Dolar
37.83
Euro
41.07
Altın
3,023.32
ETH/USDT
2,013.90
BTC/USDT
84,347.00
BIST 100
9,044.64
Gündem

Yolsuzluk soruşturmasında Ekrem İmamoğlu’na neler soruldu?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca İBB'ye yönelik başlatılan yolsuzluk soruşturması kapsamında emniyette verdiği ifadeye ulaşıldı.

Ekip  | 22.03.2025 - Güncelleme : 23.03.2025
Yolsuzluk soruşturmasında Ekrem İmamoğlu’na neler soruldu? Fotoğraf: Elif Öztürk/AA

İstanbul

Başsavcılıkça, İBB Başkanı İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından başlatılan soruşturma sürüyor.

Bu kapsamda ifadesi alınan İmamoğlu'nun, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine 3 saat 40 dakika boyunca 121 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

İfade başında etkin pişmanlık hükümleri için bilgilendirilen ve sonrasında "Tarafınıza anlatılan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyor musunuz?" sorusu yöneltilen İmamoğlu, "Ben herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum." cevabını verdi.

Gayrimenkul, araç ve diğer mal varlıkları sorularına, "Mal bildiriminde bulundum." cevabını veren İmamoğlu, aylık gelirinin 250 bin lira olduğunu söyledi.

Polis sorguda İmamoğlu'na, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "rüşvet", "ihaleye fesat karıştırma", "edimin ifasına fesat karıştırma", "irtikap" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçları kapsamında sorular yöneltti.

Sorgusunda İmamoğlu'na, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan 99 şüphelinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.

İmamoğlu, bu soruya şöyle cevap verdi:

"Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. 16 milyon İstanbullunun, İstanbul tarihindeki en yüksek üç oy oranına sahip bir biçimde seçim kazanmış birisine bu soruların sorulmasını halkın iradesine dönük sürecin bir parçası olarak görüyorum. Bu sebeple bu açıklamayı yapıyorum. Devamında soracağınız sorularla ilgili olarak esas itibarıyla Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı yanıt vereceğim olmakla birlikte gerekli gördüklerime de yanıt vereceğim."

Soruları muhatap almadığını söyledi

Soruşturma kapsamında gizli tanık ve tanıkların ifadelerine karşın beyanının sorulması üzerine İmamoğlu, soruları muhatap almadığını ve tüm isnatları şiddetle reddettiğini belirtti.

İmamoğlu, soruşturma dosyasında tespiti yapılan İSPARK, Kültür AŞ ve KİPTAŞ ihalelerinin de aralarında olduğu 7 ayrı ihale noktasında kamunun yüz milyonlarca lira zarara uğratılması konusundaki sorulara ise yine "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." yanıtını verdi.

MASAK raporları sorularına açıklama yapmadı

İmamoğlu, polisteki ifadesinde Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun hazırladığı raporlara ilişkin de açıklama yapmadı.

Hazırlanan ve dosyaya giren raporların okunarak, adı geçen kişilerle yapılan ticaretin içeriği hakkındaki sorulara İmamoğlu, şöyle yanıt verdi:

"Sorunun dayanağı MASAK raporu tarafıma ibraz edilmediği için bu aşamada ayrıntılı bir bilgi verememekle birlikte söz konusu hususun tamamen bir anonim şirketin yasal satışından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi ve belgeler bilahare yasal mercilere iletilecektir. Kaldı ki İmamoğlu İnşaat 36 yıllık ailemize ait bir şirket olup, belediye başkanı seçildikten sonra şirkette imza yetkim dahi bulunmamaktadır. Profesyonel olarak yönetilen bir şirkettir. Şahsımla ilgili tüm mal varlığı 3628 sayılı yasa uyarınca ilgili resmi merciler ve kamuoyunun malumudur. Bununla ilgili bir isnat varsa peşinen reddettiğimi beyan ederim."

"Teknik olarak yanıt verebilmem mümkün değil"

"İstanbul Senin' uygulamasıyla kentte ikamet eden vatandaşların kişisel verilerinin reklam ajanslarına açılarak 5-6 kat para kazandıracağı" düşüncesiyle satılmasına ilişkin soru üzerine İmamoğlu, uygulamanın uluslararası alanda da beğeni kazandığını ve 6 milyon kişi tarafından indirildiğini belirterek, "Bu konudaki teknik bilgiler kuşkusuz tarafımdan bilinemez. Belediye Başkanlığına resmi bir yazı yazılmış olsaydı, ilgili birimlerden kolayca yanıt alınabilirdi. Sorulara esas teşkil eden ortam dinlemesine dayalı olduğu anlaşılan ses kaydının ne şekilde kimin tarafından alındığı bilinmediği gibi, konuşan kişilerin de kimler olduğu belli değildir. Bu sebeplerle bu sorulara teknik olarak yanıt verebilmem mümkün değildir." savunmasını yaptı.

İmamoğlu, gizli tanık Meşe'nin "…Adem Soytekin Ekrem Bey'in Beylikdüzü döneminden itibaren ortaklık yaptığı, mal varlığının bir kısmı üzerine olan kişidir. KİPTAŞ ihaleleri kendisine verildi. Yine belediyenin kreş yapımına ilişkin işleri de aldı. Göstermelik olarak da belediyeye 1 tane kreş bağışladı..." şeklindeki beyanının sorulması üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum." cevabını verdi.

Gizli tanık Çınar'ın "…Adem Soytekin'in, Ekrem İmamoğlu'nun kasalarından biri olduğunu, KİPTAŞ'tan ihale aldığını, Fatih Keleş ile birlikte hareket ettiğini duymuştum…" şeklindeki beyanı sorulan İmamoğlu, "Bir önceki sorudaki cevabımı tekrar ederim." diye karşılık verdi.

İmamoğlu'na, gizli tanık Meşe'nin "…Görüntülerde yer alan diğer kişilerden Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz da İmamoğlu'nun para trafiğini sağlayan kişilerdir. Tuncay Yılmaz şirket müdürüdür. Fatih Keleş ise eski dönemden itibaren rüşvet ya da komisyon işlerinden paraları toplayan kişidir. Fatih'i (Keleş) İBB Spor'un başına getirdi. Bu aslında bir perdelemedir. Tuncay Yılmaz'ı burada muhasip yaparak kulübe giren ve çıkan parayı kontrol atına aldılar. Resmi olmayan bir harcama yapılacak, birisi satın alınacaksa ve bunun için bir bütçe oluşturulacaksa bu işleri Tuncay (Yılmaz) ve Fatih Keleş yapar. Ekrem İmamoğlu'nun bu konuda yaptığı toplantılara ikisi de katılır. Murat Ongun da bu toplantılarda yer alır. Ertan Yıldız iştiraklerden sorumlu danışmandır. Medya ve Kültür AŞ dışında verilecek tüm ihaleleri ve bu ihaleleri hangi şirketlerin alacağını belirler. Ertan Yıldız ihalelerden alınacak komisyonu Fatih Keleş ile birlikte belirler. Daha sonra Fatih ve Tuncay bu paraları toplar. CHP kurultayı döneminde bu şekilde toplanan paralar delegelere dağıtıldı. İşin başında ise şu an Şişli Belediye Başkanı olan Resul Emrah Şahan vardı. İşin finans kaynağının bir kısmı BİMTAŞ üzerinden sağlandı. BİMTAŞ'a İPA (İstanbul Planlama Ajans) finanse ettirildi. Hem Ekrem İmamoğlu'nun Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz'a toplattırdığı paralar hem de BİMTAŞ'ın İPA'ya yaptığı finansman delegelere dağıtıldı. Bu şekilde kurultayda istediği gibi sonuç aldılar…" şeklindeki beyanı soruldu.

İmamoğlu, bunun üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira zarara sokulduğu iddiası

"İBB şirketleri olan Kültür ve Medya AŞ ile gayrimeşru işlemlerle anlaşan şirketlere yasa dışı talimatlarla keyfi uygulamalar yapıldığı, ilgili yönetmeliğe göre izin alınması mümkün olmayan inşaat ve binalardaki reklam panolarına İBB Başkanı'nın talimatıyla danışman Murat Ongun ile Ertan Yıldız, Kültür A.Ş eski Genel Müdürü Serdal Taşkın ve zabıtadan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı'nın gayrimeşru talimatlarıyla, yasa dışı reklam uygulamalarına izin verildiği gibi cezai müeyyide uygulanmadığı, birçok şirket sahibi ve yöneticilerle işbirliği içerisinde olunduğu, gayriresmi izinler, yasa dışı protokoller, gerçek olmayan reklam işlerine usulsüz paralar ödendiği, ecrimisiller tahsil edildiği, Kültür AŞ ve Medya AŞ’nin usulsüzlüklere kılıf yapıldığı ve bu suretle kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira zarara sokulduğu iddialarının mahallinde incelenmesi, elde edilen bilgiler, alınan ifadeler, bilirkişi raporu ve mevzuat hükümleri ışığı altında değerlendirme yapıldığı" İmamoğlu'na okundu.

İmamoğlu, kendisine yöneltilen "Yukarıda tarafınıza okunan eyleme konu ürünlerin ihale sürecini, ihale sonrası denetim yapılıp yapılmadığını, Genç Popülist Medya şirketine herhangi bir para aktarımı yapılıp yapılmadığını açıklayarak, eylem ve tespitler ile ilgili bildiklerinizi açıklayınız." sorusu sonrası yine "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." cevabını verdi.

"İBB Meclisinin 12 Ağustos 2011 tarih ve 1718 sayılı kararı doğrultusunda İBB Encümeni'nin 26 Kasım 2011 tarih ve 2202-916 sayılı kararı ile belediye şirketi Kültür AŞ uhdesine ihale edilen İBB mülkiyeti ve tasarrufunda bulunan yerlere konulacak açık hava reklam üniteleriyle ilgili (4 bin 600 adet billboard ve megalight) 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesinde alt kiracı 3. Mecra Reklam ve fiili işletmeci Kentvizyon Medya ünvanlı özel şirketler tarafından ihale şartnamesi ve sözleşmesine aykırı uygulamalar yapılmasıyla" 2019-2021 arası toplam 415 milyon 619 bin 384 TL artı KDV haksız kazanç elde edildiği ve kamu zararına sebebiyet verilmesinde İBB Başkanı olarak sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle İmamoğlu'na söz konusu iddialar soruldu.

İmamoğlu bu soruyu, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." şeklinde yanıtladı.

"Billboardların sayısının azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesi, bu suretle devam eden sözleşmenin 3'üncü yılı itibarıyla 1 milyar 189 milyon 498 bin 560 TL artı KDV kamu zararına sebep olunduğu, sözleşme süresi sonunda ise zararın 2 milyar 564 milyon 995 bin 200 TL artı KDV olacağı"na ilişkin iddianın sorulması üzerine İmamoğlu, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Beylikdüzü'ndeki ihale soruldu

İmamoğlu'na, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, "...Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde Ekrem İmamoğlu 2016/429603 sayılı bir ihaleye çıkmış, süresi 12 günlük olan bu ihalede iş kalemlerinden hiçbiri yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilmiş ve yaklaşık 1 milyon TL'lik para Dilde Eğitim Ltd. Şti. adlı firmaya ödenmiş, konunun tarafımca haberleştirilmesinin ardından Belediye 'Sehven ödeme yaptık.' diyerek konuyu örtbas etmeye çalışmıştır. Şirket ise deşifre olmasının ardından firmanın adını değiştirerek Yeni Fikir Eğitim Ltd. Şti. yapmış ve halen de Beylikdüzü'nden ve İBB'den iş almaya devam etmektedir..." beyanına yönelik cevabı soruldu.

İmamoğlu bunun üzerine, "Bu soruyu muhatap almıyorum. Tüm isnatları şiddetle reddederim." dedi.

Ekrem İmamoğlu, bazı sorulara cevap vermediği için tekrar açıklama yapıp yapmayacağının sorulması üzerine "Hayır." cevabını verdi.

İfadesine başka ekleyeceği hususların olup olmadığının sorulması üzerine İmamoğlu, şunları söyledi:

"Gözaltına alındığım saatlerden ifadeyi verdiğim şu ana kadar hissettiklerimden, ifade anında sorulan sorulardan sonra kendimi, milletimiz, şehrimiz ve ülkemiz adına çok daha kötü hissettiğimi ifade etmek isterim. Türkiye'nin ulusal ve uluslararası birçok çözüme muhtaç konusu varken yukarıda sorulan sorular göstermiştir ki kumpas, uydurma, yalan ve komplo teorilerinden oluşan mesnetsiz suç isnatları ile gözaltına alındığım an itibarıyla Türkiye'nin ve bütün dünyanın gündemine düşmüş olmak, ülkemizin itibarının ciddi zarar görmesi, demokrasi ve adaletin zedelendiğinin yaşanması çok üzücüdür."

İmamoğlu'na reklam ihalelerindeki 4 milyar liralık kamu zararı iddiası soruldu

Emniyette ifadesi alınan İmamoğlu'na, mülkiye müfettişlerince 16 Ağustos 2024 tarihli İçişleri Bakanlığı tevdi raporu ve eklerinin incelenmesi neticesinde yapılan 7 eylemdeki tespitler soruldu.

Reklam üniteleri ihalesinde 260 milyon lira kamu zararı

Bu kapsamda 1. eylemde, kentteki reklam üniteleri için yapılan ihaleye ilişkin tespitlere İmamoğlu'nun cevap vermesi istendi.

Bu ihalede, "İBB şirketleri olan Kültür AŞ ve Medya AŞ ile gayrimeşru işlemlerle anlaşan şirketlere yasa dışı talimatlarla keyfi uygulamalar yapıldığı, ilgili yönetmeliğe göre izin alınması mümkün olmayan inşaat ve binalardaki reklam panolarına İBB Başkanı'nın talimatıyla danışman Murat Ongun ile Ertan Yıldız, eski Kültür AŞ Genel Müdürü Serdal Taşkın ve zabıtadan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı'nın gayrimeşru talimatlarıyla, yasa dışı reklam uygulamalarına izin verildiği gibi cezai müeyyide uygulanmadığı, birçok şirket sahibi ve yöneticilerle iş birliği içerisinde olunduğu, gayri resmi izinler, yasa dışı protokoller, gerçek olmayan reklam işlerine usulsüz paralar ödendiği, ecri misiller tahsil edildiği, Kültür AŞ ve Medya AŞ'nin usulsüzlüklere kılıf yapıldığı ve bu suretle kamunun 260 milyon 755 bin 555 lira ve KDV tutarında zarara sokulduğu..." bilgisi aktarıldı.

Açık hava reklam ünitesi ihalesinde 415 milyon lira kamu zararı

İmamoğlu'na, 2. eylemde, Kültür AŞ uhdesinde ihale edilen 4 bin 600 adet açık hava reklam ünitesinin 10 yıl süreyle ihale edilmesine ilişkin mülkiye müfettişlerinin tespitleri soruldu.

İhaleye ilişkin, "Reklam ünitelerinin yapısı, karakteri, ebatları ve kullanım amacının Belediyenin izni olmaksızın değiştirildiği, bu suretle 415 milyon 619 bin 384 lira ve KDV kamu zararına sebep olunduğu ve alt kiracı özel şirkete haksız menfaat sağlandığı iddiası mevcut olup yapılan tespitler neticesinde özetle 2019-2021 arası toplam 415 milyon 619 bin 384 lira ve KDV haksız kazanç elde edildiği ve kamu zararına sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, izah edilen hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde belediye ve KÜLTÜR AŞ görevlileri ile alt işletmeci özel şirket yetkililerinin fikir ve eylem birliği içerisinde oldukları anlaşıldığı..." değerlendirmesine yer verildi.

Billboard ve megalight tipi reklam uygulaması ihalesinde 1 milyar 189 milyon lira kamu zararı

İfadedeki 3. eylemde İmamoğlu'na, 3 bin adet billboard ve 85 adet megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesine ilişkin şu tesitler soruldu:

"2011 yılındaki ihalenin tekrarı mahiyetinde olan son ihalenin Kültür AŞ yetkisinde muhammen bedelin piyasa rayici altında Vizyonkent Reklam şirketi uhdesinde bırakıldığı, söz konusu şirket hissedarları ile önceki ihale alt kiracısı 3. Mecra Reklam ve her iki ihale fiili işletmecisi Kentvizyon şirket hissedarlarının biri dışında aynı kişiler olduğu dolayısıyla ihale işlemlerinin önceki ihale alt kiracısı ve her iki ihale fiili işletmecisi şirketlerin aynı faaliyeti yürütmesini sağlayacak şekilde hileli olarak yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı, sözleşme sonrası ihale şartnamesi ve sözleşmeye aykırı uygulamalar yapıldığı, adet, tip, metrekarenin daha fazla olduğu ihale kapsamına dahil edilmeyen kamu amaçlı kullanımlar için ayrılan kısımların ticari amaçla kullanıldığı, billboardların sayısının azaltılarak kira getirisi yüksek olan giantboard sayısının yükseltilmesi bu suretle devam eden sözleşmenin 3. yılı itibarıyla 1 milyar 189 milyon 498 bin 560 lira ve KDV kamu zararına sebep olunduğu, sözleşme süresi sonunda ise 2 milyar 564 milyon 995 bin 200 lira ve KDV olacağı iddiası mevcuttur."

Üst geçidin alın yüzeyleri reklam ihalesinde 896 milyon lira kamu zararı

İmamoğlu'na sorulan 4. eylemde, KÜLTÜR AŞ tarafından 100 adet üst geçidin alın yüzeylerinin reklam alanı olarak 3 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesinden bahsedildi.

Burada, "Sözleşme uyarınca yüzde 10 belediye kontenjanı olduğundan ticari olarak 72 adet pano kullanılabileceği halde, alt kiracı özel şirket tarafından hileli davranışlarla üst geçitlerin her iki yönüne ikişer adet kullanmak suretiyle 150 adet pano konulduğu, ayrıca indirim konusu yapılan 9 adet panonun da reklam alanı olarak kullanıldığı, şartnameye, sözleşme şartlarına uygun olmayan 150 adet reklam panosu teslim alınmak suretiyle 896 milyon 452 bin 500 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu..." tespitine yer verildi.

Üst geçit reklamları ihalesinde 985 milyon lira kamu zararı

İfadedeki 5. eyleme, 95 üst geçidin alın yüzeylerinin reklam alanı olarak 3 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesi konu oldu.

Bu eylemde, "Söz konusu ihale kapsamındaki üst geçit alın yüzeylerinde birbirinden bağımsız olarak kiralanabilen 172 adet reklam panosu mevcut olduğu ve benzer ihaleler pano adedi esası üzerinden yapıldığı halde, hileli davranışla pano adedi değil birden fazla pano konulması mümkün olan 95 adet üst geçit esas alınarak ihale edildiği, Kültür AŞ tarafından davet usulü yapılan ihalenin ise mevcut alt kiracı BVA AŞ şirketine piyasa rayici altında yeniden ihale edildiği, bu suretle devam eden sözleşmenin ikinci yılı itibarıyla 985 milyon 226 bin 666 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu ve haksız menfaat sağlandığı, mevcut durumun devamı halinde sözleşme süresi sonunda bu tutarın 1 milyar 477 milyon 840 bin lira ve KDV olacağı..." tespitine değinildi.

İSPARK otoparklarındaki billboard reklam ihalesinde 98 milyon lira kamu zararı

İBB iştirak şirketi İSPARK otoparklarındaki billboard reklam ihalesine ilişkin tespitler 6. eylemde sıralandı.

Burada, "Kültür AŞ'den billboard reklam panolarının işletme hakkını BVA AŞ'nin devraldığı ve İSPARK billboard ihalesi kapsamındaki billboardlar yerine kanunsuz, hukuksuz ve mevzuata aykırı bir şekilde gayrimeşru giantboard tipi reklam panoları koyarak 5-6 kat daha fazla gelir elde etmek suretiyle yolsuzluk yapan BVA AŞ şirketine hiçbir işlem yapılmadığı, İSPARK adı altında 70 civarında izinsiz giantboard tipi reklam panosu bulunduğu, Kültür AŞ tarafından Urbanmedia AŞ şirketine işletme hakkı devredilen İSPARK otoparklarındaki 267 adet raket tipi reklam ünitelerinin çift taraflı afiş değiştiricili olduğu, 1 adet sabit raket içinde 2 adet, afiş değiştiricili raket içinde 6 adet reklam yüzü bulunduğu, bu suretle ihaleyi alan şirketin ihale edilenden çok daha fazla raket pazarlama imkanı elde ettiği, hukuka aykırı söz konusu kullanımlar neticesi sözleşmelerin 5. yılı itibarıyla 98 milyon 640 bin 757 lira ve KDV tutarında kamu zararına sebep olunduğu ve alt kiracı özel şirkete haksız menfaat sağlandığı, mevcut durumun devamı halinde bu tutarın 177 milyon 553 bin 364 lira ve KDV olacağı..." bilgisine yer verildi.

Raket ve megalight tipi reklam ihalesinde 245 milyon lira kamu zararı

İmamoğlu'nun, 7. eylemde, 2 bin adet raket tipi, 400 adet megalight tipi reklam uygulamasının 10 yıl süreyle işletmeye verilmesi ihalesine ilişkin şu tespitlere cevap vermesi istendi:

"İhaleleri alan alt kiracı şirketlerin hukuka aykırı kullanımlardan kaynaklanan ve 5. yıl itibarıyla 245 milyon 498 bin 326 lira haksız menfaat sağlandığı ve kamu zararına sebebiyet verildiği, sözleşme süresi sonunda ise bu meblağın 490 milyon 996 bin 653 lira ve KDV olacağı iddiaları mevcuttur."

Tüm sorulara aynı cevabı verdi

İBB Başkanı İmamoğlu, emniyet ifadesinde 7 ihaledeki tespitlere ilişkin sorulara tek tek, "Bu soruyu muhatap almıyorum, tüm isnatları şiddetle reddederim." diye yanıt verdi.

Yolsuzluk soruşturmasında el konulan banka kasalarından 15 milyon liralık mal varlığı çıktı

Soruşturma kapsamında çeşitli bankalarda şüphelilere ait el koyulan kasalar, savcılık talimatıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince açıldı.

Kasalardan 15 milyon liralık mal varlığı çıktı.

İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "terör" soruşturmasındaki emniyet ifadesine ulaşıldı

Gözaltında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İBB'ye yönelik "terör" soruşturması kapsamındaki emniyet ifadesine ulaşıldı.

Başsavcılık tarafından İBB Başkanı İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında yer aldığı 7 şüpheli hakkında başlatılan soruşturma sürüyor.

Bu kapsamda ifadesi alınan İmamoğlu'nun, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine 18 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Bugüne kadar kullanmış olduğu telefon numaralarının sorulması üzerine İmamoğlu, "Hatırladığım kadarıyla firmam İmamoğlu İnşaat adına kayıtlı olan 0532 *** ** ** numaralı hattı yaklaşık 25 yıldır, 0533 *** ** ** numaralı hattı da yakın tarihlerden beri kullanmaktayım." dedi.

İfadesinde İmamoğlu'na, eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı firari şüpheli Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığı sorularak, aralarındaki ticari ve sosyal ilişkiyi açıklaması istendi.

İmamoğlu, "Bu soruya diğer soruları gördükten sonra cevap vermek istiyorum." yanıtını verdi.

PKK/KCK terör örgütü üst düzey yöneticilerinden Duran Kalkan'ın örgütün yayın organında yaptığı açıklamalar ile örgütün diğer yöneticilerinin açıklamaları anlatılarak, İmamoğlu'na, "Kent Uzlaşısı ne anlama gelmektedir, ne zaman, ne amaçla kuruldu?" sorusu yöneltildi.

İmamoğlu, bu soruyu şöyle yanıtladı:

"2018 Aralık ayında İBB Başkan adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul'da Millet İttifakı'nı temsil eden CHP ve İYİ Parti genel başkanlarından da izin alarak, 'Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle buradan İstanbul İttifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile ileride bütün ülkemizde Türkiye İttifakı'nı temsil etmemiz gerekir.' dedim. O günden bugüne her siyasi yarışta, özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı ifadelerini sayısız kere kullanmışımdır. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi, aynı duyguyu paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum ne de takip ettim öyle bir merakım da yoktur. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul'da DEM Parti büyükşehir belediye başkan adayı çıkarmıştır. Buna rağmen CHP, İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye İttifakı söylemi ile kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde oluşan meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir."

İstanbul'da birçok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM gibi birçok partide siyaset yapmış insanların listelere dahil edildiğini belirten İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Bu süreç, CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki ilçe seçim kurulları, hakkında terör örgütü üyeliği dahil seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan sürede tamamlanması istenir. Yukarıdaki soruda gördüğüm kadarıyla 2022'de tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken, AK Parti'nin İstanbul'da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreciyle meclis üyelerine örgüte üyelik suçlarından yasal işlem başlatıldı. Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya YSK görevini yapmamıştır ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Kent Uzlaşısı, bana değil şu anda Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır."

Terör kaydı bulunan kişilere ilişkin soru

İmamoğlu'na "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, PKK/KCK terör örgütünün metropol illerde karar alıcı mekanizmalarda yer almasını ve bu şekilde etkinliğinin arttırılmasını sağlamak amacıyla yukarıda izah edilen 'Kent Uzlaşısı' kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 kişinin 2024 yerel seçimlerinin yaklaşık 1 ay öncesinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisinden CHP'ye üye olarak geçtiklerinin anlaşıldığı, bu şahısların anılan kontenjan kapsamında karar alıcı mekanizmalarda yer almasının sağlandığından bahisle, bu şahısların meclis üyesi olarak gösterilmesi kim veya kimler tarafından sağlandı? Siz bu şahısların terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir bilgiye sahip miydiniz?" soruları yöneltildi.

İmamoğlu da "Bir önceki soruda cevapladığım gibi YSK'ya bildirilen listelerde bu isimler bulunmasına rağmen YSK'nın bu tespiti yapmayıp daha sonra bu soruşturma süreçlerinin başlatılmasını kasıtlı bir yargı üzerinden siyasi müdahale olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Beni ilgilendiren kısmı ile CHP, İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde Türkiye’nin hukuken yasal olan siyasi partilerinde geçmişte üye olmuş birçok ismi Türkiye İttifakı kavramı ile listelerinde göstermiş olduğu gerçeğidir. 39 ilçede yaklaşık 1500'e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilemem." yanıtını verdi.

İfadesinde İmamoğlu'na, kullandığı bir numaradaki görüşmelerine ait 1 Ağustos 2018-4 Mart 2025 arasındaki HTS kaydı incelemesinde, terör suçlarından adli işlem kaydı olan 252 farklı, diğer numarasında ise yine aynı tarih aralığında 138 farklı kişiyle görüşmelerinin tespit edildiği belirtilerek, bu kişilerle irtibatta bulunmasının nedenini açıklaması istendi.

İmamoğlu bu soruyu, şöyle yanıtladı:

"Bahsi geçen telefon numaraları bana ya da şirketime kayıtlı olan telefonlardan ikisi olmakla birlikte, bu telefonlar ağırlıklı olarak yakın çalışma arkadaşlarım tarafından kullanılıyor. Notlar alınır. Günlük telefon akışlarımın çok yoğun olduğu bir gerçektir. Bahsi geçen yaklaşık 2 bin 500 gün içerisinde görüşüldüğü ya da irtibat kurulduğu iddia edilen 252 artı 138 şahıs kavramı anlamsız, geçersiz ve sorulmasının dahi kasıtlı olduğunu düşündüğüm bir boyuttadır. Bahsi geçen zaman dilimi içerisinde 3 yerel seçim ve bir de genel seçim yaşanmış, Türkiye'nin gündemde bir siyasi kişilik olarak bazen sadece bir günde gelen yüzlerce aramanın içerisinde 'kum tanesi' gibi kalır. Bu soruyu soran savcılara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipseler, Türkiye'deki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında 'Terör örgütü üyesi sizi arıyor.' şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır. Yine ifade edeyim ki bu kadar önemli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa, çok kereler bir kısım terör örgütü tarafından ölüm tehdidi dahi almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemelerini, bu soruşturma kapsamında dile getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında suç duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim. Her vatandaşı koruma görevi devlete aittir. Ama takdir edilmelidir ki dünyanın en büyük şehirlerinden birini yöneten Ekrem İmamoğlu'na bu kasıtlı davranışı gösteren ve hayatımı tehdit altında tutan kişiler hakkında en üst seviyede kararlı bir şekilde hukuki haklarımı arayacağımı belirtmek isterim."

Firari şüpheli Azad Barış'la 2 kez irtibatı olduğu, Barış'la irtibat kurma amacı, aralarındaki beşeri ve sosyal ilişkinin ne olduğu, görüşmeleri ne amaçla yaptığı, başka görüşmeleri olup olmadığının sorulması üzerine İmamoğlu, "Azad Barış isimli şahısla ilgili olan sorulara, ilgili tüm soruları gördükten sonra topluca cevap vermek istiyorum." dedi.

İmamoğlu'na, Barış'la çeşitli tarihlerde ortak baz bilgisi verdiği, yüz yüze görüşüp görüşmediği sorularak detaylı ifade vermesi istendi.

Bunun üzerine İmamoğlu, şunları kaydetti:

"Azad Barış isimli kişiyi tanıyorum. Azad Barış'la irtibat kurduğum yaklaşık 7 yıl içerisinde sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal, siyasi araştırmalar yapan bir kurumun üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleri ile gelerek, bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz muhtelif toplantılar yaptık. Bu toplantıların çerçevesi ağırlıklı tarihlerde de belirtildiği gibi yerel seçim süreçleri ile ilgilidir. Ayrıca farklı zaman dilimlerinde de farklı gündemlerle başta genel seçim dönemi olmak üzere değerlendirmeler yapılmıştır. Karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunulmuştur. Benzer siyasi periyotlarda başka siyasi partiler ve onlara ağırlıklı hizmet eden düşünce kuruluşu, siyasi analiz kurumları ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir kişiyim. Azad Barış ile olan ilişkilim bu çerçevededir. Teknik ve siyasi analiz görüşmeleri ve ağırlıkla farklı seçmen gruplarının eğilimleri ilgili görüşmelerdir. HTS ve baz kayıtlarının birlikte alınması bu toplantılarla ilgili sayıyı temsil etmemektedir. Zira bahsi geçen bir kısım adreslerde aynı anda birçok siyasi toplantıları yapmış olduğumuz için ben başka katılımcılarla adresin başka bir bölümünde toplantı halinde olabilirim. Vermiş olduğum bu cevap, Azad Barış ile ilgili yukarıda cevap vermediğim sorular için de geçerlidir."

Gizli tanık İlke'nin, "2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlarda da Mahir Polat'ın aracı olduğuna ilişkin konuyla ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." beyanları okunarak, İmamoğlu'na, "Beyanlarda geçen paranın kaynağı nedir, bu şekilde bir maddi kaynak aktarımı oldu mu? Reform Enstitüsü isimli vakıf ne amaçla kurulmuştur? Faaliyetleri nelerdir? Mehmet Ali Çalışkan isimli şahıs kimdir? Bu şahısla ticari, sosyal ve beşeri ilişkiniz nedir? DİAYDER isimli dernek aracılığıyla işe alınan şahıslar kimlerdir?" soruları yöneltildi.

Mehmet Ali Çalışkan'ın, 2018'de İBB Başkan adayı olduğu tarih itibarıyla tanıştığı, o dönemde CHP ile çalışan bir araştırma ve siyasi analiz şirketi sahibi olduğunu bildiği bir arkadaşı olduğunu ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi:

"Sonraları kendisiyle siyasi analiz konusunda çok kereler birlikte olduğumuz, kendisine bir kısım araştırmalar yaptırdığımız ancak daha yoğun bir şekilde CHP ile birlikte çalıştığını bildiğimiz, fikir ve yetenekleri kamuoyunca da bilinen bir araştırmacıdır. Reform Enstitüsü, ismi ile birlikte bir vakfa dönüştürerek, düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda olduğumuz bir kurumdur. Ancak zaman içerisinde henüz çok etkin bir şekilde faaliyetlerde bulunmaya dönük planlama kurgulanamamıştır. Kurucuları arasında ben de varım. Yukarıda bahsi geçen finans veya DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı kurmakla ilgili ne Murat Ongun'un ne Mahir Polat'ın ne de Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan'ın ilişkisi yoktur. Herhangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. CHP'nin siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir parti ile ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığına ihtiyacı yoktur, olamaz. Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Uydurma, kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir."

Gizli tanık "Meşe"nin ifadesi soruldu

Emniyet ifadesinde İmamoğlu'na gizli tanık "Meşe"nin ifadesi okundu. Gizli tanığın ifadesinde şunlar yer aldı:

"M.O. Turan, kendisi emekli büyükelçidir. Kendisi en son Bangladeş Büyükelçiliğinden emekli oldu. Emekli olduktan sonra İmamoğlu'nun Dış İlişkiler Başkanı olmuştur. Büyükelçiliği öncesi Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığını da yapan M.O. Turan, önemli ülkelerde edindiği diplomatik misyon nedeniyle uluslararası networkü gerek BM'de gerekse GATES Vakfı gibi oldukça yüksektir. M.O. Turan diplomatik misyonları süresince edindiği tüm bilgileri, bunlarla bağlı olarak diplomatik iletişim gereği elindeki bilgileri kullanarak İmamoğlu'nun yurt dışında gerçekleştirdiği görüşmeleri gerçekleştirmektedir. Özet olarak ülkemizle ilgili elinde bulundurduğu önemli konuları İmamoğlu'nu yurt dışında parlatmak maksadıyla koz olarak kullanmaktadır.

Paris Olimpiyatlarında gündem olan İstanbul Tanıtım Alanı'nın yapılmasında Spor AŞ Genel Müdürü Renan Bey ve Heymo Organizasyon firması ile Olimpiyat Komitesi dahil tüm dış misyonların organizasyonlarını kendisi yapmıştır. Aynı zamanda İstanbul Kültür ile dijital silolar projesini yürüten kendisidir.

IPA'nın başka bir çalışma alanı da gençlerdir. IPA Kampus olarak kurulan yerde gençlerin eğitimleri ile ilgili çeşitli herkese açık platformlarda eğitim ve projelerine destek verildiği iddia edilse de belirli ideolojilerdeki gençler ancak bu programlara girebilmektedir. Bu ideolojiler CHP ya da daha sol örgütlerin yapılarından gelen tavsiye niteliğindeki kişilerle yürütülmektedir.

…Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediyesi oluşumunun bir parçasıdır. İBB'de ilk görevine BİMTAŞ A.Ş'de başlamıştır. Emrah Şahan 2020 yılında Marksist yapıda bir solcu, aynı zamanda böyle kitlelere destek veren bir insandı. BİMTAŞ Genel Müdürlüğü döneminde bu tip yapıların IPA ve BİMTAŞ'ta yer bulmasına olanak sağlamıştır. BİMTAŞ'ın başındaydı. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu da biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansı'nın başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular. Resul Emrah Şahan buradaki personel alımlarında ağırlıklı olarak PKK sempatizanı kişileri işe aldı. IPA'nın ilk oluşumu kendisi tarafından yapılmıştır. IPA'nın ilk günden itibaren yürüttüğü tüm projelerin stratejik yol haritası kendisi tarafından çıkarılmıştır. Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişli Belediye Başkan adayı olmuş ve en son yapılan seçimlerde Şişli Belediye Başkanı olmuştur."

İmamoğlu, tanığın iddialarına karşı, "Bana okunan tanık ifadelerini şiddetle reddediyorum. Tümüyle yalan, iftira, uydurma, bahsi geçen insanların namusuna, şerefine, haysiyetine hakaret içeren, seviyesi çok düşük cümlelerle doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek, 3 kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul'da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum." dedi.

"BİMTAŞ isimli şirket personelinden 21'i hakkında terör örgütleriyle iltisaklı bilgilerin bulunduğu"na ilişkin tespitlerin sorulması üzerine İmamoğlu, "Bu konuda daha önce hakkımda yürütülen ve savcılığını dönemin İçişleri Bakanı'nın yaptığı, bakanlık tarafından gönderilen müfettişlerce soruşturmalar yapılıp herhangi bir dava açılmamıştır. Gizli tanık dinlemek yerine, bu soruşturma dosyasını hazırlayan savcılık gerekli bilgileri ilgili yerlerden temin edebilir." savunmasını yaptı.

Soruşturmaların içinin boş olduğunu savundu

İmamoğlu, ifadesini şöyle tamamladı:

"Sabah saat 06.00 itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına çok sevdiğim yüzlerce polisimizi yığarak, güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir şekilde gözaltına alınma girişimi metodunu tümüyle kınıyorum. 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan, uydurma sorularla dolu, en güçlü dayanağını gizli tanıklara bağlamış, gözaltına 3-5 gün kala MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır. Gözaltına alınmadan oluşturulan uydurma soruşturmalar, 30 yıla yakın hapis cezası istemi, iptal edilen 31 yıllık diploma, sadece gözaltından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, Boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır."​​​​​​​

Mahir Polat'ın terör soruşturmasına ilişkin ifadesine ulaşıldı

Soruşturma kapsamında Polat'ın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine yaklaşık 2 saat boyunca 8 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile yaklaşık 4 sene önce arkadaşlarının olduğu bir kafe ortamında tanıştığını belirten Polat, "Kendisi Ezidilik üzerine akademik çalışmaları olması ve benim de dinler tarihi konusunda doktora yapmış olmam sebebiyle bu konular hakkında fikir alışverişi yaptık. Bunun dışında herhangi bir sosyal görüşme olmadı. Konumum nedeniyle bu tür kişi ve kurumlarla irtibatlı olabilirim ancak bu kişiyle irtibat kurmadım." dedi.

HTS kayıtlarında tespit edilen ve terör suçlarından adli/idari işlem kaydı bulunan 116 şahısla neden irtibat kurduğu sorulan Polat, tespit edilen 116 şahsın isim bilgilerinin kendisine verilmediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Bu şahısların adli ve idari yönden örgütsel durumlarını bilme imkanım yoktur. Ancak belediyedeki görevimden ötürü çok sayıda insanla irtibatlı olmam normaldir. Belediyeye bağlı sosyal hizmetlerde genel itibarıyla yardıma muhtaç vatandaşların yardım taleplerinin sonucunu öğrenmek ve talepte bulunmak maksadıyla benimle irtibat kurması nedeniyle bu durum tespit edilmiş olabilir. Yine buna benzer İstanbul'da bulunan ve tahrip olmuş tarihi yapıların düzeltilmesi için kurulan ve yöneticisi olduğum 'İBB Miras' kapsamında da pek çok vatandaş benimle irtibat kurup ihbar yapmaktadır. Ayrıca Hatay depremi sonrasında İBB'ye bağlı deprem koordinasyon biriminin başındaydım. Bu koordinasyona bağlı olarak insani, gıda, sağlık, inşaat malzemeleri gibi yardımlar yapılmaktaydı. Bu süreçte ben ve ekip arkadaşlarım tarafından İstanbul ve diğer illerden, hatta yurtdışından da çok defa arandım. Kullanmış olduğum numara sosyal mecralara da verilmişti. Yine bu nedenle tanımadığım birçok numara tarafından aranmış olabilirim. Ek olarak Muhtarlıklar Daire Başkanlığı bana bağlı olması nedeniyle muhtarların iletmiş olduğu her türlü yardıma muhtaç insanların durumları iletilmek üzere benimle irtibat kurulmaktadır. Bu irtibat konuları talep ya da taleplere cevap vermek maksadıyla, arama ve aranma şeklinde olmuş olabilir."

Gizli tanık İlke'nin ifadesinde yer alan 2024 yerel seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için para trafiği sağlandığı ve kendisinin de partiler arası bağlantıyı kurduğu iddiaları Polat'a soruldu.

Polat, para trafiği hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını ifade ederek, partiler arası bağlantıyı sağlama iddiasını ise kesinlikle reddettiğini dile getirdi.​​​​​​​

Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan Mali Analiz Raporu'nda, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan hakkında işlem gören 2 şüpheliyle arasında para transferi olduğunun tespit edildiği hatırlatılan Polat'a, para transferlerini yapma amacı soruldu.

Şahıslardan birini Trabzonspor taraftarı olması sebebiyle tanıdığını ve kendisine sosyal medyada maddi yardım mesajları atması üzerine sadaka niyetine 100 lira gönderdiğini anlatan Polat, diğer kişiyi tam olarak hatırlayamadığını, sosyal medya üzerinden yardım talep etmesi üzerine sadaka niyetine 50 lira göndermiş olabileceğini iddia etti.

İfadesinin devamında hakkında sosyal medyada ve basında kendisini PKK/KCK terör örgütüyle bağlantılı gösterecek haber yapıldığını ifade eden Polat, bu durumun kendisini vatansever ve saygın bir yurttaş olarak yaraladığını, her şeye rağmen kaçma teşebbüsünde bulunmadığını, suçsuzluğu, haklılığı ve adalete inancı dolayısıyla soruşturma makamlarıyla uyumlu hareket etmemin doğruluğunu görmüş olduğunu dile getirdi.

Polat, yakın zamanda kalp rahatsızlığının olduğunu da belirterek şunları söyledi:

"Son olarak iki hafta önce anjiyo oldum ve toplam 6 stentim bulunmaktadır. Bunun dışında iki damarımın tıkanıklığı mevcuttur. İki hafta sonrası içinde buna ilişkin yeni bir anjiyo planlanmıştı. Hali hazırda tedavim devam etmekte olup kullanmakta olduğum ilaçlar mevcuttur. Yine tiroid kanseri geçirmem sebebiyle düzenli pet çekimleri vücudumda başka noktada kanser çıkıp çıkmadığı takip ve tedavisi yapılmaktadır. Bunların yanında uyku apnem bulunması dolayısıyla cihaza bağlı olarak uyuyan bir yaşam koşulundayım. Hipertansiyon ve şeker hastalığım da mevcuttur."

Firari Mehmet Ali Çalışkan yakalandı

İBB'ye yönelik terör soruşturması kapsamında, firari şüphelilerden Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan gözaltına alındı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda, firari şüpheli Çalışkan, İstanbul'da yakalandı.

Şüphelinin yakalandığında yanında cep telefonunun olmadığı öğrenildi.

Firari Elif Güven gözaltına alındı

Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda, firari durumda olan şüpheli Elif Güven, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yurda giriş yapmak üzereyken gözaltına alındı.

Şüpheli, işlemleri için İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Yerleşkesi'ne götürüldü.

İBB'deki yolsuzluk soruşturması şüphelisinin kullandığı aracın, Muğla'daki savcıya tahsisli olduğu belirlendi

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri yaptığı incelemede, gözaltında bulunan iş insanı Adem Soytekin'in çeşitli öncelik ve üstünlük sahibi "çakarlı" araç kullandığını tespit etti.

Aracın koruma kararı bulunan Muğla'da görevli ve İstanbul'a gelmeyen bir cumhuriyet savcısına kiralandığını belirleyen ekipler, Soytekin'in bu sayede İstanbul trafiğinde öncelik ve üstünlük sahibi araçla haksız şekilde seyahat ettiğini ortaya çıkardı.

Emniyet ifadesinde söz konusu durumun sorulması üzerine Soytekin'in, "İlgili cumhuriyet savcısını tanımadığını, aracı tamir için İstanbul'a geldiği süreçte kullandığı" cevabını verdiği öğrenildi.

Beyan üzerine fiziki takip ve Plaka Tanıma Sistemleri'ndeki kayıtları inceleyen ekipler, verilen ifadenin doğru olmadığını belirledi.

Ayrıca, söz konusu aracın para taşıma konusunda da kullanıldığı iddia edildi.

Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ilgili cumhuriyet savcısı hakkında HSK'ya suç duyurusunda bulunulacağı öğrenildi.

Murat Ongun'un yolsuzluk soruşturmasına ilişkin ifadesine ulaşıldı

İBB Başkan Danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun'un emniyette verdiği ifadeye ulaşıldı.

Soruşturma kapsamında, Ongun'un Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polislerine yaklaşık 12 saat, 131 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

İfade başında etkin pişmanlık hükümleri için bilgilendirilen ve sonrasında "Tarafınıza anlatılan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyor musunuz?" sorusu yöneltilen Ongun, "Herhangi bir suç işlemediğim için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemiyorum." cevabını verdi.

Gayrimenkul, araç ve diğer mal varlıkları sorularına, "Beylikdüzü Asmalıhayat Sitesi'nde 3 artı 1 ev sahibiyim. Üzerime kayıtlı aracım yoktur, İBB'nin tahsis etmiş olduğu makam aracı var. Adresini vermiş olduğum ikamette kiracı olarak oturmaktayım" cevabını veren Ongun, aylık gelirinin 350 bin lira olduğunu söyledi.

Polis sorguda Ongun'a, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "rüşvet", "ihaleye fesat karıştırma", "edimin ifasına fesat karıştırma", "irtikap" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçları kapsamında sorular yöneltti.

Ongun, "İBB tarafından ürün/hizmet alımı veya satımı amacıyla gerçekleştirilen ihalelere katıldınız mı veya herhangi bir ihale sürecinde bulundunuz mu?" sorusunu, "İBB Başkan Danışmanı hiçbir ihaleye katılmaz. İhale süreçlerinde de bulunmaz. Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı olarak katıldığım herhangi bir ihale yoktur. Çünkü yönetim kurulu başkanları ihale yetkilisi değildir. Sadece Medya AŞ'ye gelir getirici az sayıda ihale bana imzaya gelir." cevabını verdi.

Sorgusunda Ongun'a, kendisiyle aynı soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan 99 şüphelinin fotoğrafları gösterilerek, tanıyıp tanımadığı soruldu.

Ongun, kendisini "danışmanı" olarak tanıtan ve operasyondan iki hafta önce yurt dışına çıktığı belirlenen şüpheli Emrah Bağdatlı'yı 2009'dan beri bir arkadaşının ortağı olması sebebiyle tanıdığını, herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını iddia etti.

Bir tanığın açık hava reklam alanlarının Kültür AŞ üzerinden kiralanması sürecinde usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddiası sorulan Ongun, iddiaların gerçek dışı olduğunu savundu.

Ongun'a bir tanığın şu ifadesi okundu:

"İBB zabıtaları zaman zaman şehir genelinde izinli ya da izinsiz, reklam panolarını kesip sökerek yeni bir süreç başlatır. Böylece yeni ihaleler veya sözleşmeler imzalamaya zemin hazırlar. Bu şekilde rant sağlanır. Murat Kapki (şüpheli), Eco Reklam ve Ecevit Advertcity gibi reklam firmalarıyla ilişkili bir isimdir. Yanında çalışan Bekir Özmen ve İsmail Yırtıcı gibi kişilerle birlikte reklam alanında faaliyet göstermektedir. Murat Kapki, İBB Başkanlığına Ekrem İmamoğlu seçildikten sonra büyük bir servet sahibi olmuştur. Şehir merkezindeki üst geçitler ve stratejik noktalardaki reklam alanlarını pazarlaması dikkat çekicidir. Normalde bu tür yerler için yüksek kiralar ödenmesi gerekirken çok daha az bedellerle Murat Kapki bu işleri alarak hayatın olağan akışına aykırı şekilde karlar elde etmiştir... Hüseyin Köksal (şüpheli), Beylikdüzü'nde tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir iş insanıdır. İmamoğlu'nun seçim sponsorluğunu yapmasıyla birlikte Urban Medya gibi firmalarla ilişkileri gelişmiştir ve bu kirli ilişkiler içinde rüşvet döngüsüyle işlerini yürütmektedir. İlbak ailesi de Kültür AŞ'nin İstanbul'daki billboard ihalelerini alarak dikkat çekmektedir. İlbakların şirketi 1990'larda küçük bir ajansken bir anda büyük bir holdinge dönüşmüştür. Şu an bildiğim kadarıyla Amerika'da 10 AVM'leri mevcuttur. İlbakların da Ekrem İmamoğlu'na yatkın olduklarından ötürü belediyeden gayriresmi ve usulsüz şekilde ihale ve işler aldıkları bu sektördeki herkes tarafından bilinir. Subaşı ailesi de aynı şekilde İmamoğlu'yla yakınlığı olan bir ailedir. Eyüp Subaşı (şüpheli), oğlu Muhammed Subaşı açık hava reklam sektöründe etkin rol almaktadır. Bu kişilerin Taşçı ailesinden Kabil Taşçı (şüpheli) gibi küçük üreticilerle yakın ilişkileri mevcuttur. Kabil Taşçı'ya naylon fatura kestirerek gayriresmi para kazandırmaktadırlar. Bildiğim kadarıyla gayriresmi kazanılan bu paraların bir kısmıyla fon oluşturularak seçim döneminde Ekrem İmamoğlu'nun afişleri, miting organizasyonları, seçim otobüslerinin temini ve giydirme işlemleri finanse edilmektedir. Hatta seçim döneminde harçlık adı altında sokakta vatandaşlara bu paralar verilerek oy kazandırılmaya çalışılmaktadır. Naylon fatura kesme yöntemiyle İmamoğlu'nun kurduğu bu organizasyonun çok büyük paralar götürdükleri bilinmektedir. Bu bahsettiğim sahte fatura kesen kişi veya şirketlere alt sağlayıcı olarak fatura kesen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahıs ve şirketlerdir. Bu organizasyonun başında İmamoğlu'nun yönlendirmesiyle Murat Ongun ve Serdar Taşçı bulunmaktadır."

"İçeriği doğru olmayan söylemleri reddediyorum"

Ongun, tanık ifadesine karşı, "Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. Benimle birlikte sözde organizasyonun başında olduğu iddia edilen Serdar Taşçı isimli şahsı tanımam. Bu ismi ilk defa burada duydum. Yine iddialarda ismi geçen GYN organizasyon yetkilisi Mehmet A. ve Murat Ş. isimli şahısları tanımam. İddialarda ismi geçen şahısların ve firmaların İBB'yle ticari ilişkileri olabilir. Bunları bilmem söz konusu değildir. İddialar teyide muhtaçtır. İçeriği doğru olmayan söylemleri reddediyorum." savunmasını yaptı.

Bir tanığın "Açık hava reklam işleriyle ilgili Serdal Taşkın, Ekrem İmamoğlu'nun ekibinde yer alan Murat Ongun, Murat Kapki, Hüseyin Köksal, Necati Özkan, Fatih Keleş isimli şahıslarla haftada en az iki gün bir araya gelip Beylikdüzü'nde toplanırlardı. Bu toplantılarda açık hava reklam işleriyle ilgili iş, ihale ve gayrimeşru hususlar konuşulurdu. Toplantı sonrası Ongun ve Taşkın ellerinde içi para olduğunu düşündüğüm çantalarla çıkarlardı." iddiasını ise Ongun ifadesinde yalanladı.

Reklam ihaleleri yönettiği iddiasına ilişkin Ongun, "Sayın İmamoğlu'nun en yakınındaki kişi olarak adımın ihalelerle anılmasını istemiyordum. Bunun somut örneği billboard ihalesidir. Bu ihaleyi Medya AŞ yapabilecekken, Kültür AŞ'ye anlattığı gerekçeyle devri yapıldı. Bir organizasyon ve yolsuzluk yapacak olsam kendi yönettiğim ihaleyi başka bir iştirak şirketine vermem hayatın doğal akışına aykırıdır." cevabını verdi.

Ongun, bir tanığın CHP Kurultayı'na ilişkin "... Yanlarında delegelere vermek üzere getirdikleri çanta dolusu paralar vardı. Seçimi Özgür Özel kazansın diye delegelere para dağıttılar. Buna bizzat şahit oldum. Ayrıca kurultayda bazı delegelere siyasi rüşvetler de verildi..." iddiası üzerine, "CHP Kurultayı ile ilgili iddialar hazımsızca atılan iftiralardır." dedi.

Ongun'a, soruşturma kapsamında ifadesi alınan bir tanığın, "...Emrah Bağdatlı, Murat Ongun'un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB Başkanı olunca Murat Ongun'un başında olduğu Medya AŞ'den işler kendisine verildi. Advertcity reklam firması İmamoğlu İBB Başkanı olduktan sonra kuruldu. Görünüşte Murat Kapki ve Ahmet Köksal sahibidir. Ancak asıl sahipleri İmamoğlu, Kapki ve Köksal'dır. Şirketin eski genel müdürü Ahu Gülbay şirketin yapısını ve yaptıklarını öğrenince kendisini işten çıkardılar. Şirketin ticaret sicilindeki adı BVA Reklam ve Danışmanlıktır. Ticaret sicili numarası ise 238247-5'tir. Şirketin belediyeden yüksek tutarlarda ihale aldığı ancak asıl işinin sahte faturalar düzenleyerek gayriresmi parayı şirkete soktuğunu Servet anlatmıştır yine Hüseyin Köksal'a ait Karsal örme isimli firma ve Advercity isimli firmalar adına düzenlenen faturalarla kayıtsız paraları sisteme soktuklarını öğrendim. Servet ile yaptığım görüşmelerin bir kısmını ses kayıtlarını aldım. Bunları dosyaya sunacağım. Para sayma görüntüleri yayınlanınca Servet bu paraların Kültür AŞ'den aldığı paralar olduğunu, Servet itirafçı olacağını söyledi. Ancak ifadesinde bunları inkar etti. Hala Hüseyin Köksal'ın yanında çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Ancak bu yapının birçok kirli işine kendisi vakıftır." şeklindeki beyanı soruldu.

Ongun, tanık ifadelerine karşı "husumetle yapılmış iftira" söylemini tekrarladı

Ongun, bunun üzerine, "Tanığın ismi bana bildirilmediği için hangi husumetle yapılmış bir iftira olduğunu söyleyemiyorum. 'Emrah Bağdatlı Murat Ongun'un en yakın arkadaşıdır. İmamoğlu İBB başkanı olunca Murat Ongun'un başında olduğu Medya AŞ'den kendisine işler verildi' şeklindeki iddialara ilişkin demek isterim ki, savcılığınızın 17 Şubat 2025 tarihli Medya AŞ'ye gönderdiği 'İhale alan şirketlere ilişkin belgeleri talep' yazısına kurumumuz tarafından istenilen günde yanıt verilmiştir. Bu yazılar resmi evrakta mevcuttur. Medya AŞ tarafından bilgilendirmemde 2019, 2020, 2021, 2022 yıllarında ihale almaya hak kazanan Emrah Bağdatlı'nın dört yılda 7 milyon lira civarında ihale aldığı anlaşılmıştır. Savcılık yazısında sorulan Emrah Bağdatlı'ya ait olan 'Karpuz' isimli şirketin ise İBB ve iştiraklerinden hiçbir ihale almadığı görülmüştür. Doğal olarak yöneticisi olduğum Medya AŞ şirketinin Emrah Bağdatlı'nın olağanüstü zenginleşmesine vesile olduğu iddiası asılsızdır." cevabını verdi.

Gizli tanık Meşe'nin, "Birinci yöntem olarak dönemin reklam müdürü olan Kaan Sürmegöz üzerinden yapılan usulsüzlüklerdir. Reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler Kaan Sürmegöz'e gelirler. Sürmegöz Murat Ongun'dan ilgili reklam çalışması ile ilgili görüş alır. Murat Ongun olumlu görüş vermeden İBB sınırları içerisinde bir reklam çalışması yapmak mümkün değildir. İlgili yönetmeliklerde 15 bin lira olan bir alanı 10 katı bazı durumlarda 20 katı fiyatlar talep ediyorlardı. Örnek olarak yönetmeliklere göre belediyeye yatırılması gereken 100 bin liralık bir reklam alanı için Kaan Sürmegöz 1 milyon lira talep ediyordu. Murat Ongun'dan onay aldıktan sonra Ongun reklam verilmesini uygun görürse 1 milyon liralık rakamı 500 bin liraya indirip resmi vergiler de geçerli 100 bin lirayı belediyeye yatırtıp aradaki 400 bin lirayı dört farklı yöntemle başka alanlara aktarıyorlardı. Yöntem birde aradaki 400 bin lirayı fark, nakliye ya da hediye saat ve benzeri masraflar için Murat Ongun ve yakın çevresinin harcamalarına götürülüyordu. Üçüncü yöntem olarak her ne kadar Murat Ongun ile Dilek İmamoğlu'nun ilişkileri iyi olmasa da Dilek İmamoğlu'nun kendi hayatını sürdürmesi için İstanbul Vakfı Dilek İmamoğlu'nun kontrolüne verilmiştir. Bu üçüncü yöntemde Murat Ongun devre dışı kalıp kalan örneklemdeki 400 bin lira gibi bir rakam İstanbul Vakfına yatırılmaktadır. İstanbul Vakfının o dönemki Genel Müdürü Perihan Yücel tarafından alınan bu bağışlar Dilek İmamoğlu'nun etkinlik masrafları hayatın akışındaki masrafları ya da ihale olmadan iş alındığı için vakıftan tedarikçi firmalardan kalan miktarlar kullanılarak o dönemki Dilek İmamoğlu'nun özel kalem müdürü Sibel Yıldızbaş tarafından Perihan Yücel ile koordine olarak gerekli harcamalar yapılırdı. Dördüncü olarak İBB Reklam Müdürlüğüne gidilmeden direkt Medya AŞ'ye reklam vermek isteyen kişi ya da kişiler gider ilk kontak kişisi Elif Güven'dir. Daha büyük kişilerde Pınar Türker'e başvurularak yine Murat Ongun'un değerlendirilmesi olumlu olursa 100 bin liralık reklam alanı için Medya AŞ'ye 500 bin lira ilgili kişilerce ödenirdi Medya AŞ sonrasında geri kalan parayı tedarikçi firmalar aracılığıyla kendilerine almaktadır. Çevre Koruma Daire Başkanlığı Deniz Hizmetleri Müdürlüğü içerisinde İlker Aslan'ın başında bulunduğu Ufuk İnan, Fatih Keleş, Murat Ongun ve Dursun Subaşı tarafından birçok yolsuzluk yapılmaktadır, ihale ve doğrudan temin işlerindeki yolsuzlukları İSTAÇ üzerinden gerçekleştirmektedirler. Deniz Hizmetleri Müdürlüğü üzerinden ise 2872 sayılı kanun kapsamında cezalar kapsamında mağdurları çağırarak çok fahiş fiyatlarda ceza yazacaklarını söyleyerek bu kişilerle bu cezalar üzerinden pazarlık yapmaktadır. Pazarlık neticesinde cüzi bir miktarını resmi cezalandırıp geri kalan kısmını ise İBB Kasımpaşa Ek Hizmet Binası Deniz Hizmetleri Müdürü'nün odasında elden çanta ile alıyorlar. İlker Aslan, Dursun Subaşı, Ufuk İnan ve Murat Ongun Beylikdüzü'nden kalan dostluklarını buradaki rüşvet ve yolsuzluk çarkında da devam ettirmektedirler." ifadesi de sorguda okundu.

Ongun buna ilişkin, "Gizli tanık Meşe isimli şahsın ifadesinde geçen iddialar hakkında söylemek isterim ki daha önce birkaç kez tekrarladığım gibi İBB ve Medya AŞ'nin reklam ihale prosedürleri çok nettir ve defalarca denetlenmiştir. O yüzden her seferinde farklı farklı dile getirilen yalan ifadelere gerekli tüm yanıtları verdiğimi düşünüyorum. İstanbul Vakfı ya da başkanımızın eşi Dilek Hanım'ın adının ilk kez reklam işine karıştırıldığını üzülerek duydum. Bilgim ve görgü dahilinde hiç böyle bir şey yoktur. İSTAÇ veya Deniz Hizmetleri Müdürlüğü ile görev alanım gereği hiçbir ilgim yoktur dile getirilen iftiraların da tek bir kanıtı yoktur." şeklinde savunma yaptı.

Kültür AŞ ve Medya AŞ'nin usulsüzlüklere kılıf yapılarak, 260 milyar 755 milyon 755 bin lira artı KDV kamu zararına sebep olunduğu iddiasına ilişkin Ongun, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"4 günlük gözaltı sonrası bu kadar fazla iddia içeren, içerisinde çeşitli rakamlar, ihaleler bulunan bir raporu sağlıklı bir şekilde değerlendirmem mümkün olmadığı gibi bahse konu ihalelere ilişkin benim doğrudan sorumluluğum da bulunmamaktadır. Bununla beraber Medya AŞ diğer iştirakler gibi defaten Sayıştay, mülkiye müfettişleri ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından denetimden geçmiştir. Böyle bir kamu zararı bugüne kadar tespit edilememiştir. Eğer edilmişse de mutlaka İBB hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve dava süreci başlamıştır. Başlamamışsa da bu sürecin görevim ve konumum gereği muhatabı ben değilim."

İhaleler soruldu

Sorgusunda Ongun'a İBB'nin iştiraki olan Kültür AŞ ve Medya AŞ unvanlı şirketlerin yapmış oldukları ihalelerle ilgili temin edilen ihale dosyaları üzerinden yapılan incelemelere yönelik bazı sorular yöneltildi.

Ongun, bu sorulara şöyle cevap verdi:

"Bugün gözaltına alınışımın üçüncü günü, ifademin ise onuncu saatinde bu kadar iddiayı teker teker değerlendirebilmem doğal olarak hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak anladığım kadarıyla savcılık makamı benim özellikle daha önceden tanıdığım Emrah Bağdatlı ve Mustafa Nihat Sütlaç'a ihale verilmesine yardımcı olduğumu öne sürer nitelikte bilgilendirme değerlendiriyor. Emrah Bağdatlı'nın Medya AŞ'den aldığı işlerin 4 yıla yayılı maddi değerinin herhangi bir zenginlik yaratmayacağı alenidir. İki ticari kuruluş arasında yapılmış bir antlaşmaya dayanmaktadır. Benim kamu yetkimi kullandığım bir husus yoktur. Medya AŞ'nin ihale ve satın alma sorumlusu sayın Fatoş Ayık, 2011 yılında Medya AŞ kurulurken işe girmiş 3 sicil nolu bir çalışandır. Reklam alanlarından sorumlu İBB yetkilisi Emlak Daire Başkanı Kaan Sürmegöz önceki dönemden devam eden devlet memurudur. Ben reklam ya da reklam alanlarıyla ilgili bir organizasyon kurmak istesem herhalde AK Parti döneminden kalan bürokrat ve çalışanların yerine başka bir ekip kurardım fakat böyle bir tasarrufum olmamıştır. Bana yönelik yasa dışı bütün suçlamaları sonuna kadar reddediyorum. Medya AŞ'nin gelirinin artması kamu kuruluşunun artması şahsi bir gelir artışı olmamıştır. İş ve işlemlerimizde kamu menfaatini koruduğumuz için suçlandığımızı düşünüyorum."

Yetkilisi olduğu İBB iştirak şirketinin İBB'den almış olduğu ihalelerin süreci hakkında ifade vermesi istenen Ongun, ihale yetkisinin kendisinde olmadığını savunarak, İBB'nin 30 iştirak şirketi olduğunu söyledi.

Kendilerinden önceki dönemlerde de daire başkanlıklarının pek çok ihalesini iştirak şirketlerinin aldığını gördüklerini ve bunun kamu faydası gözeten bir uygulama olduğunu ifade eden Ongun, şunları kaydetti:

"İştirak şirketleri dolaylı da olsa kamu kuruluşu niteliğindedir. İBB gibi çok önemli bir kuruluşun tüm iş ve işlemlerine İstanbullular adına en yüksek kalitede yapma mecburiyeti vardır. İştirak şirketleri bu işlerin sağlıklı kaliteli ve çalışan hakkını gözeterek yaptırmak üzerine kurmuştur. Şu anda İBB'nin 70 bin civarında toplu sözleşmeli personeli vardır. İmamoğlu döneminden önce kurulmuş bu sistemle hem istihdam yaratılmış hem de kayıt dışı personel çalıştırılmasının önüne geçilmiştir. Bu öncelikli kamu ve işçi adına bir avantajdır. İştirak şirketleri idareden aldığı toplu işlerin bazı bölümlerini kendisi hallederken uzmanlık ve insan kaynağı-teknik ekipman gerektiren bazı bölümlerini ise farklı şirketlere ihale edebilir. Medya AŞ bu ihaleleri yaparken kamu ihale kanununa göre ihaleye çıkma zorunluluğu bulunmamasına rağmen biz yönetime geldikten sonra tüm bu bahsettiğim işlerde ihaleye çıkılmıştır. Dolayısıyla daha şeffaf daha liyakatli bir işleyiş için seçtiğimiz bu yolun karşımıza bir suçlama olarak gelmesine anlam veremiyorum."

Gizli tanık Meşe'nin ifadesinde geçen hususlarla ilgili "İstanbul Senin" uygulamasıyla ele geçirilen verileri kim ya da kimler kullandı? Bu veriler kim ya da kimlere satıldı? sorusuna Ongun, İstanbul Senin uygulamasıyla ilgili teknik konularda bilgisinin bulunmadığını, verilerin kendisiyle veya "Reklam İstanbul" isimli firmayla paylaşıldığı iddialarının iftira olduğunu savundu.

Şişli Belediye Başkanı Şahan'ın ifadesine ulaşıldı

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesindeki ifadesi yaklaşık 2 saat sürdü.

