Dünya

BM yetkilisinden Gazze'deki insani kriz için "kıtlık" uyarısı

İsrail yaklaşık iki aydır Gazze Şeridi'ne bütün insani yardım girişlerini engellerken UNRWA Kıdemli İletişim Yöneticisi Jonathan Fowler, ellerinde hiç gıda maddesi kalmadığı ve insani krizin en kötü aşamasına girdiği uyarısında bulundu.

Selman Aksünger  | 28.04.2025 - Güncelleme : 28.04.2025
BM yetkilisinden Gazze'deki insani kriz için "kıtlık" uyarısı

Lahey

İsrail, 2 Mart'tan itibaren Kerem Ebu Salim, Erez ve Zikim olmak üzere 3 sınır kapısından Gazze Şeridi'ne insani yardımların girişini durdurma kararı alırken, bölgeye yardım malzemesi ve yakıt girişini engelliyor.

İsrail'in yaklaşık 19 aydır bölgede yürüttüğü soykırım nedeniyle yoksullaşan, dışarıdan verilecek yardımlara bağlı hale gelen Filistin halkının maruz kaldığı şartlar, sınır kapılarının kapanmasıyla daha da kötüleşirken Gazze Şeridi'ndeki Filistin hükümeti, "kıtlığın ilk aşamalarına" girildiğini bildirdi.

 Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Kıdemli İletişim Yöneticisi Fowler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gazze'deki insani krizde Ekim 2023'ten bu yana en kötü aşamaya geçildiğini söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

"Durumu tarif eden kelime bulmak zor"

Fowler, Gazze'deki mevcut durum için, "Durumu tarif eden kelime bulmak çok zor. Kıyamet gibi. İnsanlık dışı. Bu, Ekim 2023'te başlayan bu savaştan beri Gazze Şeridi'nde gördüğümüz insani krizin en kötü aşaması." dedi.

Fowler, durumun aslında karmaşık olmadığını belirterek, "Kıtlık hayaleti Gazze Şeridi'ni takip ediyor. Dünyanın herhangi bir yerinde, orada yaşayan herkesin kıtlıkla karşı karşıya kaldığı bir durum olmamıştır. Eğer 50 günden fazla bir süredir gıda yardımı getirmeniz yasaklanırsa ve ticari tedarikler de yasaklanırsa, kaçınılmaz olarak insanların hiçbir şeyi kalmadığı bir aşamaya doğru ilerlersiniz." diye konuştu.

Ateşkes sırasında yardım miktarını önemli ölçüde artırabildiklerini ancak kesinlikle gerekli olan seviyeye ulaşamadıklarını kaydeden Fowler, bu süreçte bir miktar stoklarının kaldığını ve insanların da bir ölçüde gıda stoklarına sahip olduğunu ancak geçen 50 günden fazla süre zarfında bunların kademeli olarak tükendiğini aktardı.

"Dağıtacak gıda kalmadı"

Fowler, "Dünya Gıda Programı artık dağıtacak gıda malzemesi kalmadığını açıkladı. Bizim un stoklarımız da bundan birkaç gün önce tükendi. Elimizde sadece birkaç yüz gıda kutusu kalmıştı. Bu malzemeler de birkaç gün önce tükendi, bu yüzden verecek gıdamız kalmadı. Dünya Gıda Programı'nın da verecek gıdası kalmadı. İnsanlar giderek daha umutsuzlaşıyor. Hiçbir şey yok. Yakında yiyecek hiçbir şey kalmayacak." ifadelerini kullandı.

Bu durumun Gazze'deki insan sağlığı üzerinde ciddi sonuçları olacağını vurgulayan Fowler, ateşkesten önce de çocuklar arasında akut yetersiz beslenme oranlarında artış görmeye başladıklarını şimdi ise çok daha kötü bir durumla karşı karşıya olduklarına dikkati çekti.

Gazze'deki kıtlığın tamamen insan yapımı siyasi bir karar olduğunu dile getiren Fowler, "Eğer yardım akışına izin verilmesi yönünde bir tercih yapılırsa, yardım akabilir. İsrailli yetkililer sıkı bir abluka uyguladı ve hiçbir şey geçmiyor. Dünya çapında çağrılar var: 'Ablukayı kaldırın, yardımın akmasına izin verin.' Bunların hiçbir etkisi yok. Bu tamamen skandal bir durum." değerlendirmesinde bulundu.

UNRWA faaliyetlerine yönelik çifte yasak

İsrail Parlamentosu'nun UNRWA'ya yönelik yasağı hakkında da bilgi veren Fowler, yasağın iki yönlü olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:

"Yasağın bir kısmı, İsrail'in egemen toprakları olarak gördüğü yerlerde UNRWA faaliyetlerine yönelik özel bir yasaktır. Bu, özellikle uluslararası hukuka göre işgal altındaki kabul edilen Doğu Kudüs'te faaliyet göstermemizi engelliyor. Doğu Kudüs'te eğitim, sağlık hizmeti, sokak temizliği gibi hizmetler sunuyoruz. Doğu Kudüs'teki okullarımızda yaklaşık 800 çocuğumuz var. Büyük yaştaki gençler için mesleki eğitim merkezimizde yaklaşık 350 stajyerimiz var ve yılda yaklaşık 70 bin kişi ücretsiz tıbbi hizmetlerimizden yararlanıyor."

Fowler, yasağın diğer kısmının ise İsrail devleti ile UNRWA arasındaki tüm temasları yasakladığını belirterek bunun, işgal altındaki bir bölgede işgal gücüyle diyalog kurma imkanına dayanan insani yardım gibi birçok hizmeti ve operasyonları giderek zorlaştırdığına işaret etti.

UNRWA'nın Gazze'deki rolü

Gazze'deki insani yardım ve temel hizmetlere yönelik UNRWA faaliyetlerinin risk altında olduğunu ancak kurumun faaliyetlerini sürdürmeye çalıştığını vurgulayan Fowler, "Gazze Şeridi'ndeki uluslararası insani operasyonun belkemiğiyiz çünkü orada faaliyet gösteren en büyük Birleşmiş Milletler kuruluşuyuz. 12 bin operasyonel personelimiz var. Birleşmiş Milletler sisteminin geri kalanının, ulusal ve uluslararası toplam 400'den fazla personeli yoktur." diye konuştu.

Gazze'de görevli UNRWA personelin tamamının Filistinli olduğunu, uluslararası personelin burada kalmasına izin verilmediği için ayrılmak zorunda kaldığını anlatan Fowler, şu bilgileri paylaştı:

"Gazze Şeridi'nde her gün 15 bin kişiye tıbbi bakım sağlamaya devam ediyoruz. İkinci okul yılı olan, yüz binlerce çocuğun okula gidemediği bir dönemde, çocuklar için bazı öğrenme faaliyetleri sağlamaya devam ediyoruz. Şu anda 12 bin çocuğa öğrenme faaliyetleri sağlayabiliyoruz. Su mühendislerimiz, on binlerce kişiye hizmet veren su kuyularını yeniden kurmak için çalışıyor. Hurdadan yedek parçalar yaparak su kuyularını tamir ediyor, tekrar çalışır hale getiriyorlar."

Ancak tüm bu çalışmaların, İsrail yetkililerinin Gazze Şeridi'nin üçte ikisini "yasak bölge" ilan etmesi veya tahliye emirlerine tabi tutması nedeniyle büyük risk altında olduğunu söyleyen Fowler, nüfusun Gazze Şeridi'nin çok daha küçük bir alanına sıkıştırıldığını, bunun insani yardım çalışanlarının işlerini yapabilmelerine büyük baskı oluşturduğunu ve hareket etmeyi çok daha zorlaştırdığını ifade etti.

UNRWA'nın benzersiz olarak Filistin mültecilerine doğrudan hizmet sağlayan tek BM kuruluşu olduğunu dile getiren Fowler, görevlerinin her üç yılda bir BM Genel Kurulu tarafından yenilendiğini ve uluslararası toplumun desteğini aldıklarını kaydetti.

BM üyesi olan İsrail'in bir BM kuruluşu olan UNRWA'yı hedef almasının ileride başka ülkelerin de BM kuruluşlarına yönelik benzer saldırılar düzenlenmesine sebebiyet verebileceği uyarısında bulunan Fowler, şöyle devam etti:

"BM Genel Kurulu kararını veya BM Genel Kurulu kararıyla oluşturulan bir kuruluşun yetkisini bir üye devletin geçersiz kılabileceğinin düşünülmesi bile hukuken kabul edilemez. Uluslararası insancıl hukuka göre, işgal altındaki bir nüfusun refahını sağlamak işgal gücünün sorumluluğuna girer. İsrailli, hedef aldıkları UNRWA'nın yokluğunda, bu insani yardımların sağlanmasından hukuken sorumlu olacaklarını çok dikkatli şekilde düşünmelidir."

UNRWA'nın finansal olarak da zorlandığını, ABD finansmanının sona erdiğini ancak diğer BM'ye üye devletlerden destek geldiğini belirten Fowler, "İşimizi yapmaya devam ediyoruz ama aşırı zorluk içinde çalışıyoruz." dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.