Kültür

"Kardan Aydınlık" dizisi imam hatip okullarının kuruluş hikayesine odaklanıyor

TRT'nin dijital platformu tabii'nin yeni dizisi "Kardan Aydınlık" Türkiye'nin ilk imam hatip lisesi müdürü Mahmut Celalettin Ökten'in hayat hikayesini anlatıyor.

Fatih Türkyılmaz  | 28.02.2025 - Güncelleme : 28.02.2025
"Kardan Aydınlık" dizisi imam hatip okullarının kuruluş hikayesine odaklanıyor Fotoğraf: Abdülhamid Hoşbaş/AA

İstanbul

RGB Grup Medyanın yapımcılığını üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda Ali İpin, Hazım Körmükçü, Eslem Akar, Furkan Kalabalık, Recep Usta, Ahmet Varlı ve Deniz Hamzaoğlu yer alıyor.

Yönetmen koltuğunda Yücel Hüdaverdi'nin oturduğu dizinin senaryosunu Serdar Özönalan kaleme aldı.

Yapımcı Ümit Sönmez, diziye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de anlatılması gereken çok fazla kahramanlık hikayesi olduğunu belirterek, "1948 ile 1951 arası, Türkiye'nin birçok anlamda kabuk değiştirdiği bir dönem. Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte çok zor bir dönem geçirdi ülkemizin insanları. Bu zorlu dönemde alınması gereken tedbirler, yapılması gereken farklı işler vardı, bunlar yapıldı. Dönem dönem geriye dönüp, muhasebe yapıp, o muhasebeye bağlı olarak değişiklikler yapmak gerekir. İşte o değişiklikleri yapmak güçlü insanlar ve güçlü karakterler ister. Sevgili Celalettin Hoca da öyle bir hoca. Hikayesinin de anlatılması gerekiyordu." diye konuştu.

"Gerçeklerden esinlenerek o günü anlatmaya çalıştık"

Celalettin Ökten'in etrafındaki insanların hayatlarına dokunarak eğitimde yeni bir anlayış başlattığına dikkati çeken Sönmez, şunları kaydetti:

"Bazı şeyleri cesaretle konuşmak, üstüne gitmek, o günün kahramanlarını bugüne aktarmak lazım. Bunun için de bir ülkü gerekiyor. Bu ülküye sağ olsun tüm yetkililerimiz sahipti. Bunu anlatmak gerektiğine inanıyorlardı. Biz de bu inanca ortak olmaya çalıştık. Celalettin Hoca gerçek bir kahraman ama bununla beraber biz etrafında kurgu bir evren de oluşturduk. Bir anlamda gerçeklerden esinlenerek, o günü anlatmaya çalıştık. O günlerde din eğitimi almış insanların yokluğu, eksikliği gerçekten ciddi bir problemdi. Bu problem insanların hayatında en somut şekilde hissediliyordu. Kaçak göçek yollarla insanlar dinlerini öğrenmeye çalışmışlar. Ortaya çıkabilecek sonuçlar açısından bu ciddi bir sorun, ciddi bir problem."

Yapımın arka planında da emek veren çok sayıda kişinin olduğunu belirten Sönmez, çekimlere başlamadan önce, bir yılı aşkın süre, çok sayıda toplantı, danışmanlarla istişareler ve dönemin tanıklarıyla röportajlar yaptıklarını dile getirdi.

Ümit Sönmez, yapımın sanat yönetmenliği tarafında da dönemin kostüm ve eşyalarını titizlikle seçtiklerini aktararak, genç ve yetenekli bir yönetmenle çalıştıklarını, tüm ekibin büyük bir özveriyle yapıma değer kattığını söyledi.

"Söyledikleriyle yaptıklarının örtüşmesi bence çok değerli"

Yönetmen Yücel Hüdaverdi de Celalettin Ökten'in oğlu Sadettin Ökten'in kitaplarını severek okuduğunu ve proje teklif edildiğinde bu yüzden çok mutlu olduğunu ifade etti.

Her hikayenin kendi dönemini oluşturduğunun altını çizen Hüdaverdi, "1948-1950 dönemini anlattığımız bir hikayede, Celalettin Ökten olabilme atmosferini oluşturuyoruz aslında. Çünkü burası bir kurmaca dünya. Bir gerçek var. Özellikle bazı zatları anlatmak çok kolay olmuyor." ifadesini kullandı.

Hüdaverdi, Sadettin Ökten'in "Babamdaki en büyük özellik söyledikleriyle yaptıklarının örtüşmesidir" dediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İmam hatiplerin kurucusu bir adamdan bahsediyoruz ama halbuki buralarda inanılmaz filozoflar, bilim insanları, doktorlar, öğretmenler yetişmiş. Söyledikleriyle yaptıklarının örtüşmesi bence çok değerli. Bu zamanlarda yaşamış böyle büyük ve hikmetli insanları aktarıyor olmak, kendi bilgimizle tabi ki kolay değil. Oyuncular konusunda samimiyetimle söylüyorum. Gerçekten onlar da projeye gönüllerini vermeye çalıştılar. Sağ olsunlar bana çok yardımcı oldular. Biz de bu anlamda hayalini kurduğum bir oyuncu grubu kurmaya çalıştık."

"Onun tarihi şahsiyetini ve maneviyatını korumakla yükümlüydük"

Senarist Serdar Özönalan ise tarihi dizi senaryosu yazma tecrübesi olduğu için bu dönemde ilgisini çeken kişiler ve olaylar olduğunu ifade ederek, "Anlamak istediğimiz bir dönemdi ve heyecanla işe koyulduk. Önce uzun bir süre okuma temposuna girdik. Zaten hakim olduğumuz alanlardı ama Celal Hoca'yı iyi tanımak istedik. Anlatacağımız karakteri anlamamız, tanımamız ve onu içselleştirmemiz gerekiyordu." değerlendirmesinde bulundu.

Tarihi olayları tek veçhesiyle anlatmak istemediklerine dikkati çeken Özönalan, karşıt karakterleri de kurgu olarak konumlandırdıklarını ve dönemin bürokratlarına olumsuz bir atıfta bulunmak istemediklerini söyledi.

Özönalan, Celalettin Ökten'in büyük saygı duyulacak bir karakter olduğuna vurgu yaparak, "Bir senarist için aslında en istemediği şey, metnin olmasıdır. Metin ne kadar azsa kurgu imkanımız o kadar fazladır. Kendi hatıratları olduğu için Celalettin Hoca'nın nerede doğduğu, ne yaptığı gün gün belliydi. O kaynaklara da bağlı kalmak zorundaydık. Onun tarihi şahsiyetini ve maneviyatını korumakla yükümlüydük. Dolayısıyla onun etrafında konumlandıracağımız karakterler üzerinden kurgu yapmak istedik ki onun mücadelesini en iyi şekilde anlatabilelim." ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.