Şahan, ifadesinde, bugüne kadar hakkında işlem yapılmadığını, PKK/KCK terör örgü içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren yakını da bulunmadığını söyledi.

Şüphelilerden eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığının sorulması üzerine Şahan, "İfademe başvurulan soruşturma kapsamında bana yöneltmiş olduğunuz suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben hiçbir terör örgütü yöneticisinin emir ve talimatı ile hareket etmedim ve etmem. 20 Mart tarihinde CHP Başkanı Özgür Özel'in de açıkladığı gibi 2024 yılında gerçekleşen yerel seçimler, CHP Parti meclisinin onayladığı ve yetkili organların onayladığı aday listeleri üzerinden Türk milletine arz edilmiştir ve onların teveccühü ile seçimler gerçekleşmiştir. Bu seçimler demokratik kurallar çerçevesinde ifa edilmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun yargı denetimi icra edilmiştir. Seçim sürecinden suç ya da suçlu çıkarılmaya çalışması beyhudedir." diye konuştu.

Atatürk ilkelerine göre yetişen ve milletin ahlaki değerlerini çok iyi bilen biri olduğunu ifade eden Şahan, "Benden suçlu çıkmaz. Başta el koyma ve arama kararı ve bu karara dayanarak yapılan hukuka aykırı el koyma işlemlerine karşı yapmış olduğumuz başvuru ve itirazlara halihazırda cevap verilmemiştir. Bu çerçevede hukuka aykırı bir şekilde el konulan dijital dokümanların hukuka aykırı mahiyetini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ben hiçbir suç işlemedim. Hakkımdaki asılsız delillere dayanan mesnetsiz suçlamaları reddediyorum. Bana soru olarak yönelttiğiniz isnatlara karşı detaylı savunmalarımda soruşturma savcısına ayrıntılı cevap vereceğim. Burada da gerekli gördüğüm sorulara cevap vereceğim." ifadelerini kullandı.

"İl ve ilçe belediyelerinin başkan yardımcıları ile belediye meclis üyelerinden 18 kişinin terör kayıtlarının bulunması, bu kişilerin 2024'teki yerel seçimlerden önce HDP'den, CHP'ye üye olarak geçmeleri ve karar alıcı mekanizmalarda yer almalarının sağlanması" tespitine ilişkin Şahan, "İfade işleminin devamındaki sorular da yöneltildikten ve tarafıma isnat edilen tüm suçlamalara vakıf olduktan sonra, savunmanın bütünlüğü çerçevesinde detaylı bir şekilde beyanda bulunacağım." dedi.

Şahan, 2018-2025 yıllarına ait HTS kayıtları doğrultusunda, terör suçlarından hakkında adli ve idari işlem bulunan 90 kişiyle irtibatı bulunmasına ilişkin soruya ise şöyle cevap verdi:

"Bana sormuş olduğunuz bu soruya dayanak gösterilen HTS verileri tarafıma gösterilmedi. Baz istasyonu verilerinin gerçekliğini teyit edebileceğim bir bilgi elimde bulunmamaktadır. Kamuoyuna yansıyan birçok soruşturma sürecinde yaşandığı üzere, HTS teknik verilerinin güvenilirliği, yorumlama yöntemi sebebiyle, olumsuz anlamlar çıkarılması konusunda ciddi şüphe ve endişelerim bulunmaktadır. Bu sebeple bu soruya ilişkin ayrıntılı savunmamı savcılık ifadem sırasında vereceğim."

Gizli tanıkların ifadeleri de soruldu

Şahan'a, gizli tanık "İlke"nin, "2024 Yerel Seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlara da Mahir Polat'ın aracı olduğu konusuyla ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." ifadeleri soruldu.

Gizli tanık "Meşe"nin de "Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediyesi oluşumunun bir parçasıdır. İBB'de ilk görevine BİMTAŞ AŞ'de başlamıştır. Emrah Şahan 2020 yılında Marksist yapıda bir solcu, aynı zamanda böyle kitlelere destek veren bir insandı. BİMTAŞ Genel Müdürlüğü döneminde bu tip yapıların, İPA ve BİMTAŞ'ta yer bulmasına olanak sağlamıştır. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu da biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansının (İPA) başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular. Resul Emrah Şahan buradaki personel alımlarında ağırlıklı olarak PKK sempatizanı kişileri işe aldı. İPA'nın ilk oluşumu kendisi tarafından yapılmıştır. İPA'nın ilk günden itibaren yürüttüğü tüm projelerin stratejik yol haritası kendisi tarafından çıkarılmıştır. Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişli Belediye Başkan adayı olmuş ve en son yapılan seçimlerde Şişli Belediye Başkanı olmuştur." şeklindeki beyanına Şahan'ın cevap vermesi istendi.

Yine "İfade işleminin devamındaki sorular da yöneltildikten ve tarafıma isnat edilen tüm suçlamalara vakıf olduktan sonra savunmanın bütünlüğü çerçevesinde detaylı bir şekilde beyanda bulunacağım." diye cevap veren Şahan, ayrıca şunları söyledi:

"Gizli tanık beyanlarını, hem IPA ile ilgili hem diğer tüm alanlarla ilgili kabul etmiyorum. Belediye başkanı olarak tek derdim Şişli'nin gerçek sorunları ile ilgilenmek, bu kentin bu ülkenin gerçek sorunlarına ilişkin çözümlerde çok çalışarak bir nebze katkıda bulunmaktır. Reform Enstitüsü hem entelektüel çalışmalar, araştırmalar yapmak için kurulmuş objektif bir düşünce kuruluşudur. Azad Barış ile 2019 sürecinde HDP resmi görevlisi iken İBB'de yaptığı resmi görüşmelerde tanıştım. Sonrasında Azad'ın eşiyle akraba olduğumuz (kan bağı değil), eşinin teyzesi Ankara'da okumama çok fayda sunan, benim için çok değerli bir öğretmendir. O ilişkiyle yeniden tanıştık. Benim ismi geçen terör örgütleri ya da mensupları ile ne bir tanışıklığım ne bir ilgim ne de bir bilgim vardır. Anılan örgütlerin kısaltmalarının açılımlarını bile bilmem. Atılan suçlamaları kabul etmiyorum. Daha ayrıntılı beyanımı savcılıkta vereceğim."

Şişli Belediye Başkanı Şahan'ın "terör" soruşturmasındaki savcılık ifadesine ulaşıldı

Adı okunan kişileri tanımadığını dile getiren Şahan, "Biz, CHP olarak 2019'da 'İstanbul İttifakı' adını verdiğimiz bir uzlaşı sağladık. Bu sayede 2024 yılındaki yerel seçimde İBB ve 26 ilçe belediyesi kazandık. Bu uzlaşı içerisinde tüm siyasi partiler vardı. Bizim için bu ittifak Türkiye ittifakıdır. Örgüt mensuplarının beyanları kendilerini bağlar." dedi.

Şahan'a İBB ile ilçe belediyeleri meclis üyesi ve belediye başkan yardımcılarından oluşan 18 kişinin terör suçundan kayıtlarının olduğunu, bu kişilerin 2024 yerel seçimlerinden yaklaşık 1 ay öncesinde genellikle HDP'den CHP'ye üye olarak geçtiklerinin belirlendiği bildiren savcılık, "Bu şahısların meclis üyesi olarak gösterilmesi kim veya kimler tarafından sağlandı? Siz bu şahısların terör örgütüyle iltisaklı olduğu yönünde herhangi bir bilgiye sahip miydiniz?" sorusunu yöneltti.

Şahan, "Bu insanlar kendi inisiyatifleriyle parti değişikliği yapmış olabilirler. Daha sonra CHP Genel Merkezi'ne başvuru yapıp adaylık sürecine girmiş olabilirler. Bu konulardan haberdar değilim. Nitekim başvuru süreçlerinde YSK tarafından adli sicil kayıtları kontrol ediliyor ve engel durum olmaması halinde seçime katılım sağlıyorlar. Dolayısıyla başka yöntemle bu şahısların terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduklarını anlamak mümkün değildir." yanıtı verdi.

Terör suçlarından haklarında işlem yapılan 90 farklı kişiyle irtibatı olduğu tespitine ilişkin diyecekleri sorulan Şahan, İPA Başkanlığı, İBB İmar Komisyon üyeliği, Şişli Belediyesi Başkan Yardımcılığı ve belediye başkanlığı görevlerini yaptığını, birçok vatandaşta numarasının bulunduğunu, her dönemde binlerce kişi tarafından arandığını, bu kişilerin terörle irtibatlı olup olmadığını bilemeyeceğini savundu.

Şahan, Eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış ile tanışıklıklarına dair soru üzerine, bu kişiyle ilk kez 2019 seçimlerinden sonra karşılaştıklarını, sosyolog, siyaset bilimci ve araştırmacı olarak tanıdığını, ara sıra görüşür hale geldiklerini belirterek, "Bana göstermiş olduğunuz açık kaynak araştırma tutanağında adı geçen Azad Barış'la ilgili ibarelerden şu an bilgi sahibi oldum. Barış isimli şahsın bu yönüyle ilgili bilgim yoktur." ifadelerini kullandı.

Tanık beyanlarına göre terör örgütüyle iltisaklı kişilerin işe alımlarını sağladığı iddialarını da yanıtlayan Şahan, "Liyakati önceleyen bir insanım. Bu konuda mevcut çalışma arkadaşlarım incelenebilir. Siyasi parti ve diğer aidiyetler önemsizdir. Keza her parti ve görüşten yönetmiş olduğum belediyede görevli yöneticiler bulunmaktadır. Özellikle son 11 ayda yaptığım atamalara bakılırsa bu görülecektir." diye konuştu.

Şahan'a, "Reform" adlı vakfın ne amaçla kurulduğu, faaliyet alanları ile vakfın maddi kaynağının neler olduğu, Mesut Yeğen adlı kişinin kim olduğu soruldu.

Vakfın kurucularından ve mütevelli heyetinden olduğunu aktaran Şahan, "Bu kuruluş, bağımsız araştırma yapan think-tank kuruluşudur. SETA benzeri bir kuruluştur. Yeni bir organizasyondur, faaliyetleri tamamen legaldir. Başkanı Mehmet Ali Çalışkan, iyi bir araştırmacıdır. Bu kuruluşun MASAK raporuna yansıyan para hareketliliği hakkında bilgi sahibi olmam mümkün değildir. İcra ve denetim görevim bulunmamaktadır." dedi.

Şahan, savunmasını "Benden ne suçlu ne terörist ne de teröriste destek olan bir yurttaş çıkmaz. Cumhuriyetin fırsat eşitliğiyle yetiştirdiği bir belediye başkanıyım. Soruşturmaya konu tüm iddiaları kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum." sözleriyle tamamladı.

Reform Enstitüsü Direktörü Çalışkan'ın ifadesi

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan'ın da İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polislerce 16 sayfalık ifadesi alındı.

Sorgusunda, şüphelilerden eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış'ı tanıyıp tanımadığı ve aralarındaki ticari sosyal ilişkiyi açıklaması istenen Çalışkan, 2021-2022 yılında Almanya'da Berghof Vakfı'yla, Türkiye'den Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneği'nin (PODEM) ortak olarak düzenlediği ve kendisinin konuşmacı olarak katıldığı bir etkinlikte Barış'la tanıştığını söyledi.

Etkinliğin "Türkiye'de Sistem Arayışları ve Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi" üzerine gerçekleşen, Think-Tank tarzı çok fazla katılımcının bulunmadığı, davetli uzmanların konuşma ve tartışma gerçekleştirdiği bir düşünce etkinliği olduğunu ifade eden Çalışkan, şunları kaydetti:

"Bu etkinlikte Azad Barış tartışmacı olarak bulunuyordu. Hatırladığım kadarıyla akreditasyon kartında "Spectrum" yazıyordu. Bu etkinlikten önce Azad Barış'la hiç tanışmamıştım. Ben CHP Genel Merkezi'nin 2024 yerel seçimlerinde danışmanıydım. O dönemde CHP için yapılmış bütün yerel seçim araştırmalarının koordinasyonu benim sorumluluğumdaydı. Bu süreçte 11 ayrı şirket araştırma üretti ben de bu süreci koordine ettim. Bu çerçevede CHP Genel Merkezi 'Türkiye İttifakı' yaklaşımını belirlemişti. Bu yaklaşıma göre CHP hem sandıkta seçmen bazında hem de çeşitli partilerle kurumsal bazda iş birliği arayışlarına girişti. Bu çerçevede yapmış olduğum görüşmeler CHP Genel Merkezi tarafından bana yapmam söylenen görüşmelerdir. Bu görüşmeler parti heyetleri arasında gerçekleşen görüşmelerdi. Ben bu görüşmelere profesyonel araştırmacı olarak katılır, araştırma sonuçlarını heyetlere aktarırdım."

Çalışkan, bu görüşmelerden bir tanesinin DEM Parti'yle gerçekleştiğini kaydederek, "Burada Azad Barış, DEM Parti heyetindeydi. Ben Azad Barış'la ikinci kez bu toplantıda karşılaştım ayrıca bu toplantılar birkaç kez tekrarlandı. Azad Barış bu toplantılarda sunduğum araştırma raporlarını istemek için beni o tarihlerde aramış olabilir ama bunu da tam olarak hatırlayamıyorum. Bunun dışında benim Azad Barış'la herhangi bir teke tek görüşmem ve sosyal, ticari faaliyetim kesinlikle yoktur." ifadelerini kullandı.

"Kent Uzlaşısı" hakkındaki soruya Çalışkan, bu konuda basına yansıyan bilgiler ve haberler dışında bilgisi olmadığını belirtti.

Şüphelilerden Azad Barış'la 1 Kasım 2023 ile 1 Nisan 2024 tarihleri arasında 11 kez ortak baz bilgisinin bulunduğu sorulan Çalışkan, şunları söyledi:

"İfademin başında anlattığım üzere ben CHP Genel Merkezi için yine parti heyeti ile toplantılara katılmaktaydım. Bu toplantılardan DEM parti heyeti ile gerçekleşenlere Azad Barış da katılıyordu. HTS baz kayıtlarında verdiğiniz tarihle bu toplantıların tarihleri uyuşmaktadır. Dolayısıyla baz bilgileri bu toplantılardır. Hatta bazı toplantılar aynı binada farklı parti temsilcileri ile farklı salonlarda yapılırdı. Bir ihtimal baz bilgimiz aynı olsa da farklı toplantılara katılmış bile olabiliriz."

İBB'yle kurumsal bağının olmadığını savundu

Çalışkan'a gizli tanık "İlke"nin, "2024 Yerel Seçimlerinde DEM Parti'nin seçimlerde CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımları da Mahir Polat aracı olduğunu konu ile ilgili kamuoyunda haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." ifadeleri soruldu.

Tanık ifadesinde geçen para trafiğiyle ilgili bilgisi olmadığını öne süren Çalışkan, DİAYDER'le de bir bağlantısı olmadığını savundu. Şüpheliler Ongun ve Polat'ı, Ekrem İmamoğlu'nun çevresinde çalıştığı için tanıdığını kaydeden Çalışkan, kendisinin İBB'yle kurumsal, iki isimle de ticari bir bağı olmadığını öne sürdü.

Çalışkan'a, Reform isimli vakfın ne amaçla kurulduğu, faaliyet alanlarının ne olduğu ve silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dosyası bulunan Mesut Yegen'in kim olduğu soruldu.

Reforumun bir düşünce vakfı olduğunu, dünyanın ve Türkiye'nin toplumsal iktisadi ile çevresel meselelerine dair sorun analizleriyle çözüm önerileri üzerine çalıştığını anlatan Çalışkan, Mesut Yegen'in emekli profesör olduğunu, tanışıklığının öğrencilik yıllarına dayandığı, zaman zaman vakıf olarak Yegen'in uzmanlığına başvurduklarını ve ürettiği içerikler için telif ödemiş olabileceklerini kaydetti.

Çalışkan, hiçbir siyasi partinin üyesi olmadığını savunarak, siyasi partilerle ilişkisinin profesyonel bir tedarikçilik ilişkisi olduğunu, "Kent Uzlaşısı" ve terör kavramları olarak yöneltilen suçlamaların hiçbir karşılığı olmadığını savundu.

Provokatif paylaşım yapan 66 şüpheli gözaltına alındı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 19-20 Mart'ta sosyal medya üzerinden provokatif paylaşımlar yaparak halkı sokağa çağıran, vatandaşlar üzerinde korku ve panik oluşturmaya çalışan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet eden kişilere yönelik çalışma başlattı.

