Dünya

79. BM Genel Kurulu görüşmelerinde İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırıları önemli yer tuttu

ABD'nin New York şehrinde düzenlenen 79. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu görüşmelerinde konuşan liderlerin gündeminde İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırıları önemli yer tuttu.

25.09.2024 - Güncelleme : 25.09.2024
79. BM Genel Kurulu görüşmelerinde İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik saldırıları önemli yer tuttu

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, 79. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti.

Konuşmasına, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ve Filistin heyetinin oturuma katıldığını belirterek başlayan Lula da Silva, uluslararası konularda "daireler çizilerek yetersiz sonuçlar elde edildiğini" söyledi.

Lula da Silva, "Artan ızdırap, kızgınlık, gerilim ve korkunun olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Jeopolitik anlaşmazlıklar ve stratejik rekabetin uzun süren kızışmasına şahit oluyoruz." dedi.

Gazze ve Batı Şeria'da yaşananların sona ermesi gerektiğine işaret eden Lula da Silva, "Şu anda Lübnan'a da tehlikeyle yayılan, son dönemlerin en büyük insani krizine şahit oluyoruz." diye konuştu.

Lula da Silva, 7 Ekim 2023'te olanlardan sonra Filistin halkının toplu cezalandırıldığını vurgulayarak, İsrail'in Gazze'ye saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 40 bini aşkın kişinin öldürüldüğünü söyledi.

"Savunma hakkı, intikam hakkı haline gelmiştir ve bu, esirlerin serbest bırakılması için anlaşmanın önüne geçiyor, ateşkesi erteliyor." diyen Lula da Silva, Sudan ve Yemen'de yaklaşık 30 milyon kişinin çektiği acıların "unutulduğunu" ifade etti.

Ürdün Kralı 2. Abdullah, bölgede yaşanan gelişmelere işaret eden Kral Abdullah, "Çoğu zaman dünyamızda kargaşanın olmadığı bir an bile geçmez ama şu anda yaşadığımızdan daha tehlikeli bir zaman hatırlamıyorum" dedi.

BM'nin "meşruiyetinin kalbine darbe indiren ve küresel güveni ve ahlaki otoriteyi çökertme tehdidinde bulunan" bir krizle karşı karşıya olduğunu dile getiren Kral Abdullah, tüm dünyada başta BM olmak üzere uluslararası kurumlara yöneltilen yetersizlik söylemlerine dikkati çekti.

Kral Abdullah, Gazze ve Filistin konusuna ilişkin, "7 Ekim'den bu yana Gazze'de gerçekleştirilen benzeri görülmemiş boyuttaki zulüm hiçbir şekilde haklı gösterilemez. Filistinliler 57 yılı aşkın süredir işgale, adaletsizliğe ve zulme katlandılar ve bu yıllar boyunca ise İsrail hükümetinin kırmızı çizgileri aşmasına izin verildi." değerlendirmesinde bulundu.

Arap dünyasının barışçıl çabalarına dikkati çeken Kral Abdullah, "Arap dünyası, barış karşılığında ilişkilerini normalleştirmeye hazır olarak İsrail'e elini uzattı, ancak peşpeşe gelen İsrail hükümetleri, kendisine karşı herhangi bir caydırıcı durum olmamasından dolayı kazandığı dokunulmazlık nedeniyle çatışmayı seçti." şeklinde konuştu.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a düzenlediği saldırıların durdurulması çağrısında bulundu.

Katar Emiri "Mevcut İsrail hükümeti altında barış için bir ortak yok." dedi.

İsrail'in yaklaşık bir yıldır Gazze'de devam eden saldırılarına işaret eden Şeyh Temim, "(BM’deki bu konuşmaları), (İsrail’in Gazze'de 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü) Savaşı durdurmaya yönelik somut adımlar takip etmezse dünyada güvenlik, barış ve istikrarın konuşulmasının bir anlamı yok." ifadelerini kullandı.

Katar Emiri, "Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurun, Lübnan’a yönelik savaşı durdurun." şeklinde konuştu.

Ülkesinin Gazze'de ateşkes müzakerelerine aracılık etmesine ilişkin ise Şeyh Temin, bunun "stratejik bir tercih" olduğunu ve "kalıcı ateşkes sağlanana kadar İsrail'in şüphe ve suçlamalarına rağmen çabalarına devam edeceklerini vurguladı.

Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, "Birilerine karşı apartheid yapılırken sessizce oturup izlemeyeceğiz." dedi.

Ülkesinin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında açtığı soykırım davasına verilen uluslararası desteği memnuniyetle karşılayan Ramaphosa, "Tek kalıcı çözüm, İsrail ile yan yana var olacak ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıdır." diye konuştu.

Ramaphosa, Güney Afrika'nın 1990'larda sona eren apartheide karşı onlarca yıl süren mücadelesini hatırlatarak, "Birilerine karşı apartheid yapılırken sessizce oturup izlemeyeceğiz." ifadesini kullandı.

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Viola Amherd, "Birçok ülke gibi biz de dünya çapında artan gerginliklerin ve yeni çatışmaların ortaya çıkışını endişeyle takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Amherd, ciddi insan hakları ihlallerinin artmasına ve uluslararası olarak tanınan sınırlara karşı açıkça büyüyen bir saygısızlığa tanık olduklarını belirtti.

Amherd, savaşlar, felaketler, çevreye verilen zararlar ve teknolojik gelişmelerin getirdiği fırsat ve riskler gibi büyük zorluklarla karşı karşıya olduklarını belirterek, bu sorunların çözümünde BM'nin oynayacağı önemli role işaret etti.

Ülkelerin birlikte çalışarak sorunların üstesinden gelebileceğini kaydeden Amherd, "Dünyamızın bloklara bölünmesine izin vermemeliyiz. Dünyanın tüm büyük bölgeleriyle, karşılıklı çıkarımıza olan ve herkes tarafından saygı duyulan ilkeler konusunda müzakere etme isteğimizi göstermeliyiz. Bu her zaman uluslararası hukuk tarafından desteklenmeli." değerlendirmesinde bulundu.

Amherd, Myanmar, Ukrayna, Sudan ve Orta Doğu'da birçok ülkede uluslararası insancıl hukukun ihlallerine tanık olduklarını da söyleyerek, "İsviçre, BM Güvenlik Konseyi'nin özellikle Gazze ve Sudan için ateşkes kararları almasını sağlamaya güçlü şekilde kararlı. Bu kararlar acilen uygulanmalı ve saygı görmeli." ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında AB dışişleri bakanlarıyla yaptığı gayri resmi toplantının ardından basına açıklamalarda bulundu.

Toplantı başlıkları arasında İsrail ile Hizbullah arasında Lübnan sınırında ve başkent Beyrut'ta şiddetlenerek devam eden çatışmalar ve Gazze ile Batı Şeria'daki durumun yer aldığını belirten Borrell, "Gazze'deki durumu anlatacak kelime kalmadı. Felaket devam ediyor. Lübnan'daki gerilimin tırmanması ise son derece tehlikeli ve endişe verici." dedi.

Borrell, Lübnan'da 18 Eylül'de çok sayıda telsizin patlatılmasının "halk arasında terör yarattığını" söyleyerek, "Neredeyse tam teşekküllü bir savaşın içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Daha fazla askeri saldırı, daha fazla hasar, daha fazla yan hasar ve daha fazla kurban görüyoruz." diye konuştu.

"(Lübnan'a saldırılar) Bunlar hedefli ve aynı zamanda rastgele saldırılardır"

Saldırılardan en fazla etkilenenlerin siviller olduğuna dikkati çeken Borrell, aynı zamanda sivillerin bulunduğu meydan, sokak ve hastane gibi yerlere saldırmanın veya uzaktan patlayıcılar kullanmanın Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini hatırlattı.

Borrell, "Bunlar hedefli ve aynı zamanda rastgele saldırılardır. Amaç nedeniyle hedefli ve sonuçları nedeniyle rastgele." ifadesini kullandı.

Bu saldırıları kınadığını kaydeden Borrell, kınamaya devam ettiğini vurguladı.

Borrell, New York'ta bir araya gelen liderlerin "Orta Doğu için tehlike arz eden gerilimin durdurulması için" diplomatik arabuluculuk çabalarını artırması gerektiğini kaydederek, "Herkes savaşa giden bu yolu durdurmak için tüm kapasitesini ortaya koymalıdır." ifadesini kullandı.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bu yıl çatışmalarda hayatını kaybeden çocuklara ilişkin verilerin "tüyler ürpertici" olduğunu söyledi.

Dünya genelindeki durumun bir yıl öncesine kıyasla daha zor ve karanlık olduğunu ifade eden Vucic, "Çatışmalar daha da ağırlaşırken, zorluklar da artarak karmaşık hale geliyor. Beni en çok endişelendiren şey ise barış ve refaha onca vurgu yapılmasına rağmen bu jeopolitik kabusun sonunun görünmemesi." dedi.

Vucic, dünyanın nükleer bir felaketin eşiğinde olduğunu savunarak "Hiç kimsenin birbirini dinlemediği bir dünyada yaşıyoruz. Anlaşamadığımız durumlarda bile konuşulması gerektiğine inanıyorum. BM'nin güvenilirliğini yeniden inşa etmeliyiz. Çifte standarda son verilmeli ve uluslararası hukuka olan inancı geri getirmeliyiz." diye konuştu.

Sırbistan ve halkının dünya genelinde yaşanan çatışmalarda hayatını kaybedenlerin acısını paylaştığına işaret eden Vucic, "Bu yıl da büyük acılara ve yıkımlara neden olan çatışmalardan bahsediyoruz. Çatışmalarda ölen çocuklara ilişkin veriler tüyler ürpertici." ifadelerini kullandı.

Vucic, "Bugün herkes Ukrayna'dan bahsederken kimse Sırbistan'ı konuşmuyor. Sırbistan'ın, Rusya'nın talebiyle Balkanlar'da savaş çıkaracağını söylüyorlar. 2 buçuk yıldan fazla süredir bu yalanlar konuşuluyor." yorumunu yaptı.

"Pandora'nın kutusunun" Ukrayna'dan çok önce açıldığını savunan Vucic, "Burada Ukrayna'nın toprak bütünlüğü savunulurken, Sırbistan'ın toprak bütünlüğü için neden aynısı yapılmıyor. Bu arada biz, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü destekliyoruz ve bunun aksi yönünde hiçbir zaman görüş bildirmedik." diye konuştu.

Vucic, "Sırbistan ne ABD ne de Rusya'nın kölesidir. Bizim kendi siyasetimiz, kendi çıkarlarımız var." ifadelerini kullandı.

Kosova'daki Sırpların durumuna ilişkin konuşan Vucic, "Onların adalete erişimi bile yok. Priştine yönetimi Sırp olan her şeyi oradan sürme niyetinde. Sırp dinarının kullanımı sonlandırıldı, postane faaliyetleri durduruldu. Kosovalı Sırpların günlük hayatının zorlaştırılması için her şey yapıldı." değerlendirmesinde bulundu.

Ülkesinin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde olduğunu ve AB'nin bir parçası olmak istediğini, Sırbistan'ın, Belgrad-Priştine Diyalog Süreci'ne olan bağlılığını devam ettireceğini belirten Vucic, "Ancak tek bir şeye asla izin veremeyiz o da Sırbistan'ın özgürlük ve bağımsızlığına zarar gelmesi." dedi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, gündemdeki konulara dair İtalyan gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İsrail'in son günlerde hava saldırısı düzenlediği Lübnan'daki durumun sorulması üzerine Meloni, "Lübnan konusunda en büyük zorluğun orada bir şekilde ateşkese ulaşmak ve gerilimi düşürmek olduğuna inanıyorum. İsrail'in elbette her zaman olduğu gibi kendini savunma hakkı olduğunu düşünüyorum. Ama Lübnan'da geniş çaplı bir savaşın, hiç kimseye faydası olmayacağını düşünüyorum. Bu nedenle itidalli olunması yönündeki mesajlarımızı aktarmaya devam ediyoruz ve elbette her zaman olduğu gibi müttefiklerimizle ve G7 ortaklarımızla hangi girişimleri ileri götüreceğimize dair değerlendirmelerimiz sürüyor." ifadelerini kullandı.

"Lübnan'daki durum, beni endişelendiriyor" diyen Meloni, orada BM Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) misyonunda bin kadar İtalyan askerinin görev yaptığını hatırlatarak, BM'den askerlerinin güvenliğine odaklanmasını istediklerini aktardı. Başbakan Meloni, ayrıca bugünkü durum sona erdiğinde, askerlerinin orada önemli bir rol üstlenebileceğini de ifade etti.


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın