Dolar
34.59
Euro
36.06
Altın
2,714.46
ETH/USDT
3,425.00
BTC/USDT
98,226.00
BIST 100
9,549.89
Dünya, arşiv

İsrail bölgeyi tehdit ediyor

Filistin İslami Cihad Hareketi Siyasi Birim Üyesi ve Gazze Sorumlusu el-Hindi, İsrail'in bölgeyi tamamen tehdit ettiğini ve Türkiye'nin de İsrail tehdidi altında bulunduğunu söyledi.

04.11.2014 - Güncelleme : 04.11.2014
İsrail bölgeyi tehdit ediyor

İSTANBUL - Muhammed Şeyh Yusuf

Filistin İslami Cihad Hareketi Siyasi Birim Üyesi ve Gazze Sorumlusu Muhammed el-Hindi, İsrail'in bölgeyi tamamen tehdit ettiğini ve Türkiye'nin de İsrail tehdidi altında bulunduğunu belirtti.

AA'ya konuşan Hindi, İsrail'in düzenlediği son saldırıların çok ağır olduğunu ve 1948'den beri yaşananların hiçbirine benzemediğine dikkati çekerek, "Gazze Şeridi'ndeki her bir ferdin payına yaklaşık 15 kilogram patlayıcı düşüyordu. Hastaneleri, okulları, evleri, ambulansları dünyanın gözleri önünde vurdular. Dünya televizyonlarının çoğunda saldırılar canlı yayınlandı ancak uluslararası toplum buna sessiz kaldı" dedi.

 Uluslararası toplum nezdinde İsrail'in "terör kurbanı" imajının bu savaşta değiştiğini vurgulayan Hindi, şu değerlendirmede bulundu:

"İsrail'in yenilmez ordusu, savaş ahlakı, yüksek teknoloji ürünü silahları var (!) Filistin direniş örgütleri ise terörist ve sivillere karşı güç kullanıyor. Son savaşta bu imaj değişti. İsrail sivilleri, kadınları çocukları, evlerinde, hastanelerde, okullarda vurdu. İsrail yüksek teknoloji ürünü güdümlü silahlar kullanmasına rağmen yalnızca sivilleri vuruyor.  İsrail'in terörist dediği, IŞİD'e benzettiği Filistin direniş örgütlerinin ise basit güdümsüz, yerli silahları yalnızca askerleri, çarpışma hattında vuruyor. İsrail tarafının istatistiklerine göre Gazze Şeridi'nde öldürülenlerin yüzde 86'sı sivil. Yine onların verilerine göre 72 İsrailli öldürüldü ve bunların sadece 3'ü sivil. Belki de bu imajın değişmesi uluslararası kamuoyunun Filistin'in yanında yer almasını sağladı. Amerika, Londra ve Paris'te gibi birçok batılı başkentte büyük gösteriler yapıldı"

"İsrail ahlaki olarak başarısız oldu"

İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamını yok edecek güce sahip olduğunu ancak savaşı kaybettiğini söyleyen Hind, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun savaşa yüzde 86 halk desteğiyle girdiğini ancak savaştan yüzde 34 destekle çıkarak, ciddi düşüş yaşadığını kaydetti.

İslami Cihad ve Hamas'a bağlı milislerin karadan tünelleri kullanarak İsrail askerlerinin arkalarından çıkarak, görüntü kaydı bulunan operasyonlar yaptığına değinen Hindi, "Bütün dünya ceberrut ve yenilmezliğin simgesi olan İsrail askerinin, operasyon sırasında ağlayarak yardım arayan görüntülerini seyretti. İsrail buna karşı hiçbir şey yapamadı. İsrail Gazze'yi vurdu, yıktı ancak İsrail askeri olarak bir şey elde edemedi" ifadelerini kullandı.

İsrail'in son savaşta her yönüyle başarısız olduğunu savunan Hindi söyle konuştu:

 "İstatistiklere göre, İsrail'in üçte biri ülkelerinden ayrılmak istiyor. İsrail askeri, siyasi ve ahlaki olarak başarısız oldu. Askerlerinin savaş ilkeleri olduğunu, etik bir savaş yürüten, sivilleri hedef almadıklarını söylüyorlardı. Şimdi İsrail'in gerçek yüzü dünya kamuoyu önünde açıldı. İsrail ordusunun şiddet, öldürme ve sınırsız terör üzerine kurulu katiler, suçlulardan oluşan bir çete olduğu artık belli oldu"

İsrail'in 1967'deki Savunma Bakanı Moşe Dayan'ın "İsrail kuduz köpek gibi olmak zorunda. Böylelikle bölgenin geri kalanı yanına yaklaşmaya korksun" sözüne atıfta bulunan Hindi, "İsrail fiili olarak kuduz köpek gibiydi. Her yere saldırabiliyordu. Mısır'a, Tunus'a, Irak'a, Lübnan'a, Sudan'a saldırdı. Ancak İsrail bu defa korunmaya ihtiyaç duydu. Hem de abluka altındaki küçük direniş gruplarına karşı" değerlendirmesinde bulundu.

Filistin direniş gruplarının son saldırılarda elde ettiği başarılara ilişkin konuşan Hindi, Gazze'nin çevresinde bulunan İsrail'in kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan Yahudilerin gerilime alışkın olduğunu ve olaylarda hemen sığınaklara kaçtıklarını aktararak, bu defa roketlerin Tel Aviv'e, Hayfa'ya kadar ulaştığını ve İsrail'de hayatı felç ettiğini belirtti.

Hindi, "1948'den beri Araplar Tel Aviv'i vurmaya hatta "yan gözle bakmaya" dahi cesaret edemediler. Direniş örgütlerinin bu kentteki Ben Gurion Havalimanı'nı hedef aldı. İsrail'de sosyal hayat ve ekonomi felç oldu" diye konuştu. 

İsrail saldırılarının sonlandırması için yürütülen müzakere sürecine yönelik bazı bilgileri paylaşan Hindi, "Türkiye ve Katar'ın arabulucu olması durumu vardı. Ancak biliyorsunuz ki coğrafi koşullar nedeniyle Mısır'ı aşamayız. Sonra Mısır'ın arabulucu olması konusunda anlaşıldı. Ateşkes sağlandı ve bazı konuların görüşülmesi ertelendi" dedi.

Ateşkesin ardından Gazze'ye liman yapılması, İsrail saldırılarında kullanılamaz hale gelen havaalanının tamir edilmesi ve yine bu ülkenin elindeki Filistinlilere ait cesetlerin ailelerine teslim edilmesi gibi konuların bir takvim içinde sonra müzakere edilmesine karar verildiğini hatırlatan Hindi, ancak son olarak Mısır'daki emniyet sorunu nedeniyle 27 Ekim'de yapılmasına karar verilen müzakerelerin 2 hafta ileri atıldığına işaret etti.

İlk kez bu savaşta İsrail'in bölgede müttefikleri olduğunu ve bazı Arap ülkelerinin İsrail'in yanında yer aldığını gördüklerini ifade etti.

"İran'la ilişkimiz yok"

İslami Cihad Hareketi'nin ve diğer Filistin direniş örgütlerinin İran-Hizbullah ekseninde yer aldığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığına dikkati çeken Hindi, hiçbir eksende yer almadıkları ifade etti. Hindi, Filistin davasının birleştirici olduğuna inandıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bizim geçmişimizde, şimdi ve gelecekte ilişkilerimizin belirleyicileri var ve bu belirleyiciler, kişilerle, kurumlarla, ülkelerle ilişkilerimizi şekillendiriyor. İlkelerimiz arasında hiçbir ülkenin içişlerine karışmamak ve hiçbir eksende yer almamak bulunuyor. Filistin direnişine şart koşmadan destek olmak isteyen herkese hoş geldin diyoruz. Bölgede tek bir eksen yok en az 4 eksen var. Ayrıntılara girmek istemiyorum. İslami Cihad'ın İran'la ilişkisi var diyorlar. Hayır diyoruz. Türkiye'yle İran'la ve diğer ülkelerle Filistin davasına hizmet etmesi için ilişkiler kurmak istiyoruz. İsrail yalnızca Filistin'i değil tüm bölgeyi tehdit ediyor. Türkiye İsrail'in yıkıcı faaliyetlerinden çok uzak değil. İsrail Sudan'ı Afrika Boynuzu’nda, Mısır'da ve diğer bölgelerde yıkıcı faaliyetlerde bulundu. Yani İsrail tehlikesi yalnızca bize değil. Ancak biz İsrail'le çarpışma hattında yer aldığımız için önce biz maruz kalıyoruz."

"Biz bir savaştayız ve zafer yardımcı olan herkesin zaferi. Buluğu eksenin iç hesaplarından dolayı yardım etmeyenleri de bağışlıyoruz. Çünkü biz şu anda büyük bir problemimiz var. Gazze'nin yeniden imarı İsrail'le yeni bir savaş olacak. Bazı kesimler de savaş yoluyla bölgede gerçekleştiremedikleri hedeflerini, Gazze'nin yeniden imarıyla gerçekleştirmek istiyor. Yeniden imar için bir komisyon oluşturuldu. İsrail, para akışının kendi ülkesi aracılığıyla yapılması, paraların nereye harcandığını ve  her bir çimento paketinin nereye gittiği bilmek için imar konusunda ilk sırada yer almak istiyor. Bu sebeplerle Gazze'nin yeniden imarının hızlı şekilde gerçekleşeceğini düşünmüyoruz. Yıkıma sebep olan direniş örgütleri gelsin yapsınlar dedirmek için İmarın uzun yıllar süren bir harp olacağını tahmin ediyoruz."

Filistin uzlaşısı

Hindi, uzlaşı için kendi planlarını dayatmadıklarını, karşı taraftan da aynısını beklediklerini ifade etti. Bunun ya ortak siya plan hazırlamakla mümkün olacağını ya da Filistin Kurtuluş Örgütü'nü bir merci konumunda yeniden yapılandırarak mümkün olacağını aktaran Hindi, FKÖ'ye yönelik bu talebin de şimdiye kadar yapılan bütün uzlaşı anlaşmalarında yer aldığı bilgisini verdi. Henüz FKÖ'de Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin temsil edilmediğini hatırlatan Hindi, bu konunun üstünde yalnızca Filistin tarafının değil bölgesel anlamda veto bulunduğunu kaydetti.

Hamas'ın Gazze'deki yetkilerini ve görevlerini uzlaşı hükümetine devrettiğini söyleyen Hindi, " Artık ortak bir hükümetimiz var ancak bu hükümet Gazze'de görevini yapmıyor. Sizin aracılığınızla Filistin hükümetini görevini yapmaya çağırıyoruz. Gazze'nin yeniden inşası ve sınır kapıları Filistin hükümetinin sorumluluğunda" ifadelerini kullandı.

Refah Sınır Kapısı sorunu

Hindi, İsrail'le yürütülen ateşkes görüşmeleri sırasında arabulucu olan Mısır'dan, Gazze Şeridi-Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısını açmasını istediklerini, söz konusu ülke yetkililerinin ise bunun İsrail'le ilgisi olmadığı için müzakere konuları arasına alınamayacağını ilettiğini aktardı. Hindi, Refah'ın açılması için Mısır'ın talep ettiği şartları kabul ettiklerini fakat henüz bir değişiklik olmadığını kaydetti.

"One Minute"i unutmadık

Türkiye'nin Filistin'e karşı tutumuna değinen Hindi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'taki "One Minute" çıkışını çok iyi hatırladıklarını ve buna çok mutlu olduklarını dile getirdi.

Mavi Marmara'nın da çok önemli bir durak olduğunu kaydeden Hindi, Mavi Marmara şehitleri için Gazze'de bir anıt inşa ettikleri ve şehitlerin mezarlarından alınan toprağı Gazze'ye getirdiklerini kaydetti. Hindi sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'nin tüm yaralıların tedavisini üstlenmek isterdik ancak ne yazık ki Türkiye'nin bunu Mısır Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısından yapması engellendi. İsrail, yaralıların Türkiye'ye taşınmasına çok ağır şartlar koyarak izin verdi. Abluka ve engelleme nedeniyle istenilen sayıda yaralı Türkiye'ye getirilemedi. Türkiye bir gemi ile sahilden Gazze Şeridi'nin elektriğini de sağlamayı teklif etti. Ancak buna da imkan tanınmadı"

Hindi, Türkiye'ye ve az sayıda ülkeye teşekkür ettiklerini söyledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın