Kudüs'ün Silvan beldesindeki Filistinliler evsiz kalma tehdidi altında yaşıyor
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Silvan beldesindeki Batın El-Hava Mahallesi ve el-Bostan Mahallesi'nin Filistinli sakinleri, İsrail'in istilacı Yahudi yerleşimciler lehine aldığı kararlarla zorla tahliye edilme tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.
Kudüs
Mescid-i Aksa'nın hemen güneyindeki Silvan beldesine bağlı Batın El Hava Mahallesi'nde sayıları 86'yı bulan Filistinli aileden toplam 725 kişi, Bostan Mahallesinde ise 1550 Filistinli evsiz kalma korkusuyla yaşıyor.
Yıllardır yıkım tehditleri ve İsrail polisinin desteğini arkasına alan radikal Yahudi yerleşimcilerin baskı ve saldırılarına maruz kalan Filistinli aileler, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde doğup büyüdükleri evlerinden zorla çıkarılmaya çalışılıyor.
Hukuksuzluk dernekler üzerinden yürüyor
Fanatik ve istilacı Yahudiler tarafından yönetilen Ateret Cohanim Derneği de Doğu Kudüs'te Filistinlilerin nesillerdir yaşadığı evlerin, Yahudilere ait olduğunu iddia ederek sık sık Filistinlileri mahkemeye veriyor.
İsrail mahkemeleri ise büyük çoğunlukla Ateret Cohanim lehinde karar vererek işgali ve yasa dışı yerleşimi meşrulaştırıyor.
Evlerinden çıkmamak için haklarını savunan Filistinlilerin yuvalarını İsrail polisiyle beraber işgal eden fanatik ve radikal Siyonist Yahudiler, toprak sahiplerinin kutsal Mescid-i Aksa çevresinden tehcir edilmesi için de büyük gayret gösteriyor.
Yerleşimci Ateret Cohanim derneği de daha önce Batın el-Hava Mahallesini Yahudi yerleşim birimine dönüştürmek istediğini açıklamıştı.
Toprakların Yahudilere ait olduğuna dair hiçbir kanıt yok
AA mikrofonuna konuşan Silvan'ı Savunma Komitesi Sözcüsü Fahri Ebu Diyab, "Silvan beldesinin Batın El-Hava Mahallesi'ndeki 86 aile Yahudi yerleşimleri için evlerinden kovulma tehdidiyle karşı karşıya." dedi.
Diyab, "Fanatik Yahudi yerleşimciler, Filistinlilerin evlerinin 1948'den önce Yahudilere ait olan arazilere yapıldığını iddia ediyor. Bu asılsız ve temeli olmayan bir iddiadır. Bu iddialarını destekleyecek hiçbir belge yok." şeklinde konuştu.
Bu kararların iptali için mahkemelere yöneldiklerini belirten Diyab, mahkemelerin genel olarak İsrail hükümet ve kurumlarından destek alan yerleşimcilerin yanında yer aldığını belirtti.
Tahliye kararlarını iptal ettirme sürecinin uzun ve yorucu bir süreç olduğunu söyleyen Diyab, iptal sürecinin Sulh Ceza Mahkemesiyle başladığını, Merkezi Mahkemeyle devam ettiğini ve İsrail'in en yüksek yargı mercii olan ve kararları temyize götürülemeyen İsrail Yüksek Mahkemesiyle son bulduğunu aktardı.
Mahkemelerde bu aşamalardan geçmenin, başta çocuklar olmak üzere, tüm Filistinlilere büyük psikolojik zararlar verdiğine işaret eden Diyab, Filistinlilerin evlerinden ne zaman kovulacağını bilmeden mahkeme kararlarını beklediğini, adaletin sağlanmayacağını bilerek mahkemeden mahkemeye koştuklarını hatırlattı.
Ailelerin tahliye kararlarının İsrail mahkemeleri tarafından ertelendiğini söyleyen Diyab, bu ertelemenin bir iptal olmadığına dikkati çekti.
