Bakan Fidan: Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edecektir
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edecektir. Bu konudaki politikalarımızı sabırla sürdüreceğiz." dedi.

Ankara
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Mevkidaşıyla görüşmesinde Filistin'deki gelişmeleri de değerlendirdiklerini kaydeden Fidan, "İsrail'in Gazze'deki katliamları dünyanın gözü önünde tüm şiddeti ile sürmekte. Gazze'ye insani yardımların girişine 50 günden fazla süredir izin verilmiyor. Açlık ne bir silah ne bir siyasi pazarlık unsuru ne de bir cezalandırma aracı olarak kullanılabilir. Gazze'ye insani yardımların kesintisiz ve sürekli biçimde ulaştırılması bir an önce sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Fidan, hiçbir ülkenin uluslararası hukuktan üstün olmadığını belirterek "İsrail'in hukuka ve insanlık vicdanına aykırı eylemlerinin bir an önce son bulması gerektiğini" vurguladı.
Orta Asya devletlerinin Kıbrıs bağlamında attıkları son adımlara dair görüşlerinin sorulması üzerine Fidan, Orta Asya ülkelerinin kapasite gelişimi, çalışma ve ilerlemelerinin küresel aktörlerin ve Avrupa Birliği'nin (AB) dikkatini çektiğini belirtti.
Fidan, bunun kendileri açısından "anlaşılabilir bir durum" olduğunu dile getirerek "Ancak bu karşılıklı ilginin AB tarafından istismar edilmeye çalışıldığını gördüğümüz alanlar da var. Elbette biz bu gelişmeleri tüm boyutlarıyla yakından takip ediyoruz. Gerekli girişimleri yapıyoruz. Dostlarımızla temas halindeyiz, görüş alışverişi halindeyiz, bilgilendirme halindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Fidan, "Türk dünyası idealine uygun bir biçimde hareket etmeye" devam edeceklerinin altını çizdi.
Burada başka bir sorunsalın olduğuna işaret eden Fidan, "Bu son olaydan hareketle aramızı bozmak isteyen bazı çevreler bu sorunu bizim açıktan kamuoyunda tartışmamızı istiyorlar. Biz prensip olarak ailevi konuları kamuoyu önünde tartışmamayı tercih ediyoruz. Türk dünyasıyla aramızı bozmak isteyenlerin manipülasyonları bu açıdan başarılı olmayacak." diye konuştu.
"Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkü'nün yanında olmaya devam edecektir"
Fidan, öte yandan buradan "hükümete yönelik negatif bir not yüklemeye çalışanların çabalarının da" başarılı olmayacağını belirterek durdukları yerin, attıkları adımların ve Türkiye'nin istikametinin belli olduğunu dile getirdi.
Bu konuda sağduyuyla hareket etmeye ve her türlü konuyu aile meclisinde ele almaya devam edeceklerini vurgulayan Fidan, "Bu konudaki pozisyonumuz nettir. Kıbrıs Türkleri de büyük Türk dünyası ailesinin asli ve ayrılmaz bir unsurudur. Bu, gerçekte asla değişmeyecek. Türk dünyası bir bütün olarak Kıbrıs Türkü'nün yanında olmaya devam edecektir. Bu konudaki politikalarımızı sabırla sürdüreceğiz." ifadelerine yer verdi.
Fidan, herkesin aynı anlayış ve kararlılıkla hareket etmesinin aileyi daha da büyüteceğini ve güçlendireceğini söyledi.
Fidan, Norveç'in çok taraflı diplomasiye, uluslararası hukuka ve barışçıl çözümlere destek veren, Türkiye'nin de birçok uluslararası ve bölgesel konuda benzer görüşleri paylaştığı saygın bir ortağı olduğunu söyledi.
2026'da Türkiye ve Norveç arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl dönümünü olacağını hatırlatan Fidan, iki ülkenin köklü ilişkilerini daha da güçlendirme konusunda kararlı olduğunu, karşılıklı yatırımları ve ikili ticaret hacmini artırmak için var gücüyle çalışacaklarını vurguladı.
Fidan, Türk tersanelerinden Norveç için inşa edilen gemilerin sayısının artmasından memnuniyet duyduklarını kaydederek, "Önümüzdeki dönemde Norveç ile savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi de geliştiriyoruz. İlgili kurumlarımız ve firmalarımızın somut projeler üzerinde çalışmasını teşvik ediyoruz." dedi.
"İki NATO müttefiki olarak Avrupa güvenliğinin geleceği bizim için büyük önem taşımakta"
Terörizmle mücadele konusunu da mevkidaşıyla değerlendirdiklerini belirten Fidan, FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri ile ilgili beklentilerini ilettiklerini, bu konularda da yakın biçimde çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Fidan, şöyle devam etti:
"İki NATO müttefiki olarak Avrupa güvenliğinin geleceği bizim için büyük önem taşımakta. Ülkemiz ve Norveç gibi yani Avrupa Birliği üyesi olmayan iki NATO üyesi ülke olarak Avrupa güvenliğine dair tüm adımların bizlerin de katkısıyla şekillenmesi gerektiği görüşündeyiz. Bu konuda AB üyesi olmayan diğer NATO müttefikleriyle beraber çalışmayı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimiz tamdır. Savaşın başından bu yana adil ve kalıcı bir barış için müzakere çağrımızı sürdürüyoruz. Kısmi ateşkesin en yakın zamanda hayata geçirilmesini arzu ediyoruz. Bu sayede barış için ilk adım atılmış olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da ifade ettiği gibi Türkiye bu yöndeki her türlü yapıcı çabanın parçası olmayı sürdürecektir."
Norveç'in Suriye'ye uzun zamandır insani yardım gönderdiğini ve bunu Suriye'de istikrar ve güvenliğin tesis edilmesi bakımından da son derece kıymetli bulduklarını belirten Fidan, meslektaşıyla Suriye'ye yönelik yaptırımların bütünüyle kaldırılmasının önemi üzerinde de mutabık kaldıklarını ve Suriye'nin terör örgütlerinin barınamadığı, düzensiz göçe kaynaklık etmeyen, istikrarlı ve müreffeh bir ülke haline gelmesinin ortak temennileri olduğunu aktardı.
Fidan, İsrail'in hukuka ve insanlık vicdanına aykırı eylemlerinin bir an önce son bulması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye olarak çabalarını bu doğrultuda kararlılıkla sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.
Norveç'in, Aralık 2023'te düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Birliği Gazze Temas Grubu toplantısına ev sahipliği yaptığını hatırlatan Fidan, 11 Nisan'da Antalya'da düzenledikleri toplantıya da Norveç'in katıldığını belirterek, grubun çalışmalarına katkılarından dolayı Norveç'e teşekkür etti.
Fidan, Norveç'in her türlü uluslararası platformlarda Filistin'le ilgili konulardaki hassasiyeti paylaştığını, geçen yıl Filistin Devletini tanıyarak çok önemli ve anlamlı bir adım attığını dile getirdi.
"Şu anda bölgemizin istikrarı bakımından en büyük tehdit, İsrail'in yayılmacı zihniyetidir. İsrail, Filistin topraklarını işgal ederek ve komşu ülkeleri zayıflatarak kendi güvenliğini sağlayabileceğini düşünmekte. Bu strateji tamamen yanlış bir stratejidir. İsrail başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin güvenliğini temin edecek tek çözüm Filistin Devletinin kurulmasıdır." diyen Fidan, Filistin halkının hakları için verilen mücadelenin aynı zamanda bölgesel güvenliğin tesisini mümkün kılacağını vurguladı.
KKTC ile ilgili son günlerde ortaya attılan bazı iddialar
Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde son yıllarda Türk dünyasının kurumsallaşmasıyla ilgili atılan adımların tarihteki diğer adımlarla kıyaslandığında devasa adımlar olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin Sovyetler Birliği döneminde de, bugün bağımsız Türk cumhuriyetleri varken de Türk dünyası ideali olduğunu ve bundan sonra da Türk dünyası ideali olmaya her zaman devam edeceğini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile ilgili olan bazı son günlerde bazı çevrelerin ortaya attığı iddialara değinen Fidan, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı'mızın bu konudaki hassasiyeti ortada. Bakanlık olarak, hükümet olarak bizim ortaya koyduğumuz çalışmalar, çabalar ortada. KKTC ile ortaya koyduğumuz çalışmalar, çabalar ortada. Ama bütün bunlar olmasına rağmen hala olmayan bir sorunu üretmeye çalışmak, olmayan bir problemi varmış gibi ortaya koyma çabası aslında bu konuda gayret gösteren odakların ne kadar çaresizlik ve açmaz içerisinde olduğunu da gösteriyor."
2017'deki Crans-Montana sürecine değinen Fidan, KKTC'nin o günden sonra federasyon modelinden çekildiğini, kendilerinin de sonuç vermeyecek müzakerelerle vakit kaybetmeyeceklerini defaatle ifade ettiklerini aktardı.
Fidan, "Ve ondan sonra iki devletli çözüm modeli ortaya konuldu ve biz bu modelin arkasında durmaya devam ettik. Geçtiğimiz mart ayında Cenevre'de yapılan toplantıda federal model BM tarafından telaffuz dahi edilmedi. Bunun yerine biz adadaki iki tarafın işbirliği yapabileceği alanlar üzerinde durduk." diye konuştu.
"Rumlar ve Avrupa Birliği ne derse desin, tükenmiş federasyon modeli artık masadan kalkmış durumda"
Ada'da dondurulmuş bir sorun olduğunu, iki tarafın da kendi sınırları içinde kendi idarelerinin yönetimi altında yaşamaya devam ettiğini belirten Fidan, iki tarafın birbirlerine karşı koydukları karşılıklı izolasyonun adanın topyekun refahını etkiler durumda olmaya başladığını söyledi.
Fidan, Ada'daki işbirliği ruhunun arttırılmasının önemli olduğu konusunda Birleşmiş Milletler'in vizyonuyla örtüştüklerini ifade ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Rumlar ve Avrupa Birliği ne derse desin, tükenmiş federasyon modeli artık masadan kalkmış durumda. Bu modelde biliyorsunuz Rumlar tarafından ortadan kaldırıldı. Ama Kıbrıs Türklerinin daha fazla izolasyonunu hedef alan daha fazla imkansızlıklar içerisinde boğuşmasına sebep olan bir müzakere süreci, bir çözüm süreci, bir anlaşma süreci bizim hiçbir şekilde kabul edeceğimiz bir yaklaşım değildir. Tabii ki Kıbrıs Türklerinin biz iradesine saygı duyuyoruz. Onların kendi seçimleri, kendi tercihleri ortada. Ama biz garantör ülke olarak, ana vatan olarak kendi görüşlerimizi, kendi tavrımızı her zaman büyük bir netlikle ortaya koyuyoruz. Biz bu konuda son derece netiz."
"Kıta sahanlığımıza sondaj yapıldığı iddiası gerçek dışıdır"
Kıta sahanlığı konusunda BM'nin yanı sıra Yunanistan ile de görüştüklerini belirten Fidan, görüşlerini karşılıklı saygı temelinde ortaya koyduklarını, adada barışın, refahın ve sürdürülebilir kalkınmanın olmasını hedeflemenin başka yollarının da olduğunu ve bu konudaki yapıcı politikalarına devam edeceklerini kaydederek, "Ama bu haklarımızdan vazgeçeceğimiz manasına da gelmiyor." dedi.
Fidan, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını sonuna dek koruduğunu vurguladı.
"Kıta sahanlığımıza sondaj yapıldığı iddiası gerçek dışıdır. Öte yandan biz Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığımız içerisinde sismik araştırmalar yaptık, sondaj kuyuları da açtık. Sondaj ve hidrokarbon arama konusundaki önceliklerimiz bilimsel temellidir." diyen Fidan, Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz'de tek taraflı herhangi bir adıma veya oldubittiye izin vermeyeceklerini herkesin bildiğini dile getirdi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlaması ve ABD'deki yeni yönetimin Avrupa güvenliği perspektifiyle, Avrupa güvenlik mimarisi konusunda bir tartışmanın başladığına işaret eden Fidan, şunları kaydetti:
"Bu tartışma başlamadan evvel biz özellikle Avrupa Birliği üyesi olmayan NATO üyesi ülkeler olarak şuna hep dikkat çekiyorduk: NATO'nun içerisinde AB kendisi ayrı bir perspektif oluşturuyor ve bununla hareket ediyor; Avrupa coğrafyasında bulunup AB üyesi olmayan Norveç, Türkiye, İngiltere, Arnavutluk ve Karadağ gibi ülkelerin güvenliğiyle ilgili konuların da yönetilmesi gerekiyor. Aslında NATO güvenlik mimarisinin tek bir güvenlik mimarisi olması, bunun altında AB ve AB (üyesi) olmayan gibi bir ayrımın olmaması konusundaki stratejik ısrarımız hep devam etti. Bu genel kabul de gördü."
Fidan, AB'nin, Avrupa güvenlik mimarisi ve savunma sanayiyi esas alan bir süreç başlattığına dikkati çekerek, bu politikanın gelecek 5-10 yıl içerisinde Avrupa ülkelerinin kendi güvenlik ve savunma sanayi sektörlerini nasıl besleyeceği, savunma ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı ve bunun finansmanının nasıl sağlanacağı konusunda somut müzakereleri başlattığından bahsetti.
AB üyesi olan ve olmayan ülkeler, aday statüsünde bulunan ve stratejik anlaşma yapmış ülkeler gibi 3-4 kategorinin AB'nin yeni politikasında yer aldığını söyleyen Fidan, bu inisiyatifin AB'nin savunma sanayiyle ilgili ortaya koyduğu tek somut hareket olduğunu belirtti.
Fidan, ABD'nin kuvvet yapılanmasıyla ilgili bir karar alması durumunda Avrupa'da bu konuda birtakım tartışmaların başlayabileceği değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa'nın kendi güvenliğini sağlaması vurgusu
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın Avrupa güvenliğinden ayrılamaz bir konu olduğunun altını çizen Fidan, Türkiye'nin Norveç yönetimiyle bu konudaki fikirlerinin büyük ölçüde örtüştüğünü ve iki ülke arasındaki savunma sanayi işbirliğinin son derece iyi durumda olduğunu dile getirdi.
Fidan, "Avrupa Birliği üyesi veya değil, geniş Avrupa ailesi olarak bu coğrafyada yaşıyorsak, bu coğrafyanın güvenliğini, barışını tesis etmek de öncelikli olarak bizim işimiz olmalı. Biz bu konuda bir yeterlilik üretme, bir işbirliği modeli üretme konusunda kararlılık ortaya koymalıyız." diyerek, Norveçli mevkidaşıyla yaptıkları görüşmelerde bu sonuca vardıklarını söyledi.
Avrupa coğrafyasında "AB üyesi ve AB üyesi olmayanlar" gibi bir bölünmenin başka türden ittifak arayışlarını teşvik edeceğini belirten Fidan, "Tabii ki kendi içimizde bütünleşmemiz, savunma konusunda strateji geliştirmemiz, başka ittifakları arayışımıza engel değil." dedi.
Fidan, "kendi mahallelerinin emniyet altına alınmasına" öncelik verilmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Başkasının gelip de bizim mahalleyi her zaman koruyacağı prensibine güvenmek stratejik bir yaklaşım değildir, olamaz da. Allah korusun bir gün beklediğiniz yardım gelmezse ortada kalırsınız. Çok yönlü, çok coğrafyalı, çok katmanlı güvenlik stratejisini sürdürmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Norveç Dışişleri Bakanı Eide
Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide de konuşmasında, İsrail'in Filistin'e saldırılarının küresel ölçekteki etkilerine ilişkin konuşan Eide, ülkesinin İsrail-Filistin meselesiyle ilgili hiçbir zaman sessiz kalmadığına işaret etti.
Eide, Norveç'in ateşkes çağrısı yapan ilk ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak, "'İsrail'in 7 Ekim saldırılarına gösterdiği tepki, uluslararası insan hakları kanunlarının veya orantısallığın çok ötesine geçti.' diyen ilk ülkelerden biriyiz." dedi.
Bu konuda tutarlı olmanın son derece önemli olduğunu belirten Eide, "Uluslararası insan haklarını, kanunlarını, hukukunu savunmamız gerekiyor. Bu kuralların her noktada uygulanması gerektiğine inanıyoruz." diye konuştu.
Eide, İsrail'in yaptığı ihlalleri "son derece aşırı ve endişe verici" şeklinde tanımlayarak, "Çünkü Filistin halkında birçok gereksiz acıya yol açıyor." ifadesini kullandı.
Ülkesinin hem Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde (UCM) hem de Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) üyeliğini kullanarak belli hususları gündeme getirdiğini aktaran Eide, "Gazze'de bir ateşkesin olması gerektiğine inanıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Eide, tek çözümün "iki devletli çözüm" olduğunu düşündüğünü ifade ederek, "Bunun tek alternatifi ilelebet şiddettir. Bu da çok kötü bir durum. İsrail için de bu kötü. Bu durum onların komşularıyla ilişkilerini de etkileyecek bir durum." şeklinde konuştu.
Bakan Eide, İsrail'in Filistin'e saldırılarında sessiz kalan ülkelere ilişkin, "Başkalarının sessizliği beni de endişelendiriyor. Batı'daki birçok mevkidaşımın net biçimde görüşlerini ortaya koymayarak kritik hata yaptıklarına inanıyorum." açıklamasında bulundu.
Görüşmenin "son derece yararlı, yapıcı ve verimli" olduğunu aktaran Eide, "İkili ilişkilerimiz gerçekten güçlü ve gelişmeye devam ediyor." diye konuştu.
Eide, Rusya-Ukrayna savaşının önemli bir noktada olduğuna işaret ederek, ülkesi ve Türkiye'nin kalıcı bir barış anlaşması yapılması yönünde aynı fikirde olduğuna dikkati çekti.
Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiği konusunda iki ülkenin hemfikir olduğuna değinen Eide, "Bu korkunç bir savaş. Rusya'nın saldırılarıyla gerçekleşti. Dolayısıyla burada tabii ki Ukrayna'nın da gelecekte kendi tercihlerini yapması ve bu konuda özgür olması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Eide, müzakere sürecine ilişkin, "ABD'nin bu sürece daha az katılacağı bir durum görürsek, ki bu ümit ettiğimiz bir şey değil, bu bizim geri kalanımızın daha fazla adım atması gerektiğini ortaya koyuyor. Daha fazla siyasi, ekonomik sorumluluğu bu anlamda üstlenmemiz gerekecek." dedi.
"Suriye'de yeni hükümetin kurulması ümit verici bir gelişme"
Suriye'de yeni hükümetin kurulmasının "ümit verici bir gelişme" olduğunu belirten Eide, sözlerine şöyle devam etti:
"Ocak ayının başında Şam'a gittim. Bu bölgeyi ziyaret eden ilk ziyaretçilerden biri oldum. Şu anda Cumhurbaşkanı olan Sayın (Ahmed) Şara'yı ziyaret ettim. Biz bu ziyaret sırasında Suriye'nin bir araya gelmesi, bu ülkenin aslında bölünmeden bir bütün olarak ortaya çıkması, bir milli birliğin ve bütünlüğün oluşması gerektiğinin altını çizdik."
Eide, Suriye'de milli birlik ve bütünlüğün sağlanması için gerekli önemin verilmesi ve herkesin bu konuda bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı.
Ülkesinin, Filistin devletini tanımasına ilişkin konuşan Eide, şunları kaydetti:
"Özellikle Filistin'deki halkı iki devletli bir çözümün mümkün olacağını inandırma konusunda bu tanımanın önemli olduğunu gördük. Çünkü burada iki alternatif çözüm yok. Gerçek çözüme, iki devletli çözüme doğru ilerlemeliyiz. Bu anlamda Türkiye ile çok yakın çalışıyor olmaktan son derece memnunum."
Eide, ülkesinin, Sudan ve Afrika Boynuzu'yla ilgili olarak birçok farklı süreçte yer aldığını söyleyerek "Bizler birçok anlamda farklı ülkeleriz ama her iki ülke de şuna inanıyor: Bizim burada oynamamız gereken önemli bir rol var. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirebiliriz." dedi.
"AB ile güvenlik ve savunma alanında stratejik bazı anlaşmalar imzaladık"
Bakan Eide, ülkesinin ve Türkiye'nin birer NATO ülkesi olduğunu belirterek "Gerçekten güçlü ordularımız var. Soğuk Savaş zamanında aslında NATO'nun Sovyetler Birliği'yle sınırı olan iki ülkeydi Türkiye ve Norveç." diye konuştu.
Ülkesinin AB üyesi olmadığını ancak AB ile yakın olduğunu dile getiren Eide, "Bu çerçevede Paris ve Londra arasında gerçekleşen bazı toplantılar var. Türkiye, Birleşik Krallık ve Norveç bunlara davet edildi. Hatta bazı toplantılara Kanada bile katıldı. Dolayısıyla gayriresmi bir format gelişiyor. Daha fazla dahil oluyoruz." ifadelerini kullandı.
Eide, ülkesinin AB ile güvenlik ve savunma alanında stratejik bazı anlaşmalar imzaladığını belirterek, şöyle devam etti:
"Biz burada kolektif savunmamızın NATO'da olması gerektiğini ifade ettik. Ancak burada silahlanma girişimleri veya başka girişimler olursa Avrupa ailesi için bunlara da katılabileceğimizi ifade ettik. Bu sebeple zaten şu anda bu yeni Avrupa inisiyatiflerine katılabiliyoruz. Avrupa'nın 2030 yılına kadar savunmayla ilgili hazırlık inisiyatiflerine katılıyoruz. Benzer bir gelişmenin Türkiye ile yapılması da son derece önemli diye düşünüyorum"
Eide, gelişmelere tüm Avrupa ve NATO ülkelerinin katılmasının son derece önemli olduğunu söyleyerek "AB'nin bu konuya daha fazla ilgi göstermesi bizim için önemli ve bunu hoş karşılıyoruz. Ama bunun açık olması gerekiyor ve bazı gelişmeler olsa bile yapılacak çok çalışma var." dedi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.