Dolar
38.08
Euro
43.50
Altın
3,314.14
ETH/USDT
1,616.60
BTC/USDT
85,072.00
BIST 100
9,317.24
Gündem

İstanbul'da, kadınların iş hayatındaki dini özgürlükleri panelde ele alındı

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Hukuk Fakültesi tarafından "İnanma Hakkı ve Çalışma Hakkı: İş Yerinde Kadınların Dini Özgürlüğü" adlı panel düzenlendi.

Gökçe Karaköse  | 16.04.2025 - Güncelleme : 18.04.2025
İstanbul'da, kadınların iş hayatındaki dini özgürlükleri panelde ele alındı Fotoğraf: Oğuz Yeter/AA

İstanbul

Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) ile Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) işbirliğiyle İHÜ'nün Başakşehir'deki yerleşkesinde gerçekleşen panelde konuşan KADEM Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, kadınların iş hayatındaki dini özgürlüklerinin çok önemli bir konu olduğunu belirtti.

Fransa'da kadınların çalışma ve inanç özgürlüğü arasında bırakıldığını gördüklerini kaydeden Bayraktar, "Bunun neticesinde de pek çok kadın haklı bir şekilde inanç özgürlüğünü yaşamayı tercih ediyor. Dolayısıyla ne yazık ki sosyal ve ekonomik hayatındaki pozisyonundan geriye düşmüş oluyor ve bu da yıllarca aslında dünya kadınları olarak uğrunda yıllardır savaşılan kadın hakları, kadın erkek fırsat eşitliği anlamında geriye düşürmüş oluyor." ifadelerini kullandı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar içinAnadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler içinAA Canlı

Bayraktar, Avrupa'daki rakamlardan örnekler vererek, "İş başvurularında başörtülü resim olduğu zaman başvuruya çağrılma, görüşmeye çağrılma oranının yüzde 65 düştüğünü gösteriyor çalışmalar. Bununla beraber yine Avrupa'da başörtülü kadınların iş yerinde yüzde 30-40 oranlarında ayrımcılığa maruz kaldığını da görüyoruz." diye konuştu.

Bu rakamların üzücü olduğunu belirten Bayraktar, "Biz KADEM olarak kadınların iş yerindeki inanç özgürlüğünü korumasının tamamen bir kadın hakları ve insan hakları meselesi olduğuna inanıyoruz. Bunun bu şekilde korunması için mücadele ediyoruz." dedi.

"Üretimiyle yürüyen kadın, sadece kendi yolunu değil, toplumun istikametini de belirler"

TÜRGEV Başkanı Hatice Akıncı Yılmaz da Türkiye'nin inancıyla iş hayatında var olmak isteyen kadınlar için artık yasaklar değil, imkanlar ülkesi olduğunu vurgulayarak, hukuki altyapıların büyük oranda sağlandığını, başörtüsü yasağı gibi travmaların da geride kaldığını dile getirdi.

Hakların kağıt üzerinde yazılmasının yetmeyeceğini ve zihinlerde de yer bulması gerektiğini kaydeden Yılmaz, "Kadınlar hala bazı alanlarda görünmez duvarlarla karşılaşıyor. TÜRGEV olarak biz bu duvarları kaldıracak nesiller yetiştiriyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki inancı, emeği ve üretimiyle yürüyen kadın, sadece kendi yolunu değil, toplumun istikametini de belirler." ifadelerini kullandı.

İnancını yaşarken üreten bir kadının sadece kendini değil, bir medeniyeti temsil ettiğini aktaran Yılmaz, "Bugün inançlı bir kadının iş hayatında varlık göstermesi, toplumun vicdanıyla aklının birlikte çalıştığını gösterir. Biz TÜRGEV olarak inanıyoruz ki hem başörtüsüyle hem kalemiyle hem duasıyla hem emeğiyle hayata katkı sunan kadınlar, bu ülkenin en büyük sermayesidir. Kadınların inançlarından vazgeçmeden sahada olmaları, bizim inşa etmek istediğimiz yerli ve ahlaki kalkınmanın da temelidir." diye konuştu.

"Perspektiflerimizi umut, iyilik ve adalet açısından genişletmek durumundayız"

İHÜ Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan ise panelde, kadınların inanç hürriyetlerinin, çalışma ve sosyal hayatlarında etkin ve başarılı bir şekilde yerine getirebilmesi konusunun ele alındığını söyledi.

Dini hürriyetler meselesinin modernleşme tarihinde kadınlar üzerinde çok daha fazla bir baskı olarak ortaya çıktığını dile getiren Arkan, "En temel meselesi de kadının görünürlüğü, buradan kastettiğim başörtüsü ve diğer dini sembollerin bir tür ayrımcılık olarak görülmesidir. Türkiye bu konuda 28 Şubat'ta en acılı dönemlerini yaşadı ama Fransa'da, Amerika'da ve laikliği bir tür ideoloji haline getiren ülkelerde bunun hala devam ettiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Dini özgürlükleri var olmanın bir parçası olarak gördüklerini belirten Arkan, "Küresel rekabetin oldukça hızlandığı ve bunların bir tür ticaret savaşları ve silahlı savaşlar halinde ortaya çıktığı bir dönemdeyiz. Bu anlamda korkularımızı ve kaygılarımızı bastırıp millet olarak ve insanlık olarak geleceğe umutla ümitle bakmak durumundayız. Perspektiflerimizi umut, iyilik ve adalet açısından daha da genişletmek durumundayız." diye konuştu.


Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.