BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği: İsrail şimdi Gazze'nin güneyine doğru ilerliyorsa, son çağrı durmaları yönündedir
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Laurence, İsrail'in Gazze işgalini güneye doğru genişletmesinin "büyük riskler "barındırdığını ve sivillerin korunmasının birinci öncelik olduğunu belirterek, "Tek çözüm savaşın durmasıdır." dedi.

Gazze/Kudüs
Filistin haber ajansı WAFA'nın haberine göre, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı'na "İsrail işgal güçlerinin gerçekleştirdiği katliamda" en az 11 Filistinli öldü, bazıları da yaralandı.
- İsrail'in kuşattığı Şifa Hastanesi'nde 7 binden fazla yerinden edilmiş kişi ölümle karşı karşıya
- Dünya Gıda Programı: Gazze Şeridi geniş çapta açlıkla karşı karşıya
- İsrail ordusu onlarca askeri araçla Cenin kentine baskın düzenledi
- İsrail, Gazze'deki Cibaliya Mülteci Kampı'nda bir yerleşim alanını bombaladı
İsrail ordusunun abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik yoğun bombardımanı devam ediyor.
İsrail savaş uçakları ve topçu birlikleri, Gazze'nin Şeyh Rıdav, Tuffah ve Şucaiyye mahallelerine, Yafa Caddesi, Gazze kenti ve Nezzale bölgesine rastgele ateş açtı.
İsrail'in, Deyr el-Belah'taki Bureyc Mülteci Kampı ile Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde yerinden edilmiş bir grup insanı hedef alması sonucu ölen ve yaralananlar oldu.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında yaralanan ve Endonezya Hastanesi'ne getirilen Filistinliler, koridorlarda zor şartlar altında tedavi görüyor https://t.co/vgdBDUNjbB pic.twitter.com/CecrjGRdMT
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 16, 2023
İsrail'in Batı Şeria'da düzenlediği SİHA saldırısında 3 Filistinli hayatını kaybetti, 9 kişi yaralandı
Filistin haber ajansı WAFA'nın haberine göre, "İşgal güçlerinin Cenin Kampı'nda silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile düzenlediği saldırıda" 3 Filistinli hayatını kaybetti, 2'si ağır 9 kişi yaralandı.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre de İsrail ordusunun onlarca askeri araç, buldozer, helikopter ve SİHA'larla Cenin kenti ve kampına gece saatlerinden beri düzenlediği baskın hala devam ediyor.
İsrail ordusu kente birçok yönden saldırı gerçekleştirerek Cenin Mülteci Kampı'nı kuşattı.
İsrail askerleri ile silahlı Filistinli direnişçiler arasında çatışmalar çıktı. İsrail güçleri, baskınlara karşı çıkan Filistinlilere gerçek mermi ve yoğun biçimde göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti.
Gazze Şeridi'nde görevli AA kameramanı Fadi Alwhidi, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden yakın arkadaşına gözyaşlarıyla veda etti https://t.co/05JB444liJ pic.twitter.com/hxszpJ7wvC
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 17, 2023
İsrail ordusu, yerinden edilmiş kişilerin yaşadığı bir okulu bombaladı, ölü ve yaralılar var
Filistin devlet televizyonu, İsrail ordusunun Gazze kentinin güneyindeki Zeytun Mahallesi'nde yerinden edilmiş kişilerin yaşadığı bir okulu bombaladığını açıkladı. Ölü ve yaralıların olduğu bilgisini verdi.
İsrail askerleri Cenin'deki İbni Sina Hastanesi'ni kuşattı
Cenin kentine onlarca askeri araçla farklı noktalardan giriş yapan İsrail askerleri İbni Sina Hastanesi'ni abluka altına aldı.
Filistin Kızılayından yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin Cenin'deki İbni Sina Hastanesi'ne baskın düzenlediğini ve Filistin Kızılayına ait ambulans ekiplerini hastane önünde yaklaşık bir saattir gözaltında tuttuğu ifade edildi.
Açıklamada, İsrail güçlerinin bazı sağlık görevlilerini hastaneyi boşaltmaya zorladıktan sonra gözaltına aldığı belirtildi.
İsrail ordusu, Cenin'deki İbn-i Sina Hastanesi'nin acil servis çalışanlarına "Hastaneyi terk edin" çağrısında bulundu https://t.co/05JB444liJ pic.twitter.com/ZDZUT5zPMD
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 17, 2023
Görgü tanıkları da İsrail güçlerinin hastaneyi kuşatarak, çalışanların hastaneyi derhal terk etmelerini istedi ancak bazı görevli doktorlar bu talebi reddetti.
Sosyal medyada da birçok hesap İbni Sina Hastanesi'ni kuşatan İsrail askerlerinin silah zoruyla, acil serviste çalışan sağlık görevlilerini elleri havada bir şekilde çıkartıp, çok sayıda kişiyi gözaltına aldığı görüntüleri paylaştı.
Batı Şeria ve Kudüs'te de 7 Ekim'den bu yana İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 197 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail güçleri, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ni yoğun şekilde bombalarken işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de düzenlediği baskınlarda, çeşitli iddialarla Filistinlileri gözaltına alıyor.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki Deyr el-Belah'ta bulunan Nuseyrat Kampı'na yönelik saldırı düzenledi
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 16, 2023
Bombardımanda aralarında çocukların da bulunduğu birçok Filistinlinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bildirildi https://t.co/vgdBDUMLm3 pic.twitter.com/yjNpHLT4wV
İsrail güçleri işgal altındaki Batı Şeria'da 2 Filistinliyi öldürdü
İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada, "2 Filistinlinin El Halil kenti yakınlarındaki Zeytun kavşağında faaliyet gösteren güçlere ateş açtığı" ileri sürüldü.
Açıklamada, İsrail askerlerinden yaralanan ve ölen olup olmadığına dair bilgi verilmezken söz konusu Filistinlilerin öldürüldüğü kaydedildi.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki Beni Süheyla kasabasında bir evi bombaladı.
Aralarında bebeklerin de olduğu birçok Filistinlinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı bildirildi.
İsrail güçleri, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 47 Filistinliyi gözaltına aldı
Filistin Esirler Cemiyetinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail güçlerinin Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik gözaltı baskınlarını sürdürdüğü belirtildi.
Baskınlarda 47 Filistinlinin gözaltına alındığı aktarılan açıklamada, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim'den bu yana gözaltına alınan Filistinlilerin sayısının 2 bin 800'e ulaştığı kaydedildi.
İsrail güçleri, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ni yoğun şekilde bombalarken işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de baskınlar düzenleyerek, çeşitli iddialarla Filistinlileri gözaltına alıyor.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentindeki Beni Süheyla kasabasını hedef aldı
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 17, 2023
Bölgede iş hanlarının ve evlerin bulunduğu bir caddede büyük yıkım meydana geldi https://t.co/05JB444liJ pic.twitter.com/XloZFy82Fc
BM: İsrail, Gazze Şeridi'ndeki işgalini güneye doğru genişletmeye hazırlanıyor
BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısı sonrasında AA muhabirinin, "İsrail, Gazze Şeridi'ndeki işgalini güneye doğru genişletmeye hazırlanıyor. Bu durum güneyi de olumsuz etkileyecektir ve sivillerin sürgün durumunu daha büyük bir felakete dönüştürecek. Buna tepkiniz nedir?" sorusunu yanıtlayan Laurence, "Bizim tepkimiz, her zaman olduğu gibi uluslararası insancıl hukukun ön planda olması gerektiği yönündedir. Dolayısıyla sivillerin, onların mallarının ve geçim kaynaklarının korunması her şeyden önce gelmeli. Ancak eğer şimdi Gazze'nin güneyine doğru ilerliyorlarsa (İsrail), son çağrı durmaları yönündedir." diye konuştu.
Gazze'de ateşkesin gerçekleşmesi gerektiğinin altını çizen Laurence, "Burada sivillerin hayatları tehlikede, 10 binden fazla sivilin öldürüldüğünü gördük, bu çılgınlık. Öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuk. Tek bir çözüm var o da ateşkes. Bu yaşananlar durdurulmalı." değerlendirmesini yaptı.
AA muhabirinin, "İsrail eğer bu işgalini Gazze Şeridi'nin güneyine doğru genişletirse bölge için daha büyük bir felaket olacağını düşünüyor musunuz?" sorusunu da cevaplayan Laurence, "Tabii ki bunun riskleri çok büyük. Gazze'nin güneyinde, kuzeyden kaçıp geldikleri için daha fazla insan var. Birdenbire 2 milyon insanı şehrin yarısı büyüklüğünde bir alana sıkıştırıp, bunların potansiyel top atışı ve sokak çatışmaları içerisinde kalmasını bekleyemezsiniz. Sivillerin korunması çok önemli ve şu anda birinci öncelik bu olmalı. Şu anda tek çözüm, savaşın durmasıdır." ifadesini kullandı.
İsrail, Gazze Şeridi'nin güneyini de işgal etme olasılığını dışlamıyor
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden zorla göç ettirdiği Filistinlilerin sığındığı güneydeki Han Yunus bölgesine, 15 Kasım Çarşamba günü havadan bildiri atarak halkın bazı yerleri terk etmesini istedi.
Güneydeki bölgelere yönelik İsrail güçlerinin hava saldırıları da sürüyor. Son olarak İsrail helikopterleri ile uçakları, 16 Kasım Perşembe günü Gazze'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah kentlerinde Filistinlilerin evlerine saldırılar düzenlemişti.
Tüm bu gelişmeler, İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'nin güneyini de mi karadan işgal edeceği sorusunu gündeme taşıdı.
AA muhabirinin ulaştığı İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat böyle bir olasılığı dışlamadı.
İsrailli Sözcü. Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin "kendilerine talimat verilmesi halinde ordunun Gazze Şeridi'nin her noktasında operasyona hazır olduğu" yönündeki sözlerini hatırlattı.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyine "kara operasyonu" yapmak için siyasi kararı mı beklediği yönündeki soruya Lior Haiat, "İsrail ordusu, hükümetin sonraki adımların ne olacağı yönündeki kararını bekliyor." şeklinde cevap verdi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, İsrail şimdi Gazze'nin güneyine doğru ilerliyorsa, son çağrı durmaları yönündedir diye belirtti.
İsrail ordusundan Gazze'deki işgali güney bölgelere de yayma sinyali
Ordudan yapılan açıklamaya göre Halevi, İsrail ordusunca işgal edilen Gazze Şeridi'nin kuzeyine girerek askerlerle bir araya geldi.
Burada askerlere seslenen Halevi, "Kuzey Gazze Şeridi'ndeki askeri sistemi ortadan kaldırmaya yaklaştık. Biz anladığımız kadarıyla diğer alanlara devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Halevi'nin bu açıklaması, İsrail ordusunun Gazze'nin güneyine de saldıracağının sinyali olarak değerlendirildi.
İsrail'in saldırıları altındaki Gazze'nin kuzeyinde 807 bin kişi evlerinde tutunmaya devam ediyor
Filistin İstatistik Merkezinin internet sitesinde yayımlanan açıklamada, İsrail ordusunun yoğun saldırılarına maruz kalan Gazze ve Kuzey Gazze kentlerinde hala evlerini terk etmemiş 807 bin Filistinlinin bulunduğu belirtildi.
İsrail ordusunun bölgede evleri "başlarına yıkarak" sivilleri öldürmesinin yanı sıra hastane, okul ve ibadethaneleri hedef almasına rağmen Filistinlilerin kuzeydeki evlerini terk edemediğine işaret edilen açıklamada, 11 Kasım 2023 tarihine kadar Gazze ve Kuzey Gazze kentlerinde yaklaşık 152 bin ailenin oluşturduğu 807 bin kişinin topraklarında tutunduğu ifade edildi.
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki söz konusu 2 kentte savaştan önce bir milyon 200 bin kişinin yaşadığı aktarılan açıklamada, burada yaşayan Filistinli nüfusun üçte birini oluşturan yaklaşık 400 bin kişinin orta ve güney bölgelerine göç etmek zorunda kaldığı kaydedildi.
Açıklamada, Gazze Şeridi'nin orta ve güney kesimlerindeki nüfusun halihazırda 1 milyon 430 bine yükseldiği belirtildi.
İsrail'in yakıt girişini engellediği Gazze'de halk, ilkel yöntemlerle hayata tutunuyor
Gazze halkı, temel hizmetlerin tamamen durduğu bölgede su sıkıntısı nedeniyle deniz suyunu kaynatarak veya şeker katarak içmeye çalışıyor.
Elektrik kesintisi nedeniyle gerekli ekipmanlar çalıştırılamadığı için sevdiklerinin cenazelerini de İsrail saldırılarında yıkılan binaların altından elleriyle, basit aletlerle çıkarmak için uğraş veriyor.
Gazze Şeridi'nde doktorlar, sağlık çalışanları, telekomünikasyon şirketleri ve sivil savunma ekipleri, Gazze’de günlük hayatı en azından asgari seviyede tutmak için bölgeye yakıt girişi yapılması çağrılarında bulunuyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’ne sağlanan elektrik ve su hatlarını kesmesinden yaklaşık 35 gün sonra Gazze’ye ilk yakıt yardımı, Refah Sınır Kapısı’ndan, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) tarafından kullanılmak üzere 15 Kasım’da getirildi.
Filistin Maliye Bakanlığına bağlı Genel Petrol İdaresi verilerine göre, Gazze Şeridi’nin aylık yakıt ihtiyacı yaklaşık 12 milyon litre.
Gazze’ye 15 Kasım’da UNRWA için getirilen 25 bin litre yakıt, normal şartlarda Gazze Şeridi’nin aylık ihtiyacının yüzde 0,2’sine denk geliyor.
Bölgeye 7 Ekim’den bu yana yerel tesisler için hiç yakıt girişinin olmaması Gazze Şeridi’nde hayati önem taşıyan birçok sektörü durma noktasına getirdi.
Buna ek olarak, Gazze’nin elektrik üretimi için aylık ihtiyaç duyduğu endüstriyel yakıt miktarı ortalama 12 milyon litre olarak açıklanırken, bunun 3 milyon litresi Gazze Şeridi’ndeki hastanelerde elektrik üretilmesi için kullanılıyor.
Hastanelerde birincil ihtiyaç olan, kuyulardan su çıkarılmasına olanak sağlayan dizel yakıt, yaklaşık 2,3 milyon Gazzeli için su ve ilaç gibi bir önceliği temsil ediyor.
Gazze’de yakıt, hastanelerin yanı sıra İsrail saldırılarında yaralananları taşıyan ambulans, sivil savunma ekipleri, iletişimi sağlayan telekomünikasyon şirketleri için tek enerji kaynağı olma özelliğini taşıyor.
Tek elektrik santraline sahip yaklaşık 365 kilometrekarelik Gazze Şeridi, içme suyu, gıda, elektrik ve yakıt yardımları konusunda 2006’dan bu yana bölgeye yönelik ablukasını sürdüren İsrail’e büyük ölçüde bağımlı.
İsrail, Gazze’nin güneyine sınırlı yakıt girişini ilk kez kabul etti
İsrail hükümet kaynaklarının basınla paylaştığı açıklamaya göre, İsrail Savaş Kabinesi, ABD'nin talebi kapsamında, Gazze Şeridi’nin güney bölgesine günlük iki yakıt tankeri girişine izin verilmesi yönündeki öneriyi oybirliğiyle onayladı.
Yakıtın, Birleşmiş Milletlerin (BM) bölgedeki su ve sanitasyon altyapısını desteklemedeki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılacağı belirtildi.
Bu adımın İsrail'e, “Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli uluslararası manevra alanını sağladığı” ifade edilen açıklamada, “Tankerler, Hamas'a ulaşmamak şartıyla, BM üzerinden Refah Sınır Kapısı'ndan Gazze Şeridi'nin güneyindeki sivil halka ulaştırılacak." denildi.
DSÖ: Bebeklerin Şifa Hastanesinden tahliyesi için müzakereler sürüyor
ABC News'ün haberine göre, DSÖ'den Dr. Richard Brennan yakıt eksikliği ve güvenlik durumunun tahliyeyi zorlaştırdığını belirtti.
Brennan, DSÖ'nün günlerdir Gazze'nin kuzeyindeki hastanelerle iletişim kuramadığını söyleyerek, "Bu tamamen umutsuz bir durum." dedi.
Örgütün, Mısırlı yetkililerle birlikte, tahliyeler için "güvenlik teminatı ve güvenli geçiş" sağlamak üzere Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla İsrail Savunma Kuvvetleri ile müzakere ettiğini aktaran Brennan, yakıt eksikliğinin de tahliyeler için sorun teşkil ettiğini ifade etti.
Brennan, yenidoğanların, prematüre bebeklerin ve yoğun bakım hastalarının tahliyesi için Şifa Hastanesine hareket edecek bir konvoy oluşturmaya çabaladıklarını ancak bunun çok fazla planlama gerektirdiğini belirterek, "Filistin Kızılayının ambulanslarının çoğu şu anda çalışmıyor, bu yüzden Mısır'dan ambulans getirip Şifa Hastanesine götürmeyi düşünüyoruz." diye konuştu.
Dr. Brennan, söz konusu durumla ilgili 24 saat içinde daha fazla ayrıntıya sahip olmayı umduğunu kaydetti.
DSÖ tarafından elde edilen son bilgilere göre, Şifa Hastanesinde 36'sı yenidoğan ve 27'si yoğun bakım hastası olmak üzere yaklaşık 600 hasta, 280 personel ve 2 bin 500 yerinden edilmiş kişi bulunuyor.
"Son 4 gündür Gazze'deki yaralanma ve ölümlere ilişkin veriler bize ulaşmadı"
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) Filistin Temsilcisi Richard Peeperkorn, BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak Gazze'deki sağlık durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gazze'deki durumun son derece değişken olmaya devam ettiğini belirten Peeperkorn, Gazze'deki Sağlık Bakanlığı ve sağlık çalışanlarıyla iletişimlerinin, yoğun çatışma ve sınırlı bağlantı nedeniyle zayıf kaldığını kaydetti.
Peeperkorn, "Bu nedenle son 4 gündür Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yaralanma ve ölümlere ilişkin güncel veriler DSÖ'ye ulaşmadı. Bu da sağlık sisteminin işleyişini değerlendirmemizi zorlaştırıyor." ifadelerini kullandı.
Sağlık sisteminin zor durumda olduğunu vurgulayan Peeperkorn, şu anda Gazze'deki 36 hastaneden 25'nin hizmet vermediğini hatırlattı.
Peeperkorn, "Yakıt kıtlığının yanı sıra Gazze ve hastanelerin yakınındaki kara operasyonları, birçok bölgede kurtarma ekiplerinin ve ambulansların hareketini durdurdu. DSÖ, yağışlı mevsim ve kışın gelmesiyle birlikte hastalıkların yayılmasından son derece endişe duyuyor. Barınaklardaki aşırı kalabalık ve Gazze genelinde temiz su ve sanitasyon eksikliği hastalıkların bulaşma riskini artırabilir." dedi.
7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde sağlık tesislerine yönelik 152 saldırıyı doğruladıklarını söyleyen Peeperkorn, bu saldırıların 534 ölüm ve 686 yaralı ile sonuçlandığını belirtti.
Peeperkorn, yeterli miktarda insani malzemenin ve personelin Gazze Şeridi'ne derhal girişi ve hastaların güvenli şekilde tahliyelerinin gerçekleştirilmesi çağrısında bulundu.
Gazze'de tuzdan arındırma tesislerinin, hastane jeneratörlerinin ve ambulansların çalışabilmesi için yakıt girişinin öncelikli olması gerektiğinin de altını çizen Peeperkorn, sağlık hizmetlerinin yanı sıra sivillere ve sivil altyapıya saygı gösterilmesini ve saldırılara karşı korunması gerektiğini vurguladı.
BM Raportörü Arrojo-Agudo: İsrail suyu bir savaş aracı olarak kullanmaya son vermeli
BM'nin güvenli içme suyu ve sanitasyona erişimle ilgili insan hakları raportörü Arrojo-Agudo, İsrail'in ablukası ve yoğun saldırıları altındaki Gazze'deki su sıkıntısına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
İsrail'in çok geç olmadan su tedarik ağı ve tuzdan arındırma tesislerini faaliyete geçirmek için Gazze'ye temiz su ile yakıtın girmesine izin vermesi gerektiğinin altını çizen Arrojo-Agudo, "İsrail, uluslararası hukuku açıkça ihlal ederek Gazze Şeridi'ne güvenli içme suyu tedarikini engelliyor. Bu durum geçen her saat Gazzelileri susuzluktan ölme ve güvenli içme suyu eksikliğinden kaynaklanan hastalıklarla karşı karşıya bırakıyor." ifadelerini kullandı.
Arrojo-Agudo, İsrail'in güvenli su için gerekli malzemelerin Gazze Şeridi'ne girmesini bilinçli olarak engellemesinin hem uluslararası insancıl hukuk hem de insan hakları hukukunun ihlali olduğuna işaret ederek, "İsrail suyu bir savaş aracı olarak kullanmaya son vermeli." ifadesine yer verdi.
Su ve sanitasyonla ilgili krizden ilk olarak kadın ve çocukların etkileneceğini belirten Arrojo-Agudo, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA), Gazze'deki nüfusun yüzde 70'inin tuzlu ve kirli su içtiğini açıkladığını da hatırlattı.
Arrojo-Agudo, "Çocukların susuzluktan ve hastalıktan ölmesi, bombaların neden olduğu ölümlerden daha az görünüyor ve daha sessizdir. Ancak bu aynı derecede veya daha ölümcüldür." değerlendirmesinde bulunarak, uluslararası topluma İsrail'in uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlama çağrısı yaptı.
BM özel raportörleri
BM özel raportörleri, İnsan Hakları Konseyinin özel mekanizmaları olarak tanınan sürecin bir parçası olarak biliniyor.
BM İnsan Hakları sistemindeki "bağımsız" özel mekanizmalar, Konseyin belirli bir ülkenin durumunu veya dünyanın herhangi bir yerindeki tematik sorunları ele alan bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmaları olarak öne çıkıyor.
Kurumun bünyesinde bulunmayan özel mekanizmaların uzmanları, gönüllülük esasına göre ve bağımsız olarak çalışmalarını yürütüyor.
Hamas: ABD'nin, hastaneleri askeri alan olarak kullandığımıza ilişkin açıklamaları apaçık yalan bir hikayenin tekrarı
Hamas Hareketi, ABD'nin Hamas'ın Gazze'de hastane ve okulları askeri alanlar olarak kullandığı yönündeki iddialarının, İsrail ordusunun sunduğu "apaçık yalan bir hikayenin tekrarı" olduğunu belirtti.
Hamas'tan yayımlanan açıklamada, ABD'nin Gazze'deki hastanelerin Hamas tarafından kullanıldığı şeklindeki İsrail iddialarını tekrarlamasını benimsemesi kınandı.
Hastanelerin kullanıldığına dair iddiaların reddedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Pentagon'un Hamas'ın Şifa Hastanesi'ni askeri amaçlarla kullandığı iddiası ve ardından ABD Dışişleri Bakanlığının Hamas'ın hastaneleri ve okulları askeri alan olarak kullandığı iddiası apaçık yalan bir hikayenin tekrarıdır."
"Bu yalan hikaye, Rantisi ve Şifa Hastanesi'nin basılması, hastaların ve sağlık personelinin güvenliğine yönelik tehdit sonrasında işgal ordusu sözcüsünün zayıf ve gülünç oyunlarıyla ortaya çıktı." ifadelerine yer verilen açıklamada, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlara, hastaneleri ve okulları denetleyecek uluslararası bir komite oluşturma çağrısına kulak asılmamasının, Gazze Şeridi'ndeki halkın maruz kaldığı savaş suçları ve soykırımlarda ABD yönetiminin sorumluluğunu ve işgalle ortaklığını gösterdiği vurgulandı.
ABD Başkanı Joe Biden, Gazze'deki Şifa Hastanesi'nin "karargah" olduğunu ispatlayamayan ve sunduğu sözde kanıtlarla sosyal medyada alay konusu olan İsrail'in burayı basmasını, bu ülkenin söylemleri üzerinden savunmuştu.
Dün bir gazetecinin, Biden'a, "Hastaneleri korumalıyız." açıklamasını hatırlatarak, İsrail'in Şifa Hastanesi'ni basmasının "gerekçeli olup olmadığını" sormuştu.
Biden, bunun üzerine, hastanenin "karargah" olduğunu ispatlayamayan İsrail'in eylemini savunarak, "Hamas, askerlerini ve karargahını hastanenin altında saklayarak savaş suçu işliyor. Bu bir gerçek. Olan bu." iddiasında bulunmuştu.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, 15 Kasım'da basına verdiği demecinde, Hamas'ın Gazze'de bazı hastanelerin "altındaki tünelleri" kullanarak söz konusu hastaneleri "saklanmak, askeri operasyonlarını yürütmek ve rehineleri tutmak için" kullandıklarına dair istihbarat aldıklarını öne sürmüştü.
❝Mükemmel belgeler❞
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Filistinlileri savunan Fransız avukat Devers, İsrail'in savaş suçlarını kanıtlayan AA fotoğraflarını değerlendirdi
Tamamı Youtube'da https://t.co/wtuUV1n7ce pic.twitter.com/yDLnNuyVdT— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 17, 2023
İsrail hükümet yetkilisine göre Gazze'de binlerce çocuğu kimin öldürdüğü "belli değil"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Dış İlişkiler ve Uluslararası İletişim Başdanışmanı Mark Regev, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden binlerce Gazzeli çocuğu kimin öldürdüğünün belli olmadığını öne sürdü.
Regev, MSNBC televizyonunda Mehdi Hasan'ın canlı yayında sorularını yanıtladı.
İsrailli danışmanın Hamas'ın sivil ölümlere ilişkin rakamlarına güvenilmemesi gerektiğini savunması üzerine Hasan, "Kendi gözlerimle enkazdan çıkarılan birçok çocuk cesedi gördüm." dedi.
Regev ise "Bunlar Hamas'ın görmenizi istediği fotoğraflar." diye konuştu.
Hasan'ın, "Gazze'de çocukları öldürdüğünüzü kabul ediyor musunuz? Yoksa inkar mı ediyorsunuz?" sorusuna Regev, "Hayır, kabul etmiyorum." yanıtını verdi.
Regev, İsrail'in saldırılarında ölen Gazzeli çocukları kimin öldürdüğünün belli olmadığını öne sürerek, "Her şeyden önce, bu insanların, bu çocukların nasıl öldüğünü bilmiyorsunuz." ifadesini kullandı.
"İsrail'in söylediklerine neden inanalım"
Hasan ise "Hamas'ın söylediği her şeye körü körüne inanmamamız gerektiği konusuna katılıyorum ama sizin hükümetinizin söylediklerine neden inanalım?" ifadesini kullanarak, Şifa Hastanesinin "karargah" olarak kullanıldığı iddialarına ilişkin sunulan sözde "kanıtların" yalan çıktığına değindi.
Regev ise buna sadece, "Herkes hata yapabilir." demekle yetindi.
Hindistan Başbakanı Modi: İsrail-Hamas çatışmasında sivil can kayıplarını şiddetle kınıyoruz
Hindustan Times'ın haberine göre Modi, çevrim içi düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, Batı Asya'da yeni zorluklar ile karşılaştıklarını belirtti.
İsrail'in Gazze'ye saldırılarına da değinen Modi, "İsrail ve Hamas arasındaki çatışmada sivil can kayıplarını şiddetle kınıyoruz." diye konuştu.
Modi, Hindistan'ın Filistin halkına insani yardım gönderdiğini kaydetti.
Hizbullah, İsrail'e ait askeri noktalara saldırı düzenledi
Hizbullah, Lübnan'ın güneyinden İsrail ordusuna ait askeri hedeflere yönelik saldırıları hakkında yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada, İsrail'in sınır üzerinde yer alan Tayhat, Merc ve Ramim askeri noktalarına güdümlü füze ve uygun silahlarla saldırılar gerçekleştirildiği ifade edildi.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana yaşanan çatışmalarda 76 Hizbullah mensubu ve 6 İsrail askeri öldü.
İsrail ordusu, Lübnan'da Hizbullah'a ait "hedeflere" hava saldırısı düzenlediğini duyurdu
Ordudan yapılan açıklamada, İsrail savaş uçaklarının hava saldırısı düzenlediği "hedefler" arasında Hizbullah'a ait altyapı, "silah depolama tesisinin" de bulunduğu aktarıldı.
Lübnan topraklarında "bir grubun" tespit edildiği ve hedef alındığı kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, Lübnan topraklarından İsrail tarafına çok sayıda roket atıldığı, atışların yapıldığı noktaların da vurulduğu belirtildi.
ABD: Gazze'ye daha çok yakıt girişi gerekiyor
Miller, düzenlediği günlük basın brifinginde AA muhabirinin, "İsrail'in yakıtı savaşta silah olarak kullandığı fikrine katılıyor musunuz? Bize ABD'nin Gazze'ye yakıt girişi konusundaki yaklaşımını anlatabilir misiniz?" şeklindeki sorusunu yanıtladı.
İsrail'in yakıtı silah olarak kullanıp kullanmadığına dair bir açıklama yapmayan Miller, "Gazze'ye daha çok yakıt girmesi gerektiğine katılıyoruz." ifadesini kullandı.
Miller, İsrail hükümetine bu konuda baskı yaptıklarını belirterek, bu yakıtın sadece tırlar için değil, hastaneler ve diğer insani hizmetler için de gerekli olduğunu vurguladı.
"Hastanelerin havadan vurulduğunu görmek istemiyoruz"
İsrail'in Gazze'de hastaneleri hedef almasına ilişkin ise Miller, "Hastanelerin havadan vurulduğunu görmek istemiyoruz." ifadesini kullandı.
Miller, Hamas'ın hastaneleri "karargah" olarak kullandığı iddialarını yinelerken, "İsrail'in hastanelerde sınırlı askeri operasyon yapması uygun olabilir ancak burada sivillere zararın en aza indirgenmesini istiyoruz. Hastaneleri çatışmaların ortasında görmek istemiyoruz." dedi.
Blinken'dan, İsrail'e Batı Şeria'daki yerleşimci şiddeti için acil önlem çağrısı
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Blinken'ın, Gantz ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirildi.
Görüşmede, Gazze'ye insani yardım ihtiyaçlarının bir an önce ulaştırılmasının öneminin vurgulandığı aktarılan açıklamada, ABD vatandaşları dahil rehinelerin salıverilmesinin ele alındığı kaydedildi.
Açıklamada, "Bakan Blinken, yerleşimcilerin aşırılıkçı şiddetinin artan seviyeleriyle mücadele etmek de dahil Batı Şeria'da gerilimin azaltılması için kesin adımlar atılmasının önemini vurguladı." ifadesine yer verildi.
Ayrıca Blinken'ın görüşmede ABD'nin iki devletli çözüme bağlılığını bir kez daha dile getirdiği kaydedildi.
İHH'nın tıbbı destek sağladığı yardım tırları Gazze'ye ulaştı
Vakıftan yapılan açıklamaya göre, İHH, Mısır Kızılayı ve uluslararası kuruluşlarca, 7 Ekim sonrasında İsrail'in soykırıma dönüşen saldırılarının ardından insani yardımların öneminin daha da arttığı Gazze'ye yönelik 11 tırdan oluşan bir yardım kafilesi organize edildi.
İHH'nın tıbbi malzeme ve ilaç desteği verdiği yardım tırları, Refah Sınır Kapısı'ndan geçerek Filistin Kızılayı ile Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) deposuna teslim edildi.
Yardımlar, işgalci İsrail'in saldırılarından etkilenen Gazzelilere ulaştırılacak.
Blinken, Mısırlı mevkidaşı ile de Gazze'yi görüştü
Blinken, X sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile Gazze'deki durumu, sivillerin korunmasının önemini ve Gazze'deki Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini reddettiğimizi görüştük." ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Gazze'ye insani yardım akışını sağladığı için Mısır'a teşekkür ettiğini aktardı.
ABD: Ürdün'ün Gazze'deki sahra hastanesinde çalışanların yaralanmasından endişeliyiz
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Bakan Blinken'ın, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiği bildirildi.
Açıklamada, Blinken'ın İsrail'in Gazze'deki Ürdün Sahra Hastanesi'nin çevresini bombalaması sonucu sağlık çalışanlarının yaralanmasından "derin endişe" duyduğunu ilettiği belirtilerek, "Bakan Blinken, hastanelerdeki siviller ve sağlık çalışanlarının korunması gerektiğini vurguladı." ifadesine yer verildi.
Blinken'ın Ürdün'e Gazze'ye yönelik insani yardım çalışmaları için teşekkür ettiğinin kaydedildiği açıklamada, ABD'nin iki devletli çözüme bağlılığını vurguladığı aktarıldı.
Sullivan'dan sağlık çalışanlarının korunması çağrısı
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, sahra hastanesinde çalışanların yaralanmasından derin endişe duyduklarını bildirdi.
Gazze'de Filistinlilere hizmet sağlayan sağlık çalışanlarına minnettar olduklarını belirten Sullivan, "Çatışmadaki hayati görevler üstlenen sağlık çalışanları korunmalıdır." mesajını verdi.
Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, bölgedeki tüm hastaneler ve kan alım tesislerine kan bağışında bulunulması çağrısı yaptı
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) November 17, 2023
Çağrının ardından Filistinliler, El-Nasır Hastanesi'nde kan bağışında bulundu https://t.co/05JB444liJ pic.twitter.com/vvRMPCaGah
ABD ve Japonya liderlerinden İsrail'e "uluslararası insancıl hukuka uyması" çağrısı
Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamaya göre Biden ve Kişida, ABD'nin San Francisco kentinde düzenlenen Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi kapsamında bir araya geldi.
Görüşmede, küresel ve bölgesel güvenliğin yanı sıra ikili güvenlik ve ekonomik işbirliğinin arttırılması konuları ele alındı.
"İsrail'in kendini savunma hakkı olduğu" belirtilen görüşmede, İsrail'e uluslararası insancıl hukuka uyması ve sivillerin korunması çağrısı yapıldı.
Bölgesel konular ele alındı
Gazze'deki sivillere acil ihtiyaçların ulaştırılması amacıyla birlikte çalışılması konusunda anlaşan Biden ve Kişida, çatışmanın yayılmaması ve kalıcı barış hususunda birlikte çalışma sözü verdi.
İki lider Ukrayna'ya desteğin sürdürülmesini görüşürken, Tayvan Boğazı, Kore Yarımadası, Doğu ve Güney Çin Denizi'nde barış ve istikrarın sürdürülmesinin önemini vurguladı.
Biden ve Kişida, iki ülke arasında savunma alanında yakın işbirliğini sürdürme konusunda da mutabık kaldı.
Avrupa, İsrail'in Gazze'de sivilleri öldürmesine ses yükseltenlerin "ifade özgürlüğü" hakkını unuttu
Avrupa ülkelerinin bu tavrı, Uluslararası Af Örgütü dahil insan hakları kuruluşlarının eleştirilerine hedef oldu.
Af Örgütü, İsrail'e karşı barışçıl protestoların bir güvenlik sorunu gibi görülemeyeceğini, Filistinlilerle dayanışma gösterilerinin yasaklanmasının, bu kapsamda görüşlerini ifade edenlerin taciz edilmesi ya da gözaltına alınmasının, bu tür faaliyetlere katılan yabancıların sınır dışı edilebileceği yönündeki uyarıların veya bu gerekçeyle işten çıkarılmaların bu ülkelerin insan hakları yükümlülükleriyle çeliştiği uyarısında bulundu.
AA muhabiri, Filistin'e destek buluşmalarında bir araya gelmek isteyenlerin seslerini duyurmalarına yönelik bazı Avrupa ülkelerindeki engelleri derledi.
İngiltere'de 14 Ekim'den beri her cumartesi yüz binlerin katıldığı Filistin dayanışma eylemlerine yasaklama girişimleri yaşandı. Eski İçişleri Bakanı Suella Braverman, başkent Londra ile farklı kentlerde toplanan vatandaşların yaptığı yürüyüşlere başından itibaren karşı çıktı.
Braverman, yürüyüşlerin ilk haftalarında söylemini "teröre destek" üzerine kurdu. Filistin bayrağı taşımanın ya da bazı sloganların "duruma göre" teröre destek olarak algılanabileceğini ifade eden Braverman, polise de bayrak ve sloganlara bu gözle bakma tavsiyesinde bulundu.
Özellikle, "Nehirden denize Filistin özgür olacak" sloganını, antisemitizm ve İsrail'i haritadan silmek anlamına gelen bir ifade olarak niteleyen Braverman, son dönemde ise söyleminin şiddetini artırdı.
Filistin'e destek yürüyüşleri, "Nefret yürüyüşü" olarak nitelendirildi
Filistin'e destek yürüyüşleri için "Nefret yürüyüşü" ifadesini kullanan Braverman, 11 Kasım'daki yürüyüşün Birinci Dünya Savaşı'nın sonunu simgeleyen Ateşkes Günü'ne denk gelmesi nedeniyle iptal edilmesini istedi.
Aynı çağrı Başbakan Rishi Sunak ve Londra Metropolitan Polisinden de geldi. Sunak, Ateşkes Günü'nde yapılacak bir yürüyüş için "Provokasyon ve saygısızlık" ifadesini kullandı.
Yürüyüş, tüm çağrılara rağmen Braverman'ın istifası talebi eşliğinde yapıldı. Braverman ise yürüyüş sonrası yaptığı açıklamada, "Londra sokakları nefret, şiddet ve antisemitizmle kirleniyor." diyerek gerginliği daha da artırdı.
Polisi eylemleri engellemediği için "taraf tutmakla" suçlayan Braverman, çok geçmeden görevden alındı ancak cesaretlendirdiği aşırı sağcılar, 11 Kasım'da sokağa inerek polisle gerginlik yaşadı.
Fransa'da "Yahudi karşıtlığı gerekçesiyle" gözaltına alınanların sayısı arttı
İsrail'in Gazze'ye saldırılarının ardından Fransa'da hükümet, Filistin'e destek gösterilerine topyekun yasak getirdi. Bu karar, ifade özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştaya taşındı.
Danıştay ise gösterilere ilişkin "toplu bir yasak kararının alınamayacağına, yetkililerin olay bazlı karar vermeleri gerektiğine" hükmetti.
Filistin'e destek gösterilerinin başladığı tarihten bu yana ülkede "Yahudi karşıtlığı gerekçesiyle" gözaltına alınanların sayısı arttı.
Ülkede Filistin'e destek gösterilerini topluca yasaklama planında yargı engeline takılan hükümet, antisemitizmin protesto edilmesi gerekçesiyle İsrail'e destek gösterileri düzenlenmesi için harekete geçti.
Meclis Başkanı Yael Braun-Pivet ve Senato Başkanı Gerard Larcher'nın da çağrısıyla 12 Kasım'da başkent Paris'te yapılan bu gösteriye ırkçı lider Marine Le Pen ve destekçilerinin de katılması tartışmalara yol açtı.
Bern'de 17 Kasım-24 Aralık'ta büyük miting ve yürüyüş yapılması yasaklandı
İsviçre'nin Basel ve Zürih kantonlarında 7 Ekim sonrasında "gösterilerin, polisler, göstericiler ve çevrede bulunanlar için risk oluşturduğu" gerekçesiyle Filistin yanlısı gösteriler düzenlenmesi yasaklandı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, gösterilere uygulanan yasakları "orantısız" olduğu gerekçesiyle eleştirdi.
Zürih'te Filistin'e destek gösterilerine getirilen yasak kaldırılırken Basel'de henüz miting yapılmadı.
Başkent Bern'de ise 17 Kasım-24 Aralık tarihlerinde büyük miting ve yürüyüş yapılması yasaklandı. Bern yerel makamları tarafından alınan bu karara gerekçe olarak daha önceden izin verilmiş olan çok sayıda etkinlik ve kentte kurulan Noel Pazarı gösterildi.
Bern Kantonu Güvenlik Direktörü Philippe Müller, şiddet olasılığının yüksek olduğu gerekçesiyle Filistin'e destek mitinglerinden kaçınılması çağrısında bulundu.
Almanya'da Filistin'e destek gösterilerinden 99'una izin verilmedi
Almanya'da İsrail ile Filistin arasında 7 Ekim'de başlayan çatışmaların ilk haftalarında Filistin yanlısı birçok gösteri yasaklandı. Başkent Berlin'de öğrencilerin Filistin şalı ve üzerinde Filistin bayraklarının bulunduğu çıkartmalar taşımasına yasak getirildi.
Bavyera eyaletinde ise Filistin yanlısı gösterilerde kullanılan "Nehirden denize" sloganı yasaklandı.
Ülkede bugüne kadar Filistin'e destek gösterilerinden 99'una izin verilmedi.
Çekya ve Avusturya'da "Nehirden denize Filistin özgür olacak" sloganı yasaklandı
Çekya İçişleri Bakanlığı, dünyanın her yerindeki Filistin'e destek gösterilerinde uzun yıllardır yer verilen "Nehirden denize Filistin özgür olacak" sloganının kullanılmasının, "terör propagandası" sayılarak cezalandırabileceğini duyurdu.
Bakanlık, bu sloganı kullanan herkesin, "potansiyel olarak terörizmi desteklemek ve teşvik etmek, bir grup insana karşı nefreti kışkırtmak veya soykırımı inkar etmek, sorgulamak, göz yummak ya da haklı çıkarmak"la suçlanabileceğini belirtti.
Avusturya'da ise söz konusu slogana "kışkırtıcı ve dışlayıcı" olduğu gerekçesiyle gösterilerde yer verilmesi yasaklandı.
Bu sloganın yasaklanmasına tepki gösteren grupların gösteri talepleri kabul edilmedi ve olası gösteri girişimleri yasaklandı.
Bulgaristan'da Filistin'e destek gösterilerine izin verilmedi
Bulgaristan'da 7 Ekim sonrası hükümet, Hamas'ı terör örgütü ilan edip İsrail yanlısı tavır aldı ve parlamentoda Hamas'ı kınayan, İsrail'e koşulsuz destek veren bildiri kabul edildi.
Bulgaristan'da İsrail'e destek gösterileri düzenlenirken ülkedeki Arap-Filistin yanlısı derneklerin gösteri yapma girişimleri sürekli engellendi.
Ülkede genel bir gösteri yapma özgürlüğünün geçerli olmasına rağmen Yahudi lobisinin baskısı altında ve savcılığın önerisiyle, "Terörist Hamas'a dolaylı destek olarak görünen gösterilere izin verilemeyeceği" gerekçesiyle yasaklama kararı getirildi.
Sofya Belediyesi de 23 Ekim'de yapılması planlanan gösteriyi aynı gerekçeyle yasakladı.
Bulgaristan'da faaliyet gösteren Arap ve Filistin derneklerinin temsilcilerinin 15 Kasım'da düzenlediği basın toplantısı, tüm ulusal basın kuruluşları tarafından boykot edildi.
İsrail maliyet nedeniyle yedek kuvvetlerini azaltmayı inceliyor
İsrail devlet televizyonu KAN'ın haberinde, "Güvenlik birimi, Hamas'a karşı savaşın patlak vermesiyle birlikte çağrılan yedek güçlerin sayısını azaltma ve kuvvetlerinin bir kısmını terhis etme olasılığını inceliyor." ifadelerine yer verildi.
Haberde bunun "yüksek ekonomik maliyet ve bu kişilerin evlerinden ve iş yerlerinden uzak kalmalarının ülke ekonomisine verdiği zarardan kaynaklandığı" belirtildi.
Yedek askerlerin aylık maliyetinin yaklaşık 5 milyar şekel (1,3 milyar dolar) olduğuna işaret edilen haberde, yedek askerlerin eksik iş günlerinin maliyetinin yaklaşık 1,6 milyar şekel (427 milyon dolar) olduğunun tahmin edildiği aktarıldı.
İsrail hükümeti, 360 bin yedek askerin seferberliğe katılmasını onaylamış ve şu ana kadar 200 binden fazla yedek asker silah altına alınmıştı.
İsrail ordusu, Gazze'nin yanı sıra Lübnan'ın kuzey sınırında da güçlerini seferber ediyor ve Batı Şeria'da yeni olaylar patlak vermesinden korkuyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.