Dolar
38.44
Euro
43.70
Altın
3,286.56
ETH/USDT
1,803.00
BTC/USDT
94,424.00
BIST 100
9,432.55
Teknoloji

'2020'de canlı popülasyonunun 3'te 2'si yok olabilir'

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Yaşayan Gezegen Raporu'nda, önlem alınmaması durumunda 2020 itibarıyla yeryüzündeki canlı popülasyonunun 3'te 2'sinin (yüzde 67) kaybedilebileceği uyarısında bulundu.

Semra Orkan  | 27.10.2016 - Güncelleme : 27.10.2016
'2020'de canlı popülasyonunun 3'te 2'si yok olabilir'

Istanbul

İSTANBUL 

WWF tarafından iki yılda bir hazırlanan ve dünyanın mevcut durumunu özetleyen Yaşayan Gezegen Raporu'nda, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı nüfusunda (memeliler, balıklar, kuşlar, iki yaşamlılar, sürüngenler) ortalama yüzde 58'lik genel bir düşüş olduğu vurgulandı.

Bu azalmanın, karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38'lik, denizde yaşayan popülasyonlarda yüzde 36'lık, tatlı su popülasyonlarında ise yüzde 81'lik bir düşüş anlamına geldiği belirtilen raporda, hiçbir önlem alınmaz ve bu gidişat devam ederse, 2020 itibarıyla dünyadaki canlı popülasyonunun yüzde 67'sinin (yaklaşık 3'te 2'si) tamamen yok olabileceği ifade edildi.

Bilim insanlarının "Antroposen" adı verilen yeni bir jeolojik çağa girildiğini vurguladığı raporda, bu çağda insan etkisiyle iklimin hızla değiştiği, okyanusların asitlendiği, canlı toplulukların yok olduğu ve bütün bu değişimlerin bir insanın yaşam süresi içerisinde ölçülebilecek bir hızla gerçekleştiği kaydedildi.

Raporda, dünyadaki canlı yaşamını yok oluşa sürükleyen 5 büyük tehdit olduğu ileri sürülerek, "Yaşayan Gezegen Raporu 2016, canlı yaşamını tehdit eden beş büyük soruna dikkat çekiyor; habitat kaybı ve bozulması, türlerin aşırı tüketimi (hem hayvan hem bitki), kirlilik, istilacı türler ve hastalıklar ve iklim değişikliği." denildi. 

"Biyolojik çeşitliliğin kaybolması ekosistemin çökmesine neden oluyor"

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, 2014'de yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu'nda türlerin nüfusundaki genel düşüşün yüzde 52 olduğunu hatırlatarak, bu oranın iki yıl içinde yüzde 58'e çıktığının altını çizdi.

Baştak, türlerin yok olmasının yalnızca çok sevilen panda, kaplan ve deniz kaplumbağası gibi hayvanların yok olması anlamına gelmediğini vurgulayarak, şu ifadelere yer verdi:

"Biyolojik çeşitliliğin kaybolması bir ekosistemin çökmesine neden oluyor. Bu çöküş beraberinde temiz havayı, suyu, gıdayı ve iklim hizmetlerini de götürüyor. Bu yılki Yaşayan Gezegen Raporu, bu kötüye gidişi durdurmak için bize yol gösteriyor ve üzerimize düşen görevleri sıralıyor. Bunların başında gıda, enerji ve suya herkesin erişebildiği, biyolojik çeşitliliğin korunduğu, ekosistem bütünlüğünün güvenceye alındığı koşullar oluşturmak geliyor. Yaşayan Gezegen Raporu'nun uyarıları bir saat alarmına benziyor. Bu uyarıları dikkate alarak harekete geçmemiz gerek. 21. yüzyılda insanların çözmesi gereken iki temel sorun var. Doğayı tüm biçim ve işlevleriyle korumak ve kaynakları sınırlı bir gezegende insanlar için adil bir yaşam alanı yaratmak. Zor ama iki sorunun da üstesinden gelecek bilgi birikimine sahibiz. Yeter ki sadece bir dünyamızın olduğunu ve bu dünyanın doğal sermayesinin de sınırlı olduğunu kabul edelim. Bu anlayışı benimsersek çözüm yolundaki en büyük adımı atmış oluruz."

Raporun analizlerini içeren "Yaşayan Gezegen Endeksi (YGE)", çeşitli omurgalı türlerin popülasyon verisini toplamak ve zaman içinde popülasyon büyüklüklerinde yaşanan ortalama değişimleri hesaplamak için biyolojik çeşitliliği ölçüyor.

2020'de omurgalıların yüzde 67'si kaybolabilir

YGE, aralarında memeliler, kuşlar, balıklar, amfibiler, sürüngenlerin olduğu 3 bin 706 omurgalı türüne ait 14 bin 152 popülasyonun izlenmesiyle elde edilen bilimsel verilere dayanıyor.

Rapordaki YGE'ye göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı nüfusunda yüzde 58'lik genel bir düşüş yaşandı. Bu da son 40 yılda memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, çift yaşamlıların ve balıkların, popülasyon varlıklarının yarısından fazlasının yok olduğu anlamına geliyor.

Düşüş eğilimi devam ederse, 2020 itibarıyla türlerin popülasyonlarının yüzde 67'si kaybolabilir. Popülasyondaki düşüşün nedenleri arasında habitat kaybı ve bozulması, kirlilik, istilacı türler ve hastalıklar, aşırı avcılık ve iklim değişikliği gösteriliyor.

Rapora göre, ormanlar, bozkırlar, çayırlar, çöller, şehirler ve tarımsal alanlarda izlenen bin 678 türe ait 4 bin 658 popülasyonda yüzde 38'lik düşüş yaşandı.

Balıklar tükeniyor

Göller, nehirler ve sulak alanlardaki 881 tatlı su türüne ait 3 bin 324 popülasyon üzerindeki gözlemlere göre ise yüzde 81'lik düşüş oldu. 

Mercan kayalıkları, mangrov ormanları ve balıkçılık sahaları dahil olmak üzere okyanuslar ve denizlerdeki bin 353 deniz türüne ait  6 bin 170 popülasyonda da toplam yüzde 36'lık azalma yaşandı.

Raporda, küresel balık avına stok sağlayan balık popülasyonunun büyük bir kısmının aşırı avlanmış durumda olduğu ya da tamamen tükendiği ifade ediliyor.

Afrika filleri tehdit altında

Raporda, Afrika fillerinin yasa dışı avcılık başta olmak üzere, aşırı sömürülmenin, habitat bozulmasının ve yaşam alanı kaybının ciddi tehdidi altında olduğuna da işaret edilerek, bugün yalnızca 415 bin Afrika filinin kaldığı bilgisi veriliyor.

Köpek balığı, keler ve vatozların, aşırı avcılık sebebiyle tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun tahmin edildiği rapora göre, Irrawaddy yunusu gibi nehir yunuslarının nüfusu da tesadüfi avcılık sebebiyle hızla düşüyor.

2016 Yaşayan Gezegen Raporu'ndaki endekse, daha önceki rapordan farklı olarak 668 tür ve 3 bin 772 popülasyon eklendi.

Muhabirler: Semra Orkan - Yasemin Kalyoncuoğlu


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.