Dolar
35.23
Euro
36.75
Altın
2,622.57
ETH/USDT
3,383.40
BTC/USDT
97,520.00
BIST 100
9,724.50
Dünya

Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran: Türkmen davası daha da güçlenerek yoluna devam edecek

Suriye Türkmen Meclisi 5. Olağan Kongresinde konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran, şehitlerin kanıyla sulanan Türkmen davasının daha da güçlenerek yoluna devam edeceğini belirtti.

Ömer Koparan, Selen Temizer, Eşref Musa  | 25.11.2019 - Güncelleme : 25.11.2019
Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran: Türkmen davası daha da güçlenerek yoluna devam edecek Fotoğraf: Saher el-Hacci/AA

Çobanbey

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye'nin Suriye'nin tüm unsurlarıyla istişare içinde siyasi çözüm için çabalarını sürdürmeye devam edeceğini vurguladı.

Suriye Türkmen Meclisi 5. Olağan Kongresinin Fırat Kalkanı Harekatı'yla terörden arındırılan Çobanbey beldesinde düzenlenen açılış töreninde konuşan Kıran, çok farklı bir heyecanla Çobanbey'e geldiklerini ve gönüllerinde her zaman Suriye Türkmen davasını taşıdıklarını söyledi. 

Türkmen Meclisi Kongresi vesilesiyle her platformda Türkmen davasını omuzlarında sırtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun selamlarını ileten Kıran şöyle devam etti:

"Türkmen davasının özellikle Türkmen Meclisinin de kuruluşuyla taçlanması, gelişim kaydetmesi, Dr. Vecih Cuma'nın liderliğinde çok daha kurumsal, demokratik biçimde yoluna kararlılıkla devam etmesinde çok önemli liderlik gösteren bir sembol var. O sembol bugün sadece Türkiye Cumhuriyeti'nde değil, tüm dünyadaki Suriye Türkmen davasına da liderlik ediyor. İşte o liderin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sizlere selamını getirdim."

"Suriye'nin geleceğine inanmayanlar, Suriye'nin geleceğini zulüm ve şiddette görenler, bugün Suriye Türkmenlerinin bu salonda gösterdikleri kararlılık ve dirayetle bir kez daha hüsrana uğradıklarını ve uğramaya mahkum olduklarını anlayacaklardır." diyen Kıran, şehitlerin kanıyla sulanan Türkmen davasının daha da güçlenerek yoluna devam edeceğini vurguladı.

Kıran, "Tıpkı Çanakkale gibi Suriye halkı da kendisi için bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi vermekte ve tıpkı Çanakkale gibi Arap kanı ile Türk kanı birbirine karışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti olarak Suriye'deki tüm etnik grupların çektiği acıları paylaşıyor ve bu acıların dindirilmesi için Araplarla, Kürtlerle, Çerkezlerle, Ezidilerle, Keldanilerle onların da zulmünü dindirmek için çalıştığımızı burada bir kez daha hatırlatmak istiyoruz." diye konuştu.

Suriye'nin geleceğinin aydınlık olduğunun altını çizen Kıran, "Suriye'nin geleceğini bugün Suriye Ulusal Koalisyonuyla, Suriye Müzakere Komitesiyle ve Türkiye'nin çabalarıyla kurulan Anayasa Komitesiyle devam eden siyasi çözüm süreciyle birlikte inşa etmek için Türkiye Cumhuriyeti, Suriye Türkmenleri başta olmak üzere tüm etnik gruplarla birlikte istişare içerisinde çabalarını sürdürmeye devam edecektir." ifadelerini kullandı.

Kıran, "Suriye Türkmenlerinin olduğu gibi Türkiye'nin de bölgede verdiği mücadeleyi anlamayanlar var. Biz onları Çobanbey'e, Cerablus'a, Bab'a, Afrin'e, Tel Abyad'a, Rasulayn'a davet ediyoruz." dedi.

Suriye topraklarının gerçek sahiplerinin Suriye halkı olduğuna işaret eden Kıran, şunları kaydetti:

"Ama bu vatan topraklarını Türkiye'ye karşı tehdit olarak kullanmak isteyenlere, bu vatanın gerçek sahiplerine zulüm etmek isteyenlere karşı da Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dimdik durmaya devam edecektir. O yüzden burada güvenli bölgeyi tesis ederek hem bu bölgenin gerçek sahiplerinin hem de buradan göçe zorlanan vatan sahiplerinin geri dönmeleri için kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz."

"Uluslararası toplum Türkmen birliklerin başarılarından rahatsızlık duyuyor"

Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa, "Ben burada size Suriye Geçici Hükümeti Başkanı olarak hitap ediyorsam, bu Suriye Türkmen Meclisinin sayesindedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin destekleriyle birlikte olmuştur." dedi.

Mustafa, Suriye Türkmen Meclisinin sahadaki Türkmen birlikleri birleştirmek, Suriye muhalefeti içinde yer alarak ülkenin geleceğinde söz sahibi olmak amacıyla kurulduğunu anımsattı.

Türkmen birliklerin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarında yer aldığını vurgulayan Mustafa, "bu başarıdan uluslararası toplumun rahatsızlık duyduğunu, Sultan Murat Tugayı'na yönelik zikredilen değişik sınıflandırmaları kınadıklarını" söyledi.

Mustafa, Türkmenlerin Anayasa Komitesinde temsil edildiklerini de hatırlatarak Suriye'deki tüm etnik gruplar için anayasal haklarını garantilemeyi amaçladıklarını kaydetti.

"Güvenli bölge oluşursa çok hızlı ve kitlesel biçimde vatanımıza dönmeye hazırız"

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Dr. Muhammed Vecih Cuma da "gazi" diye nitelediği meclisin, iki siyasi dayanağının vatan ve insan olduğunu dile getirdi.

Suriye Türkmenlerinin vatanlarına dönmek istediklerini vurgulayan Cuma, "İlk olarak zalimler gitmeli, demokratik sistem gelmeli. İkinci olarak teröristler bu bölgeden gitmeliler, yok edilmeliler. Sürekli duyduğunuz patlamaların arkasında bu terör örgütleri var." diye konuştu.

Cuma, terör örgütlerini destekleyen "sözde süper güçlerin" Suriye'den ellerini çekmeleri gerektiğine işaret ederek "Bizleri artık bıraksınlar. Biz kendi kaderimizi yazmaya hazırız." ifadelerini kullandı.

"Güvenli bölge oluşursa çok hızlı ve kitlesel biçimde vatanımıza dönmeye hazırız." diyen Cuma, Türkmenlerin Suriye mozaiğinin her köşesinde yer aldığının, devletin kurucu unsuru olduklarının altını çizdi.

Cuma, "Biz Türkmenler, Arap ve Kürt kardeşlerimiz olmadan Suriye'nin adını anamayız." değerlendirmesinde bulundu.

"Uluslararası toplum, Esed rejiminin sığınmacı kampı saldırısına karşı sessiz kaldı"

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) Başkanı Enes el Abde de "Bu savaşta hepimiz bir hendekteyiz. Suriye halkının meşru haklarının hedeflerine kavuşması için elimizden geleni yapmaya gayret göstereceğiz. Bu devrimin vazgeçilmez prensiplerini savunmaya devam edeceğiz. Suriye'nin tüm bileşenlerinin çabalarıyla umudumuz büyüktür." şeklinde konuştu.

Abde, şöyle devam etti:

"Bilindiği üzere siyasi ve askeri gelişmeler birbirini destekler. Bu zorlukları aşmak için hep olduğu gibi dayanışmaya muhtacız. Bu dayanışma en son olarak, güvenli bölge inşası kapsamında Türk kardeşlerimizle gerçekleşti. Tıpkı Çanakkale'de kanlarımızın karıştığı gibi, bu dayanışma gerçekleşmeye devam edecek. Bu dayanışma ve ortak çalışmanın siyasi bir çözüme dönüşeceğine güveniyoruz."

"Barış Pınarı Harekatı'na karşı kınama açıklamaları yapan uluslararası toplum, Esed rejiminin katliam niteliğindeki sığınmacı kampı saldırısına karşı sessiz kaldı." diyen Abde, Türkmenlerin Suriye tarihinde önemli roller oynadıklarını vurguladı.

"İdlib'de çocuk, kadın, yaşlı herkes hedef alınıyor"

Müzakere Yüksek Heyeti Başkanı Nasır Hariri de İdlib'deki duruma değinerek "Bugün elem ile emel duygularının karışık olduğu bir süreçteyiz. Elemimiz İdlib'de barbarca saldırıya maruz kalan bir halkın elemidir. Sivil veya askeri gözetmeden terör bahanesi ileri sürerek çocuk, kadın ve yaşlı herkesin hedef alınmasının elemidir." şeklinde konuştu.

Tüm çabalara rağmen Esed rejiminin cezaevinde alıkonulanları çıkaramadıklarını ifade eden Hariri, "Hem onların, hem yurt içinde ve dışında yerinden edilmiş yüz binlerin elemidir." dedi.

Hariri, İsviçre'nin Cenevre kentinde 26 Kasım Salı günü yeniden başlayacak olan Anayasa Komitesi toplantılarından umutlu olduklarını söyledi.

Suriye'nin asli parçası olan Türkmenler ile Suriye'nin geleceğini inşa etmek için birlikte çalıştıklarına dikkati çeken Hariri, "Gerçek siyasi geçiş gerçekleşene kadar ve bütün işgalci güçlerin Suriye'den defedilmesine kadar savaşımız devam edecektir." değerlendirmesini yaptı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.