Dolar
38.44
Euro
43.70
Altın
3,286.56
ETH/USDT
1,803.00
BTC/USDT
94,424.00
BIST 100
9,432.55
Dünya

''İşgalciler'' 21. yüzyılın ''68 kuşağı'' mı?

ABD'nin New York kentinden başlayan ve kısa sürede küresel bir protesto hareketine dönüşen ''işgal'' eylemi dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor.

01.11.2011 - Güncelleme : 01.11.2011
''İşgalciler'' 21. yüzyılın ''68 kuşağı'' mı?

wall street_protesto

ABD'nin New York kentinden başlayan ve kısa sürede küresel bir protesto hareketine dönüşen ''işgal'' eylemi dünya gündemini meşgul etmeye devam ediyor.***

ANKARA - Eda Ünlü Özen

Tarihin her döneminde olduğu gibi hayatlarından memnun olmayanlar seslerini yine meydanlara çıkarak duyurmaya çalışıyor. Bu eylemlere imza atan ''işgalciler'' de 17 Eylül 2011'den beri ''eşit gelir dağılımı'' için sokakları mesken tuttu. Grubun gelecek günlerde alacakları ya da alamayacakları sonuçlar, dünya protesto tarihine adlarını nasıl yazdıracaklarını da gösterecek.
Çoğunluğunu genç ve işsiz Amerikalıların oluşturduğu ''Wall Street'i işgal'' hareketi, temel sorun olarak gelir dağılımındaki adaletsizliği ortaya koyuyor. En zengin yüzde 1'lik kesimin ülke gelirinin yüzde 35'ine sahip olduğuna dikkati çeken ve kendilerini geriye kalan ''yüzde 99'' olarak niteleyen protestocuların hedefi finans sektörü, büyük Amerikan şirketleri ve lobiler. Hedef finans sektörü olunca, protestocular da finansın kalbi Wall Street'i kendisine mekan olarak seçti.
Sosyal medyanın da yardımıyla tüm dünyada ilgisini çeken ve kısa sürede büyük destek gören hareketin takipçileri, 100'e yakın ülkede meydanları doldurdu ve doldurmaya devam ediyor. Yazar ve akademisyenler, Paris'te Sorbonne Üniversitesindeki bir öğrenci ayaklanmasından filizlenen 68 olaylarına da benzetilen eylemleri AA'ya değerlendirdi.
68 gençlik eylemleri döneminde Fransa'da öğrenci olan Özgür Üniversite Başkanı yazar Fikret Başkaya, dünyanın birçok ülkesinde benzer olayların ortaya çıktığını, protestoların genel bir çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Sosyal patlamaların, devrimlerin ve isyanların önceden öngörülemeyeceğine işaret eden Başkaya, tıpkı Wall Street'te başlayan hareket gibi bu tür olayları halktan başka kimsenin yapamayacağını ifade etti.
Başkaya, şöyle konuştu:
''Bunların hiçbiri diğerine benzemez. 1968 ile benzer tarafları var, ama farklı bir tarihte, sosyal, ekonomik bir konjonktür dahilinde ortaya çıkmıştır. İnsanlık yeni bir döneme giriyor, bunun sonunda kapitalizmden çıkmanın yöntemleri, araçları ve modaliteleri gündeme gelecek. Oradaki insanlar adalet istiyor. Tahrir Meydanı'ndaki, Tunus'taki insanlar ne istiyorlar? Diyorlar ki 'Bizim insanlığımızı elimizden aldınız, insanlığımızı geri istiyoruz' diyorlar. 68'de ben Paris'te doktora öğrencisiydim. Orada biz ne diyorduk? 'Baskıcı kapitalist sisteme, bunun dayattığı tüketim soytarılığına son verilsin'. Bu hareketlere bir bütün olarak baktığınız zaman bunlar burjuva uygarlığının krizine karşı hareketler.''

Benzeri görülmemiş servet ve gelir kutuplaşması
''Amerika'nın Sonu'' kitabıyla adından söz ettiren Bilim ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Özel de iki eylemi ''68 eylemleri küresel 'ideolojik terör'e başkaldırı idi, 2011 eylemleri ise küresel 'finans terörü'ne isyandır'' sözleriyle karşılaştırdı.

Olaylar, dünyanın çok rahat olmadığını gösteriyor
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi iktisatçı Süleyman Yaşar da ekonomik krizin ardından devletin mali kriz yaşadığına vurgu yaparak, bunun sonucunda ABD'de ''Çay Partisi'' ve ''Wall Street İşgalcileri'' olarak iki ayrı grubun ortaya çıktığını hatırlattı.
68 olaylarıyla bugünkü eylemlerin benzeştiğine ilişkin yorumların hatırlatılması üzerine Yaşar, 68'dekilerin bir öğrenci olayı olarak başladığını, burada ise öğrencilerden öğretmenlere her kesimden insan olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'deki 68 eylemlerine yakından tanıklık eden Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yazar Murat Belge, iki dönemin ortak tarafları kadar farklılıkları da olduğuna işaret ederek, 68 olaylarının ''20. yüzyılın 1848'i'' gibi değerlendirilebileceğini kaydetti.
68 olaylarının, bütün düzeni değiştiren devrimlerin daha taze olduğu bir zamanda ortaya çıktığını anlatan Belge, şunları kaydetti:
''Ondan sonra ağır bir muhafazakarlaşma sürecine girdi dünya. 60'ları, 70'leri gözle görülür bir düzen değişikliği başarısı olmadan kapattı. Şimdi tekrar bir ayaklanma gibi bir şey olunca, onların çok radikal olmaması, daha düzen içi görülmesi normaldir.
Ama dünyanın çok rahat olmadığını gösteriyor bu olaylar. 'Sadece ben yokum toplum var', 'Dayanışma lazım sadece benim kazanmam değil' denilecek yeni bir döneme doğru gidiyoruz. Bunun böyle olmasını gerektirecek birçok şey de var. 1989'da duvarın yıkılmasından beri bir hayli rakipsiz kalmış bir kapitalizm var. Ama bütün bu rakipsizliğiyle dünyayı çok daha iyi idare ettiği söylenemez.''

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın