Dolar
32.87
Euro
35.22
Altın
2,326.46
ETH/USDT
3,448.20
BTC/USDT
61,649.00
BIST 100
10,680.91
Politika

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Gara'daki tam manasıyla bir vahşet

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, "Gara'daki tam manasıyla bir vahşet. Hiçbir ahlaka, hiçbir hukuka, hiçbir insani değere sığmayacak olan, fevkalade üzüntü verici, yüreklerimizi yaralayan bir hadisedir." dedi.

Andaç Hongur, Hatice Şenses Kurukız, Sefa Mutlu  | 14.02.2021 - Güncelleme : 14.02.2021
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş: Gara'daki tam manasıyla bir vahşet

İstanbul

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Başkent Kulisi" programında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Vefat eden eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Irak'ın Gara bölgesinde şehit edilen vatandaşlar için rahmet dileyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Gara'daki tam manasıyla bir vahşet. Hiçbir ahlaka, hiçbir hukuka, hiçbir insani değere sığmayacak olan, fevkalade üzüntü verici, yüreklerimizi yaralayan bir hadisedir. Sivil vatandaşlarımızın bir mağarada başlarından kurşunlanmış olarak bulunması, PKK, PYD neyse hepsini bir tarafa koyun, terör örgütünün ne kadar acımasız, ne kadar insanlık dışı, ne kadar vahşi, nasıl bir vampir örgüt olduğunu da ortaya koyuyor. Bu tabii özellikle Gara bölgesinde son zamanda yapılan harekatlar, kazanılmış olan üstün başarının da nasıl rahatsız ettiğini ortaya koyuyor. Ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir kararlılıkla Türkiye'nin hem sınırları içinde hem sınırları dışında hiçbir şekilde teröre, terör faaliyetlerine müsaade etmeyecek. Türkiye'ye zarar verebilecek olan hangi örgüt olursa olsun, ismi ne olursa olsun, arkasında kim olursa olsun, hangi lojistik desteği, hangi silah desteğini, hangi istihbarat desteğini alırsa alsın, devletimiz bu noktada milletimiz adına kararlılıkla mücadeleyi sürdürecektir. Allah'ın izniyle eninde sonunda milletimiz kazanacak, devletimiz kazanacak ve terör örgütleri tasfiye edilecektir."

Kurtulmuş, Ortadoğu'da terörden medet umanlar ve bunun üzerinden dizayn etme çabasında bulunanlar olduğunu dile getirerek, "Mağarada bugün karşılaşılan vahşet, sadece terör örgütünün sergilediği vahşet değil, terör örgütlerinden medet umanların da gayriinsani tavrını ortaya koyan bir insanlık suçudur. Sonuna kadar bunun üstüne gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak şehit olan yurttaşlarımızın kanı yerde kalmayacak. İnşallah orada büyük bir temizlik, büyük bir operasyon kararlılıkla sürdürülecektir." diye konuştu.

Siyasi fayda elde edecek olanların terörün arkasında olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Bunlar da çok açık bir şekilde görülüyor, yıllardır takip ediliyor. Ayrıca PKK'lı militanlara nasıl hem sahada destek verdiklerini, üniformalı birtakım ziyaretler yaparak ya da oradaki bazı isimleri nasıl siyasi koruma altına alıp kendi başkentlerinde ağırladıklarını biliyoruz. Bu oyun eski bir oyundur, bildik bir oyundur, belki bir asrı aşan bir süredir Ortadoğu'da devam eden olaylardır. Maalesef bugün geldiği nokta ise kararlılıkla hepimizin, bütün bölge ülkelerinin, insanlıktan yana olan ve teröre samimi olarak karşı olan bütün ülkelerin savaşması, mücadele etmesi gereken bir durumdur." dedi.

"Bu coğrafyaya daha fazla müdahale etmenin Amerika'nın milli menfaatleri bakımından faydası olmadığı aşikar"

Numan Kurtulmuş, dünyanın yeni bir döneme girdiğini, gelecek dönemde pandemi sürecinde karşılaşılan sıkıntıların birçok ülke için kalıcı sosyal problemleri barındırdığını belirterek, şunları söyledi:

"ABD'nin yeni yönetimine dost olarak tavsiyemiz şudur: Bu bildik, eski tür operasyonlarla uğraşacaklarına, dünyada dostluk, demokrasi, kardeşlik üzerinden yeni bir dönemin başlangıcını sağlamaya gayret etsinler. Dışarıyla, Suriye'yle, Irak'la, Afganistan'la falan uğraşacaklarına Amerika'nın kendi iç sorunlarına odaklansınlar. Pandemi sırasında New York'un arka sokaklarındaki gariban vatandaşlara maske dağıtmayı başaramayan bir Amerika'dan bahsediyoruz ya da seçim kampanyası sırasında yaşan fevkalade acı, ırkçı olayları hatırlıyoruz."

Güçlü ekonomisi, istikrarlı demokrasisiyle Türkiye'nin bölgenin kilit taşı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Şu tercihi her zaman akıllarında bulundurmaları gerekir; yani böylesine bir Türkiye ile mi iş birliği yapacaklar yoksa o Türkiye'nin düşmanı olan, birkaç bin ya da biraz daha fazla militanla mı, teröristle mi iş birliği yapacaklar? Herhalde Amerika'nın menfaatleri bu coğrafyada Türkiye ile güçlü ilişkileri artırmak, varsa aradaki problemler, var, bu problemleri aşabilmek için gerçekten hakkaniyetli ve adil yaklaşımlar sergilemekten geçiyor. Bu coğrafyaya daha fazla müdahale etmenin Amerika'nın milli menfaatleri bakımından da hiçbir faydası olmadığı aşikar." diye konuştu.

"Hala bürokratik oligarşinin izlerinin olduğunu görüyoruz"

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, seçim yasası, seçim sistemi ve anayasanın statik metinler olmadığına ve oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda adımlar atılabildiğine değinerek, şunları kaydetti:

"Biz bütün bu alanlarda, reform, anayasa, seçim sistemi, seçim kanunu gibi önce içeride AK Parti olarak bu tartışmamızı yapıyoruz. Bakan arkadaşlarımız çalışmalarını yaptı, komisyonlarda çalışmalarımız yaptık. Bunları hem Beştepe'de hem partimizin MYK'sında gündeme geldi. Belli bir olgunluğa doğru gelmesini temin etmeye çalışıyoruz. Bundan sonra başta Cumhur İttifakı'nın bileşeni olan MHP olmak üzere diğer partilerle de bu konuları müzakere edeceğiz ve olgunlaşacak. Ama bizim açımızdan 'Tamam bu iş oldu, bitti' noktasına geldiğimizde bunun nasıl, ne şekilde olacağını, hangi zamanlamayla gündeme getirileceğini kamuoyuyla paylaşmak Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir."

"Siyasi Partiler Yasası da var mı çalışmanın içerisinde?" sorusuna Kurtulmuş, "Tabii bunların hepsiyle ilgili bu çalışmalar sürdürülüyor. Çünkü bazı meselelerde Siyasi Partiler Yasası'yla ilgili de adımlar atılması gerekebilir. Bunu olgunlaştırdıktan sonra kamuoyuyla paylaşacağız." karşılığını verdi.

Kurtulmuş, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin soru üzerine, 1961 ve 1982 anayasalarının bütünüyle darbe anayasaları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Anayasalar sadece bir metin değil, aynı zamanda anayasa metninin içerisine gizlenmiş bir sistem ruhu vardır. 1961 ve 1982 anayasalarının ruhu despottur, antidemokratiktir, millete göre bir devlet şekillendirmek değil, devletin istediği istikamette milleti dizayn etmek çabasıyla yazılmış anayasalardır. Türkiye şimdiye kadar hep anayasa yazmıştır, anayasa yapmamıştır. Milletin bütün taraflarının işin içerisine girdiği, üniversitelerin, siyasi partilerin, farklı siyasi görüşlerin ne istiyorlarsa eteklerindeki taşları dökerek tartıştıkları, şeffaflık vurgusu onun için önemli, öyle kapalı kapılar ardında, milletten gizleyerek değil, işte 'CHP, HDP'yle görüşüyor mu görüşmüyor mu anayasa meselesini?' bunu millet merak etmemeli, açık bir şekilde meşru platformlarda, zamanı geldiği zaman parlamentodaki komisyonlarda meselenin tartışılması lazım."

1982 Anayasası'nda değişiklikler yapıldığını, demokratikleşme konusunda gelişmeler olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Buna rağmen hala orada bürokratik oligarşinin izlerinin olduğunu görüyoruz. Her iki anayasa da gözyaşları, ah ve kan üzerine kurulmuş anayasalardır." dedi.

Sivil anayasaya ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, sivil anayasa yapmanın sadece AK Parti'nin görevi olmadığını, Türkiye'deki, parlamentodaki tüm partilerin görevi olduğunu belirterek, parlamento dışındaki kanat merkezlerinin, üniversitelerin bu konuda görüşü olan herkesin söz söyleyebileceği bir zemini açmaya çalıştıklarını söyledi. 

Kurtulmuş, Türkiye'nin artık "darbe anayasası" ayıbından kurtulması gerektiğini dile getirerek, "Bir kere şundan emin olsunlar bizim sivil anayasa yapma niyetimiz sahici ve gerçekten çok kuvvetli bir niyettir. Şunu da biliyoruz, parlamentoda sayımız yetse bile tek başımıza bizim bu anayasayı yapmak gibi bir durumumuz olmamalıdır. Bizim parlamentoda sayı yetse bile bunu mutlaka en geniş mutabakatla yapılabilmesini temin etmemiz lazım. Bunu da tek başımıza yapacak değiliz. Muhalefet de burada samimi olarak elini taşın altına koymalıdır ve yeni anayasa çalışmalarına katkı sunmalıdır." değerlendirmesini yaptı.

Seçim tartışmalarına ilişkin olarak da Kurtulmuş, bu konuda görüşlerinin çok net olduğunu, seçimlerin vakti, zamanı geldiğinde yapılacağını söyledi.

Partili Cumhurbaşkanlığı konusuna ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, "Bunu çok konuştuk. Muhalefetin biraz da sanki Türkiye'nin geçmiş 70 yıllık siyasi tecrübesi yokmuş gibi konuştuğu konulardan birisi budur. Çok konuştuk ama tekraren söyleyeyim, İsmet İnönü partisiz miydi, Süleyman Demirel, Turgut Özal partisiz miydi? Ahmet Necdet Sezer'in bir siyasi görüşü yok muydu? Celal Bayar partisiz miydi? Şimdi bir insanın, şahsın cumhurbaşkanı seçildiğinde partisinden istifa etmiş olması, onun siyasi görüşlerinin bir anda silindiği anlamına gelmez. Dolayısıyla bu son derece absürt ve Türkiye siyasi tecrübesiyle hiçbir şekilde örtüşmeyen bir şey." diye konuştu. 

Yeni sistemin içerisinde cumhurbaşkanı seçilmek için 50 artı 1 almak gerektiğini hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu anlamda bu tartışmanın anlamakta zorlandığım bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın AK Parti üyesi olmaması, onun AK Parti'nin kurucu üyesi olduğu, AK Parti'nin, sıfatı ne olursa olsun lideri olmaya devam edeceği gerçeğini ortadan kaldırmaz ki. Dolayısıyla bu anlamsız bir tartışmadır. Sanki geçmişte bu tür parti kimliklerinden cumhurbaşkanı olunca ayrılmış olan şahıslar hiç partili değilmiş gibi davrandıklarını var sayarak yapılan bir zihinsel yanılsamadır. Doğru değildir. Mühim olan bu sistemin içerisinde o denge meselesinin nasıl kurulacağı, kurumlar arasındaki mekanizmaların nasıl oluşturulacağıdır. Parlamentonun nasıl güçlü bir şekilde çalıştırılabileceğidir."

"Parlamenter sisteme geri dönüşün imkanı yok"

Kurtulmuş, yeni sistemle birlikte Türkiye'nin daha kuvvetli bir işleyişe doğru gidebileceğini dile getirerek, Cumhurbaşkanının yeni sistemin içerisinde kanunların üzerinde bir yetkiye sahip olmadığını, şu anda Meclis'in daha güçlü olmasını sağlayan bir sistem olduğunu kaydetti. 

Yeni sistemde ilişkin bilgi veren Kurtulmuş, "Yeni sistemde zaten doğrudan millet yetki alan bir cumhurbaşkanı var. Dolayısıyla cumhurbaşkanı bu doğrudan yetkisi sonucu bakanlar kurulunu oluşturunca bakanlarla ilgili seçilmişlerin içerisinden onay alma mekanizması sistemin ruhuna aykırıdır. Ama bakanların Meclis'te daha çok mesai harcamaları, bu anlamda Meclis'teki süreçlere daha yoğun katkı vermeleri beklenebilir." değerlendirmesini yaptı.

Bakanların Meclis'ten onay alarak göreve başlamalarının Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı sisteminin şu andaki ruhuna aykırı bir konu olduğunu ifade eden Kurtulmuş, yeni anayasa ile ilgili yol haritasının sorulması üzerine, şunları kaydetti:

"Bu konuyla ilgili parti olarak hazırlıklarımız bittikten sonra bunları kamuoyuyla paylaşacağız, ne yapmak istediğimizi anlatacağız. Ama burada söylediğimiz şey, hiç kimsenin özellikle muhalefet partilerinin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş gibi bir sloganı, AK Parti, Tayyip Erdoğan karşıtı muhalefet blokunu konsolide etmek için bir araç olarak kullanmaması tavsiye ediyorum. Bir şeyin karşıtlığı üzerinden anayasal bir konuyu bir tartışma alanı haline getirmemek lazım. Türkiye'de tekrar parlamenter sisteme dönülebilir mi? Dönülür ama siz geçmiş anayasa referandumu var ve milletimiz Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmemiş gibi konuşursanız bu millet iradesine haksızlık olur. Bunun yolu bellidir."

Bu konunun siyasi kulislerde değil, parlamentoda çözülecek bir iş olduğunu aktaran Kurtulmuş, yeni anayasa konusunda da muhalefet partilerine çağrıda bulundu. 

Bugünkü parlamento aritmetiği içerisinde parlamenter sisteme geri dönüşün imkanı olmadığını, bu konunun siyasi kulislerde çözülemeyeceğini anlatan Kurtulmuş, yeni sistemle milletin Cumhurbaşkanını sandıkta seçtiğini söyledi. 

AK Parti ile Saadet Partisi arasındaki görüşme 

Numan Kurtulmuş, AK Parti ile Saadet Partisi arasında bir ittifak görüşmesinin olup olmadığı sorusuna da "Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Asiltürk'e ziyaretiyle yapılan görüşme aslında bir iyi niyet görüşmesidir. Uzun yıllar birbirini tanıyan, birlikte geçmişte siyaset yapmış olan iki kişinin yapmış olduğu görüşmedir. Bizim ittifaklar konusundaki tavrımız, tarzımız bellidir. Biz ittifakları masa başında yapılan görüşmeler, pazarlıklarla şekillendirilen bir süreç olarak görmüyoruz. Şu anda Cumhur İttifakı da böyle gerçekleşmedi. 15 Temmuz gecesi sahada gerçekleşti." değerlendirmesini yaptı. 

Ulusal meselelerde ortak hareket edilmesi gibi bir anlayış birliği içerisinde hareket edildiğini dile getiren Kurtulmuş, bu çerçevede düşünen siyasi grupların bir araya gelmesi ve Cumhur İttifakı'nın mümkün olduğunca daha geniş bir zemine oturması için birtakım temasların yapılmasının doğal ve normal olduğunu anlattı. 

Kurtulmuş, "Muharrem İnce'nin de istifa konuşmasında aslında bu ortak noktalar vardı. Yakın zamanda İnce'nin hareketiyle bir görüşme olabilir mi?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:

"Sayın İnce'nin bu tespitleri herhangi bir ittifak için söylenmiş sözler değil herhalde, Cumhuriyet Halk Partisi'ni eleştirirken, yaşadığı yanlışlıkları ortaya koyarken, ortaya konmuş eleştirilerdir. Biz de çeşitli vesilelerde yaptığımız konuşmalarda Cumhuriyet Halk Partisi'nin bazı yöneticilerinin maalesef akıl almayacak şekilde milli meselelerde Türkiye'nin milli menfaatlerinden uzak noktaya savrulduklarını çok sık dile getirdik. Burada bir Cumhuriyet Halk Partisi eleştirisi var. Sayın İnce, bu siyasi hareket nasıl olacak bilmiyoruz, daha işin başında böyle bir şeyin söylenmesi mümkün değil." 

"CHP'den ayrılanların parti kurması AK Parti'ye yarıyor." yorumları üzerine de Kurtulmuş, "Biz bu tür eleştirilerin Cumhuriyet Halk Partisi'ne yaramasını tercih ederiz. Hiçbir alakamız yok. Siyasi hayatımız boyunca başka hiçbir partinin iç işleriyle, iç işleyişiyle hiç ilgilenmedik." dedi. 

Kurtulmuş, Saadet Partisi'nin AK Parti ile ittifak yapıp yapmayacağı şeklindeki soruya da "Ben bu konuyla ilgili bir şey söylemem. Söylemek istemem. Mühim olan parti tabanlarının ne hissettiğidir. Yani AK Parti ile MHP'yi ittifaka iten yöneticilerin kararı değil, tabanların yakınlaşmasıdır." ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, eğer tabanlar arasında bu yakınlaşma ortaya çıkarsa, bunun ittifakların genişlemesi anlamına gelebileceğini sözlerine ekledi.

AK Parti'deki kongre süreçleri hakkında bilgiler veren Kurtulmuş, "Bu ay sonu itibarıyla, şubatın 24'ünde en son İstanbul İl Kongremizi yapacağız. Zannediyorum mart sonuna kadar da büyük kongreyi ramazandan önce bitirmiş oluruz. Kongrelerin bir de hukuki süreçleri var. O süreçler de tamamlanarak bir tarih belirlenecek ve mart ayında kongrelerimizi tamamlayacağız." diye konuştu.

"Parti yönetiminde nasıl bir değişiklik göreceğiz, kabine değişikliği olur mu?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeni sisteme biraz da alışmamız lazım. Birisine görev verildiği zaman başbakan bakanlarını atar, cumhurbaşkanının onayından sonra göreve başlardı. Zaman içerisinde başbakan yine değişiklik yapmak isterse yine cumhurbaşkanının onayını sunardı. Şimdi zaten Cumhurbaşkanı hükumetin de başı. Cumhurbaşkanımız bu süre içinde bazı bakan arkadaşlarımızı değiştirdi. Bunun için 'Ne zaman, kimi değiştirecek?' gibi bir şey yok. Cumhurbaşkanımızın tamamen kendi takdirinde ve yetkisindedir. İstediği zaman istediği bakan değişikliğini yapmak Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminin hızlı işleyişinin de bir parçasıdır.

Parti yönetimiyle ilgili de bu süre içerisinde, zaten her büyük kongrede... AK Parti şimdi 7. büyük kongresini yapıyor. Daha önceki 6 büyük kongrede parti kadrolarının da bir kısmı her seferinde değişmiştir. Büyük bir kadro ve büyük bir ekip. Yeni insanlar geliyor, insanların arasında başarılı olanlar var onları ödüllendirmek gereken bir sistemin içerisindeyiz. Bazı arkadaşlarımızın başka görevlerde görevlendirilmesi gerekir. Bütün bunların hepsi Cumhurbaşkanımız istişarelerini de yaparak, gerçekleştiriyor."

Kurtulmuş, seçim barajının düşürülmesine ilişkin bir düzenlemenin yapılıp yapılmayacağı hususundaki soruyu da yanıtladı. 

Seçim barajının çokça konuşulduğunu dile getiren Kurtulmuş, süreç içerisinde toplumdan ve siyasi partilerden farklı düşüncelerin dillendirildiğini anımsattı.

Kurtulmuş, konunun eski bir tartışma olduğunu belirterek, "Türkiye'nin siyasi tecrübesi gösteriyor ki yüzde 10 barajı hakikaten oldukça yüksektir. Bu barajın varlığı bazı partilere ilave bir konsolidasyon imkanı sağlamaktadır. Bunun olmaması, herkesin siyasetin içinde olması lazım. Yüzde 50 artı 1 sistemine bakıldığında zaten Meclis'te 12 veya 13 parti var. İttifaklar esasında barajı anlamsız hale getirmiştir ama biz istiyoruz ki siyasi partiler kendi kimlikleriyle seçimlere girsinler. AK Parti ve MHP kendi kimlikleriyle seçime girdi. Bölgedeki toplam oy ve sonra partilerin aldığı oylara göre milletvekilleri dağıldı." ifadelerini kullandı.

Yüksek seçim barajının demokrasiye bir katkısının olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, bunun herkesçe görüldüğünü kaydetti. Kurtulmuş, seçim barajının düşürülmesi kanaatinde olduklarını yineleyerek, bu düşüncenin destek bulması halinde adımların atılacağını söyledi.

Reform sürecinin söylemlerinin belli toplantıların öncesinde dillendirildiği iddialarına da cevap veren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"O eskidendi. Türkiye, 'Falanca toplantıya gideceğiz öncesinde şöyle bir jest yapalım.' Bu dönemler geriden kaldı. Türkiye bütün dünyayla ilişkilerini en iyi şekilde tutmak noktasında kararlıdır. Problemlerimizin ne olduğunu biliyoruz. Esas biz kendi ihtiyaçlarımıza göre hareket ediyoruz. İçeride bizim ihtiyacımız nedir? Türkiye 19 yıllık AK Parti iktidarında da 70 yıllık çok partili siyasi hayatında da ne zaman sıkıntı çektiyse örneğin 2002'deki büyük ekonomik kriz, 2009'deki küresel finansal kriz, parti kapatma davasındaki kriz, 17-25 Aralık sonrasında ortaya çıkan büyük türbülans gibi... Bunların hepsinden AK Parti reform iradesiyle çıkmıştır. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal'ın da reformlardan istifade etmesi gibi. Reform iradesi bizim için sahici, ihtiyacımız olan, milletimizin lehine olan bir süreçtir. Son noktaya gelindi. Adalet Bakanımız da Hazine ve Maliye Bakanımız da ilgili bakanlıklarını çalıştırdılar her iki bakan da üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, odalardan, borsalardan kanaatlerini aldılar. Türkiye'nin hukuk, siyasin ve ekonomi alanında yapabileceği reformların neler olabileceği tartışıldı."

Kurtulmuş, reform iradesinin eleştirilmesinin Türkiye siyasetini anlamamak olduğunu dile getirerek, reformun sürekli ve toplumun ihtiyacına göre gündeme gelmesi gerektiğini söyledi. 

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.