AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Türkiye'nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği ticaret ortağı Almanya ile ilişkileri küresel çapta yaşanan ticaret politikalarındaki hareketlilikle ön plana çıktı.

Türkiye'den Almanya'ya bu yılın ilk çeyreğinde 4,7 milyar dolarlık ürün ihracatı yapılırken bunun yaklaşık 1,5 milyar dolarını otomotiv endüstrisi oluşturdu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın hem otomotiv sektörüne yönelik hem de genel nitelikteki yeni tarife politikaları, Türkiye'nin Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini daha da önemli hale getirdi.

Küresel ticaret dinamiklerinin yeniden şekillendiği, yeni ticari politikaların uluslararası dengeleri etkilediği bu dönemde, köklü geçmişe sahip Türkiye-Almanya ilişkilerinin yeni bir noktaya taşınması ve daha stratejik boyut kazanması bekleniyor.

"Almanya'da çok önemli sektörlere Türkler ve şirketleri öncülük ediyor"

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, AA muhabirine, iki ülke ilişkileri ve ABD'nin yeni ticari politikalarının Avrupa'ya etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Almanya ile Türkiye ekonomik ilişkilerini yeniden tanımlamak ve ticari ilişkileri ivmelendirmek için çalışmalar yaptıklarını belirten Yalçındağ, iki ülkenin nüfus, ekonomik büyüklük ve turizm ilişkilerine dikkati çekti.

Yalçındağ, Almanya'ya 3,5 milyon Türk'ün entegre olduğunu dile getirerek, "Almanya'da çok önemli sektörlere artık Türkler ve şirketleri öncülük ediyor." dedi.

Türkiye ve Almanya'nın tarihine bakıldığında iyi ilişkiler görüldüğünü vurgulayan Yalçındağ, şöyle konuştu:

"Alman ekonomisini incelediğimizde, önümüzdeki 5 senede yaklaşık 6 milyon Alman emekliye ayrılacak. Çok önemli pozisyonlar var. Bunu Almanya nasıl yapılandıracak? Bunun için herhangi bir çözümleri henüz yok. Türklerin dışında başka ülkelerden getirdikleri çalışanlarla bu açığı kapatmaları mümkün değil. Burada mutlaka Türkiye ile oturup plan, program yapmak zorundalar."

Alman şirketlerinde "vasi" sorunu

Yalçındağ, Almanya'da "vasi" problemi olduğuna işaret ederek, Alman şirketlerinin sahiplerinin vefat ettiklerinde işleri devam ettirecek aile üyelerinin bulunmadığını anlattı.

Almanya'nın iki şekilde Türkiye için önemi olduğuna dikkati çeken Yalçındağ, "Birincisi, Avrupa Birliği'nin lokomotifi Almanya. İkincisi, Türkiye-Almanya ekonomik ve ticari işbirliği. Bizim birinci ticari ortağımız Almanya ile 55 milyar dolarlık ticaret yapıyoruz." ifadelerini kullandı.

Yalçındağ, Almanya'nın ABD ile güvenlik, Rusya ile enerji, Çin ile tedarik zinciri sorunları yaşadığını hatırlatarak, bu sorunların çözümünde Türkiye ile işbirliği yapılabileceğini söyledi.

İki ülke işbirliğini artırmak için Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'a durumu anlattıklarını vurgulayan Yalçındağ, Berlin'de Alman-Türk İş Konseyi kurduklarını ve Wulff'un başkan olmayı kabul ettiğini bildirdi.

"Türkiye, Avrupa'yı sarsmalı"

Yalçındağ, ekonomik açıdan ABD'nin Avrupa'ya kıyasla daha çok etkisi olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Avrupa'da önemli konulardan biri de lider eksikliği. Avrupa'da 28 ülke, ABD'de 50 eyaletten bahsediyorum. ABD Başkanı oturuyor, 'İki ayda 100-200 kararname imzaladım' diyor. Trump iyidir, kötüdür ondan bahsetmiyorum, yeni bir modelden bahsediyorum. Artık hızlı olmak mecburiyetindeyiz. Kararlar 6 ayda alınmamalı."

ABD'nin yeni ticaret politikaları sonrası Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerindeki önemine işaret eden Yalçındağ, "Türkiye, Avrupa'yı sarsmalı. 'Kendine gel, sen büyük güçsün, birlikte daha büyük gücüz. Hem güvenliğini de sağlayabilirsin. Biz de Türkiye olarak işin içine girebiliriz.' diye bir teklif vermemiz lazım." ifadesini kullandı.

Yalçındağ, Avrupa'nın ABD ile tarife görüşmelerinde "güçlü" olması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye'yi ben burada çok önemsiyorum. Bu, Türkiye için tarihi bir fırsattır. Biz de bunun farkına varmalıyız. Bütün koşuşturma sebebimiz bu. Biz iş insanıyız, DEİK Türk-Alman İş Konseyi'nde ticari diplomasi yapıyoruz. Ülkemiz için heyecanlanıyoruz. Bu heyecanı da iş dünyasına, sivil topluma, medya aracılığıyla kamuoyuna yansıtmayı hedefliyoruz. Berlin'i ve Ankara'yı hareketlendirmek istiyoruz. Biz siyasetçi değiliz ama iş dünyası olarak siyasetin bizim sesimizi duymasını çok arzu ediyoruz. Türkiye için önemli bir fırsat, ilgili bakanlıklarımız tarafından mutlaka çalışma yapıldığına inanıyoruz. Bu fırsat iyi değerlendirildiği sürece, Avrupa ile Türkiye'nin ortak düşünceyi masaya koymasıyla dünya denkleminde çok önemli değişiklikler olacağını öngörüyorum."