Dolar
37.95
Euro
41.69
Altın
3,049.30
ETH/USDT
2,037.40
BTC/USDT
85,803.00
BIST 100
9,860.29
Kültür

Prof. Dr. Ekrem Demirli, ibadet ve özgürlük arasındaki ilişkiyi anlattı

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Demirli, "İbadet aslında zihnimizi yeniden inşa ederek, dünyayla başka bir ilişki sağlamamızı temin eder." dedi.

Ahmet Esad Şani  | 19.03.2025 - Güncelleme : 19.03.2025
Prof. Dr. Ekrem Demirli, ibadet ve özgürlük arasındaki ilişkiyi anlattı Fotoğraf: Ağıt Erdi Ulukaya/AA

İstanbul

Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin "Fususü'l-hikem" adlı kitabını şerh ve "Fütuḥatü'l-Mekkiyye" eserini tercüme eden Demirli, AA muhabirine, ibadet ile özgürlük arasındaki ilişkiyi ve güncel çalışmalarını anlattı.

Demirli, esas çalışma alanlarının din, ibadet ve ahlak konuları olduğunu, "İbadet Özgürlüktür" adlı son kitabında da ibadet başlığının öne çıktığını söyledi.

İbadet ile ahlak ve iman kavramlarının da konunun içerisinde yer aldığını dile getiren Demirli, "Uzun zamandır bu alanda yazılar yazıyordum. İbadet Özgürlüktür kitabı, bu yazıların ana iddiasını, ana temasını teşkil ediyor. Yani ibadet acaba insana ne verir veya ibadetle insan nereye taşınır, nereye götürülür? Böyle bir sorudan hareket ediyor. İbadet aslında insan zihninin yetkinleşmesi, insan aklının kemale ermesiyle ilgili emirler bütünüdür ya da birtakım kurallar manzumesidir diye bakıyorum." şeklinde konuştu.

Kitaptaki ibadet metafiziğinin, yaklaşık 10 yıl süren çalışmalarının neticesi olarak ortaya çıktığını belirten Demirli, "Televizyon ve radyo konuşmaları, yazılı makaleler, yazıdan başka kitaplar, hep bu kitabın ana fikrini oluşturan ürünlerdi." dedi.

"Modern dünyada bu konular pek bilinmiyor"

Prof. Dr. Demirli, ibadetin insanı taşıdığı yer ve insanlara katkısını sorgulayarak yola çıktıklarını vurgulayarak, "Uzun bir zaman içerisinde Müslüman aydınların, bilim adamlarının tartıştığı, ele aldığı bir konuyu modern dünyaya taşımaya çalıştık. Modern dünyada bu konular pek bilinmiyor veya modern dünyada bu konular üzerine çok fazla çalışma yapılmış değil. Bu bakımdan kitabın Türkçede bir yeniliği, önceliği var. Özellikle ibadet ve özgürlük ilişkisi hakkındaki iddiası bakımından yeni bir başlık bu yani yeni bir konu." değerlendirmesini yaptı.

İbadetin önemine işaret eden Demirli, şunları kaydetti:

"İbadet, bütün dinlerde olan çok önemli bir konudur. İbadetin bir amacı olmalıdır. İbadetin amacı böyle genel geçer cümlelerle geçiştirilemez, yok edilemez. İbadetin amacı aslında insanın daha büyük, daha iyi ve daha evrensel bir insan olmasıdır. Bu bakımdan aslında ibadet bir tür bağımlılıklarımızla mücadele etme amacı taşır. İbadet, tarihimizle, çevremizle ilişkimizi yeniden inşa etmeyi amaçlar. İbadet aslında zihnimizi yeniden inşa ederek, kurarak, dünyayla başka bir ilişki sağlamamızı temin eder. Bu bakımdan aslında ibadet, ortaya çıkan davranışlarıyla, pratikleriyle insanı özgürleştiren bir eylemdir diye düşünüyorum. Kitabın ana fikri budur ve bu ana fikir aslında İslam metafizikçilerinin temel iddiası olarak da görülebilir."

"Sadreddin Konevi, bu toprakların yetiştirdiği en büyük metafizikçidir"

Yaptığı çalışmalara da değinen Demirli, şöyle devam etti:

"Sadreddin Konevi'nin daha önce 2000'li yıllarda yayımladığım çevirilerini, yaptığım doktora tezini yeniden gözden geçirerek, yeniden okuyarak, kitapları dipnotlandırarak, açıklayarak tekrar yayımlamaya başladık. Fikriyat Yayınları'ndan ilk dört kitap çıktı. On kitaba ulaşacak takriben.

Böylece Sadreddin Konevi'yi tekrar yad etmiş oluyoruz. Vefatının 750. yıl dönümünde ona olan hürmetimizi, saygımızı tekrar ifade etmiş oluyoruz. Sadreddin Konevi, bu toprakların yetiştirdiği en büyük metafizikçidir. Ondan daha sonra Sadreddin Konevi'yi gölgede bırakabilecek ya da onu unutturabilecek ikinci bir isim gelmemiştir."

Konevi'nin hayatı ve eserleriyle çok önemli bir isim olduğuna dikkati çeken Demirli, "Şimdi bu toprakların ona bir borcu var. Onun bu topraklara çok büyük bir hizmeti, katkısı var. Oradaki düşünceye çok büyük bir katkısı var. Dolayısıyla biz de bunu yad etmek için kitaplarını tekrar yayımlamaya gayret ettik, çalıştık." şeklinde konuştu.

"Zihnimizi düşünmeye açmak için aslında oruç tutulur"

Ramazanı Hazreti Peygamberle birlikte İslam'ın başlama takvimi olarak gördüğünü aktaran Demirli, "Bunun nedeni aslında dinin Kur'an'ı Kerim'le başlamış olmasıdır ve Kur'an-ı Kerim'in ilk önce Hazreti Peygambere ramazanda geliyor olmasıdır. Kur'an-ı Kerim böyle söylüyor yani. Bu ayda Kur'an-ı Kerim indirildi deniyor. Yani Kur'an-ı Kerim inmeye, nazil olmaya başladı." dedi.

Demirli, ramazanı bir başlangıç olarak değerlendirdiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Bir başlama ayı olduğu için bütün başlangıçlarda olduğu gibi aslında biz tekrar başa dönmek, hatırlamak yani dinle ilişkimizi tekrar kurmak, Allah ile ahlak ile ilişkimizi tekrar düşünmek isteriz. Zaten aslında ramazanın yani oruç ibadetinin açlık üzere kurulu olması, daha doğrusu açlık olmasının nedeni bu. Aslında modern dünyada anlamı biraz kaybolmuştur ama kadim çağlarda, klasik dünyada ve metafizik geleneklerde açlık, düşünmenin yolu olarak kabul edilir yani bedeni biraz dinlendirerek, zihnimizi açmak... Zihnimizi düşünmeye daha çok açmak için aslında oruç tutulur."

Modern dünyada orucun tam anlamıyla gerçekleşmediğini vurgulayan Demirli, "Çünkü modern dünyada öteki etkinliklerimizden pek taviz vermiyoruz. Yani koşuşturuyor, çalışıyor, yoruluyoruz. Bu bakımdan belki tam istenen hasıl olmuyor ama orucun ana fikri yine ortadan kalkmış olmuyor. Oruç bir tefekkür, düşünme ibadetidir." ifadelerine yer verdi.

Oruç ibadetinin bütün dünyanın yeme içme üzerine kurulu olduğu bir anlayışa meydan okuma olduğunun altını çizen Demirli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bize mesela deyimler, din sürekli bunu anlatır. 'Hayat bir mücadele hayatıdır, ekmek hayatıdır, ekmek aslanın ağzındadır.' diye anlatılır ve biz değerleri kaybederiz. Ekmeğe ulaşmak için değerleri, insanlığın kıymetini kaybederiz. Başka insanları çiğner, aşar, geçeriz vesaire, öyle bir şey ortaya çıkar. Oruç bize aslında buğdayın her şey demek olmadığını anlatan bir ibadettir. Yemenin içmenin ya da öteki arzuların her şey demek olmadığını, insanın bütün bunları aşabilen bir yönü olduğunu anlatır. Bu bakımdan aslında oruç insanı en çok yücelten, insana şerefini iade eden ve insanın yeme içme mücadelesi içerisinde ortaya çıkan hırsları törpüleyen bir ibadettir. Oruç gerçekten özgürleştirme ibadetidir, insana şerefini iade eden, insanı yücelten bir ibadettir."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.