Narin Güran cinayeti davasının ikinci duruşmasında tanıklar dinleniyor
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada ikinci duruşma başladı.

Diyarbakır
8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.
Tanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşma, kamerayla kayıt altına alınıyor.
Baba Arif Güran, "müşteki", 1'i tutuklu 3 kişi "tanık", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık da komisyon üyesi milletvekilleriyle duruşmayı takip ediyor.
Tanıklar dinleniyor
Kimlik tespitlerinin ardından 1'i tutuklu 3 kişinin "tanık" olarak dinlenilmesine geçildi.
İlk olarak amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A. adli gözlem odasından tanık olarak dinlendi.
R.A, olay gününe ilişkin, şunları söyledi:
"Tarlaya gittik. Salim Güran da tarlaya geldi. Saat 08.00-09.00 gibi geldi yanımıza. Bir saat kaldıktan sonra gitti. Daha sonra 15.00-16.00 gibi Salim tarlaya yanımıza geldi. Oturduk biraz, çay yaptık. Babamı aradı Salim. Babam da kendisine yemek yiyip geleceğini söyledi. Salim Güran ile çay içerken babam yanımıza geldi. Salim Güran her gün nasılsa o gün de öyle görünüyordu. Daha sonra Salim üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı. Kıyafetlerinin kirli olduğunu söyledi. Akşam 18.00 gibi de ben, Salim ve babam yemek yapıp yedik. Birisi Salim Güran'ı o sırada aradı. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Kız kaybolmuş dediler. Salim 'Bu saat kız kaybolma saati midir?' diyerek araca binip gitti babamla. Onlar gidince ben ve kardeşim tarlada kaldık."
Duruşmada, Salim Güran ile telefon görüşmesine ilişkin ses kayıtları da dinletilen R.A, "Mısır tarlasındaki fıskiyeler yere düşüyor. Onu konuşmuşuz. Orada bir fıskiye düşmüş. Onu söylemiş. Olay günü mü konuştuk, hatırlamıyorum. Sadece o gün değil her zaman arardı." dedi.
Mahkeme başkanının, "Tutuklandığında tutulan bir tutanakta Salim'e küfrederek, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım Salim geldiğinde kıyafetleri kirliydi, ayakları ıslaktı.' diyerek ağlamışsın. Neden böyle yaptın?" sorusu üzerine R.A, "Komutanlar karakolda sorduğunda ayakları ıslak olduğuna dair sorularına yok demiştim. Ben böyle bir şey demedim. Salim'in ayaklarına fazla bakmadım ama normaldi. Fazla dikkatimi çekmedi." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanının "Kaçak elektrik için kullandığınız bir alet mi var?" diye sorması üzerine kaçak elektrikle ilgili bir şey bilmediğini öne sürdü.
Mahkeme başkanının, "'Salim 15.00-16.00 gibi yanımıza geldi.' dedin. 15.52 gibi telefon görüşmen oldu. Neden yanında olduğunu söyledin?" sorusunu ise R.A, "Salim Güran bir kez kıyafetini değiştirmek için eve gidip geldi. 15 dakika sürdü. Bu saat 18.00 gibiydi." karşılığını verdi.
Savcının, "Salim ile 15.52'de telefon görüşmeni hatırlıyor musun? Babanı iki kez aramış. Buna ilişkin ne diyorsun?" diye sorması üzerine R.A, "Salim 15.00-16.00 gibi yanımdaydı. Hatırlamıyorum. Tahmini olarak söylemişim. Saatleri net hatırlamıyorum." dedi.
Mahkeme başkanının, "Salim yanına geldikten sonra ne zaman aradı?" sorusuna ise "Yanıma gelir gelmez babamı sorarak aradı." ifadesini kullandı.
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in, "Sana soruşturma aşamasında herhangi bir telkinde bulunuldu mu? Saatler konusunda kimse sana uyarılarda bulundu mu?" sorusuna ise R.A, "Kimse bana bir şey söylemedi. Saat konusunda kimse uyarıda bulunmadı." dedi.
R.A, Eren'in, "Tarlada baban ve Salim'in dışında başka kimseyi gördün mü?" sorusuna da "Köyden birileri vardı. İnek ve hindilerini getiriyordu. Ben ve küçük kardeşim vardık. Birkaç kuzumuz vardı. Kardeşim ona bakıyordu." yanıtını verdi.
Eren'in, "Salim kıyafet değiştirmek için mi gitti? Üzerindeki kıyafetleri hatırlıyor musun?" sorusuna R.A, kıyafetleri net hatırlamadığını belirtti.
Avukat Aydın Özdemir'in, "Tutuklandığında ağlaman, bağırman oldu mu?" sorusu üzerine R.A, karakolda bir kez ağladığını belirtti.
R.A, Özdemir'in "Salim Güran saat 16.00-18.00 arasında uzun süreli yanınızdan ayrıldı mı?" sorusuna, "15.00-16.00 arası yanımıza geldi. Uzun bir süre yanımızdan ayrılmadı." karşılığını verdi.
Mahkeme başkanının, "Olay günü elektrikçi hiç yanınıza geldi mi?" sorusu üzerine R.A, hatırlamadığını ileri sürdü.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Olay günü Salim Güran senin kız kardeşlerini hiç eve bıraktı mı?" sorusu üzerine R.A, "Olay günü böyle bir şey olmadı. Olaydan 1-2 gün önce bıraktığını hatırlıyorum." beyanında bulundu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsilen duruşmaya katılan avukatların, "Salim ile telefon görüşmesinde sen neredeydin?" diye sorması üzerine R.A, yukarıdaki tarlada olduğunu öne sürdü.
Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, okuma yazma bilip bilmediğini sorması üzerine R.A, "Okumam ve yazmam normal." dedi.
Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun "Olay günü akşama doğru 'DEDAŞ'tan görevliler geldi' şeklinde baban Salim'i aradı mı?" şeklinde soru yöneltmesi üzerine R.A, "Olay günü olup olmadığını hatırlamıyorum. Daha önce bir araç geldiğinde babam aramıştı. Olay günü olup olmadığını bilmiyorum. Çingeneler de gelip gidiyordu." ifadelerini kullandı.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın olay günü öğleden sonra hangi tarlada olduğunu sorması üzerine R.A, Salim Güran yanına geldiğinde 'yukarı tarla' olarak belirttiği yerde olduğunu, orada kaldığını ileri sürdü.
R.A, Ataş'ın "Aşağı tarlada tümsek tepe gibi bir yer var mı?" sorusuna, bildiği böyle bir tümsek tepe olmadığını belirtti.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın "Salim Güran'ın kayınpederini tanıyor musun?" sorusu üzerine R.A, o kişiyi tanımadığını öne sürdü.
Eryılmaz'ın olay günü Salim Güran'ı kayınpederinin çiftliğine gidip gitmediğini sorması üzerine R.A, "Ben ve Salim bir kez çiftliğe gittik, orası olabilir, bilmiyorum. Olay günü de olabilir olay günü olmayabilir de. Fıskiyeleri bırakmak için gittik. Mahfuz diye biriyle konuştu. 'Mahfuz ineklerin pisliğini buraya bırak.' dedi. Saati de hatırlamıyorum." yanıtını verdi.
adli gözlem odasından tutuklu şüpheli 15 yaşındaki R.A'nın dinlenilmesinin ardından mahkeme başkanı tarafından bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin görüntünün izleneceği belirtildi.
Bunun üzerine sanık avukatı Mustafa Demir söz alarak, "Celse arasında hukuksuz bir şekilde video geldi. Bu nedenle bu konuda işlem yapılmamasını talep ediyoruz." dedi.
Mahkeme başkanı, söz konusu görüntünün Erhan Güran'ın evine taktırdığı kamera görüntüsü olduğunu, bir ihbar üzerine görüntünün Diyarbakır Barosu'na geldiğini ve baronun görüntüyü mahkemeye sunduğunu hatırlattı.
Ortada bir muğlak durum kalmaması için görüntünün dosyaya eklediklerini ifade eden mahkeme başkanı, sanık avukatının talebinin reddine karar verdiklerini bildirdi.
Duruşmada, daha sonra Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül'den bir gün önce Tavşantepe Mahallesi'nde amca Erhan Güran'ın evinin bahçesinde bazı aile bireylerinin katılımıyla yapılan toplantıya ilişkin kaydedilen görüntünün bir kısmı izlendi.
"Bana vurdular. Karnım direğe çarptı. Gömleğimi yırttılar"
Görüntünün ardından Tavşantepe Mahallesi'nde çobanlık yapan Ahmet A. (33) tanık olarak dinlendi.
Mahkeme başkanının, "Görüntüde yer alan kişi sen misin?" sorusu üzerine Ahmet A, görüntüde yer alan kişinin kendisi olduğunu belirtti.
Mahkeme başkanının, "Ahmet bey sizi neden çağırdılar?" sorusuna Ahmet A, "Erhan ağabeyin evine beni çağırdılar. Bana, 'Sen de dışardasın, çobanlık yapıyorsun, bir şey gördün mü?' dediler. Yabancı araba hiç görmedim." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanının, "Narin'i olay günü gördün mü?" sorusuna Ahmet A, Narin'i görmediğini ileri sürdü.
Mahkeme başkanının, "Sana neden inanmıyorlar, seni arka tarafa çektiler, ne yaptılar?" sorusuna Ahmet A, "Bana vurdular. Karnım direğe çarptı. Gömleğimi yırttılar." diyerek ağladı.
Mahkeme başkanının, "Kız muhabbeti nedir?" sorusu üzerine Ahmet A, şöyle konuştu:
"Kız görmedim. Enes'in (Narin'in ağabeyi) kızla birlikte olduğuna şahit olmadım. Namusum ve şerefim üzerine kimseyi görmedim. Ahırda bile kimseyi görmedim. Ahır zaten uzaktadır."
Başkanın, "Enes'in kız getirdiğini gördün mü, olaydan sonra kimse sana baskı yaptı mı?" sorularını Ahmet A, "görmedim" ve "yok" şeklinde yanıtladı.
Mahkeme başkanının, "Seni neden çağırdılar?" sorusu üzerine Ahmet A, "Hayvanları otlatıyorum. Güran ailesinden bazıları bana 'gel' dediler. Ben de hayvanların işlerini bitirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp gittim. Ne için gittiğimi de bilmiyordum." ifadelerini kullandı.
Başkanın, "Savcıya bir şey söyleme diye tehdit ettiler mi?" sorusunu Ahmet A, "Bana bir şey söylemediler." diye yanıtladı.
Savcının, "Güranlarla alakalı bir iletişimin var mı, Salim, Yüksel, Enes ve Nevzat' tanıyor musun?" sorularını Ahmet A, "Güranlarla bir işim yok. Köylümüz olduğu için tanıyorum." şeklinde cevapladı.
Savcının, "Salim ile Nevzat'ın arası nasıldı?" sorusu üzerine Ahmet A, Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar'ın kardeş gibi olduklarını kaydetti.
Savcının, "Çağırdıklarında beni de döverler diye korktum' demişsin" ifadesini kullanması üzerine Ahmet A, "Erhan ağabeyler belki beni de döverler diye korktum. Çünkü kızları kaybolmuş diye." dedi.
Savcının, "Seni dövmek için kimler arkaya götürdü?" sorusu üzerine Ahmet A, şu ifadeleri kullandı:
"Kurtuluş, Salih, Ömer ve Baran götürdü. Dövdüler. Ben ne ise doğru söylüyorum. Bir şey bilmiyorum. O günden sonra ben de çok üzüldüm. Yemek yiyemedim. Ben çoban olduğum için çok dolaşırım bölgede. Bir şey görüp görmediğimi soruyorlar."
Savcının, "Enes'i sana çok soruyorlar. Neden duymadım diyorsun? Kürtçe bilmesem de Türkçe biliyorum. Enes ismi çok geçiyor." sorusu üzerine Ahmet A, "Ben ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Bana, 'Enes'i gördün mü?' diyorlar. Ben, Enes'i nereden göreceğim. Sabah 06.00'da gidiyorum. Akşam dönüyorum. Çobanım. Kimseye zararım olmaz." diye konuştu.
Avukat Nahit Eren'in, "Narin'i öldürüldüğü gün herhangi bir araç gördün mü? Hayvanları dereye götürdün mü?" sorusunu üzerine Ahmet A, hayvanlarını dereye götürmediğini ve araç görmediğini savundu.
Eren'in, "Toplantıda hakaret ve küfürleri duydun mu, sana edildi mi?" sorusunu Ahmet A, "Hayır, bana böyle bir laf edilmedi." şeklinde yanıtladı.
Eren'in, "Aile, bir cinayetin sebebini sorguluyor. Sana hareketliliği soruyorlar. Başka bir adamı soruyorlar." demesi üzerine Ahmet A, "Hatırlamıyorum. Bilmiyorum." dedi.
Eren'in, "Kürtçe soru soruyor. Şerefsiz Enes diye söylemleri duydun mu?" sorusu üzerine Ahmet A, duymadığını iddia etti.
Avukat Eren'in "Erhan elini masaya vuruyor, 'Biz bir şey duyduk. Biz onu buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş.' dediler." demesi üzerine Ahmet A, ağladı.
Ahmet A, "Okumam yazmam yok. Allah'ın fakir kuluyum. Bir şey bilmiyorum. Benden ne istiyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının, "Neden sana soruyorlar, hakaret ediyorlar?" sorusu üzerine Ahmet A, "Gücüm yetmiyor. Allah hakkımızı bırakmasın." diye konuştu.
Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş'ın, "Suç duyurusunda bulundun mu?" sorusuna Ahmet A, suç duyurusunda bulunmadığını aktardı.
Duruşmada söz alan tutuklu sanık Enes Güran'ın, "Benim ismimi kim orada kullandı? Hakkımda ne konuşmuşlar?" demesi üzerine Ahmet A, "Bilmiyorum. O kadar insanın arasında sana neden iftira edeyim ki." diye konuştu.
Tutuklu sanık Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun, "Adam veya kadın gördün mü?" sorusunu Ahmet A, "Ben trafik polisi değilim ki kimlik sorayım. Kimseyi görmedim." diye yanıtladı.
Amca Erhan Güran dinlenildi
Duruşmada, daha sonra tanık olarak amca Erhan Güran'ın dinlenilmesine geçildi.
Mahkeme başkanının, "Önceki celse evine kamera takmanızı, 'Birileri bir şey yapar, üzerimize atmasın diye tedbir amaçlı taktırdım.' dedin. Keşke o zaman toplantı olduğunu söyleseydin." ifadeleri üzerine Erhan Güran, şöyle konuştu:
"Kamera taktırmamızın nedeni iftiralara maruz kalmamak için. Ahmet'i (Tavşantepe Mahallesi'nde çobanlık yapan Ahmet A) çağırdım. Köylüyüz, 'Kızımız kayıp bize yardımcı ol.' dedim. 'Ben görmedim.' dedi. Sonra yanımdan şüpheli hareketler ile kaçtı ve uzman çavuşu çağırdım. Sonra köyün dışına çıktı, hayvanları tek başına gönderdi ve kaçtı. Sonra, 'Gidin çağırın.' dedim, eve kaçtı. Ardından bizim aileye, 'Gidin getirin.' dedim. Hiç kimseyi görmediğini söyledi. Şüphelendik ve soruları sorduk. Sorduğumuz sorular tamamen kızımızın bulunması içindir. Ailemiz kesinlikle bir senaryo çizmedi ama senaryonun içinde yer aldı. Böyle bir senaryo yok. Çobanı dinlememiz kesinlikle şüpheli hareketlerinden kaynaklıydı."
Mahkeme başkanının, "Neden ilk celse bana çobanı çağırdığınızı söylemediniz? Ona göre işlem yapardık." sorusu üzerine Erhan Güran, "O zaman aklıma gelmedi. Sizden gizlediğimiz hiçbir şey yok. O zaman unuttum. Bize, 'Aile bir şey yapmıyor, sadece çay içiyor.' diyorlardı. Biz de bir şey yaptığımızı göstermek için yaptık. Sadece çobanı değil başka kişilere de soru sorduk." beyanında bulundu.
Mahkeme başkanının, "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı suç duyurusunda bulundu. Bu konuya ilişkin sizin daha sonra ifadeniz alınabilir. Buna ilişkin ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine Erhan Güran, "Bizi kızımızı öldürmekle itham etmesinler. Gerekiyorsa idam etsinler. Benim elim çobana değmedi ama birkaç tokat atıldı." dedi.
Savcının, "Çobanı dövmek için arka tarafa gittiniz mi?" sorusunu Erhan Güran, şöyle yanıtladı:
"Çoban o sırada 'Ben Erhan'a konuşacağım.' dediği için gittim. Orada İsa diye birisini söyledi. Bir iki isim söyledi. Bir kadın ismi söyledi. Biz gittik o kadınla konuştuk. O günü dışarı çıkmadığını söyledi. Çobanın yalan söylediğini söyledi. Gençler ani refleks olarak arkaya götürdüler. Ben sonra kızdım. Belki toplumun içinde konuşmazdı. Orada konuşurdu. Devamını da alamadık. Zaten ondan sonra çoban ile hiç görüşmedik ve onunla konuşmadık. Ben şüphelendiğim için sorduk."
Diyarbakır Barosu avukatı Gevriye Atlı'nın, "Ahmet'i neden çağırdınız?" sorusuna Erhan Güran, bilinçli olarak toplanmadıklarını savundu.
Erhan Güran, "Çobandan bir günde şüphelenmedim. İlk günden beri şüpheli davranıyordu. Sürekli kaçıyordu. Ona soru sormak için çağırdık. Biz de kızımız kayıp olduğu için bir şeyler yapmak istiyorduk. Hayatımda ilk kez kamera taktırdım. Kesinlikle kameraya müdahale etmedim. Bazen elektrik kesintisi olduğu için kapanırdı." diye konuştu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Elif Aslı Şahin'in, "Daha önce kimseyi sorguladınız mı?" sorusunu Erhan Güran, "Şeyma Kaya'ya soru sordum. Çelişkili bilgi veriyordu. Narin çıkmasaydı, biz yine başka kişilere soracaktık." şeklinde yanıtladı.
Tutuklu sanık Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ'ın, "Ahmet A. ve Nevzat Bahtiyar arasında bir bağlantı var mı?" sorusu üzerine Erhan Güran, "Sorguladığımızda Nevzat diye biri yoktu. Sonradan ortaya çıktı." dedi.
Tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, "Toplantı bir gün önce yapılıyor. Ertesi gün cenaze bulunuyor. Bu tesadüf mü?" sorusunu Erhan Güran şöyle yanıtladı:
"Tamamıyla tesadüf. O zamana kadar belki şüphelenmiyordum. O gün şüphelendim belki."
Duruşmada, daha sonra müşteki olarak baba Arif Güran'ın dinlenilmesine geçildi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yanık'tan açıklama
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, "Ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak, suçlular kimse gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek." dedi.
Duruşmayı komisyon üyesi milletvekilleriyle takip eden Yanık, Diyarbakır Adliyesi önünde gazetecilere, komisyon olarak en başından itibaren duruşmayı yakından takip etiklerini söyledi.
Bugün de duruşmayı komisyon olarak izlemek istediklerini belirten Yanık, maddi gerçeği ortaya çıkaracak olanın mahkeme olduğunu ifade etti.
Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En başından itibaren süreci takip eden ve bugün de mahkemede bizzat gözlemleme şansı elde ettiğimiz için açık yüreklilikle söyleyebiliriz, gerek soruşturma evresi gerek şu anda yargılama evresinde, delillerin tamamının toplanması maddi gerçeğe ulaşma noktasında bütün ilgili birimler ellerinden geleni yapmışlar. Mahkeme heyetimizin de dosyaya çok hakim. Titizlikle, detayları dahi ortaya çıkarabilmek için elinden gelen çabayı ortaya koyduğunu görüyoruz. Ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak, suçlular kimse gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek. Dolayısıyla takdir edersiniz ki bu anlamda bir ihsas-ı reyde bulunmamız şu aşamada çok yanlış olur. O yüzden bu konuda hem ben hem arkadaşlarım, komisyon olarak son derece titizlik gösteriyoruz. Ve kurumlarımızın, mahkememizin, yargı mensuplarımızın, kolluk güçlerimizin geçmişte ve bugüne kadar yaptıkları çalışmalarla maddi gerçeğin ve suçluların ortaya çıkacağını ümit ediyoruz ve bekliyoruz. Bütün kamuoyu ve Türkiye olarak bunu bekliyoruz."
"Olayın tam ve açık bir biçimde ortaya çıkarılmasına katkıda bulunacağını düşündüğümüz tanıkların maddi gerçeği ortaya çıkarmak için yeterince katkıda bulunmamalarını doğrusu toplum ve kamu güvenliği açısından üzüntüyle karşıladığımı ifade etmem gerekiyor." diyen Yanık, Narin'in kendisine "tanıdık bir ortamda" hayatını kaybettiğinden emin olduklarını söyledi.
"Belki aile içinde belki aile dışında onu bilmiyoruz." ifadesini kullanan Yanık, çocukların kendilerini en güvende hissettikleri, hissetmeleri gereken ortamlarda bu tür olayların yaşanıyor olmasının son derece üzüntü verici olduğunu bildirdi.
Derya Yanık, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak sonuna kadar süreci bir gözlemci olarak takip edeceklerini anlatarak, şunları kaydetti:
"Türk milleti, Türkiye kamuoyu, 85 milyon Narin'in kaybolduğu haberi basında yer bulduktan itibaren cesedi bulununcaya kadar ve bugün de sorumluların ortaya çıkarılması, cezalarını alması noktasında yargılama sürerken tam bir duyarlılık, çok yüksek bir farkındalık sergiledi. Bu elim olayın belki teselli olacağımız tek tarafı bu olabilir. Çocuklarımıza yönelik tehditlerde, çocuklarımıza yönelik şiddet olaylarında bu yüksek farkındalık, çocuklarımızı korurken, korumak isterken sığınacağımız en büyük güvence olacak."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.