NSU davasında baş sanık Zschaepe'ye ömür boyu hapis
Almanya’da 8 Türk’ü öldüren neo-Nazi terör örgütü NSU üyesi Beate Zschaepe'ye ömür boyu hapis cezası verildi.
BERLİN
Almanya’da 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, bombalı saldırılar düzenlemek ve banka soygunları gerçekleştirmekten yargılan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü üyesi Beate Zschaepe, ömür boyu hapse mahkum edildi.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde 5 yılı aşkın süredir devam eden davaya bakan heyetin başkanı Manfred Götzl, 438. duruşmada kararı açıkladı.
Mahkeme heyeti, NSU’nun işlediği cinayetlerde ve diğer suçlarda suç ortaklığı yapan ve terör örgütü üyesi olan Zschaepe’ye ömür boyu hapis cezası verdi.
NSU terör örgütüne yardım ve yataklıktan suçlu bulunan Ralf Wohlleben'e 10, Andre Emminger'e 2,5 ve Holger G.'ye 3 yıl hapis cezası verildi.
Dava sürecinde suçunu itiraf eden Carsten S. gençlik yasalarına uyarınca 3 yıl hapisle cezalandırıldı.
Salonda izleyici olarak bulunan neonazilerin, savcılığın 12 yıl hapis cezası talep ettiği Andrea Emminger'in 2,5 yıla mahkum edilmesini alkışlaması, mahkeme heyetinin tepkisini çekti.
Duruşmadan notlar
6 Mayıs 2013'te başlayan ve Almanya'da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en uzun mahkeme süreçlerinden biri olan NSU davasının son duruşmasını izlemek üzere bazı izleyiciler, gece 22.00'de sıraya girdi.
Duruşmayı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Nürnberg Başkonsolosu Yavuz Kül, Münih Başkonsolosu Mesut Koç, Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, İslam Toplumu Milli Görüş Genel Sekreter Yardımcısı Ali Kızılkaya, Bavyera Eyaleti Başkanı Peter Küspert de izledi.
Siyah bir kıyafet giyen baş sanık Zschaepe'nin avukatıyla sohbet ettiği görüldü.
Duruşmayı neonazi olarak bilinen Lutz Giessen, Peter Rausch ve Christian Ruasch da izleyici locasından takip etti. Neonazilerin siyah kıyafetler giymeleri dikkati çekti.
Dışişleri Bakanlığı kararı "tatmin edici" bulmadı
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Almanya'da 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk 10 kişinin öldürülmesi, çeşitli bombalı saldırılar ve silahlı soygun suçlarının faili olan "Nasyonal Sosyalist Yeraltı" isimli Neo-Nazi terör örgütünün üye ve destekçilerinin 5 yıldır devam eden yargılama sürecinin bugün sona erdiği hatırlatıldı.
Almanya'da 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük ırkçı terör faaliyeti olarak tanımlanan davaya ait sürecin, Türkiye ve Almanya Türk toplumu tarafından en başından beri yakından takip edildiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Söz konusu dava sonucunda baş sanığın müebbet hapis cezasına ve diğer 4 sanığın ise değişen süreli hapis cezalarına çarptırılmalarını not ettik. Bununla birlikte, maalesef bugün verilen karar NSU cinayetlerinin arka planını ve derin devlet ile istihbarat içindeki bağlantılarını tüm boyutlarıyla açıklığa kavuşturmamış, gerçek suçlular ortaya çıkarılmamıştır. Bu bakımdan kararı, adaletin tecellisi ve kamu vicdanının rahatlatılması bakımından tatmin edici bulmuyoruz. Soruşturmaların başlangıç aşamalarında pek çok ön yargıyla karşılaşan ve mağdur edilen kurban aileleri ile Almanya'daki Türk toplumunun duyguları, henüz dinmemiş acıları milletimizce paylaşılmaktadır.
Bu vesileyle, NSU cinayetleri gibi, 1985 yılında Hamburg, 1992 yılında Mölln, 1993 yılında Solingen'de Türklere karşı düzenlenen ırkçı saldırıların da zihinlerimizde tazeliğini koruduğunu hatırlatmak isteriz. Şansölye Merkel'in 2012 yılında verdiği söz çerçevesinde NSU cinayetlerinin ve diğer faili meçhul kalan, ırkçı, yabancı düşmanlığı saikli cinayetlerin faillerinin tamamının adalete teslim edilmesi, Almanya'daki Türk toplumunun devletin güvenlik ve yargı kurumlarına güvenlerinin güçlendirilmesi bakımından önem taşımaktadır. Bundan sonraki aşamada da konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz."
Açıklamada ayrıca, Almanya'daki ırkçılık ve yabancı düşmanlığının zirve noktalarından birisini teşkil eden NSU cinayetlerinin benzerlerinin tekrarlanmaması ve Avrupa'da artan ırkçılıkla mücadelenin taviz verilmeden yürütülmesi için Alman makamlarından her türlü tedbiri almalarının istenerek, bu kapsamda özellikle siyasetçilerin ve medyanın popülizme kapılmadan aklı selimle hareket etmeleri gerektiğinin önemine vurgu yapıldı.
"NSU davası kararı tatmin edici olmaktan uzaktır"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NSU davası kararına ilişkin "Bu karar, tatmin edici olmaktan uzaktır." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle devam etti:
"Maalesef Almanya NSU davasında ırkçılığa ve ırkçılara yeteri kadar güçlü bir karşı koyuş göstermeyerek samimiyet testinden geçememiştir. Alman makamlarından Almanya’da ve Avrupa’da artan ırkçılıkla tavizsiz bir şekilde mücadele etmelerini, bu kapsamda özellikle siyasetçilerin ve medyanın sağduyu ile davranmasını beklediğimizi vurgulamak istiyoruz."
Yeneroğlu: Karar müsveddesi
AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında verilen kararı, ''Mahkemenin almış olduğu mahkumiyet kararıyla verilen ceza bir karar müsveddesi olarak tarihe geçecektir.'' şeklinde değerlendirdi.
Yeneroğlu yaptığı yazılı açıklamada, beş yıllık dava sürecinde, cinayetlerin aydınlatılmasını sağlayan cevaplardan çok soru işaretlerinin ortaya çıktığına vurgu yaptı. Yeneroğlu ''Olayların gerçekte aydınlatılmasının imkansız hale getirilmesiyle güvenlik birimleri ırkçı terör örgütü NSU mağdurlarını adaletten mahrum bırakmıştır. Hilelere başvurmuşlar, dosyaları imha etmişler ve delilleri sistematik bir şekilde yok etmişlerdir.“ değerlendirmesinde bulundu.
Dava sürecinin, cinayetlerin aydınlatılmasını sağlayan cevaplardan çok soru işaretlerini ortaya çıkardığının altını çizen Yeneroğlu, olayların kapsamlı bir şekilde açıklığa kavuşturulmadığını, NSU terör örgütünün mağduru ailelerin yakınlarının neden ve nasıl hedef seçildiklerini hala bilmediklerini belirtti.
Eylemlerde başka kişilerin yardımda bulunduğu iddiasının üzerine ciddi bir şekilde gidilmediğini kaydeden Yeneroğlu, Zschaepe’nin eylemlerden ne kadar haberdar olduğunu ve somut olarak hangi rolü oynadığının mahkeme sürecinde öğrenilemediğini, NSU terör örgütünün çevresinde aktif olan yaklaşık 20 ajanla birlikte 500 kişilik ağın rolünün de tam olarak aydınlatılamadığını vurguladı.
Yeneroğlu, Almanya Federal Savcılığı'nın NSU cinayetlerinin etraflıca aydınlatılmasına yönelik gerekli ilgiyi göstermediğini, aksine faillerin ve faillere yardımda bulunan çevrenin mümkün mertebe küçük tutulmasına odaklandığını belirtti.
İstihbarat birimi ve polisin başarısızlığı ile bazı kamu görevlilerinin olaylarla ilintili olma ihtimalinin muamma olarak kalacağına dikkati çeken Yeneroğlu, ''NSU terör ağının ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilecek ne varsa, kaynakların korunması gerekçesiyle kilide vurulmuştur. Özellikle iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatları beş yılı aşkın süredir devam eden mahkeme sürecinde açık yüreklilikle her durumu masaya yatırma hususunda isteksiz kalmıştır. Bunun yerine ilgili dosyaları imha etmişler, delilleri de sistematik olarak karartmışlardır.'' ifadelerini kullandı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in cinayetlerin kusursuz bir şekilde aydınlatılacağı sözünün yerine getirilmesini istediğini hatırlatan Yeneroğlu, buna rağmen Merkel'in kurumların çarpık yaklaşımına nüfuz etme imkanı bulamadığını kaydetti. Yeneroğlu, polis veya istihbarat birimine karşı delil karartma gerekçesiyle tek bir ceza davasının bile açılmamış olmasının bunun göstergesi olduğunu belirtti.
NSU cinayetlerinin aynı zamanda siyasal ve toplumsal olarak da gerekli dersler alınmayan, yeterince üzerinde durulmayan ve muhasebesi yapılmayan bir mesele olduğunu aktaran Yeneroğlu, ''Federal ve eyaletler düzeyindeki 13 meclis araştırma komisyonunun yapısal önerileri hala dikkate alınmamaktadır. Almanya’da birçok masum insanın hayatına mal olan kamudaki kurumsal ırkçılığın üzerine ciddi bir şekilde gidilmemiştir. Bu nedenle mahkemenin verdiği kararla son nokta konulamaz.'' açıklamasında bulundu.
Almanya İslam Konseyi: Birçok soru cevapsız kaldı
Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında verilen kararla ilgili ''Karar tatmin edici değil. Birçok soru cevapsız kaldı.'' dedi.
Kesici, duruşmayı izlediği mahkeme salonunda AA muhabirine yaptığı açıklamada cevapsız kalan soruların gelecek için düşündürücü olduğunu vurguladı.
Mahkemenin NSU örgütünün sadece 3 kişiden oluşmadığı gerçeğini dikkate almadığını belirten Kesici, NSU terör örgütüne yardım ve yataklık eden birçok kişinin olabileceğini, bu kişilerin davaya dahil edilmemesinin büyük bir eksiklik olduğunu kaydetti.
Kesici özellikle Anayasayı Koruma Teşkilatının süreçteki dahlinin araştırılması gerektiğini belirtti.
Davanın hala birçok şeyin karanlıkta kaldığını ortaya koyduğuna işaret eden Kesici, konunun tamamen açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Devletin bilhassa Müslümanları hedef alan saldırıları yeterince aydınlatmadığını kaydeden Kesici, bu tutumun Müslümanların yaşamını olumsuz etkilediğini sözlerine ekledi.
Almanya İçişleri Bakanı Seehofer: Kurmanların acısını dindirmez
Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü davasında Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinin verdiği kararın kurban yakınlarının acısını dindiremeyeceğini söyledi.
Seehofer, yaptığı yazılı açıklamada, bugünkü kararla NSU davasının sonlandığını belirtti.
"Mahkeme kararı kurbanların yakınlarının acısını dindiremez." ifadesini kullanan Seehofer, öldürülenlerin yakınlarının geçmişte yanlış suçlamalarla karşılaştıklarını hatırlattı.
Seehofer, baş sanık Beate Zschaepe ve dört sanık hakkında verilen kararın "davadaki son nokta olduğunu ancak toplum ve güvenlik makamları için bunun bir son nokta olmadığını" bildirdi.
Halkın güvenliğini koruma konusunda çalışmayı sürdüreceklerini ve güvenlik birimlerinin güçlendirileceğini kaydeden Seehofer ayrıca, Almanya’daki aşırı sağla gerekli her türlü araçla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Federal Başsavcı Herbert Diemer de mahkemenin önemli noktalarda savcılığın mütalaasındaki talebine uyduğunu belirterek, "Kararın açıklanması hukuk devletinin bir başarısıdır." değerlendirmesini yaptı.
Diemer, Zschaepe’nin suç ortağı olduğunun tespit edilmesinin önemli olduğunu savundu.
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster de, NSU terör örgütünün faaliyetlerinin araştırılmasının sürdürülmesi gerektiğine dikkati çekerek, "NSU’nun çevresi hala karanlıkta." ifadesini kullandı.
Siyasetin ve güvenlik makamlarının dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunan Schuster, güvenlik makamlarının geçmişte ülkedeki azınlıklara uygun davranıp davranmadıklarının da sorulması gerektiğini kaydetti.
NSU Davası
Almanya'da 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.
NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş ve intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde 2013'ten bu yana görülen davada, NSU terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan Zschaepe, NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmuştu.
Davada, aralarında NSU terör örgütünün hayattaki tek üyesi Beate Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapmakla suçlanan Wohlleben, Emminger, Holger G. ve Carsten S. yargılandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.