GAZZE (AA) - NUR EBU IYŞE - İsrail Gazze Şeridi'nde 52 gündür sınır kapılarından gıda, sağlık malzemesi, yakıt gibi ürünlerin geçişini engelleyerek iki milyondan fazla Filistinliyi "aç bırakma"yı sürdürüyor.

Gazze Şeridi'ne normal şartlarda yardımlar Kerem Ebu Salim, Erez ve Zikim olmak üzere 3 sınır kapısı üzerinden ulaştırılıyor.

İsrail, 2 Mart'tan itibaren bu üç kapıdan Gazze Şeridi'ne insani yardımların girişini durdurma kararı aldı, bölgeye yardım malzemesi ve yakıt girişini engelledi.

İsrail'in 19 aydır bölgede yürüttüğü soykırım nedeniyle yoksullaşan, dışarıdan verilecek yardımlara bağlı hale gelen Filistin halkının maruz kaldığı şartlar, sınır kapılarının kapanmasıyla daha da kötüleşti.

Gazze Şeridi'ndeki Filistin hükümeti, 19 Mart'taki açıklamasında İsrail'in devam eden ablukası ve 2 Mart'tan bu yana sınır kapılarının kapatılmasıyla yardımların girişinin engellenmesi sonucunda bölgenin "kıtlığın ilk aşamalarına" girdiğini bildirdi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ise Gazze'deki insani krizin, Ekim 2023'ten bu yana en kötü seviyeye ulaştığını aktardı.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, "İnsani yardım, pazarlık kozu ve savaş silahı olarak kullanılıyor. Kuşatma kaldırılmalı, insani yardım akışı sağlanmalı, esirler serbest bırakılmalı, ateşkes yeniden sağlanmalı." ifadeleriyle yaşanan duruma tepki gösterdi.

Felaket düzeydeki gıda güvensizliği

Gazze'deki Filistin hükümetinin Medya Ofis Müdürü İsmail es-Sevabite AA muhabirine yaptığı açıklamada, "2,4 milyon Filistinli, ciddi ölçüde ve felaket boyutunda gıda güvensizliği yaşıyor." dedi.

Sevabite, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması'nın (IPC) değerlendirmesine göre Gazze'deki krizin yarım milyondan fazla kişinin kıtlığın en yüksek seviyesi olan 5. seviyeye sürüklenme tehlikesi taşıdığına dikkati çekti.

Gazze'nin "yakın bir kıtlık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu ve bölgenin bazı kesimlerinin de kıtlık içinde olduğunu" aktaran Sevabite, şunları söyledi:

"Gazze'deki Filistinlilerin yüzde 90'ının yaşamı, sınır kapılarının kapatılması, yardım girişinin engellenmesi ve abluka nedeniyle artık bölgeye ulaşamayan yardımlara bağlı durumda."

Sevabite, onlarca fırının buğday ve yakıt tükendiği için çalışmalarını durdurduğunu, uluslararası programlar ve kuruluşların gıda dağıtımı ve fırınlara verdiği desteği askıya almak zorunda kaldığını, bazı seyyar fırınların da çok sınırlı kapasitede faaliyet gösterdiğini ifade etti.

Filistinli yetkili, "Gazze'de 7 Ekim 2023'ten bu yana ciddi seviyedeki yetersiz beslenme, gıda ve ilaç sıkıntısı nedeniyle 50 çocuk hayatını kaybetti." diye konuştu.

Hayati öneme sahip sektörlerdeki aksaklıklar

Sınır kapılarının kapatılmasının Gazze Şeridi'ndeki önemli sektörleri tamamen felç ettiğini söyleyen Sevabite, sağlık sektöründe 7 Ekim 2023'ten bu yana bombalama, doğrudan hedef almanın yanı sıra ilaç, tıbbi malzeme ve yakıt tükenmesi sonucu 38 hastanenin hizmet dışı kaldığı bilgisini paylaştı.

Sevabite, saldırıların başından bu yana yaralılar ve hastalar tedavi yetersizliği nedeniyle ölüm riskiyle karşı karşıya kalırken okul ve camilerin de yaralılar için barınma merkezi olarak kullanıldığını belirtti.

Bölgede yaşanan su ve sanitasyon konusundaki sıkıntılara da işaret eden Sevabite, şöyle devam etti:

"Gazze Şeridi'nde arıtma tesislerinde kullanılacak yakıtın girişinin engellenmesi ve bölgedeki sınırlı sayıdaki su kuyusu nedeniyle nüfusun yüzde 90'ından fazlası içme suyuna erişemiyor.

Bu durum, su kirliliği ve hijyen eksikliğinden kaynaklanan hastalıkların yayılma sıklığının artmasına neden oluyor."

Günlük öğünlerin kısıtlanması

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü ise Gazze'deki ailelerin günlük öğünlerini minimuma indirmek zorunda kaldığını, bunun da kilo kaybına yol açtığını ifade etti.

Örgüt, yaptığı yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin çoğunluğun, piyasada bulunan az sayıda konserve gıdayla beslendiğini belirtti.

Bazı hayır kurumlarının Filistinli ailelere yemek dağıtmaya çalıştığını fakat İsrail'in "insanların asgari gıda standardına ulaşma hakkını ellerinden alma konusunda ısrarcı olarak" bu kurumları hedef alan saldırılarını son haftalarda tırmandırdığı ifade edildi.

Hayır kurumları görevlilerinin de yemek pişirebilmek için gerekli malzemeleri kısıtlı şekilde tedarik edebildikleri konusunda şikayetçi olduğu bilgisi paylaşıldı.

İsrail'in Gazze'deki sivillere uyguladığı "aç bırakma" suçunun, soykırımın en acımasız ve insan onurunu en çok ayaklar altına alan biçimlerinden biri olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Siviller yalnızca gıdadan mahrum bırakılmakla kalmıyor, İsrail geçim kaynaklarını yok ederek, insani yardımların girişini engelleyerek, üretim kaynaklarını hedef alarak ve tedarik zincirlerini sekteye uğratarak hayatta kalma yetilerini de yok etmeyi hedefliyor."

Dünya Gıda Programı, İsrail'in yaklaşık 7 haftadır uyguladığı ağır abluka nedeniyle Gazze’deki ailelerin bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmediklerini açıklamıştı.

Gıda krizinin en çok vurduğu kesim çocuklar ve kadınlar

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail'in işlediği bu ölümcül suçun, Gazze Şeridi nüfusunun üçte ikisinden fazlasını oluşturan çocukları ve kadınları etkilediğini belirtti.

İsrail'in ablukasının yol açtığı gıda ve sağlık hizmetleri yetersizliğinden dolayı, çocukların yetersiz beslenme, bağışıklığın zayıflaması gibi nedenlerle yavaş ölüm riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.

Örgüt, hamile ve emziren kadınların temel beslenme yetersizliği ve sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle hem kendileri hem bebeklerinin hayatlarını tehdit edebilecek ciddi risklerle karşı karşıya olduğu uyarısı yaptı.

Medya Ofisi 16 Nisan'da yaptığı açıklamada, gıda sıkıntısı, su kıtlığı ve kötüleşen sağlık sistemi nedeniyle 1,1 milyondan fazla çocuğun ciddi şekilde yetersiz beslenme sorunu yaşadığını duyurmuştu.

Çocuk felci aşısının girişi de engelleniyor

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, İsrail'in 40 gündür Gazze'ye çocuk felci aşısının girişini engellediğini bildirdi.

Aşıların tedarikine yönelik engelin, çocuk felcinde 4'üncü fazın uygulanmasını sekteye uğrattığı kaydedildi.

Bu aşıların yapılmaması halinde 602 bin çocuğun kalıcı felç ve kronik rahatsızlık riskiyle karşı karşıya olacağı uyarısı yapılan açıklamada, ayrıca çocukların yeterli şekilde beslenmemesi ve içme suyunu eksik tüketmesi sonucu ciddi ve benzeri görülmemiş sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceği vurgulandı.