BM: Kaşıkçı cinayeti davasında verilen cezalar suçun büyüklüğüyle orantılı değil
Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki Ceza Mahkemesinde, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili görülen davanın şeffaflıktan uzak olduğunu ve verilen cezaların işlenen suçun büyüklüğüyle orantılı olmadığını bildirdi.
Cenevre
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Sözcüsü Rupert Colville, BM Cenevre Ofisi'nde düzenlenen basın toplantısında, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki Ceza Mahkemesinin, Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili davada yargılanan sanıklardan 5'ine 20'şer, birine 10, 2 kişiye de 7'şer yıl hapis cezası vermesiyle ilgili AA muhabirinin sorusunu cevapladı.
BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın görülen davada uzman olduğunu belirten Colville, soruşturma sonucunda hazırladığı uzun raporu OHCHR'ye sunduğunu anımsattı.
Colville, BM'nin idam cezasına karşı olduğunu tekrarlayarak "Yani (Suudi mahkemesinin) dünkü açıklamasına bu yönüyle karşı çıkmayacağız. Bununla beraber bu (cinayet) çok şiddetli ve çok dehşet verici bir suçtu, korkunç bir suçtu." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan'daki davanın şeffaflıktan uzak olduğunu, verilen cezaların işlenen suçun büyüklüğüyle orantılı olmadığının altını çizen Colville, yargılanan sanıkların çok daha uzun süreli hapis cezası alması gerektiğini vurguladı.
Colville, Kaşıkçı cinayeti davasında en büyük sorunun "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik" olduğuna işaret ederek Callamard'ın dün daha detaylı açıklama yaptığını, OHCHR'nin de konuyu takip edeceğini sözlerine ekledi.
Karar dün açıklanmıştı
Suudi Arabistan resmi ajansı SPA'ya göre, dün Başsavcılık, Kaşıkçı cinayeti davasında yargılanan 8 sanık hakkında nihai hükmün açıklandığını duyurmuştu.
Buna göre, Riyad Ceza Mahkemesi, sanıklardan 5'ine 20'şer, birine 10, diğer 2'sine 7'şer yıl hapis cezası vermişti.
Açıklamada, maktulün yakınlarının kendi şahsi dava haklarından feragat etmesiyle şahsi, söz konusu hükümle de kamu dava dosyasının kapanmış olduğu belirtilmişti.
Suud yargısı, cinayetin kilit isimlerinden sonra idamları hafifletti
Suudi Arabistan Başsavcı Sözcüsü Şelan eş-Şelan, 23 Aralık 2019'da Kaşıkçı davasının tamamlandığını açıklamıştı.
Davada yargılanan 11 sanıktan 5 kişinin idamına, cinayetin üstünü örtmekle suçlanan 3 kişinin ise toplam 24 yıl hapsine hükmedildiğini aktaran Şelan, söz konusu kararın temyize açık olduğunu, sanıkların aldığı cezaya ilişkin net açıklamanın nihai karardan sonra yapılacağını aktarmıştı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a yakın üst düzey isimlerin serbest bırakıldığını ifade eden Şelan, Kraliyet Danışmanı Suud el-Kahtani, eski İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri ve Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi'ye herhangi bir suçlama yöneltilmediğini kaydetmişti.
Vahşice öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın oğlu Salah Kaşıkçı, 22 Mayıs'ta Suudi Arabistan'da birlikte yaşadığı ailesi adına yaptığı açıklamada, babaları Cemal Kaşıkçı'nın katillerini bağışladıklarını belirtmişti.
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna giden Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'dan bir daha haber alınamamıştı.
Cinayetin üzerinden geçen sürede Kaşıkçı'nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıktı ancak cesedinin nerede olduğu konusu bir türlü netlik kazanamadı.
Amerikan Washington Post gazetesi, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA), Kaşıkçı cinayetinin emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın verdiği sonucuna ulaştığını yazmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 20 sanık hakkında düzenlenen iddianame sonucu kamu davası sürüyor.
BM raporu: Uluslararası hukuka göre cinayetten Suudi Arabistan sorumludur
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından açıklanan 101 sayfalık raporda, Suudi Arabistan, Kaşıkçı'yı kasten ve taammüden öldürmekten sorumlu tutulmuştu.
Ülkenin Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da aralarında bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir kanıtlar olduğuna işaret edilen raporda, "Suudi Arabistan, diplomatik ayrıcalıkların istismarı ve kendi toprakları dışında güç kullanımı yasağını ihlal etmekten ötürü Türk hükümetinden özür dilemeli." ifadeleri kullanılmıştı.