Arap ülkeleriyle İsrail'in son savaşı: Yom Kippur
Mısır ve Suriye'nin 6 Ekim 1973'te İsrail'e karşı başlattığı Yom Kippur Savaşı, İsrail ile Arap ülkelerinin bugüne kadar karşı karşıya geldiği son muharebe oldu.
Quds
KUDÜS - Mustafa Deveci
Yahudilerin en kutsal günü Yom Kippur’da (Kefaret günü) başlaması sebebiyle savaşa bu isim verildi.
Savaşın amacı İsrail'den 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri ve Sina Yarımadası'nı geri almaktı. Ancak İsrail'in Suriye'ye oranla daha gelişmiş tanklara sahip olması ve Mısır'ın savaşın ikinci haftasındaki yanlış hamleleri sebebiyle Kahire ile Şam amaçladıkları sonuçlara büyük ölçüde ulaşamadı.
Savaşa giden süreç
İsrail'in tarihi Filistin toprakları üzerinde 14 Mayıs 1948'de bağımsızlığını ilan etmesi bölgedeki istikrarsızlığın da fitilini ateşledi.
Mısır, Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün de aralarında olduğu bölge ülkeleri, 15 Mayıs 1948'de bağımsızlığını ilan eden İsrail'e savaş açtı.
Savaşı kazanan İsrail, Batı Kudüs'ü işgal ederken, 700 binden fazla Filistinli topraklarından sürüldü.
Bölgedeki varlığını pekiştiren İsrail, 5 Haziran 1967’de Mısır ve Suriye'ye savaş açtı.
Tarihe "Altı Gün Savaşı" olarak geçen muharebeye hazırlıksız yakalanan Mısır ve Suriye ordusu ağır bir yenilgi aldı.
İsrail, 1967'deki savaşta Mısır ve Suriye ordusunun hava kuvvetlerinin neredeyse tamamını yok etti.
Bölgedeki Arap ülkelerine karşı bir kez daha galip gelen İsrail, bu savaşta da Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın yanı sıra stratejik öneme sahip Suriye'nin Golan Tepeleri ile Mısır’a ait Sina Yarımadası'nı işgal etti.
Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, 1971'de Sina Yarımadası'ndan çekilmesi halinde İsrail'le barış imzalamaya hazır olduğunu açıklasa da Tel Aviv yönetimi bunu reddetti.
Tüm bu gelişmeler bölgede yaşanacak yeni bir Arap-İsrail savaşının habercisi gibiydi.
Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ve Mısır Cumhurbaşkanı Sedat, hem kaybedilen toprakları geri almak hem de 1967'deki yenilgiyi unutturmak için İsrail'le savaşmaya karar verdi.
Operasyona Bedir adı verildi
İki lider İsrail'e karşı savaş için Yahudilerin en kutsal günü Yom Kippur'a denk gelen 6 Ekim tarihini seçti. Böylece Yom Kippur günü dolayısıyla askerlerinin çoğu izinde olan İsrail ordusunun iki cephede birden açılacak savaşa hazırlıksız yakalanması amaçlandı.
Aynı zamanda ramazan ayının 10. gününe denk gelen operasyona, Hazreti Muhammed komutasında Müslümanların Mekkeli müşriklere karşı verdiği ilk harp olan Bedir ismi verildi.
Mısır Hava Kuvvetleri'ne ait 220 savaş uçağı 6 Ekim 1973'te Sina’da bulunan İsrail'e ait askeri hedefleri vurmaya başladı.
Savaşa hazırlıksız yakalanan ve birçok hedefi hava bombardımanında vurulan İsrail güçleri Mısır uçaklarından sadece 8'ini düşürebildi.
İsrail'in vurduğu uçaklardan birinin pilotu Cumhurbaşkanı Sedat'ın kardeşi Atıf Sedat idi. Atıf Sedat, hava bombardımanı sırasında uçağının isabet alarak düşmesi sonucu hayatını kaybetti.
Süveyş Kanalı'nı geçerek Sina'ya ulaşan Mısır askerleri, Sovyetler Birliği'nden alınan anti tank roketleri sayesinde İsrail'in bölgedeki tanklarını büyük ölçüde yok etti.
Savaşın başlamasının üzerinde 24 saat geçtikten sonra 100 binden fazla Mısır askerinin yanı sıra binden fazla tank Süveyş Kanalı'nın doğusuna yani Sina Yarımadası'na geçmişti. Mısır için savaş planlandığı gibi gitmiş ve büyük başarı kazanılmış gibi gözüküyordu.
İsrail ordusu 8 Ekim'de Sina Yarımadası'nda karşı saldırıya geçse de Mısır ordusunun hazırlıklı olması sebebiyle başarı elde edemedi.
Mısır, Sovyetler Birliği'nden aldığı hava savunma sistemlerini Süveyş Kanalı'nın doğusuna yerleştirmişti. İsrail, hava saldırılarıyla Mısır ordusunun gücünü kırmaya çalışsa da karada olduğu gibi havada da ağır kayıp verdi.
Savaşın ilk dört gününde Mısır'a ait hava savunma sistemleri 50'ye yakın İsrail uçağını düşürdü.
Mısır ordusu savaşın ilk haftasında Sina Yarımadası'nın 10 kilometre içine kadar ilerledi.
İsrail, savaşın ilk haftasının sonunda Mısır'a mevcut pozisyonda ateşkese hazır oldukları mesajını gönderdi. Ancak Enver Sedat, İsrail'in Sina'dan tamamen çekilmemesi hâlinde ateşkesi kabul etmeyeceklerini belirterek öneriyi reddetti.
Savaşın diğer cephesi kuzeydeydi. Suriye'ye ait 150 savaş uçağı Mısır ile eş zamanlı olarak 6 Ekim'de Golan Tepeleri'ndeki İsrail hedeflerini vurmaya başladı.
Bombardımanın ardından 40 bin Suriye askeri ile 600 tankı İsrail'in işgalindeki Golan Tepeleri'ne girdi.
Suriye ordusunun savaşın ilk saatlerinde Golan Tepeleri'nde büyük başarı elde etmesiyle Suriye cephesinde de işler Şam ve Kahire'nin istediği gibi gidiyordu.
Ancak İsrail tanklarının Suriye'ye ait tanklara göre daha üstün olması ve İsrail'e ait takviye tanklarının Şam'ın tahmininden önce bölgeye ulaşması sebebiyle savaşın ikinci gününden itibaren Golan'da işler tersine döndü. İsrail güçleri tarafından durdurulan Suriye ordusunun ilerleme girişimleri başarısız oldu.
İsrail güçleri 9 Ekim'de karşı saldırıya geçerek Suriye ordusunu Golan'dan geri püskürttü.
Suriye'yi savaşın dışına itmek isteyen İsrail, önce hava saldırılarıyla Şam'daki askeri hedefleri vurdu. Hava saldırılarının ardından İsrail tankları 11 Ekim'de Golan'daki 1967 ateşkes hattını geçerek Suriye topraklarına girdi.
Golan'da aldığı ağır darbeyle zor durumda kalan Suriye ordusu, başkent Şam'a doğru ilerlemeye başlayan İsrail ordusuna karşı direniş gösteremedi.
Bunun üzerine Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Suriye güçlerinin İsrail ordusunun Şam'a ilerleyişini durdurmasına yardımcı olmak için 11 Ekim'de bölgeye asker gönderdi.
Artan baskılar sebebiyle Irak'ın ardından 17 Ekim'de Ürdün de Suriye'ye asker göndererek savaşa dahil oldu.
Suudi Arabistan ve Fas'ın da Suriye'ye yardım amacıyla bölgeye asker göndermesi, İsrail'in Şam'a ilerleyişini durdursa da savaş sırasında işgal edilen Suriye topraklarının geri alınmasına yetmedi.
Sina'da da işler tersine döndü
Savaşın ilk haftasında Mısır ordusu Suriye'nin aksine İsrail'e karşı büyük bir başarı kazansa da ikinci haftada Sina cephesinde de işler tersine dönmeye başladı.
İşlerin Mısır'ın istediği gibi gitmemesinde Enver Sedat ve bazı üst düzey komutanlarının aldığı yanlış kararlar etkili oldu.
İlk olarak Mısır ordusu, Suriye'nin üzerindeki baskıyı azaltmak için 14 Ekim'de karşı saldırıya geçti. Sina'nın içlerine doğru ilerleyen Mısır tankları, İsrail ordusu tarafından durduruldu.
Mısır, savunma pozisyonundan karşı saldırıya geçmesinin bedelini 250 tankını kaybederek ödedi.
İsrail güçleri, Mısır ordusunun Sina'da oluşturduğu hattı yararak 16 Ekim'de Süveyş Kanalı'nın batısına geçti. Savaşın kaderini etkileyen bu gelişme İsrail'in elini güçlendirdi.
Süveyş'in karşı tarafına geçen İsrail askerleri, kanalın doğusunda kalan Mısır güçlerini arkadan kuşattı.
Enver Sedat, Mısır ordusunu arkadan kuşatan İsrail güçlerine karşı koymak için Süveyş'in batısında konuşlanan askerlerinin tekrar kanalın doğusuna hareket ettirilmesi önerisine, bunun geri çekilme olarak algılanacağı ve askerlerde moral bozukluğuna sebep olabileceği gerekçesiyle karşı çıktı.
Mısır'a pahalıya mal olan bu karar, savaşın İsrail lehine dönmesine neden oldu.
Mısır ordusunun büyük bir kısmının Sina'da olması sebebiyle Süveyş Kanalı'nın batısında kalan hava savunma sistemlerini koruyacak yeterli güç bulunmuyordu.
İsrail'in 18 Ekim'de kanalın batı tarafına gönderdiği takviye güçler, Mısır'a ait hava savunma sistemlerinin büyük bölümünü imha etti. Bu da İsrail uçaklarının yeniden Sina Yarımadası'nda saldırılarına başlamasına olanak sağladı.
Savaşın gidişatının değiştiğini anlayan Mısır Cumhurbaşkanı Sedat, 21 Ekim'de Sovyetler Birliği'nin Kahire büyükelçisine İsrail ile ateşkese hazır oldukları mesajını verdi.
Süveyş Kanalı'nın batısına geçerek savaşı lehine çeviren İsrail, Sedat'ın ateşkes önerisini kabul etmedi.
Ateşkes süreci
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 22 Ekim'de taraflara ateşkes çağrısında bulundu.
Mısır ateşkesi kabul etse de İsrail BMGK'nin çağrısına uymayarak saldırılarına devam etti. Mısır'ın çekilmesiyle yalnız kalan Hafız Esad da 23 Ekim'de ateşkesi kabul ettiğini duyurdu.
İsrail ise BMGK'nin 23 Ekim'de yaptığı ikinci çağrıya da olumlu karşılık vermedi.
Bölgedeki çatışmanın sona ermesini isteyen BMGK, 25 Ekim'de üçüncü defa ateşkes çağrısında bulundu. Mısır ile İsrail arasındaki ateşkes Birleşmiş Milletler'in 26 Ekim'de Süveyş Kanalı'na barış gücü göndermesiyle büyük ölçüde sağlanmış oldu.
ABD'nin ara buluculuğunda Mısır ile İsrail arasında 18 Ocak 1974'te İsrail'in Süveyş Kanalı'nın batısındaki askerlerinin yanı sıra Sina’dan da belli bir ölçüde geri çekilmesini sağlayan bir anlaşma imzalandı.
Tel Aviv ile Şam arasında da 5 Haziran 1974'te Kuvvetlerin Çekilme Anlaşması imzalandı. İsrail bu anlaşmayla savaş sırasında işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmeyi kabul ederken, 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri'nde kalmaya devam etti.
Savaşın bedeli tüm taraflar için ağır oldu
Yaklaşık 3 hafta süren savaşta İsrail'in yanı sıra Mısır ve Suriye ağır kayıplar verdi.
Savaşta 2 bin 500'den fazla askerini kaybeden İsrail'in 102 savaş uçağı ve 400'den fazla tankı imha edildi.
İsrail'de Nisan 1974'te yürütülen soruşturma sonucu Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında bulunduğu üç üst düzey komutan savaşta ihmalleri olduğu gerekçesiyle görevden alındı.
Dönemin İsrail Başbakanı Golde Mir, soruşturmada aklansa da kamuoyu baskısı sebebiyle 11 Nisan 1974'te istifa etti.
Mısır ve Suriye savaşta verdikleri can kaybına ilişkin kesin bir rakam paylaşmadı, ancak savaşta yaklaşık 5 bin Mısır ve 3 bin Suriye askerinin hayatını kaybettiği ifade ediliyor.
Savaşta ayrıca Mısır ve Suriye'ye ait 2 bin 200'e yakın tankın ve 350'den fazla savaş uçağının imha edildiği tahmin ediliyor.