Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde silahlarını bırakan yetkililer dahil çok sayıda kişi BM tesislerine sığındı
BM Demokratik Cumhuriyeti'ndeki İstikrar Misyonu, ülkede isyancı gruplar ile güvenlik güçleri arasında devam eden çatışmaların ardından silahlarını bırakan yetkililer de dahil olmak üzere çok sayıda kişinin BM tesislerine sığındığını bildirdi.
Cape Town/Birleşmiş Milletler/New York
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki (KDC) gelişmeler ele alındı.
- BM'ye göre Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki çatışmalar, yerinden edilenlerin sayısını artırıyor
- Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde, 23 Mart Hareketi ve Ruanda karşıtı protestolar düzenlendi
- BM'den KDC'nin Goma kentindeki insani hakları krizini durdurmak için "acil eylem" çağrısı
Burada video konferans yoluyla üye ülkeleri bilgilendiren BM Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ndeki İstikrar Misyonu'nda (MONUSCO) Koruma ve Operasyonlardan Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Vivian van de Perre, KDC'nin doğusunda 23 Mart Hareketi (M23) ile süren çatışmaların çok büyük bir yerinden edilmeye yol açtığını, insanların Goma'da halihazırda aşırı kalabalık merkezlere sığınmaya çalıştığını söyledi.
De Perre, aralarında silahlarını bırakan eski yetkililer de dahil olmak üzere çok kişinin MONUSCO'ya sığındığını belirterek, misyonun aynı zamanda insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütlerinden gelen koruma taleplerine de cevap vermeye çalıştığını belirtti.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde, isyancı 23 Mart Hareketi ve Ruanda karşıtı protestolar sürüyor
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) January 28, 2025
• Başkent Kinşasa'da yağmalama olayları yaşandı
• Araçlar ateşe verildi, yerleşim yerleri zarar gördü
• M23, bölgedeki birçok köy ve kasabanın kontrolünü ele geçirdi
•… pic.twitter.com/GWhhlZdZEV
"Bizim tesislerimiz de güvenli değil"
MONUSCO'nun çok sayıda kişiye ev sahipliği yapacak kapasiteye sahip olmadığını ifade eden de Perre, "Aynı zamanda bizim tesislerimiz de güvenli değil." uyarısında bulundu.
De Perre, gönüllü olarak MONUSCO'nun uluslararası standartlara göre terk edilmiş ve bırakılan silahları depoladığını belirterek, söz konusu silahların çatışan tarafların eline geçmemesi için somut adım attığını kaydetti.
Goma'nın su, elektrik ve tıbbi hizmet altyapısının mevcut durumla baş etmekte zorlandığına işaret eden de Perre, insani durumun da kötüleştiğini anlattı.
De Perre, M23'ün saldırılarının siviller üzerinde etkisinin sürdüğüne işaret ederek, çatışmaların yoğunluğu ve cephe hattına yakınlık nedeniyle BM'nin insani yardım operasyonlarının bazılarını askıya aldığını, bazılarını ise duruma göre yeniden uyarladığını ifade etti.
Sivillerin acılarını dindirmek ve hayat kurtarıcı yardım sağlamak için adım atılması gerektiğinin altını çizen de Perre, askeri operasyonların bu ihtilafa çözüm sunmayacağını dile getirdi.
De Perre, tüm taraflara siyasi diyaloğa dönme çağrısında bulunarak, Luanda Süreci'ne dönüşle savaş riskinin bertaraf edilmesi gerektiğini söyledi.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde, isyancı 23 Mart Hareketi ve Ruanda karşıtı protestolar düzenlendi ⤵️
— Anadolu Ajansı (@anadoluajansi) January 28, 2025
➡️ Göstericiler, başkent Kinşasa'da Fransa, Belçika ve Kenya büyükelçiliklerini ateşe verdi
➡️ Bazı alışveriş merkezleri yağmalandı
KDC'de çatışmalar ⤵️
🔘 M23 ile güvenlik… pic.twitter.com/sEHUzf3MKh
"BM barış gücüne saldırılar savaş suçu teşkil edebilir"
Tüm tarafların uluslararası insancıl hukuka uyma zorunluluğu bulunduğunu vurgulayan de Perre, "BM barış gücüne yönelik saldırılar savaş suçu teşkil edebilir." dedi.
Goma ve etrafındaki acının "tahayyül edilemeyecek" düzeyde olduğuna dikkati çeken de Perre, acilen şiddete son verilmesi çağrısı yaptı.
De Perre, tüm sınamalara rağmen MONUSCO'nun kriz sürecinde kilit rol oynamaya devam ettiğini ve koruma arayışında olanlar için umut ışığı teşkil ettiğini ifade etti.
Diğer taraftan MONUSCO'nun personeli ve tesisinin güvenliğini sağlamakta zorlandığına da dikkati çeken de Perre, taraflara sivilleri koruma, insani koridorlar açma ve sürdürülebilir barış çözümü için çaba sarf etme çağrısında bulundu.
KDC: BMGK başarısız olursa, o zaman sokak hükmetmeye başlayacak
Dışişleri Bakanı Therese Kayikwamba Wagner, BMGK'da KDC'deki gelişmelerin ele alındığı oturumda konuştu.
Çatışmalar sürerken ülkelerindeki diplomatik misyonların korunması için gerekli tüm önlemlerin alındığını belirten Wagner, “Bu üzücü olaylar, ülkemizin uluslararası hukuka ve diplomatik ilişkileri yöneten ilkelere olan sürekli bağlılığını hiçbir şekilde gölgelememektedir” dedi.
Ülkesinin "kapana kısılmış" durumda olduğunu kaydeden Wagner, sadece son 24 saatte 100'den fazla kişinin sağlık merkezlerine sevk edildiğini, 500 binden fazla kişinin yerinden edildiğini ve insani durumun giderek kötüleştiğini kaydetti.
Wagner, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ruanda sizin saygınızı ve otoritenizi suistimal etmeye devam etmek için daha ne yapmalı? Konsey’in nihayet Kigali'ye karşı gerekli tedbirleri alması için Ruanda’nın hangi uluslararası belgelere aykırı hareket etmesi gerekiyor? BM Şartı’ndan uluslararası insancıl hukuka, insan haklarından Luanda ve Nairobi barış süreçlerine kadar Ruanda, defalarca bu Konsey’in açıklamalarının kendisi için hiçbir anlam taşımadığını göstermiştir. 4 Ağustos 2024 tarihli ateşkes yalnızca bir hayalden ibaretti."
Sivillerin yaşamı, dört gündür temel yaşam ihtiyaçlarından mahrum bırakılan insanların geleceğinin bugün BMGK'nın alacağı karara bağlı olduğunu vurgulayan Wagner, BMGK'nın "cesur" olması gerektiğinin altını çizdi.
"BMGK derhal harekete geçmeli"
Wagner, BMGK'nın güçlü önlemler alması gerektiğini ve Ruanda'nın KDC'nin egemenliğini ihlal ettiğini tanıması gerektiğini kaydederek, "Herkes, sizin ne yapacağınızı, ne tür bir insani felaketin ve toprak ihlalinin Konsey’i harekete geçireceğini görmek için buradadır. Eğer bu Konsey failleri kınamazsa, tarih bu dönemi Güvenlik Konseyi’nin güçsüzlüğü ve kayıtsızlığı olarak kaydedecektir. Derhal harekete geçilmelidir." ifadelerini kullandı.
KDC'nin saldırı altında bir Afrika ülkesi olduğuna dikkati çeken Wagner, " Bu krizi bir Afrika sorunu olarak görüp Afrika çözümü gerektiğini söylemek, örgütümüzün temel dayanağı olan uluslararası dayanışma ruhuna ve kolektif güvenlik sorumluluğu ruhuna ihanet etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Wagner, BMGK'dan bazı talepleri bulunduğunu belirterek, öncelikle Ruandalı birliklerin derhal geri çekilmesi ve çatışmaların durdurulmasını istedi.
Ruandalı yetkililere yaptırım uygulanmasını talep eden Wagner, aynı zamanda Ruanda’ya ait olduğu iddia edilen doğal kaynaklara ambargo uygulanması gerektiğini söyledi.
Wagner, Ruanda’nın BM barış gücüne katkı sağlayan ülke statüsünün iptal edilmesi gerektiğini, "saldırgan olan bir ülkenin" barışı teşvik edemeyeceğini dile getirdi.
Ayrıca Ruanda’ya yapılan silah transferlerinde tam şeffaflık sağlanması ve bu transferlerin derhal durdurulması gerektiğini kaydeden Wagner, "Buradayız çünkü dünya sorunlarını burada çözmek ve meydan okumalara burada yanıt vermek gerekiyor. Eğer Konsey başarısız olursa, o zaman sokak hükmetmeye başlayacak." uyarısında bulundu.
Wagner, KDC'nin hiçbir zaman müzakere masasını terk etmediğini kaydederek, Ruanda'yı müzakerelere katılmamakla suçladı.
Son haftalarda BMGK ve birçok ülkenin Luanda sürecine dönüş için "taraflara" çağrı yaptığına dikkati çeken Wagner, "KDC hiçbir zaman masadan kalkmadı. Şimdi Ruanda'nın masaya dönme zamanı." diye konuştu.
BMGK üyelerinden çatışmaların durması çağrısı
ABD'nin BM'deki daimi temsilci yardımcısı Dorothy Camille Shea, konseydeki konuşmasında, ABD’nin Ruanda birliklerinin KDC içinde bazı yerleşim yerlerini ele geçirmesini kınayarak, BMGK’den acil önlem alınması çağrısında bulundu.
Shea, KDC’nin toprak bütünlüğünü desteklediğini vurgulayarak, “Acil bir ateşkes ile bu çatışmalara son verilmesi çağrısı yapıyoruz. Ruanda KDC’den derhal askerlerini çekmeli ve KDC ile sürdürülebilir bir barış müzakereleri için masaya geri dönmeli.” dedi.
Çatışmalarda insan hakları ihlalleri konusunda derin endişeler taşıdıklarını belirten Shea, ayrıca şiddetin daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmaya dönüşmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya da 23 Mart Hareketi (M23) isimli isyancı grubun eylemlerini kınayarak, çatışmaların durması ve isyancıların ele geçirdikleri bölgelerden çekilmeleri gerektiğini ifade etti.
Nebenzya, yaşanan çatışmaların insani sonuçlarından ciddi şekilde endişe duyduklarını kaydederek, Rusya’nın KDC’de durumu istikrara kavuşturmak için diplomatik çözümü desteklediğini ifade etti. Nebenzya, “Bu krizi çözmek için askeri bir yol yok, bunun ancak siyasi anlaşmalar sonucunda mümkün olacağı çok açık.” dedi.
Güvenlik Konseyi'ndeki diğer daimi üyeler Çin, Fransa ve İngiltere de KDC’de yaşanan çatışmaları kınayarak, taraflara acil ateşkes için görüşme ve bölgede şiddeti durma çağrısında bulundu.
“Ruanda, KDC’de konuşlandırılmış tüm yabancı güçlerin çekilmesini istiyor”
Ruanda’nın BM Daimi Temsilcisi Ernest Rwamucyo ise konseydeki konuşmasında bölgedeki gerginlikleri tetiklemekten KDC hükümetini sorumlu tutarak, Ruanda topraklarına yapılan saldırılara işaret etti.
Rwamucyo, KDC’nin kışkırtıcı eylemlerine rağmen Ruanda’nın itidalli davrandığını savunarak, “Ruanda karşıtı koalisyon ve sınırdaki kuvvetler ülkemiz için varoluşsal bir tehdit oluşturmaktadır.” diye konuştu.
KDC’nin Ruanda’da rejim değişikliği istediğini öne süren Rwamucyo, bölgede kalıcı bir çözüm için müzakerelere açık olduklarını belirtti. Rwamucyo, “Ruanda, bu konseyde oturan ve çatışmalarda payı olanlar dahil KDC’de konuşlandırılmış tüm yabancı güçlerin çekilmesini istiyor.” ifadesini kullandı.
Afrika Birliği'nden çatışmaların durması çağrısı
Afrika Birliği (AfB) Barış ve Güvenlik Konseyi, KDC'deki gelişmeleri görüşmek üzere Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da acil toplandı.
Toplantı sonrası yayımlanan bildiride, 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grubun KDC'nin doğusunda düzenlediği saldırılardan endişe duyulduğu belirtilerek, "M23 tarafından gerçekleştirilen ve özellikle kadın ve çocukların hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden olan iğrenç saldırıları şiddetle kınıyoruz." ifadesi kullanıldı.
Bildiride, M23 ve diğer isyancı grupların saldırılarını derhal ve koşulsuz şekilde durdurmaları ve silahlarını bırakmaları çağrısında bulunuldu.
KDC'nin doğusundaki mevcut duruma askeri bir çözüm getirilemeyeceğine işaret edilen bildiride, sorunun ancak taraflar arası diyalog ve uzlaşma yoluyla çözülebileceği vurgulandı.
KDC'deki çatışmalar
KDC'nin doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009'da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla 23 Mart hareketi (M23) adı altında ortaya çıkan grup ile güvenlik güçleri arasında devam eden şiddetli çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana 400 binden fazla kişi yerinden oldu.
Bölgedeki birçok köy ve kasabanın kontrolünü ele geçiren M23, son olarak Kuzey-Kıvu eyaletinin başkenti Goma'yı kuşattı ve yaklaşık 1 milyon nüfuslu şehrin elektrik ve su sistemini kullanılamaz hale getirdi.
BM ve KDC, Ruanda'yı M23'e destek vermekle suçlarken Ruanda iddiaları reddediyor.
M23, büyük ölçüde, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame'nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.