Erteleme kararının, yıkım ve tahliye kararlarına karşı gelişen halk hareketlerinin dinmesi için alındığını ifade eden Ebu Diyab, ardından İsrail polisinin desteğini alan yerleşimcilerin her an Filistinlilere saldırabileceğini aktardı.
Bostan Mahallesi'ndeki Filistinlilerin evlerinin yerine "Tevrat Bahçesi"
Batın el-Hava Mahallesinin yakınındaki el-Bostan Mahallesi de Doğu Kudüs'teki en büyük yıkım operasyonu tehdidi altında bulunuyor.
Bostan Mahallesinde çoğu çocuk ve kadın 1550 Filistinlinin yaşadığı yaklaşık 100 ev yıkılmakla tehdit ediliyor.
İsrailli yetkililer, yoğun nüfuslu Filistin mahallesinin yıkıntıları üzerine, Tevrat Bahçesi kurmak istiyor.
Kudüs'teki İsrail Belediyesi, 2004 yılında "kamuya açık" alanı korumak adına "yasadışı inşaat" dediği bir yapının yıkılmasının emrini vermişti.
Ertesi yıl 2005'te de Bostan Mahallesindeki yıkım emirleri genişletilerek iki ailenin evi yerle bir edildi.
Uluslararası baskının ardından İsrailli Belediye Başkanı, Filistinlilerin belediyeye plan sunarak evlerini "ruhsatlandıracağı" iddiasıyla yıkımları askıya aldı.
Mahalle sakinleri 2006'da mahalleleri için bir taslak plan için teklif sundu ancak, İsrailli planlama yetkilileriyle hazırlanan plan, İsrail Belediyesinin Bölge Planlama Komitesi tarafından 2009 yılında "kamuya açık alanların koruması gerektiği" gerekçesiyle reddedildi.
İsrail 2009 yılında Filistinlilere evlerini gönüllü olarak terk ederek şehirdeki başka bir bölgeye taşınmalarını istese de Filistinliler yerleşimci politikayı engellemek için teklifi reddederek evlerinde kalmaya devam etti.
İsrail belediyesi, mahalle sakini Filistinlilerin avukatına tüm mahallenin yıkılacağına dair kararı tebliğ etti.
Ebu Diyab, ailelere evlerini kendileri yıkmaları için birkaç hafta süre verildiğini ve hatta evlerini kendi yıkmayan ailelere yıkım bedeli olarak 9 bin dolar para cezası verilebileceğini belirtti.
Ebu Diyab, ayrıca şu ifadeleri kullandı:
"Evlerinin yıkılması tehdidiyle karşı karşıya olan Filistinli aileler psikolojik olarak zor durumda, avukatlar ise bu yıkımları durdurabileceklerinden emin olmadıklarını söylüyor. İsrail'in Silvan ve Şeyh Cerrah da dahil olmak üzere Kudüs'teki bir dizi mahallede planladığı etnik yerinden etme süreci ancak uluslararası baskı ve Filistin halk hareketleriyle durdurulabilir."
İsrail'in planlarının, Silvan'daki Filistinli varlığını hedef aldığının altını çizen Ebu Diyab Silvan'ın öneminin Mescid-i Aksa'nın güneyinin savunma hattı üzerinde yer almasından kaynaklandığına dikkati çekti.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yıkımlar arttı
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu döneminde Filistinliler üzerindeki baskı da giderek arttı.
Özellikle işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait evlerin yıkımındaki artış dikkati çekiyor.
İsrail yönetimi Batı Şeria'nın "C bölgesinde" ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait evleri "imar izni" olmadığı gerekçesiyle yıkıyor.
B'Tselem'in raporuna göre, İsrail yönetimi Nisan 2009'dan bu yana Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 302 evi "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıktı.
Batı Şeria'da ise aynı dönemde 1304 Filistinlinin evi yıkıldı, binlerce Filistinli evsiz kaldı.
Filistinlilerin evlerini yıktıkları yetmezmiş gibi İsrail yönetimi yıkım masraflarını da söz konusu evlerin sahiplerinden alıyor.
Bu nedenle çoğu Filistinli aile, yıkım masrafı ödememek için evini kendi elleriyle yıkmak zorunda kalıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.