Bu kapsamda tespit edilen 114 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi.

Polis ekipleri düzenledikleri eş zamanlı operasyonda 56 şüpheliyi yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda 500 gram sentetik uyuşturucu madde ele geçirildi.

Çalışmaların devamında 10 zanlı daha gözaltına alındı. Ekipler, 48 şüpheliyi yakalamaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor.

Gözaltındaki 66 şüphelinin emniyetteki işlemleri devam ediyor.

Soruşturmalarda gözaltına alınan 91 şüpheli adliyede

Soruşturmalar kapsamında gözaltına alınan aralarında İBB Başkanı İmamoğlu, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Şahan, şarkıcı Ercan Saatçi ile Serdar Haydanlı'nın da bulunduğu 91 şüphelinin, emniyetteki işlemleri tamamlandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Yerleşkesi'nden 14 minibüsle çıkarılan zanlılar, İstanbul Tıp Fakültesi ek binasında sağlık kontrolünden geçirildi.

Kontrolleri tamamlanan şüpheliler Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne getirilirken, Ekrem İmamoğlu'nun ayrı araçla adliyeye getirildiği öğrenildi.

91 şüphelinin ifade işlemleri başladı. Şüphelilerin ifadeleri, Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli 4 savcı ile Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli 30 savcı tarafından, başsavcı vekillerinin koordinesinde alındı.

İmamoğlu, İBB'ye yönelik terör soruşturması kapsamında savcılığa 1 saat boyunca ifade verdi.

İmamoğlu'nun ifade işlemi tamamlandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanı İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçları ile yine İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan başlatılan soruşturmalar sürüyor.

Emniyetteki işlemleri sonrası Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürülen İmamoğlu, İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında savcılığa yaklaşık 2,5 saat boyunca ifade verdi.

İmamoğlu'nun "terör" soruşturmasındaki savcılık ifadesine ulaşıldı

Terör Suçları Soruşturma Bürosunca ifadesi alınan İmamoğlu'nun, savcıya 1 saat boyunca 10 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

İmamoğlu, kollukta ayrıntılı şekilde ifade verdiğini belirterek, ifadesini aynen tekrar ettiğini söyledi.

"Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?" sorusunu İmamoğlu, "Benim ailemin ve şahsımın etrafında terörle ilgili kimse barınamaz, bir parçası olamaz. Bunun bana sorulmasını bile zul kabul ederim." diye cevapladı.

İmamoğlu, "Kent Uzlaşısı" ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

"2018 Aralık ayında İBB Başkan adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O dönemde İstanbul'da Millet İttifakı'nı temsil eden CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'den izin alarak, 'Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ama müsaadenizle buradan İstanbul İttifakı adayı olduğumu ifade etmek isterim. Bu anlayış ile ileride bütün ülkemizde Türkiye İttifakı'nı temsil etmemiz gerekir.' dedim. O günden bugüne her siyasi yarışta, özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye İttifakı ifadelerini sayısız kere kullandım. Başka bir siyasi partinin yaptığı tarif ve o tarifi, aynı duyguyu paylaşan kişilerin durumu kendilerini bağlar. 'Kent Uzlaşısı' ifadesinin DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum. Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve bağlantılı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne söylemlerini biliyorum ne de takip ettim, öyle bir merakım da yoktur. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul'da DEM Parti büyükşehir belediye başkan adayı olarak Meral Danış Beştaş'ı çıkarmıştır. Dolayısıyla yarıştığımız adaylar içerisinde DEM Parti'nin adayı da vardır. Buna rağmen CHP, İstanbul ve birçok ilimizde Türkiye İttifakı söylemini sloganlaştırarak kapsayıcı bir yerel seçim politikası gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde oluşan meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir."

İstanbul'da birçok ilçede geçmişte başta AK Partili olmak üzere İYİ Parti, MHP, BBP ve DEM Parti gibi birçok partide siyaset yapmış insanların listelere dahil edildiğini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:

"Bu süreç, CHP Genel Merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim kurullarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki ilçe seçim kurulları, hakkında terör örgütü üyeliği dahil farklı sebeplerle seçilme hakkına sahip olmayan kişileri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan sürede tamamlanması istenir.

Soruda gördüğüm kadarıyla 2022'de tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken, AK Parti'nin İstanbul'da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreciyle meclis üyelerinin bahsi geçen ve terör örgütü üyesi olduğu ifade edilerek yasal işlem başlatılmıştır. Bu işlemi bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya İlçe Seçim Kurulu görevini yapmamıştır ya da Yüksek Seçim Kurulu görevini yapmamıştır ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır. Konuyla ilgili bilgim bu kadardır. 'Kent Uzlaşısı', bana değil şu anda Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır."

İmamoğlu'na, "Kent Uzlaşısı' kapsamında İstanbul ilçe belediye ve büyükşehir belediye meclis üyelikleri ile belediye başkan yardımcılarından 18 şahsın UYAP verilerine göre terör kayıtlarının olduğu, yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında yapılan yazışmalarda bahse konu 18 kişinin 2024 yerel seçimlerinin yaklaşık 1 ay öncesinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden CHP'ye üye olarak geçtikleri ve karar mekanizmalarında yer almalarının sağlanması"na yönelik tespitler soruldu.

İmamoğlu, bu soruyu, "39 ilçede yaklaşık 1500'e yakın meclis üyesinin kim olduğu ya da kimlerle iltisaklı olduğu meselelerini bilmem mümkün değildir." yanıtını verdi.

Soruşturmanın şüphelilerinden Azad Barış'la irtibatının sorulması üzerine İmamoğlu, "Azad Barış isimli şahsı tanıyorum. Azad Barış'la tanıştığım yaklaşık 7 yıl içerisinde, sohbet ya da toplantıların hemen hemen tamamında DEM Partili bir kısım milletvekillerinin de olduğu buluşmalar yaptım. Azad Bey bu toplantıların tümünde tam eğitimini bilmemekle beraber sosyolog, siyaset bilimci ve toplumsal siyasi araştırmalar yapan bir kurumu üzerinden değerlendirmeler yapmak ve siyasi açılımlarını paylaşmak adına DEM Partili milletvekilleriyle bir araya gelerek bizim de masamızda bulunan bazı arkadaşlarımızla birlikte siyasi değerlendirmelerini dinlediğimiz, muhtelif toplantılar yaptığımız şahıstır. Azad Bey ile tanıştığım 2019 yılında da eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısıydı." dedi.

Tam hatırlayamamakla birlikte, ondan fazla kez Azad Barış'la, diğer çoğunluğu DEM Parti milletvekili olan gruplarla birçok toplantı yaptıklarını kaydeden İmamoğlu, bu toplantıların içeriğinin tamamen teknik sunumlar ve araştırmalar şeklinde olduğunu, sunumları çoğunlukla Barış'ın yaptığını ifade etti.

Gizli tanık İlke'nin, "2024 yerel seçimlerinde DEM Parti'nin CHP'yi desteklemesi için sağlanan para trafiği Murat Ongun tarafından gerçekleştirildi. DEM ile CHP arasındaki bağlantıyı ise Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ile Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan sağladı. DİAYDER isimli dernek üzerinden alımlarda da Mahir Polat'ın aracı olduğuna ilişkin konuyla ilgili kamuoyuna haberler yansıdı. Dernek kapsamında terör örgütü ile bağlantılı kişiler bulunuyordu. Bu kişiler işe alındı." beyanları okunarak, İmamoğlu'na bazı sorular yöneltildi.

İmamoğlu, Mehmet Ali Çalışkan'la 2018 yılında İBB başkan adayı olduğu tarihte tanıştığını söyledi.

Reform Enstitüsü'nün düşünce kuruluşu olarak geliştirmek arzusunda oldukları bir kurum olduğunu dile getiren İmamoğlu, ancak zaman içerisinde henüz çok etkin bir faaliyette bulunmaya dönük planlama oluşturulamadığını, vakfın kurucuları arasında kendisinin de yer aldığı kaydetti.

İmamoğlu, ifadesini şu şekilde sürdürdü:

"DEM Parti'yle CHP arasındaki bağlantı ve finansman ilişkisini kurmakla ilgili ne Murat Ongun'un, ne İBB Genel Sekreter Yardımcısı olan Mahir Polat'ın, ne de Şişli Belediye Başkanımız Resul Emrah Şahan'ın ilişkisi yoktur. Herhangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. Kaldı ki CHP'nin Cumhuriyet'le yaşıt siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir partiyle ilişki kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığa ihtiyacı yoktur, olamaz. Gizli tanık uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Çoğunlukla uydurma, kumpas içerikli ve yalan ifadelerdir."

İmamoğlu'na, gizli tanık Meşe'nin beyanları soruldu

Savcılık, İmamoğlu'na, soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan gizli tanık Meşe'nin bazı beyanlarını okudu.

Gizli tanık, ifadesinde Yiğit Oğuz Duman adlı kişinin İBB yapılanmasını gerçekleştirdiğini, birçok firmaya İBB yapılanması esnasında çıkar sağladığını, İBB iştiraklerindeki kişilerin işe girişlerinin koordinasyonunu yaptığını, özellikle sözleşmeli personelin işe alımlarında CHP ve HDP örgütleri gibi yerlerden gelen listeleri yerleştirdiğini söyledi.

Emekli büyükelçi olduğunu beyan ettiği Mustafa Osman Turan adlı kişinin emekli olduktan sonra İmamoğlu'nun Dış İlişkiler Başkanı olarak görev yaptığını öne süren gizli tanık, bu kişinin gerek Birleşmiş Milletler'de gerekse Gates Vakfı'nda bağlantılarının güçlü olduğunu, diplomatik misyonları süresince edindiği tüm bilgileri İmamoğlu'nun yurt dışında gerçekleştirdiği görüşmelerde kullandığını anlattı.

Gizli tanık, Turan'ın Türkiye ile ilgili elinde bulundurduğu önemli konuları İmamoğlu'nu yurt dışında parlatmak maksadıyla koz olarak kullandığını belirterek, "Paris Olimpiyatları'nda gündem olan İstanbul Tanıtım Alanı'nın yapılmasında Spor AŞ Genel Müdürü Renan Bey ve Heymo Organizasyon firması ile Olimpiyat Komitesi dahil tüm dış misyonların organizasyonlarını kendisi yapmıştır." dedi.

İstanbul Planlama Ajanı için yapılan çalışmaların BİMTAŞ AŞ üzerinden gerçekleştirildiğini kaydeden gizli tanık, BİMTAŞ'ın organize ettiği çalıştaylar ve etkinliklerde ihale edilen firmalar üzerinden normalden fazla miktarlarda para alındığını ya da eksik hizmet verildiğini, iş ihale edilse dahi sponsorlardan para alınıp ihale firmasına direkt sponsordan gelen parayla ödeme yapıldığını aktardı.

Gizli tanık, gözaltındaki Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan için "İBB'deki ilk görevine BİMTAŞ'ta başlamıştır. Kendisi radikal solcu bir insan olup PKK sempatizanı olduğunu biliyorum. BİMTAŞ'tan sonra İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) başına geçti. İPA'yı yeni bir rüşvet çarkı oluşturmak için kurdular. Şahan, burada ağırlıklı olarak PKK sempatizanlarını işe aldı... Sonrasında büyük bir imaj değişikliğine giderek Şişi Belediye Başkanı olmuştur." ifadelerini kullandı.

Oktay Kargül adlı kişi ile Şahan arasında önemli ideolojik bağlantı ve koordinasyon bulunduğunu belirten gizli tanık, "Kendileri zaten Şişli'de bir komün hayatı yaşamaktaydılar. Sonradan taşındı mı bir bilgim bulunmamaktadır." dedi.

Savcılık, İmamoğlu'na gizli tanığın beyanlarında yer alan terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin işe alımları ve anlattığı diğer hususlarla ilgili detaylı ifadesini sordu.

"Gizli tanık ifadelerini şiddetle reddediyorum"

İmamoğlu, bu soruya "Okunan gizli tanık ifadelerini şiddetle reddediyorum. Tümüyle yalan, iftira, uydurmadır. Bahsi geçen bir kısım yakından tanıdığım insanların namusuna, şerefine ve haysiyetine hakaret içeren seviyesi çok düşük cümlelerde doludur. Yüce Türk yargısının böyle bir gizli tanık yöntemini tercih ederek üç kez tarihi oy rekorlarıyla İstanbul'da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanını bunlarla muhatap etmesini derin üzüntüyle karşılıyor ve kınıyorum." yanıtını verdi.

Reform Vakfının 2024 ve 2025 yıllarındaki para transferi ilişkisinde bulunduğu şahıslardan Mesut Yeğen adlı kişinin "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan yargılamasının bulunduğunu hatırlatan savcılık, söz konusu vakfın hangi amaçla kurulduğunu, faaliyet alanlarını, maddi kaynağı nasıl sağladığını, Yeğen'in kim olduğunu ve bu şahsa para transferlerinin amacının ne olduğunu sordu.

İmamoğlu, vakfı düşünce kuruluşu ve ülke politikalarına ilişkin çalışmalar yapmak üzere yakın arkadaşlarıyla birlikte Reform Enstitüsü adıyla kurduklarını söyledi.

Yeğen'e yapılan ödemelerden haberi olmadığını savundu

Mesut Yeğen adlı kişinin, öğrendiği kadarıyla profesör ünvanı bulunan akademisyen ve siyaset bilimci olduğunu dile getiren İmamoğlu, Yeğen'in söz konusu suçtan beraat ettiğini, kararın da 2021'de kesinleştiğini anlattı.

İmamoğlu, vakfın gelirinin üyelerin bağışlarıyla sağlandığını, kurucu olarak yer alsa da hiçbir zaman yönetim kurulunda bulunmadığı için Yeğen'e yapıldığı iddia edilen ödemenin ne için olduğuna dair bilgisi olmadığını savundu.

"Kent Uzlaşısı" tanımına ve bu fikrin gerçekleştirilmesine ilişkin bilgi, görgü ve katkısı sorulan İmamoğlu, "Bahse konu kavramı hiç kullanmadım. Dolayısıyla katkım da bulunmamaktadır. Ayrıca başka bir siyasi partiye benim fikri ve söylemsel bir katkım olması düşünülemez. Belediye meclis üyelerini belirleme yetkisi CHP'nin genel merkezine aittir. Bu konuda da herhangi bir katkım bulunmamaktadır. Ayrıca duyduğum ve bildiğim kadarıyla DEM Parti haricinde başkaca siyasi partilerden de seçime kısa bir zaman kala istifa edip CHP listelerinden belediye meclis üyeliklerine giren bir kısım meclis adayı da olmuştur." ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, Esenyurt Belediye Başkanıyken "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanan Ahmet Özer'in adaylık sürecine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"Esenyurt'ta aday olarak belirlenen arkadaşımızın çekilmesine müteakip Esenyurt ilçesinin demografik yapısına uygun olduğu düşünülen ve geçmişte benim de danışmanlığımı yapmış CHP üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP Genel Merkezi tarafından aday gösterilmiştir. Bu süreçlerin tamamı Büyükşehir Belediye Başkan adayının tavsiyesi, İl Başkanlığının çalışma ekibine sunulması akabinde İl Başkanlığı bu öneriyi olumlu bulması halinde genel merkeze taşır. Genel merkezde bu karar, Merkez Yürütme Kurulu önerisiyle parti Meclisinde oylanarak verilir. Süreçler bu şekilde işletilmiştir."

İmamoğlu, ifadesinin devamında, kapısına yüzlerce polis gönderilerek gözaltına alınmasını kınadığını belirterek, hakkındaki soruşturmaların içinin boş olduğunu öne sürdü.

İmamoğlu'na tutuklama talebi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanı İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçları ile yine İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında "PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek" suçundan başlatılan soruşturmalar sürüyor.

Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen şüphelilerin savcılıktaki ifade işlemleri tamamlandı.

İmamoğlu, yolsuzluk soruşturması kapsamında, "suç örgütü kurma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "rüşvet almak" suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.

Terör soruşturması kapsamında ise İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan tutuklama talebiyle hakimliğe gönderildi.

89 zanlıya tutuklama talebi

Emniyetteki işlemlerinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen şüphelilerin savcılıktaki ifade işlemleri tamamlandı.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında 5 şüpheli "suç örgütü kurmak ve yönetmek", "ihaleye fesat karıştırma", "rüşvet almak", "irtikap" ve "kişisel verileri ele geçirmek" suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.

Savcılık 84 şüpheli hakkında ise "suç örgütüne üye olmak", "rüşvet almak" ve "rüşvet vermek" suçlarından tutuklama talep etti.

Şüphelilerin hakimlik işlemlerine başlandı.

"Terör" soruşturmasında savcılığın sevk yazısına ulaşıldı

Terör soruşturması kapsamında ifadeleri alınan İBB Başkanı İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan hakkındaki savcılığın sevk yazısına ulaşıldı.

Yazıda, "Kent Uzlaşısı"yla ilgili bazı tespitlere yer verildi.

"Kent Uzlaşısı' yoluyla terör örgütüyle yapılan anlaşma gereği belirlenen İstanbul'daki belediye meclis üyeleri ile atanan belediye başkan yardımcıları incelendiğinde, terör örgütü irtibatları bulunduğu ve tamamının 31 Mart 2024 tarihli yerel seçimden yalnızca birkaç gün önce CHP'ye üye kaydı yaptırdıkları" belirtilen sevk yazısında, şunlar yer aldı:

"Bu şahısların terör örgütü irtibatlarının adli olarak delillendirilmesi çalışmasında Ataşehir ve Kartal belediye başkan yardımcıları ile 8 İBB Meclis üyesi olmak üzere toplam 10'unun hukuksal durumu ayrıntılı olarak anlatılan HDK verilerinde geçtiği ve HDK mensubu olduklarının tespiti ile soruşturmalarımız kapsamında gözaltına alındıkları ve tutuklandıkları, bu şahıslar dışında 8 belediye meclis üyesinin HDK haricinde terör örgütüne dair başkaca irtibatlarına binaen soruşturmalarımız kapsamında tutuklandıkları, bu zamana kadar anlatılan şekilde 8 terör örgütü mensubu meclis üyesinin tutuklandığı, geri kalan şüphelilere ilişkin soruşturma işlemlerine devam edilmektedir."

Yazıda, terör örgütü PKK/KCK'nın yönetiminde belediyelere örgüt mensuplarının yerleştirildiği iddiasıyla düzenlenen operasyonda tutuklanan Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcılarının da aralarında bulunduğu şüphelilerle ilgili bilgilere yer verildi.

Terör örgütü PKK/KCK'nın yönetiminde belediyelere örgüt mensuplarının yerleştirildiği iddiasıyla düzenlenen operasyonda tutuklanan Sancaktepe Belediye Meclis Üyesi sanık Elif Gül'ün durumunun konunun vahametinin anlaşılması açısından dikkati çekici olduğu vurgulanan yazıda, Gül'ün terör örgütünün kırsal alanında faaliyet gösteren kızını örgüte teslim ettiği ve Kandil bölgesinde diğer örgüt mensupları ile fotoğraf çekildiğine dair tespitler olduğu belirtildi.

Yazıda, örnekte yer verilen şüpheliler haricinde yine "Kent Uzlaşısı" faaliyeti kapsamında Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Özer'in "PKK/KCK üyesi olmak" suçundan tutuklandığı ve hakkında kamu davası açıldığı, Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Osman Yalçın'ın ise aynı suçtan firari durumda bulunduğu anımsatıldı.

Yazıda, "Örnekleme olarak yer verilen şahısların KCK Yürütme Kurulu Üyesi Duran Kalkan'ın 2024 yerel seçimleri öncesinde yaptığı açıklamada vücut bulan, kamuoyunda 'Kent Uzlaşısı' olarak bilinen, terör örgütü mensuplarının metropol belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda ildeki çeşitli ilçe belediyelerine yerleştirildikleri"ne yer verildi.

Çoğunun ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olmalarının sağlandığına ilişkin tespitlere yer verilen yazıda, şüphelilerin terör örgütünün mali yapısının desteklenmesi ve alan saha gücünün artırılmasını ortak ve organize bir plan dahilinde hedefledikleri ifade edildi.

Yazıda, soruşturma kapsamında ortaya konulan deliller ile şüphelilerin Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi oldukları, HDK'nin legal görünümlü bir cephe yapılanması ve TBMM'ye alternatif bir meclis olduğu, hiyerarşik olarak PKK/KCK terör örgütünün sözde Türkiye Yürütmesi olan KCK/TDÖ parça örgütlenmesi altında siyasi alan yapılanmasının çatı yapısı olarak yer aldığı kaydedildi.

"Metropol belediyelerindeki kritik noktalara HDK üyeleri sızdırıldı"

KCK Yürütme Konseyi üyelerinin ortaya konulan talimat ve telkinlerinde "demokratik özerklik" amaçlarına ulaşmak maksadıyla hayata geçirilen "Kent Uzlaşısı" stratejisinde HDK ve bileşenlerine hayati bir rol verildiği belirtilen yazıda, "Bu kapsamda HDK'nın sosyal alandaki faaliyetleri ile eş güdümlü şekilde siyasal alanda da 'Kent Uzlaşısı' modeli üzerinden metropol belediyelerindeki kritik noktalara HDK üyelerinin sızdırıldığı, nitekim şüphelilerin ifadelerine de kısmen yansıyan şekilde şüphelilerin siyasi tutum ve davranışlarının bu doğrultuda ve üst düzey örgüt yöneticilerinin talimatına göre şekillendiği"ne ilişkin tespitler yer aldı.

Yazıda, şu ifadelere yer verildi:

"Bu kapsamda şüphelilerin PKK/KCK terör örgütünün uzantısı olan HDK içerisinde faaliyet yürüttükleri, KCK eş başkanları ve yürütme konseyi üyesi olan üst düzey örgüt mensuplarının talimatları ile 'demokratik özerklik' planını hayata geçirmek maksadıyla ilimiz ilçe belediyelerinde kritik konumlara getirildikleri ve bu şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olarak görev yapmalarının sağlandığı anlaşılmakla, terör örgütünün metropol illerde etkinliğini artırma amacını haiz 'Kent Uzlaşısı' faaliyetinin hayata geçmesi adına iştirakleri tespit edilecek diğer tüm şahısların deşifre edilmesi için soruşturmalarımız derinleştirilerek devam edecektir."

"Terör örgütünün etkinliğinin artırılmasını amaçlandı"

Yazıda, PKK/KCK terör örgütünün siyasal alan yapılanması sorumlularından firari şüpheli Azad Barış'ın, Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezinin genel direktörlüğünü yaptığı belirtilerek, örgütçe bizzat yönetilen ve terör örgütü mensuplarının başta İstanbul gibi metropol şehir belediyelerine sızdırılarak terör örgütünün etkinliğinin arttırılması amacını taşıyan "Kent Uzlaşısı" örgütsel faaliyetine iştirak ettiği anlatıldı.

Azad Barış ile irtibatlı olduğu tespit edilen Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer, Mahir Polat, Resul Emrah Şahan ve Murat Ongun'un "Kent Uzlaşısı" örgütsel faaliyetine iştirak ederek "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçunu işledikleri bildirilen yazıda, Barış'ın hakkında PKK/KCK kaydı bulunan 312 farklı kişi ile iletişiminin olduğu ifade edildi.

"İmamoğlu'na oy verin" çağrısı

Yazıda, Barış'ın iş yeri adresinde yapılan aramalarda ele geçen bir dokümanda, "Eş Genel Başkan Yardımcımız Azad Barış'ın Mezopotamya Ajansına verdiği röportaj; 31 Mart'ta iktidarın 'yenilmez mitosunu' yerle bir ettiklerini belirten HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış 'İstanbul'u kazanırsak Türkiye'yi kazanacağız' diyerek seçmenlerine İmamoğlu'na oy verin çağrısı yaptı" şeklinde ibarelerin bulunduğu bildirildi.

Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezi'nden ele geçirilen materyallere değinilen yazıda, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını da içerisine alan sözde Kürdistan haritası olarak değerlendirilen bir harita ile "AKP ve MHP'nin 2021 Sonrası Olası Kürdistan, Ortadoğu Politikaları" ve "Azad Barış: Seçmenlerimizi demokrasinin adayı olan İmamoğlu'na oy vermeye çağırıyoruz" başlıklı dokümanların fotoğraflarına yer verildi.

Yazıda Barış'ın ayrıca birçok örgüt mensubuyla para transferinin bulunduğu bilgisine yer verilirken, şüpheliler İmamoğlu, Şahan, Çalışkan ve Polat'ın 31 Mart 2024 seçimleri öncesindeki dört aylık dönemde Barış ile ortak baz verdikleri aktarıldı.

İBB İştiraki Reform Vakfı kurucularından şüpheli Mehmet Ali Çalışkan'ın 2024 yılındaki mali profilinde uygunsuz artışın tespit edildiği belirtilen yazıda, şüphelinin emniyetteki ifadesinde diğer sorulara cevap vermesine rağmen bu artışlara yönelik soruda susma hakkını kullandığı hatırlatıldı.

Şüphelilerin terör suçlarından kaydı olanlarla irtibatları

Yazıda, İmamoğlu'nun 1 Ocak 2018 ile 26 Şubat 2025 tarihleri arasında terör suçlarından adli kaydı olan 138, Şahan'ın 1 Ocak 2018 ile 4 Mart 2025 arasında 90, aynı tarih aralığında Polat'ın 116 ve Çalışkan'ın ise 38 kişiyle iletişiminin olduğu kayda geçti.

Şüphelilerle ilgili değerlendirmelere yer verilen yazıda, şu ifadeler kullanıldı:

"Şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun, diğer şüphelilerle birlikte yerel seçimlerde, belediye meclis üyesi listelerinin kendisinin onayıyla belirlenmesi, kendisinden habersiz belirlenemeyeceği olgusu da nazara alındığında, kendisinin belediye başkanı seçilebilmesi amacıyla desteklenmesi karşılığında terör örgütünün yönetimince de ifade edilen metropollerde etkinliğinin arttırılması amacını taşıyan 'Kent Uzlaşısı' faaliyetine bilerek iştirak etmek, bir kısım terör örgütü mensuplarının belediyelerde etkili yerlerde görev alması, diğer bir kısım terör örgütü mensubunun veya öldürülen örgüt mensuplarının sözde 'değer ailesi' tabir edilen yakınlarının kamu görevinde yer almasını sağlamak suretiyle, Yargıtay kararlarında da ifade edilen her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemlere iştirak ederek, üzerlerine atılı PKK/KCK terör örgütüne yardım etme suçunu işledikleri anlaşılmıştır."

Şahan telefonunun şifresini vermedi, Çalışkan telefonsuz teslim oldu

Yazıda, şüpheli Şahan'ın kullanmış olduğu telefon ve dijital materyallerin şifresini kolluk görevlilerine vermediği, Reform Vakfı kurucularından şüpheli Çalışkan'ın yanında cep telefonu olmadan eş zamanlı yakalama gözaltı tarihinden sonra kolluk görevlilerine teslim olduğu, bu şekilde ilişki ve irtibatlarının deşifresini engelleme amacında oldukları değerlendirmesinde bulunuldu.

Ekrem İmamoğlu'nun, terör örgütü mensubiyeti nedeniyle hakkında kamu davası açılan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in seçilmesini kendisinin tavsiye ettiğine dair beyanda bulunduğu ifade edilen yazıda, şüphelilerin üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak, "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan tutuklanmalarına karar verilmesi istendi.

Savcılığın sevk yazısı, İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine gönderildi.

"Yolsuzluk" soruşturmasında savcılığın sevk yazısına ulaşıldı

Yolsuzluk soruşturması kapsamında ifadeleri alınan İBB Başkanı İmamoğlu ve şüpheliler Ahmet Hamdi Çiçek ile Ahmet Talha Bilgin hakkındaki savcılığın sevk yazısına ulaşıldı.

Yazıda, "Ekrem İmamoğlu liderliğinde teşkil edilen çıkar amaçlı suç örgütü"ne ilişkin bazı tespitlere yer verildi.

Şüpheliler Fatih Keleş ve Ertan Yıldız hakkında "usulsüz bağış toplama" suçundan dava açıldığı anımsatılan yazıda, tanıkların İmamoğlu, Murat Ongun, Fatih Keleş, Tuncay Yılmaz, Ertan Yıldız ve Adem Soytekin olmak üzere birçok kişi hakkında "rüşvet", "irtikap", "ihaleye fesat karıştırma" ve "haksız mal edinimi" iddiaları üzerine resen soruşturma başlatıldığı anımsatıldı.

Yazıda, şu ifadelere yer verildi:

"Yapılan soruşturma kapsamında başta alınan tanık beyanları, MASAK raporları, İçişleri Bakanlığı tevdi raporu, HTS incelemeleri, ihale dosyalarında yapılan ön incelemeler ve vergi inceleme raporu neticesinde şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden beri yanında bulunan ve kendisine tabi kişileri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduktan sonra Büyükşehir Belediyesinin birimlerinin ve iştiraklerinin başına getirdiği, birçok belediye iştirakinde usulsüz ihaleler, doğrudan temin veya hizmet alımı nitelikli işler üzerinden ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme, rüşvet ve irtikap eylemlerini örgütlü bir şekilde işledikleri tespit edilmiştir."

Yazıda, çıkar amaçlı suç örgütü liderinin örgüt içerisinde tartışılmaz ve karşı konulmaz tek söz sahibi olmakla birlikte, örgüt lideri ve yöneticisi tarafından verilen talimatların diğer örgüt yöneticilerinin altında yer alan örgüt üyeleri eliyle gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

Örgüt yöneticileri tarafından gizli toplantı yapılarak, ihale verilecek şirketlerin tespit edilip, yan teklif verecek şirketlerin belirlendiği ve ihale bedeli ile örgütün eline geçecek olana karar verildiğine ilişkin tespitlere yer verilen yazıda, tahsildar olan kişinin örgütün üst yöneticilerinin yaptığı gizli toplantılara iştirak etmek suretiyle veya doğrudan bu paraları örgüt yöneticilerine teslim ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.

Yazıda, şunlar kaydedildi:

"Ekrem İmamoğlu liderliğinde, yöneticiliğini Murat Ongun'un yaptığı yapıda Medya AŞ ve Kültür AŞ üzerinde yakın çevresi aracılığıyla birçok ihaleye fesat karıştırıldığı, hayali ihalelerle kamu kurumu zararına dolandırıcılık faaliyetleri gerçekleştirildiği, naylon fatura kesildiği, yöneticiliğini Fatih Keleş'in yaptığı 'kasa' olarak tabir edilen iş adamlarına ayrıcalıklar tanındığı, rüşvet veya irtikap neticesinde elde edilen gayrimenkullerin bu iş adamlarının üzerine verildiği, yine Keleş'in belediyeden alacaklarını tahsil etmek isteyen iş adamlarından 'komisyon' adı altında paralar aldığı, yöneticiliğini Tuncay Yılmaz'ın yaptığı yapıda iş adamlarından temin edilen menfaatlerin örgüt lideri Ekrem İmamoğlu'nun ortağı olan şirketler üzerine alınarak kişisel zenginleşmesinin sağlandığı, yöneticiliğini Ertan Yıldız'ın yapmakta olduğu yapıda farklı belediye sınırlarında kalan bazı iş insanlarını para vermeye zorladıkları, para vermeyenlere idari yaptırımlar uyguladıklarına ilişkin tespitler yapılmıştır."

Yazıda, "İmamoğlu liderliğindeki suç örgütünün temellerinin Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemlerinde atıldığı, o dönemden beri yanında bulunan ve kendisine tabi kişileri İBB Başkanı olduktan sonra İBB'nin birim ve iştiraklerinin başına getirdiği, yönetici niteliğindeki şüphelilerin suç örgütünün devamını sağlamak maksadıyla kendi alt yapılanmalarını oluşturdukları tespit edilmiştir." denildi.

"İstanbulluların kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirildi"

Soruşturma dosyası kapsamında, belediye iştiraklerinden ödeme alan iş adamlarının, İmamoğlu'nun ortağı olduğu inşaatlara para aktarımı yaptığı anlatılan yazıda, "İstanbul'da yaşayan vatandaşların kişisel verilerinin örgüt faaliyetleri kapsamında hukuka aykırı olarak ele geçirildiği, bazı iş insanlarını para vermeye zorladıkları, para vermeyenlere idari yaptırımlar uyguladıkları, belediyenin iş ve ihalelerini maddi menfaatleri karşılığında kendileriyle irtibatlı iş adamlarına verdikleri, belediyeden alacağı olan kişilerin ödemesinin yapılması amacıyla kendilerinden 'komisyon' adı altında para talep edildiği" tespitlerine yer verildi.

Yazıda, dosyadaki vergi denetim ile MASAK raporlarına göre 2021 ile 2023 yılları arasında birçok ihaleye fesat karıştırıldığı anlatılarak, "Söz konusu bu ihalelere sadece kendilerine yakın kişilerin alınmasını sağladıkları, bu kişilerin dikkat çekmemek adına yanlarında çalışan kişiler üzerine de birçok şirket açarak Medya AŞ ve Kültür AŞ'den yüksek bedelli işler aldıkları, bazı şirketlerin tek işlik olarak kurulduğu, sonrasında aktif ticari hayatının olmadığı, bazı şirketlerin ise sadece naylon fatura kesmek için kurulduğu ve bu belirtilen fiillerin hiyerarşik yapı içerisinde sürekli olarak 'kamu kurumu zararına dolandırıcılık' suçunun işlendiği tespit edilmiştir." denildi.

"Sahte fatura alınıp paralar alt şirketlere aktarıldı"

İş verilen kişilerin sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle haklarında uygulanması gereken para cezaları uygulanmayarak kamu zararına ve bu kişilerin haksız zenginleşmesine sebebiyet verildiğinin tespit edildiği kaydedilen yazıda, "Muvazaalı sözleşme ve hizmet alımları neticesinde örgüt mensubu kişilerin yetkilisi olduğu şirketlere aktarılan para, örgüt mensuplarının yanlarında çalışan kişilere veya yakınlarına şirket kurmak, bu şirketlerden sahte fatura almak suretiyle paraların alt şirketlere aktarıldığı" bilgisine yer verildi.

Yazıda, bu alt şirketlerin de kendi aralarında sahte faturalar keserek dolaştırdığı paranın nakit olarak çekilip, örgütün tahsildarlarına elden verildiği aktarıldı.

Özel mülkiyete konu reklam alanlarını kiralayan şirketlerin, belediyeden reklam asılması için izin alması gerektiğinden belediyeye başvuru yaptığı anlatılan yazıda, "Belediye Kentsel Tasarım Müdürlüğü izin vermeye yetkili olduğu halde şirketlerin Kültür AŞ'ye yönlendirildiği, Kültür AŞ'nin izin verilmesi karşılığı şirketlerden ücret istediği, şirketlerin bu ücretleri Kültür AŞ grafik tasarım bedeli vb. adı altında muvaazalı sözleşme imzalamak suretiyle şirkete aynı konulu fatura kestiği, böylece reklam iznini gayrimeşru şekilde ücrete bağlamış olduğu, bu yöntemle Kültür AŞ'nin reklam bütçesi harici bir bütçe oluşturarak örgüt mensuplarına ait şirketlere bu paraların muvazaalı sözleşmelerle aktarıldığı ve yüksek miktarda kamu zararına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır." ifadeleri kullanıldı.

"Örgütün kasası olan iş adamlarının üzerine gayrimenkul alımı yapıldı"

Yazıda, soruşturma dosyasına alınan 2025 tarihli bir başka soruşturma kapsamında imara aykırı yapılaşmalara göz yummak maksadıyla örgütün kasası olarak tabir edilen iş adamlarının üzerine gayrimenkul alımı yapıldığı, elden para alındığı, yine dosyaya dahil edilen 2025 tarihli bir soruşturma dosyasında başta Kültür AŞ ve Medya AŞ olmak üzere birçok belediye iştirakinde 2022-2024 arasında birçok ihaleye fesat karıştırıldığının anlaşıldığı belirtildi.

Bu sebeplerle, izah edilen fiillerin suç örgütü elebaşı Ekrem İmamoğlu ve yöneticilerinin emir ve talimatları doğrultusunda, hiyerarşik yapı içerisinde sürekli işlendiği ve suç örgütünün bu fiillere özgülendiğinin MASAK, Vergi Denetim Kurulu ön raporu ve tanık beyanlarından tespit edildiği bilgisine yer verilen yazıda, örgüt kurucu ve yöneticisinin örgüt bünyesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu olacağı hatırlatıldı.

Yazıda, şüpheliler Ahmet Hamdi Çiçek ve Ahmet Talha Bilgin için Mülkiye Müfettişliği tarafından tanzim edilen tevdi raporunda da belirtildiği üzere, "İBB'nin iştiraki olan Kültür AŞ ve Medya AŞ'den yetkilisi olduğu şirketler üzerinden ihale yapılmaksızın usulsüz işler alarak milyarlarca lira haksız kazanç elde ettikleri ve kamu zararına sebep oldukları"na ilişkin tespitler yer aldı.

İfade işlemleri biten İmamoğlu, "kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak", hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek", "rüşvet almak" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", Çiçek ve Bilgin ise "rüşvet vermek" ile "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.

Soruşturma kapsamında adliyeye getirilen diğer şüphelilerin savcılıktaki ifade işlemleri devam ediyor.

Bu arada, bazı CHP'li milletvekilleri hakimliklerin bulunduğu koridora girmek istedi. İzin verilmemesi üzerine milletvekilleri ile polisler arasında sözlü tartışma yaşandı.

İmamoğlu'nun "yolsuzluk" soruşturmasındaki savcılık ifadesine ulaşıldı

Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca ifadesi alınan İmamoğlu'nun, savcıya yaklaşık 2,5 saat süreyle, 2 sayfalık ifade verdiği öğrenildi.

Kendisine gösterilen fotoğraflara karşı İmamoğlu, "Ben fotoğraflarla ilgili cevap vermek istemiyorum." dedi.

İBB Başkanı ve Türkiye'de en fazla gündemde olan kişilerden olduğunu belirten İmamoğlu, "Hayatım halkın arasında geçiyor ve insanlarla ilgili en fazla güvendiğim şey, bir kere gördüğüm insanları tanımak ve hatırlamak üzeredir. Ancak listeli bir şekilde fotoğraf tablosunun önüme konularak, büyük bir bölümünün benimle çalışan, özel yaşamımda benimle ilişkili ve siyasi olarak yol arkadaşı olduğum belli insanların bana sorulmasını şahsıma uygun bir soru yöntemi olarak görmüyorum. Zaten fotoğrafta olan kişilerle ilişkilerim bellidir ve tespitlidir. Diğerleriyle ilgili tanımadığım insanları gözümle hatırladığım kadarıyla ifade ederek tanımaya çalışacak çaba içerisinde olacak bir kişi değilim." ifadesini kullandı.

İmamoğlu savunmasını şu şekilde sürdürdü:

"Bana sormuş olduğunuz Sarıyer İlçesi Reşitpaşa Mahallesi'nde bulunan 624 ada, 175 parselde yer alan kamulaştırma ile ilgili tamamen belediyenin bölgeyi yeşil alan olarak halkın huzuruna sunması için yapılmış bir çalışmadır. Belediye olarak binlerce kamulaştırma işlemi yapılmıştır. Bu da onlardan sadece bir tanesidir. Yasemin Eroğuz tarafından satın alınan söz konusu yer her ne kadar MASAK raporunda 3 milyon matrahlı ve 250 bin lira kapora ödemesi şeklinde gözükmüşse de söz konusu arazinin alımı için Türkiye İş Bankası'ndan iki ayrı kredi kullanılmış olup, ödemeler kredi vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu hususun tekrar araştırılmasını istiyoruz."

"En önemli hususun şeffaflık ve hesap verilebilirlik olduğunu çok iyi bilirim"

Soruşturmanın şüphelileri Emrah Bağdatlı, Adem Soytekin, Hüseyin Köksal ve Fatih Keleş gibi şahısların mal varlığıyla ilgili artışlar hakkında bilgisi olmadığını savunan İmamoğlu, savunasında şunları kaydetti:

"Kendi ticari hayatlarıdır. Bir kamu yöneticisi olarak, kamu ahlakına sahip olduğunu iddia eden bir kişi olarak en önemli hususun şeffaflık ve hesap verilebilirlik olduğunu çok iyi bilirim. Hayatım ile ilgili hiçbir hususun gizliliği olmamıştır. Hele hele kamu yöneticisi olduktan sonra gizlilik olamayacağını da bilen birisiyim. Ticaretimle ilgili, ailemle ilgili tüm hususlar, kamuoyunun önünde şeffaf bir biçimde sürmektedir. Üç nesildir ticaretin içinde olan bir insan ve dünyanın en büyük şehirlerinden birinin belediye başkanı olarak kamuda hesap sormanın ve hesap vermenin çoklu yöntemleri var iken 4 gün önce sabah 06.00'da yüzlerce polisle evden bir insanın alınması ve oluşan gündem ile Türkiye'ye büyük bedeller ödetilmesi, ilave olarak da insanların mutsuz ve huzursuz hale getirilmesi ve son olarak mübarek ramazan ayında kul hakkı yenmesi, benim ve milletimin çok ağrına gitmiştir. Üzülerek bir şehrin yollarının kapandığı, giriş-çıkışın denetlenir hale geldiği, koca ilçelerin tümüyle barikatlarla çevrili bir ortamın, benimle ilgili soruşturma süreçlerinin ve gözaltına alma eyleminin ne kadar yanlış olduğunun göstergesidir."

İmamoğlu, savunmasını şu şekilde tamamladı:

"Doğru yöntemi tercih etmeyip namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanların, raporları düzenleyenlerin Allah'ın verdiği ömür kadar mücadelemi hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim. Benim söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."

Murat Ongun'un yolsuzluk soruşturmasındaki savcılık ifadesine ulaşıldı

Örgütlü Suçları Soruşturma Bürosunca ifadesi alınan Ongun, etkin pişmanlık hükümleri hakkında bilgilendirilmesi üzerine, örgüt üyesi olmadığı için etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini söyledi.

Ongun, medya operasyonlarını yöneten kişi olduğuna ilişkin iddiayla ilgili, "Bundan işimi iyi yaptığım kastediliyorsa buna diyecek bir şeyim yoktur. Ancak sosyal medya aracılığıyla trol ordusuyla kimseye itibar suikastı, karalama yapmam. Hüseyin Köksal'ın sahibi olduğu firmanın Ekrem Bey ile alakası yoktur. Orantısız zenginleştiğim, gelirimle orantısız hayat yaşadığım iddiasıyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığınca hakkımda araştırma yapıldı. Herhangi olumsuz bir şey çıkmadı. Belediyeden huzur hakkı aldığım konusunda beraat aldım." dedi.

Gazetecilere maddi destekte bulunduğu iddialarının doğru olmadığını savunan Ongun, gazeteci kökenli olduğunu, böyle bir şeyi kendisine yakıştırmayacağını ifade etti.

Ongun, paraların dağıtımına yardımcı olduğuna ilişkin iddiaların iftira olduğunu öne sürerek, İBB olarak medya kuruluşlarına ancak resmi yoldan reklam vererek destek olabildiklerini, kayıt dışı para aktarmalarının mümkün olmadığını iddia etti.

Belediyenin reklam alanlarını değerleme komisyonu olduğunu ve burada memurların görev aldığını, kendisinin bir görevi olmadığını kaydeden Ongun, ifadesinin devamında şunları dile getirdi:

"İBB'nin reklam işini yapan firmaların işlerini yerine getirirken yapmış oldukları usulsüzlükler varsa bunları denetlemek ya da yaptırım uygulamak benim görev alanım değildir. Medya AŞ küçük bir firmadır. Burada gerek Mustafa Nihat Sütlaş gerekse diğer şahısların, firmaların ne kadar ihale aldığını bilmem mümkün değildir. Bunlar kayıtlardan öğrenilebilir. Sütlaş ile benim ilgim yoktur."

Ongun, HTS kayıtları ile ilgili kollukta verdiği beyanı tekrar ederek, belirtilen kişilerden bir kısmının iş arkadaşları olduğunu, ortak sosyal çevreleri bulunduğunu, bu kapsamda telefon görüşmeleri yapmasının yahut ortak baz çıkmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu kaydetti.

Savcının, Necati Özkan'a ait Kapital Medya isimli ofiste kendisi ile birlikte Fatih Keleş, Murat İlbak, Mustafa İlbak isimli şahısların birkaç dakika arayla ofise giriş yaptıklarına dair kayıtları sorması üzerine Ongun, görüşmeyi hatırlayamadığını, İlbak'larla Özkan'ın tanışıklığı bulunduğunu, bu kapsamda görüşme yapmalarının normal olduğunu belirterek, "Benim de Murat İlbak ile bir görüşmem vardı. Ofiste konuşamamıştık daha sonra bir yemekte konuştuk. Fatih Keleş'in konusunu hatırlamıyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Serbest bırakılmayı talep ediyorum." ifadesini kullandı.

İmamoğlu'nun hakimlik sorgusu tamamlandı

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne savcılıkça ifadesinin alınmasının ardından yolsuzluk soruşturması kapsamında, "suç örgütü kurma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "rüşvet almak" suçlarından, terör soruşturması kapsamında ise "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen İmamoğlu'nun sorgusu tamamlandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İmamoğlu'nun eşi Dilek ile oğlu Selim İmamoğlu Saraçhane'deki İBB binasından yeniden adliyeye geldi.

Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özel, süreç sona erene kadar adliyede olacaklarını söyledi.

Özel, mahkemeyi takip edeceklerini belirterek, "Ailesi mahkemeyi takip edecek. Parti adına ben takip edeceğim mahkemeyi. O konuda bir kısıtlama vardı. O kısıtlamayı gerekli görüşmeleri yaparak, bu şekilde parti adına genel başkanın, ailesinin takip etmesi konusunda mutabakata varıldı. Arkadaşlarımız burada hazır olarak bekleyecekler." diye konuştu.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş ise "Adalet varsa hemen serbest bırakılmalarını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Özel, Yavaş ve İmamoğlu'nun ailesi polis bariyerlerinden geçerek, hakimlik salonuna girdi.

Ekrem İmamoğlu, kimlik tespitiyle başlayan sorguda yaklaşık 2 saat savunma yaptı.

Kararın diğer şüphelilerin de işlemleri bittikten sonra toplu olarak açıklanması bekleniyor.

Saraçhane'deki izinsiz gösteride eylemciler İBB binasına girdi

Soruşturmaları protesto etmek için bir grup Saraçhane'de toplandı.

Buradaki gruptan bazıları, Taksim'e çıkmak için Bozdoğan Kemeri'ne doğru yürümeye başladı. Kemerin önünde bekleyen polis ekipleri, grubun Taksim'e doğru ilerlemesine izin vermeyerek, uzaklaşmaları uyarısında bulundu.

Bunun üzerine gruptakiler polis ekiplerine havai fişek, taş ve su şişesi gibi materyaller atıldı. Polis ile grup arasında kısa süreli arbede yaşandı. Polis, zaman zaman gruba biber gazıyla müdahale etti.

Müdahalenin ardından bazı göstericiler ara sokaklara dağılırken, kimi göstericiler ise İBB binasına girdi.

Ara sokakları kapatan polis ekiplerinin bazı göstericileri gözaltına aldığı görüldü.

Başkentte izinsiz gösteriye müdahale eden 1 polis yaralandı

Soruşturmalarını protesto etmek isteyen bir grup, Kızılay'da toplandı.

Atatürk Bulvarı ile Meşrutiyet Caddesi kesişimindeki polis barikatını aşmaya çalışan gruptakilerden bazıları, polise mukavemette bulundu.

Polis ekipleri, farklı zamanlarda megafonla seslenerek grubu dağılmaları yönünde uyardı. Eylemcilere megafonla seslenen polis yetkilileri, protestocular arasında "provokatörlerin" olduğunu ve polise taş atıldığını, yaralı polis memurları bulunduğunu ifade etti.

Tüm uyarılara rağmen dağılmayan grup, polis ekiplerine havai fişek, taş ve cam şişe attı. Polise atılanlar arasında balta, tornavida ve pense gibi çeşitli aletler olduğu da görüldü.

Atılan taşın isabet ettiği 1 polis memuru, başından yaralandı. Polis ekiplerine saldıran gruba, biber gazı ve tazyikli suyla müdahale edildi.

Müdahale sonrası dağılan eylemciler, Meşrutiyet Caddesi üzerinde toplanmaya başladı. Burada yüzlerini maskeyle gizleyen bazı kişiler, civardaki iş yerlerinden aldıkları masa ve sandalyeleri polise fırlattı.

Eylemcilerden bazıları da çevreden topladıkları çeşitli eşyaları ateşe verdi. Park halindeki çok sayıda araç atılanlar nedeniyle zarar gördü.

Eylemlerde 323 şüpheli gözaltına alındı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bu gece İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmasıyla ilgili eylemlerde 323 şüpheli gözaltına alındı. Kamu düzenine zarar veren hiçbir girişime izin verilmeyecek." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın