Gündem, İsrail-Filistin çatışması

Bakan Kacır: Anadolu Ajansı ve TRT, cesur gazetecileriyle Gazze'deki korkunç olayları dünyaya duyurmuştur

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Anadolu Ajansı (AA) ve TRT, cesur gazetecileriyle Gazze'deki korkunç olayları dünyaya duyurmuştur." dedi.

Gökhan Yıldız, Ali Canberk Özbuğutu  | 04.09.2024 - Güncelleme : 04.09.2024
Bakan Kacır: Anadolu Ajansı ve TRT, cesur gazetecileriyle Gazze'deki korkunç olayları dünyaya duyurmuştur Fotoğraf: Oğuz Yeter - AA

İstanbul

Bakan Kacır, Anadolu Ajansı (AA) ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen ve "Yapay Zeka ve Medya İlişkisine Yön Vermek" temasıyla toplanan 32. Balkan Haber Ajansları Birliği-Güneydoğu Avrupa (ABNA-SE) Genel Kurulu ve Konferansı'nın açılışında konuştu.

Kacır, doğru haberlerin, yalnızca Türkiye'deki 85 milyon insana değil, aynı zamanda dünya genelindeki izleyicilere ulaşmasını sağlamanın, ilkeli gazeteciliğe olan bağlılık doğrultusunda ahlaki bir görev olduğunu söyledi.

İsrail'in Filistin'de uyguladığı baskının, teknolojik gücün ahlaki ilkelerden ayrıldığında insanlık için nasıl süregelen bir yıkıma yol açabileceğini açıkça gösterdiğini belirten Kacır, ancak Türkiye'nin bu konuda uyanık kalmaya devam ettiğini belirtti.

Kacır, "Gazze'deki vahşetin ilk gününden itibaren, medya kuruluşlarımız mazlum Filistinlilerin sesi olmuştur. Anadolu Ajansı ve TRT, cesur gazetecileriyle Gazze'deki korkunç olayları dünyaya duyurmuştur. Ulusal ve yerel medyamız, Filistin'deki zulüm meselesini haberlerde canlı tutmuştur." açıklamasında bulundu.

"Dünya önemli bir dijital dönüşüme tanıklık ediyor"

Bakan Kacır, Balkan medyasının, bölgenin etik ve kültürel değerlerine bağlı, barış ve özgürlüğe adanmış bir şekilde etkisini artırmasının, demokratik kültürü de güçlendireceğine inandıklarını söyledi.

Dünyanın önemli bir dijital dönüşüme tanıklık ettiğini belirten Kacır, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesi, üretim süreçleri, meslekler, günlük yaşam ve örgütsel yapılar üzerinde derin ve dönüştürücü bir etki oluşturduğunu açıkladı.

Kacır, şunları kaydetti:

"Bundan 65 yıl önce, ünlü Türk Profesör Cahit Arf, 'Makineler düşünebilir mi?' diye sorduğunda, bugün tanık olduğumuz derin dönüşüme işaret ediyordu. Çeşitli sektörlerde kullanılan akıllı sistemlerin merkezinde yer alan yapay zeka, günlük yaşamımızı kolaylaştırırken, kaynakların ve zamanın daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Yapay zekadan gelecekteki beklentiler son derece yüksek. Medya, yapay zekanın yeniden şekillendirdiği ve yönlendirdiği başlıca sektörlerden biri. Bugün, birçok dijital içerik üreticisi ve sağlayıcısı, başarılarını yapay zekayı etkin bir şekilde kullanmalarına borçlu. Algoritmik gazetecilik uygulamaları, yapay zekayı kullanarak haber değeri taşıyan güncel ve doğru bilgileri filtreleyip, içeriği halkla buluşturarak, gerçek yazarlar tarafından yazılmış metinlerden ayırt edilemeyen içerikleri anında sunuyor.

Yapay zekanın medya üzerindeki yeteneklerini ve etkilerini keşfetmeye devam ederken, büyük teknolojik ilerlemelerle büyük zorlukların da geldiğini unutmamak önemli. Haber akışları, reklamlar ve sosyal medya kampanyaları gibi çeşitli kanallar aracılığıyla manipülasyon potansiyeli giderek artıyor. Yapay zeka destekli derin sahtekarlık teknolojisi, son derece gerçekçi görüntüler ve sesler oluşturma kapasitesiyle, yanlış bilgilendirme için yeni bir zemin oluşturuyor. Medyada sahtecilik ile gerçeklik arasındaki çizgi giderek bulanıklaşıyor. Doğru ve güvenilir haberler sunma sorumluluğu hiç bu kadar hayati veya zor olmamıştı."

Mehmet Fatih Kacır, politika yapıcılar olarak, veri koruma, gizlilik, etik, hesap verebilirlik ve güvenlik konularında yapay zeka uygulamalarının sınırları zorladığını da birinci elden gördüklerini belirtti.

Yapay zeka gelişiminin hızlı ilerlemesinin, yasaların bu teknolojik gelişmelere ayak uyduracak şekilde sürekli olarak gözden geçirilmesi ve uyarlanması gerektiği anlamına geldiğinin altını çizen Kacır, "Yapay zeka alanındaki mevcut durumu net bir şekilde anlamak için 3 temel gözlemimi vurgulamak istiyorum. Öncelikle, yapay zeka bir boşlukta gelişmiyor. Kuantum bilişim ve biyoteknoloji gibi diğer ileri teknolojilerle birlikte ilerliyor. Bu da hem şu anki hem de gelecekteki etkilerinin katlanarak büyüdüğü anlamına geliyor. Bu birbirine bağlı büyüme, düzenleme ve denetim açısından karmaşık zorluklar sunuyor." dedi.

Kacır, ikinci olarak, yapay zekadaki ilerlemenin büyük bir kısmı özel şirketler tarafından yönlendirildiğini ve bu şirketlerin öncelikli odak noktası kar maksimizasyonu olduğunun altını çizerek, kamuya doğrudan bir sorumlulukları olmadığını söyledi.

"İnsan sermayemizi güçlendirmeye odaklandık"

Son olarak, ABD ve Çin'in öncülük ettiği ve genel olarak yeni bir hakimiyet yarışı alanı olarak görülen yapay zeka sahasında geliştirme, dağıtım ve uygulamalar konusunda küresel bir çerçeve eksikliğinin dikkati çektiğini belirten Bakan Kacır, şunları kaydetti:

"Bu noktalar, yapay zeka yönetimi konusunda daha birleşik, şeffaf ve küresel olarak koordine edilmiş bir yaklaşıma duyulan acil ihtiyacı vurgulamaktadır. Buna ek olarak, yapay zekanın, kendi oluşturduğu tehditlerle mücadele etmek için hem suçlu hem de tek gerçek umut olduğunu görüyoruz. Yapay zekanın getirdiği dönüşümü benimsemek ve etkili bir şekilde yönetmek, hepimiz için bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu yaklaşım, Türkiye'nin küresel rekabet gücünü artırmayı ve ülkemizin ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını sağlamayı amaçlayan Milli Teknoloji Hamlemiz ile uyumludur.

Bu vizyon doğrultusunda, Türkiye'yi yapay zeka alanında öncü bir konuma yükseltmek amacıyla gerekli araştırma altyapısını geliştirmeye ve insan sermayemizi güçlendirmeye odaklandık. 2021 yılında Ulusal Yapay Zeka Stratejimizi başlattık. Türkiye'yi sadece yapay zeka teknolojileri ve uygulamaları için bir pazar olarak değil, aynı zamanda bu teknolojilerin üreticisi olarak konumlandıracak politikalar ve projeleri içeren kapsamlı bir yol haritası oluşturduk."

Kacır, yapay zeka ekosistemini harekete geçirmek ve paydaşlar arasındaki iş birliğini güçlendirmek için TÜBİTAK bünyesinde Yapay Zeka Enstitüsünü kurduklarını hatırlattı.

Dünyanın en büyük havacılık ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST'te, gençleri geleceğin teknolojileri üzerinde çalışmaya teşvik etmek için çeşitli yarışmalar düzenlediklerini kaydeden Kacır, "Yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması için veri işleme altyapılarının kritik öneme sahip olduğunu kabul ediyoruz. Bu nedenle, Türkiye Ulusal Bilim e-Altyapısı (TRUBA) bünyesine yeni bir süper bilgisayar ekledik." şeklinde konuştu.

Kacır, 8 milyar avroluk Dijital Avrupa Programı'na katılımla, yüksek performanslı hesaplama ve yapay zeka için stratejik altyapılar kurduklarını ve bu alanlarda gerekli insan kaynaklarını geliştirdiklerini belirterek, "EuroHPC Ortak Girişimi'ne katılımımız, dünyanın en gelişmiş süper bilgisayarlarından biriyle doğrudan çalışma ayrıcalığını bize sağladı. Yapay zeka geliştirmeye yaklaşımımız, sadece ekonomik refahımızı ve kamu düzenimizi şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda etik standartları ve şeffaflığı vurgulayan bir çerçeveyi teşvik etmeye de bağlıyız." açıklamasında bulundu.

Yapay zeka teknolojilerinin sorumlu geliştirilmesini ve kullanılmasını teşvik etmek için uluslararası işbirliklerine aktif olarak katıldıklarını belirten Kacır, "Küresel Yapay Zeka Ortaklığı'na (GPAI) üye olduk. Bu fırsatı değerlendirerek, yapay zekanın etik, şeffaf ve gizlilik odaklı kullanımını destekleme taahhüdümüzü vurgulamak istiyorum." diye konuştu.

Yapay zeka modellerinin farklı dillerin nüanslarını ve kültürel bağlamlarını anlamadaki sınırlamalarının, yapay zekanın kültürel tahakküm ve dijital faşizm aracı olma riski taşıdığı gerçeğiyle karşı karşıya olduklarını belirten Kacır, şunları kaydetti:

"Türkiye, güçlü teknoloji altyapısı ve yetenekli iş gücüyle, yapay zekanın medyada etik kullanımını sağlamak için araçlar oluşturma yolunda liderlik etmeye hazırdır ve Güneydoğu Avrupa'daki ortaklarımızla işbirliği yapmaya isteklidir. Küresel medyada tekdüzelik eğilimine karşı durarak, çeşitli ve çoğulcu bir medya ortamını teşvik etmeyi görevimiz olarak görüyoruz. Yapay zekanın tüm insanlık için fayda oluşturmasını sağlamak, ayrımları derinleştirmek veya kültürel çeşitliliği aşındırmak yerine, ne kadar kritik olduğunun farkındayız.

Tarih, ahlaki prensipler rehberliğinde yönlendirilmediğinde, teknolojik ilerlemelerin insanlık için felaketlere yol açtığı sayısız örnek sunmaktadır. Bunun en net şekilde son dönemdeki Filistin olaylarında gördük. İnsanlığa adalet ve merhametle köklenen bir ahlaki ittifak oluşturma çağrısında bulunuyoruz. Konuşmamı tamamlarken, medya teknolojilerinde işbirliğimizin devam etmesini temenni ediyorum. Bu zirvenin düzenlenmesindeki çabaları için Anadolu Ajansı başta olmak üzere tüm paydaşlara şükranlarımı sunmak istiyorum."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.