlar arası yarışa sebep olması nedeniyle Likud’u kurumsal olarak zayıflatıyor. İsrail’de kurulan yeni koalisyon hükümeti açıkçası yeni koalisyonları da beraberinde getireceğe benziyor.

Bibi’nin liderlik özellikleri ve İsrail seçmeninin istikrar taleplerinin yanı sıra 20 Nisan’da muhalefet lideri Benny Gantz ve Likud lideri Netanyahu tarafından imzalanan koalisyon hükümeti anlaşması, birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Uzun süren siyasi tıkanıklık, son aylarda İsrail’i de etkisine alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi ve ekonominin geleceği, siyasi elitleri artık acilen karar vermeye itti. Benny Gantz açısından durum epey netameli görünüyordu. Gantz önceki üç seçim boyunca yolsuzluk suçlamalarının muhatabı olan Bibi Netanyahu’yu yerinden etmeyi başlıca siyasi söylemi haline getirmişti.

Koalisyon sürecinde Kovid-19 faktörü

Benny Gantz’ın Bibi Netanyahu’ya dönük eleştirileri temelde onun bir kamu görevine uygun olmadığı sonucunda birleşiyordu. Bibi’nin yolsuzlukları, dışlayıcı tutumu ve İsrail’in kurucu ilkelerinden (memlahtiyut) uzaklaşması, seçimler boyunca Gantz’ın dile getirdiği yaygın seçim mesajları olarak öne çıktı. Mavi-Beyaz İttifakı’nın (Kahol Lavan) bunun üzerine kurgulanması ve ertesinde Gantz’ın Bibi ile koalisyon görüşmelerine oturması ittifakın diğer bileşenlerinde (Yair Lapid ve Moşe Buji Yaalon) şok etkisi meydana getirdi. Hükümet bütçesinin durgunluğu, yeni altyapı projelerinin ertelenmesi ve sürekli yapılan anketler, siyasi elitler üzerinde İsrail’in bir hükümete sahip olması yönünde ciddi baskı oluşturuyordu. Kovid-19 krizinin aniden ortaya çıkarak İsrail’in bir numaralı gündemi haline gelmesinin İsrail’i hükümetsiz bırakmamaya dönük siyasi havayı siyasetçiler üzerinde gerçekten etkili kıldığı söylenebilir. Genelkurmay eski başkanı Benny Gantz da bu durumu daha fazla sürdürmenin gereksiz olduğu konusunda açıklamalarda bulundu. Öte yandan Kovid-19 krizi, esasında, bu yönüyle Bibi’ye halka ulaşma konusunda yeni bir kanal meydana getiriyordu. Bibi’nin her gün televizyonlara çıkarak ülkede durumun aciliyetinden bahsetmesi ve Gantz’ı birlik hükümetine katılmaya zorlaması ustaca oynanan siyasetin yansımalarıydı.

Bibi esasında tüm siyasi kariyeri boyunca yaptığı gibi krizleri fırsata çevirmeyi ustalıkla başaran Makyavelci bir figür olarak bu sürecin de üstesinden geldi. Ayrıca parti içinde kendisine alternatif bir blok oluşturabilecek siyasi figürleri bir bir tasfiye etmeye başladığı görüldü. Örneğin Likud’da siyaset yapan Gilad Erdan İsrail’i Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD’de büyükelçi olarak temsil edecek. Kudüs eski Belediye Başkanı ve Likud’un önemli figürlerinden Nir Barkat ise yeni koalisyon hükümetinde yer alamadı. Bibi’nin alternatifi olarak düşünülen Gideon Saar ise siyaseten tasfiye edilmişe benziyor. Tüm bu olay örgüleri ve tasfiyeler “Bibici Siyasetin” temel koordinatlarını tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Seçimlerden önce tasfiye ettiği figürlerle parti içi birlik mesajları veren Bibi, şimdiyse seçim sürecinde aleyhinde oldukça sert seçim kampanyası yürüten Genelkurmay eski başkanı Gantz ile koalisyon masasına oturdu. Bibi’nin siyasi pragmatizmi ve stratejik kıvraklığı, esasında onun siyasal var olma güdüsüyle eş zamanlı sivrilen mekanizmalar olarak öne çıkıyor.

İç siyasette seküler, liberal kesimlerin talepleri yankı bulacak

Mavi Beyaz İttifakı, İsrail’i her şeyin ötesinde kurguladığını ve onun gündelik siyasetin anlamını aşan bir gerçeklik olduğunu seçim boyunca vurguladı. Esasında bu söylemin, Mavi Beyaz İttifakı’na bir yandan ideolojik kamplaşmaların hâkim olduğu İsrail siyasetinde pragmatik bir hatta ilerlemesine yardımcı olduğu da söylenebilir. İsrail’de tekrarlanan seçimlerden yorulmuş ama aynı zamanda mevcut siyaset sahnesinin çeşitlenmesini arzu eden İsrailliler için Mavi Beyaz İttifakı en gerçekçi siyasi aktör olarak öne çıkıyor. Bu açıdan bakınca Bibi Netanyahu’nun Likud merkezli hükümet koalisyonlarında dindar sosyalliğin temsilcilerine, yerleşimci ve milliyetçi ekole ve onların elitlerine yer vermesi daha da ötesinde bu kesimlerin siyasi ve toplumsal taleplerini siyaset mekanizmasıyla görünür kılması İsrail’de parçalı muhalefetin konsolidasyonunu sağladı. Mavi Beyaz İttifakı’nın bu nedenle belirli bir siyasal ideolojisi olmayan ama net bir gündemi olan siyasi bir platform olduğu söylenebilir.

İsrail’de Bibi-Gantz koalisyonuyla iç siyasetin seküler, liberal ve orta-sınıfların kozmopolit taleplerinin yankı bulacağını düşünmek mümkün. İç siyasette seküler toplumsallığın jeopolitik uzantıları (belki de hamileri) olarak, ABD Yahudi Cemaatinden siyasi ve toplumsal taleplerine güçlü ve yaygın destek aldıkları görülüyor. ABD Yahudi Cemaatinin ezici bir çoğunluğunun liberal ve kozmopolit değerleri öncelediği düşünülürse koalisyonun diğer ortağı Gantz’ın işi epey kolaylaşacak. Gantz’ın siyasi portresi ve pratik adımları geniş bir küresel ağda kişisel çabalarını aşacak ölçüde yer bulabilir. Gantz’ın bu desteği sürdürebilir kılması ise İsrail’de liberal kampı hayal kırıklığına uğratmamasına ve Amerikan Diaspora Yahudilerinin jeopolitik taleplerine uygun politikaları Bibi’ye kabul ettirebilmesine bağlı. Bugünlerde sıkça tartışılan konu, İsrail’in Donald Trump yönetiminin de desteğiyle Ürdün Vadisi’ni tek taraflı olarak ilhak etmesi. Amerikan Yahudi Cemaati ise bunun şu an için gereksiz bir adım olacağını düşünüyor. Hem İsrail’in kurucu değerlerini çiğnemesi hem de uluslararası hukukta uzun vadeli bakıldığında İsrail’in manevralarını daraltacağı düşüncesi bu çevrelerde hâkim.

Hükümetin kısa vadeli hedefi ayakta kalmak

Bibi ve Gantz Koalisyonu 35 bakandan oluşacak. Bibi, Likud içerisinde baş gösteren eleştiri dalgasını bastırmak için bir takım kritik isimlere farklı görevler vererek süreci yönetmeye çalıştığını gösteriyor. Likud’un şahin kanadından olan Yariv Levin Knesset sözcülüğüne seçildi. 73 milletvekili güven oyu verirken, 46 milletvekili ise hükümete karşı yönde oy kullandı. Muhalefet lideri Yair Lapid kurulan hükümeti Kovid-19 nedeniyle yolsuzluğa verilmiş bir taviz olarak niteledi. Bibi ve Gantz ise seçmenlerine ve kadrolarına oldukça zor bir karar verdiklerini yineliyorlar. Bibi’nin 17 Mayıs’ta Knesset’te 2014 yılındaki Koruyucu Hat Operasyonuna referans vererek o zaman da Gantz ile beraber çalıştığına dair vurgusu dikkat çekiciydi. Bibi bir yanıyla Gantz’ı emrinde çalışan ve direktiflerini uygulayan eski bir mesai arkadaşı olarak görüyor ve onu yeni siyasi ortak olarak kodlama eğiliminde. Gantz ise Genelkurmay eski başkanı olmanın kendisine sağladığı popüler destek ve siyasi güveni kullanarak kendini gündelik siyaseti de aşacak şekilde İsrail’in birleştirici figürü olarak öne çıkarıyor.

Hükümetin kısa vadeli hedefinin ayakta kalmak olduğu söylenebilir. Bu nedenle büyük politik tartışmalara yol açacak siyasi, hukuki ve toplumsal düzenlemelerin koalisyonun gündeminde olmayacağını söylemek mümkün. Gantz ise siyasi kariyerinin bu ilk tecrübesini olabildiğince büyük bir siyasi sermayeye dönüştürmek için çaba içerisinde olacak. Bu çabalar; İsrail’de güncelliğini koruyan seküler ve dindar gerginliğinde yapıcı ve gerçekçi çözümler üretmek, İsrail’de yaşayan Arapların iktisadi ve siyasi haklarını derinleştirmek, İsrail’in güvenliğini koruma konusunda bölge aktörleriyle ittifak kurma politikası gütmek ve Amerikan diasporasının İsrail siyasetine yönelik endişelerine kulak kabartmak olarak sayılabilir.

Yeni diplomatik açılım ihtimali

Gantz’ın Netanyahu’nun şahin politikalarına temkinli yaklaşacağı ve hatta bunları engelleyeceği ön kabulünden hareket edilirse, Orta Doğu’da İsrail’in yeni bir diplomatik müzakere sürecini hızlandıracağı söylenebilir. Gantz’ın İsrail’in güvenlik bürokrasisine hakimiyeti, İsrail siyasetindeki popülerliği ve dış küresel aktörlerden alacağı destek düşünüldüğünde ülkenin yeni yükselen politik figürü olacağı söylenebilir. Bu ise gün geçtikçe Likud içerisinde Bibiciler ve Bibi karşıtları kamplaşmasını yoğunlaştıracaktır. İsrail sağında Gantz’ın yükselişine bağlı olarak orta vadede bir gerilemeden bahsetmenin erken ama gerçekçi olacağı düşünülebilir. İsrail’de zayıflayan sol siyaset yerini merkeze bırakırken, sol siyasetteki profesyonel politikacıların seçim başarısızlıkları merkez siyasetteki deneyimli teknokratlara alan açıyor.

Esasında İsrail’in son seçimi küresel siyasette yükselen yeni bir politik dalganın ön habercisi olarak görülebilir. Bibi’nin siyasette kalma arzusu, son seçimde aldığı sınırdaki oy potansiyeli ve koalisyon hükümeti kurması önemli bir kazanım olarak görülebilir. Fakat Bibi’nin uzayan liderliği ve bununla ilişkili olarak Bibici ekibe dahil olamayan elitlerin rahatsızlığı parti siyasetinden ziyade kanatlar arası yarışa sebep olması nedeniyle Likud’u kurumsal olarak zayıflatıyor. İsrail’de kurulan yeni koalisyon hükümeti açıkçası yeni koalisyonları da beraberinde getireceğe benziyor.

[Kudüs İbrani Üniversitesi Truman Center’da ve Brandeis Üniversitesi Schusterman Modern İsrail Araştırmaları Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak bulunan Gökhan Çınkara İsrail, Filistin siyaseti, Yahudi dünyası ve Orta Doğu toplumları ve siyaseti konularında akademik çalışmalar yürütüyor]

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın