
ANKARA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yola çıkarken ne dedik, biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Bu can bu tende oldukça Allah'tan başka kimseye verilecek hesabımız yoktur. Bize bazı marjinal gruplar değil bize millet hesap sorar" dedi.
Erdoğan, Ankara'ya gelişinde Esenboğa Havalimanı'nda kendisini karşılamak üzere toplanan vatandaşlara hitap etti.
Konuşmasına, "Coşkunuz, heyecanınız, ahde vefanız için sizlere kalbi şükranlarımı sunuyorum" diyerek başlayan Erdoğan, kendilerinin yola kefenlerini giyerek çıktıklarını söyledi. Erdoğan, "Bu can bu tende oldukça Allah'tan başka kimseye verilecek hesabımız yoktur. Bize bazı marjinal gruplar değil, bize millet hesap sorar. Milletin de hesap yeri sandıktır, sandıkta sorar. Ve bizi millet getirdi, millet götürür. Milletten başka bu noktada kimsenin bizi götürmeye gücü yetmez" ifadesini kullandı.
Ankara'nın, cuma gecesi İstanbul'un, bugün Adana'nın, Mersin'in coşkusuna farklı bir coşku kattığını belirten Erdoğan, "Ankara bugün çok farklı. Uçakta gelirken yol boyu şu anda bu süreci bekleyenleri gördüm. Ankara Hacı Bayram Veli'nin şehridir. Hüseyin Gazi Hazretleri'nin şehridir. Ankara Gazi Mustafa Kemal'ın şehridir. Ankara merhum Menderes'in, merhum Özal'ın şehridir. İşte bu Ankara bugün bir kez daha Başbakanı'na sahip çıkıyor. Başbakanı'nı muhabbetle kucaklıyor. İşte şu Ankara'yı Türkiye görsün. Günlerdir Ankara'da terör estirenleri değil Türkiye Ankara'nın bu gerçek fotoğrafını görsün" şeklinde konuştu.
"Eğer çok rahatsız oldularsa lügata baksınlar çapulcu kime denir diye"
Alanda bulunanların "Vur vur inlesin, çapulcular dinlesin" şeklinde slogan atması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hatırlıyorsunuz ben bu ifadeyi kullanınca rahatsız olmuşlar. Eğer çok rahatsız oldularsa lügata baksınlar çapulcu kime denir diye. Oraya baktığı zaman Başbakanın ne kadar isabetli bir ifade kullandığını görecekler. Yakan, yıkan, saldıranlara çapulcu denir. Dolayısıyla kusura bakmasınlar ama onlara destek verenler de aynı familyada yerini alır. Bu kalabalık, bu topluluk söyleyeceğini sokak aralarında yakarak, yıkarak söylemedi. Karşımdaki topluluk söyleyeceklerini hep sandıkta söyledi. Yarın da sandıkta söyleyecek. Ben diyorum ki Gezi Parkı'na çıkacağınıza, Kuğulu'ya çıkacağınıza, buraları yakıp yıkacağınıza 7 ay var, sabredin. 7 ay sonra sandıkta, sizlerle görüşelim. 'Demokrasi' diyorsanız, 'özgürlükler' diyorsanız, 'hak, hürriyet' diyorsanız bu şiddetle elde edilmez. Hukuk içerisinde kalarak elde edilir. Şu ana kadar böyle bir şey gördünüz mü? Yaptıkları iş sadece vurup kırma, kamunun binalarına saldırma, kamunun binalarını yakıp, yıkma, sivil vatandaşın, halkın araçlarını yakıp yıkma. Bununla kalmadılar benim başörtülü kızlarıma, başörtülü bacılarıma saldırdılar. Bununla da kalmadılar. Dolmabahçe Camii'ne maalesef bira şişeleriyle girmek suretiyle, ayakkabıyla onu da yaptılar.
Benim başörtülü kızlarım, kardeşlerim on yıllarca bu ülkede parya muamelesi gördü. Üniversitelere sokulmadı. Ama hiçbir zaman bunların yaptıklarını yapmadılar. Sabrettiler, çünkü şuna inanıyorlardı; sabrın sonu selamettir. Şuna inanıyorlardı; sabır zaferi getirecektir. Sonunda bunu gördük ama daha göreceklerimiz de var."
Avrupa'da İnsan Hakları Mahkemesinin bile siyasallaştığını ifade eden Erdoğan, "O bile aynı şekilde kararlar verdi. Ama aksi olduğu zaman farklı kararlar çıktı. Şimdi bir başka olay daha var; ben İspanya'da inancı sebebiyle başını örten kardeşlerime sahip çıkan bir ifade kullandım diye partimle ilgili kapatma davası açıldı. Ki bu maddelerden bir tanesiydi. O zaman ki ana muhalefetin genel başkanı şu ifadeyi kullandı; 'hamdolsun ki Ankara'da savcılar var' dedi. Bunların inanca saygısı yok. Çünkü inancına güvenmeyenlerden. Bunların düşünceye saygıları yok. Düşünce hürriyetinden korkarlar bunlar. Niye? Kendi düşünceleri yok" diye konuştu.
''Türkiye'de egemenlik artık milletin elindedir''
Biz düşünce hürriyetinden korkmuyoruz. Cumhuriyet tarihinde özgürlükler konusunda, düşünce hürriyeti konusunda, inanç hürriyeti konusunda iktidarımızın getirdiğini hiç bir iktidar getirmemiştir" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir kere şunu herkes bilsin, bakınız bugün 27 Mayıs 1960'ta değiliz. Bugün 12 Eylül 1980'de değiliz. 28 Şubat 1997'de değiliz. Bugün 27 Nisan 2007'de neredeysek işte oradayız. Hükümetimizle partimizle en önemlisi de milletimizle demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin, en güçlü savunmasını biz yaptık, biz yapıyoruz. Türkiye'de egemenlik artık milletin elindedir. Şimdi soruyorum, bazı mahfiller de buna dahil. İstanbul'da söyledim, yine söylüyorum, eğer kendinize inanıyorsanız, demokrasiye inanıyorsanız, hukuka inanıyorsanız, bu ülkede egemenlik artık milletindir. Eğer millete saygınız varsa, öyle diyorlar ya, peki millet sadece gezi parkının içerisinde olanlar mı? İstanbul Atatürk Havalimanı'nda bir anda 2 saatte oraya toplananlar millet değil mi? Bugün Adana'da benim Mersin'e geçeceğimi öğrenenler millet değil mi? Mersin'de toplananlar millet değil mi? Şu anda Ankara'da toplananlar millet değil mi?"
"Torunuma da ezberlettiniz''
Erdoğan, vatandaşların "Dik dur eğilme bu millet seninle" sloganları üzerine "Bunu o kadar güzel söylüyorsunuz ki 3,5 yaşındaki torunuma da ezberlettiniz. O da 'dik dur eğilme bu millet seninle' diyor. İnşallah gün ola harman ola. 3'ten 70'e kadar bu millet bu günleri hayırla yad edecek. Çünkü Türkiye'de karar da yetki de söz de milletindir" dedi.
Milletin ve Meclis'in dışında Türkiye'ye yön vermenin hiç kimsenin haddi olmadığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Artık bu ülkede çeteler dönemi bitmiştir. Bu ülkede mafya dönemi bitmiştir. Cunta dönemi geri gelmemek üzere bitmiştir. Şunu da söylemem lazım, faiz lobisi kendine çeki düzen ver. Faiz lobisi yıllarca benim milletimin alın terini sömürdün, bundan sonra sömüremeyeceksin. Çok sabrettik. Bu lobiyi oluşturan bir banka, iki banka, üç banka kim varsa hepsi için aynı şeyi söylüyorum. Siz ki bize karşı böyle bir mücadeleyi başlattınız, bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz.
Utanmadan, sıkılmadan, borsayı çökertme gayretleri içerisine girenler, borsada Tayyip Erdoğan'ın parası yok. Çökersen sen çökeceksin. Yüzde 11'den başladık yüzde 94'lere kadar çıktık. Niye çünkü biz spekülatürlere fırsat vermedik, yarın da vermeyeceğiz. Eğer senin spekülatörlüğünü yakaladığımız anda da ümüğünü sıkarız. Kim olursan ol ümüğünü sıkarız. Geçmişte belki birileriyle anlaşıyordunuz, belki bir gecede yüzde 7 bin 500 faizlerle bu ülkeyi sömürüyordunuz ama artık sömüremeyeceksiniz. O geçmişte kaldı. Şimdi durum farklı."
"Polisimizi bunlara yedirtmeyiz"
"Anamuhalefetin haddini bilmez, kendini bilmez bir milletvekili çıkıyor, benim polisime hakaret ediyor. Bu polis Türk milletinin polisidir. Hataları olabilir ama bu hatalar polisime hakaret etmeyi getirmez" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polisimizi biz bunlara yedirtmeyiz. Onun da hakkını hukukunu korumak bizim görevimizdir. Bu noktada sokak sokak çatışmalarda atılan kilit taşlarındaa polisimiz yaralandı. 600'ü aşkın polisimiz yaralandı bizim bu olaylarda. Dünyanın değişik yerlerinde birçok olaylar yaşıyoruz. Bunları da görüyoruz. Sen görmüyor musun? Haddini bilmez. Nasıl oluyor da sen benim polisime bu denli ahlaksızca saldırıyorsun? Ne olacak, öyle bir şey oluyor ki bu ülkenin Başbakanına küfredenlerin yanında yer alanlar var bu ülkede. 'Kem söz, kötü söz sahibinindir' dedik. Sabrettik, yine sabredeceğiz ama sabrın da bir sonu var. Onun için de bakınız göstericilerin arkasına sığınmak suretiyle siyaset yapanlar önce siyasetin ne demek olduğunu öğrensinler. Sokaktaki kışkırtmalara biz gelmedik ama onlar geldi."
"Milletin dışında belirleyici güç yok''
Milletin dışında belirleyici bir gücün var olmadığını vurgulayan Erdoğan hiçkimsenin umutsuz, endişeli olmamasını istedi ve "Nice badireyi aşan Türkiye merak etmeyin bunu da aşacaktır" dedi.
Türkiye'de 10 yılda 2 milyar 800 milyon ağaç diktiklerini anımsatan Başbakan Erdoğan, Esenboğa Havalimanından şehir merkezine uzanan yoldaki ağaçlandırma ve peyzaj çalışmalarına işaret ederek, CHP'li belediyelerin daha önce hiçbir şey yapmadığını söyledi. İstanbul'daki çöp dağlarını, hava kirliliğini ve susuzluğu giderdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Ben Taksim Gezi Parkı'ndaki gençlere sesleniyorum; gençler ben İstanbul'un belediye başkanıyken siz henüz kucaktaydınız. Daha henüz büyüme dönemindeydiniz, o dönemleri hatırlamıyorusunuz" dedi.
Çevreciliğin içinde su, yeşil, temiz kent, temiz hava, tarih ve kültür olduğunu belirten Erdoğan, bunları kendilerinin getirdiğini söyledi.
''Sizler millet iradesine saygının sembolüsünüz''
Vatandaşlara, "Sizler demokrasinin aşıklarısınız. Sizler millet iradesine saygının sembolüsünüz. Sizler bu ülkede egemenliği milletin tayin ettiğine inanan insanlarsınız. Dolayısıyla sizleri alkışlıyorum, tebrik ediyorum" diye seslenen Başbakan Erdoğan, bu topluluğun kutlu bir topluluk olduğunu, yakıp, yıkmadığını, ellerinde molotof kokteylleriyle dolaşmadığını söyledi.
Erdoğan, "Bu topluluk polisine kurşun sıkmadı, askerine kurşun sıkmadı, köy korucusuna kurşun sıkmadı. Tam aksine bu topluluk onlarla kucaklaştı, birleşti" dedi.
Türkiye'de 11 gündür devam eden bir süreç olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu süreç sadece içerden değil dışardan ve içerden organize bir süreç, aslında 11 günlük bir süreç de değil aylardır dokunan bir tezgahın hayata geçirilmesi. Burada açıkladım; uluslararası faiz lobisinin bizdeki uzantılarıyla beraber attıkları adımlar ama duvara çarptılar. Öyle şeyler yaşıyoruz ki... Ne diyorlar? 'Bu Başbakan çok sert. Gerginlikten yana. Bu Başbakan gerilimden yana'. Biz gerilimden yana değiliz. Biz haktan ve halktan yanayız. Biz Asım'ın nesli olarak büyüdük."
Mehmet Akif Ersoy'un "Zulmü Alkışlayamam" şiirinden bir bölüm okuyan Başbakan Erdoğan, "Biz mazlumların, mağdurların sesi olarak bu yola çıktık" dedi. "Ana muhalefetin genel başkanı" sözleriyle başladığı cümlenin vatandaşlar tarafından yuhalanarak kesilmesi üzerine Erdoğan, "Yuhalamaya değer mi? O bile onun için bir mükafattır" ifadesini kullandı.
''AK Parti iktidarı döneminde 2 milyar 800 milyon fidan ve ağaç diktik''
Ülkede bir dikili ağacı bile olmayanların çevrecilikten bahsetmesini anlamanın mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, AK Parti iktidarı döneminde 2 milyar 800 milyon fidan ve ağaç diktiklerini aktardı. Taksim Gezi Parkı olaylarına katılanların büyük çoğunluğunun bu süreçten önce parkın adresini dahi bilmediklerini söyleyen Erdoğan, "Ben orada doğdum, büyüdüm. Kasımpaşa'nın çocuğuyum. Taksim Meydanı'nı iyi bilirim. Bunlar tereciye tere satmaya kalktılar. Bunları söylediğin zaman da rahatsız oluyorlar. Kusura bakmayın, biz hakkı her zaman her yerde söyleriz. Şunu da unutmasınlar biz, iki ileri bir geri gidenlerden olmayacağız. Çünkü bizim yapacağımız çok iş var" diye konuştu.
"Şarkı söylemek istiyordunuz da AK Parti iktidarı sizlere mani mi oldu?"
Başbakan Erdoğan, sanatçıların olaylara destek vermesini de eleştirerek, "Destek verenlere de 'yazıklar olsun' diyorum. Eğer siz şu ana kadar sanatınızı icra etmek için çalışıyordunuz da AK Parti iktidarı sizin sanatınızı icra etmenize mani mi oldu? Bir yerlerde şarkı söylemek istiyordunuz da, türkü söylemek istiyordunuz da, pop müziği söylemek istiyordunuz da AK Parti iktidarı sizlere 10 yıldır mani mi oldu? Neyinize mani olduk ki şimdi bu yaygaraları koparıyorsunuz? Eğer bir sıkıntınız varsa bunu benim Kültür Bakanımla da, belediye başkanlarımla da, benimle de görüşürdünüz . Ama biz İstanbul'da Muhsin Ertuğrul'u yıktık. 'Oraya cami yapacak' dediler. Ne oldu, ne yaptık? Daha muhteşem bir tiyatro merkezi yaptık. Altında 3 bin 500 kişilik kongre merkezi yaptık. Şimdi gelmişler, Atatürk Kültür Merkezi'nin çatısına çıkıyorlar. 'Yıktırmayız'. Ona senin gücün yetmez, yıkacağız. Niye? Daha güzelini yapmak için" şeklinde konuştu.
Erdoğan, sözlerinin sonunda "Bana diyorlar ki 'bu cumartesi günü saat: 17.00'de bir Ankara mitingi ile final yapalım'. Siz buna ne diyorsunuz?" diye sordu. Vatandaşların alkışlarla karşılık vermesi üzerine de Erdoğan, "O zaman yapacağız. Cumartesi günü saat: 17.00'de bir arada olmak üzere Allahaısmarladık" karşılığını verdi.