Dolar
34.59
Euro
36.06
Altın
2,714.46
ETH/USDT
3,316.30
BTC/USDT
98,813.00
BIST 100
9,549.89
Gündem

Adalet Bakanı Gül: Yargı hiçbir yerden ve kimseden emir almaz

Adalet Bakanı Gül, "Yargı hiçbir yerden ve kimseden emir almaz. Yargının emir alacağı tek yer Anayasa'dır ve kanunlardır. Yargı, sadece hukukun emri altındadır." dedi.

Barış Gündoğan  | 10.01.2020 - Güncelleme : 10.01.2020
Adalet Bakanı Gül: Yargı hiçbir yerden ve kimseden emir almaz

Ankara

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül,  Hakimevi'nde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. 

Salona gelişinde gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayan Bakan Gül, basın mensuplarına karanfil verdi. 

Yeni yıla yeni umutlarla girildiğini fakat bölgedeki gerginliği endişeyle takip ettiklerini belirten Gül, "Bölgede daha fazla kan daha fazla acı görmeye tahammülümüz yok. Bu çerçevede diplomatik kanalların açık tutularak bu sorunların daha büyük bir çatışmaya dönmemesi dileğimizdir." ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Gül, Doğu Akdeniz'de uluslararası hukukun gerektirdiği tüm adımların atıldığını vurgulayarak şöyle konuştu: 

"2019'da Türkiye'nin egemenliğine, bekasına yönelik her türlü tehdidi bertaraf etmek ortak çabamız oldu. Gerek Doğu Akdeniz'de gerek Suriye'de gerek Libya'da Türkiye'nin atmış olduğu her adım uluslararası hukuka uygun adımdır. Türkiye, tarih boyunca hukuk dışı hiçbir yola tevessül etmemiştir. Hiçbir zaman barıştan başka hiçbir gaye ile hiçbir coğrafyada bulunmamıştır. Doğu Akdeniz'deki varlığımız ülkemizin ortak çıkarları içindir, milletimizin menfaati içindir, ülkemizin ulusal güvenliği içindir. Dayanağımız da uluslararası hukukun meşruiyetidir. 2020 yılında da ülkemizin çıkarları için uluslararası hukukun gerektirdiği tüm haklarımızı sonuna kadar kullanmaya devam edeceğimiz bir yol olacak." 

AİHM'deki ihlaller 

Adalet Bakanı Gül, geçen yıllarda hukuk sisteminde çok önemli reform adımları attıklarını ifade ederek, vatandaşların adalete erişimini ve makul sürede adil yargılanma hakkını güçlendirecek önemli değişiklikler yaptıklarını anlattı. 

Güven veren bir adalet sistemi için Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni hayata geçirdiklerini hatırlatan Gül, bunun yasalaşmaya başladığını belirtti. 

Yeni bir İnsan Hakları Eylem Planı üzerinde çalıştıklarını aktaran Gül, şunları söyledi: 

"AİHM nezdinde Türkiye'deki ihlallere yönelik 2019'da, bir önceki yıla kıyasla ihlal kararı sayısı 140'tan 96'ya gerilemiştir. Bu sayı, adil yargılanma hakkında 53'ten 15'e, tutuklamayı da içeren özgürlük ve güvenlik hakkında 29'dan 9'a, dernek kurma ve toplantı özgürlüğünde 11'den 2'ye düştü. Yine 2019 yılında AİHM'de ülkemize ilişkin 732 dosya kapatıldı. Derdest dosya sayısı ise tüm zamanların en düşük miktarı olan 680'e geriledi. Uluslararası eleştirilere bu rakamlar en güzel, en nesnel cevaptır. 'Reform oldu ama şuna yaradı, buna yaradı' diye bir değerlendirmeyi hukukla ve hukuk devleti ile bağdaştırmak mümkün değildir. Eski Türkiye geride kaldı. İnsanların başörtüsüne, inancına, düşüncesine, mezhebine göre yaklaşanlar, inkar eden, reddeden politikalar, uygulamalar eski Türkiye'de kaldı. Artık hiç kimse Türkiye'yi o eski yasakçı Türkiye'ye çeviremeyecektir." 

Nöbetçi noterlik uygulaması hakkında da bilgi veren Gül, 9 ayda 598 bin 572 kişinin hafta sonu noterde işlem yaptığı bilgisini verdi. Gül, noterlerde banka kredi kartlarıyla işlem yapılmasına olanak tanınacağını dile getirdi. 

Bakan Gül, 1 Ocak 2019'dan itibaren e-tebligat sistemine geçildiğini, 2019 yılının tamamında 18 milyondan fazla e-tebligat gönderimi yapıldığını bildirerek, bu çerçevede 210 milyon lira tasarruf yapıldığını, 700 bin ton kağıt tasarrufu sağlayan çevreci uygulama sayesinde 11 binden fazla ağacın kesilmekten kurtarıldığını ifade etti. 

Arabuluculuk uygulamaları hakkında da bilgi veren Gül, "2019 yılında, iş hukuku alanında 391 bin uyuşmazlıkta arabulucu görevlendirilmesi yapılmıştır. Bu uyuşmazlıkların 230 bini anlaşmayla sonuçlanmıştır. Böylelikle 400 iş mahkemesinin bir yılda bakacağı dosyayı arabulucular çözdü." dedi. 

Tüm bu reform çalışmalarının temeli olan hak ve özgürlüklere güvence sağlamadan toplumsal huzurun yaşatılamayacağına işaret eden Gül, "Özgürlük ve güvenlik dengesinde, birini diğerine tercih etmemek temel yaklaşımımızdır. Bu mücadeleyi yargı, bu dengeyi koruyarak sürdürmektedir. Yargı bunu yaparken hiçbir yerden ve hiçbir kimseden emir almaz. Yargının emir alacağı tek yer, Anayasa ve kanunlardır. Yargı, hiçbir ideolojinin, hiçbir grubun hiçbir zümrenin değil, sadece hukukun emri altındadır. Bu anlayışa aykırı her türlü girişimin, çabanın karşısında olacağımızın da bilinmesini isterim." değerlendirmesini yaptı. 

"FETÖ ile mücadelenin de kararlılıkla sürdürülecek"

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelenin devletin bağımsızlığı, bekası ve egemenliği açısından önemini vurgulayan Gül, diğer terör örgütleriyle olduğu gibi FETÖ ile mücadelenin de kararlılıkla sürdürüleceğini belirtti.

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından 289 fiili darbe davası açıldığını aktaran Gül, bunlardan 272'sinin tamamlandığını, 17 davanın ise halen devam ettiğini söyledi.

Tamamlanan darbe davalarında 3 bin 949 mahkumiyet kararı verildiğini, sanıklardan 1225'inin ağırlaştırılmış müebbet, 1180'inin müebbet, 1544'ünün de süreli hapis cezası aldığını kaydeden Gül, 2 bin 648 kişinin ise beraat ettiğini vurguladı.

Gül, "15 Temmuzdan itibaren yargı demokrasi nöbetini tutmaya devam ediyor. Bugün hem darbeye karşı çıkmış bir millet var hem darbeyi yargılayan bir yargı var. Bu Türk demokrasisi ve yargı tarihi açısından da çok önemli bir dönüm noktasıdır." dedi.

"Herkesi bir torbaya doldurmak mücadeleyi sulandırır"

FETÖ ile mücadelenin sulandırılmasına da karşı olduklarını belirten Gül, "Bu mücadelenin hukuk sınırları içinde olması hepimizin ortak beklentisidir. Herkesi bir torbaya doldurmak, bir çuvala doldurmak mücadeleyi sulandırır. Bu da en çok FETÖ'yü sevindirir. Biliyorsunuz bu kripto örgüt, mücadelenin sulanması için binlerce masum insanın yaftalanmasını göze aldı." diye konuştu.

Gül, yargı mercilerince ortaya çıkarılan morbeyin listesinin, örgütün terörle mücadeleyi sulandırma girişimini açıkça ortaya koyduğunu belirtti. 

Masum insanların ayrılması ile suçluların da gerekli cezayı almasının FETÖ ile mücadelenin başarısı açısından önemine değinen Gül, milletin yargıdan beklentisinin de bu yönde olduğunu kaydetti.

İnsanların yargı eliyle haksızlığa maruz kalmaması için soyut iddialarla vatandaşların ev ve iş yerlerine kolluk güçlerinin gelmesini önlemeye dair bir düzenleme de getirdiklerini ifade eden Gül, şunları söyledi:

"Haksız, genel, soyut iddialarla vatandaşın yargı eliyle lekelenmesini önleyecek bu kanun çerçevesinde, 2019 yılında 176 bin 380 ihbar dosyasından 119 bin 636'sı hakkında 'soyut ve mesnetsiz iddia' gerekçesiyle soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi. Yani yaklaşık 120 bin vatandaşımız hakkında hiç soruşturma açılmamış, ifade alınmamış, kayıtlara şüpheli olarak da girilmemiştir."

İnsan onurunun kıymetli ve her şeyin başında olduğunu vurgulayan Gül, milletin yargıdan beklentisinin maşeri vicdanı teskin etmesi ve uyuşmazlıkları gidermesi olduğunu söyledi.

Yargıda hedef süre uygulaması

Yargılama süresinin kısaltılması için 1 Ocak 2019'dan itibaren hedef süreler belirlediklerini aktaran Abdulhamit Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geciken adalet, adalet değildir. İşte bunun için 2019 yılının başında adli işleyişe hedef süre uygulamasını getirdik. 2019 yılında soruşturma aşamasında hedef sürelere uyulma oranı yüzde 74 olarak gerçekleşti. Bu oran, hukuk mahkemelerinde yüzde 82, ceza mahkemelerinde yüzde 84 ve idari yargı mahkemelerinde yüzde 86'yı bulmuştur. Bu uygulama, yargı mensupları tarafından memnuniyet verici bir duyarlılıkla sahiplenilmektedir. Şimdi nerelerde yüzde 100 olmamış, nerelerde eksiklik var, bunlar üzerine kafa yoracağız ve mümkünse önümüzdeki yıl hedef süreleri daha da öne çekme imkanı var mı, bu konu üzerine çalışacağız."

Yargı yetkisinin kullanımının yargı mercilerine ait olduğunu aktaran Gül, milletin vicdanına uygun kararlar verilmesinin ortak beklenti olduğunu belirtti.

Kadına yönelik şiddet

Abdulhamit Gül, kadına yönelik şiddetle mücadele anlamında 2019'da acı hadiseler yaşandığını, kadına yönelik saldırılar ve asla tasvip edilmeyecek görüntülerin herkesin yüreğini yaraladığını aktardı.

Gül, şöyle devam etti:

"Aile Bakanlığının yürüttüğü 6284 sayılı kanun uyarınca kadına karşı şiddetle etkin bir şekilde mücadele etmek amacıyla genelgemizi güncelledik ve HSK da bu çerçevede ihtisas mahkemelerinin işleyişini düzenleyen bir karar aldı. Daha önce mağdurun başka şikayetleri var mı, bunların görülmesi yönünde her türlü konu tekrar hatırlatılmış oldu. Eylemle orantılı koruma tedbirlerine başvuru konusu değerlendirilecek, mağdurun daha önce başka şikayetinin bulunup bulunmadığı mutlaka kontrol edilecek. Cumhuriyet başsavcılıkları bünyesindeki Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Bürosu'nun Türkiye genelinde yaygınlaştırılması için tüm çalışmalar yapıldı. Bu konuda elbette yargı sonuçtur, olan hadiseyi cezalandırır ama ortak dileğimiz o kişi bu şiddete maruz kalmadan, yaralanmadan, saldırı yapılmadan bu işlerin önlenmesi."

2020'nin ülkede demokrasi, hukuk ve özgürlük çıtasının daha da yukarı çıktığı bir yıl olması dileğinde bulunarak, Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı.

"FETÖ ile iltisaklı hakimlerle ilgili çalışmalar sürüyor"

Hatay'ın İskenderun ilçesinde, 19 yaşındaki Berfin Özek'in yüzüne asit dökerek sağ gözünü kaybetmesine ve yüzünün bir bölümünün yanmasına neden olan sanığa verilen cezaya ilişkin sorular üzerine değerlendirmelerde bulunan Bakan Gül, olayın gerçekten herkesi derinden üzdüğünü, genç kızın o halinin herkesin içini yaraladığını belirtti.

Kanunların toplumun sorunlarını çözmek için çıkarılan temel metinler olduğunu anlatan Gül, "Cumhurbaşkanımızın hassasiyeti, bu konudaki o olayın ya da buna benzer olaylara karşı en insani, en vicdani bir tepkinin ortaya konması insanların ortak beklentisi. O anlamda Cumhurbaşkanımızın söylediği bunlara yönelik genel ifadeler, herkesin de duygusuna tercüman olan ifadeler." diye konuştu. 

Yargının bir iş meydana geldikten sonra devreye girdiğini ifade eden Gül, "Bir iş meydana geldikten sonra cezayı vermek, o olayı başa sardırmıyor ki. Bizim ana derdimiz, o olayın hiç yaşanmaması için tedbirleri almak. Elbette suç olduğunda cezası olacak. Bir insan kadına niye el uzatır, niye kezzap atar. Bunların üzerine kafa yormak lazım." dedi.

Adalet Bakanı Gül, iki ayrı şehirde meydana gelen kadına şiddet vakasında, iki ayrı sanığın da dizi ismi söylediğini ve dizilerde gördüklerini uyguladıklarını söylediklerini aktardı.

Tüm kurumlara, dizileri yapanlara, yayıncılara, sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düştüğünü vurgulayan Gül, "Şiddete uğradıktan sonra hep beraber çalışalım gelin 3 katı, 5 katı daha cezayı artıralım. Ama bizim derdimiz o kadına kezzap dökülmeden nasıl engelleriz? Kezzap döküldükten sonra 20-50 yıl verelim ama öyle bir şey olmalı ki bu tür hadiseler yaşanmadan önlenmeli. Buna Aile Bakanlığı başta toplumun tüm kesimleriyle hep beraber bakmak lazım." değerlendirmesini yaptı. 

FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin soruşturma, yargılama yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorular üzerine Bakan Gül, "Yargı siyasi veya değil diye ayrım yapmaz. Gereğini yapar, yapmaktadır. Hiçbir yargı mercii buna gözünü kapatamaz." diye konuştu.

Bir başka soru üzerine de Bakan Gül, FETÖ ile mücadelede asla rehavete düşmeden çalışma yapmak gerektiğini vurgulayarak, "Ucu nereye gidiyorsa, sonuna kadar gidecek bir mücadele ve yaklaşım perspektifini ortaya koymak lazım." ifadesini kullandı.

FETÖ ile iltisaklı hakimlerle ilgili çalışmaların sürdüğünü, dün de Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) gündeminde bu konunun olduğunu belirten Bakan Gül, "Bu hafta da çalışmalar devam edecek. 'Hepsini temizledik, kimse kalmadı' diye bir yaklaşıma sahip olamayız. Bu konuda HSK titizlikle çalışmasını sürdürüyor." dedi. 

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yargı içinde FETÖ'nün ardından farklı tarikat ya da dini grupların yer aldığı şeklindeki iddialar bulunduğunun belirtilmesi üzerine, herkesin kendi dünya görüşünün olabileceğini belirtti.

Ancak kendi düşünce ya da dünya görüşünü daha önce olduğu gibi farklı şeylere dönüştürmeye asla müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Bakan Gül, "Bir yanlış oluşuma, yargı üzerinde anayasa ve hukuk dışındaki bir hiyerarşik oluşuma, ne olursa olsun müsaade etmeyiz. Bunlara izin verilemez, bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz." ifadelerini kullandı.

FETÖ'nün siyasi ayağı ile ilgili mücadele konusu ile avukat Yücel Bulut hakkında baro tarafından başlatılan disiplin soruşturmasının sorulması üzerine Gül, baronun soruşturmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.

Bulut'un değerli bir hukukçu ve milletvekili olduğunu aktaran Gül, "Yargı bu konuda hassasiyet gösterirken, tüm kurumların da elbette aynı hassasiyeti göstermesi lazım. İnsanların lekelenmesi asla kabul edilir bir durum değil." diye konuştu.

Gül, FETÖ ile mücadelenin siyasi ayağına ilişkin ise "FETÖ üyeliği anlamında bir suç teşkil eden eylemleri olan kim varsa, kimsenin bu konuda bağışıklığı yoktur. Herkes, nerede, hangi kurumda olursa olsun, hangi ayağı olursa olsun elbette yargı ve ilgili tüm kurumlar bunu tespit edip bu mücadeleyi vermektedir." ifadelerini kullandı.

Geçmişte partisinden de yargı önüne çıkmış kimseler bulunduğunu, partisinin üyeleriyle ilgili titiz bir şekilde gerekli ayrımı yaptığını, bu kişilerin tasfiye edildiğini bildiren Gül, "Yargı, suçluya, fiile bakar ve onu cezalandırır. Asla ayrım yapmaz. Yargı bu suça kim bulaşmışsa, kim suçluysa nerede olduğuna bakmaz, mücadelesini yapar. Bizim beklentimiz de budur. Kimsenin bu anlamda bir bağışıklığı yoktur." diye konuştu.

MHP'nin sunduğu şartlı ceza indirime ilişkin çalışma olup olmadığına yönelik soru üzerine Gül, hem AK Parti grubunun, hem yönetiminin, teknik konular üzerinde de bakanlığının bu konu üzerinde çalıştığını belirterek, şunları söyledi:

"Bu konu üzerinde tüm yönleriyle, iyi halliliğe varıncaya kadar masaya yatırılması gereken bir konu. Partinin yetkili kurullarına da yaptığımız teknik çalışmaları sunduk. Ama kanun nasıl şekillenir, çerçevesi nasıl belirlenir bu Meclisin, özellikle AK Parti grubunun vereceği kararla ortaya çıkacaktır." 

Ceza indirimine ilişkin çalışmalarda sona gelindiğine yönelik açıklamalar ve söz konusu çalışmanın içinde erken yaşta evliliklere yönelik bir düzenlemenin olup olmadığının sorulması üzerine Gül, "Bu konuda teklife dönmüş bir gelişme olduğu konusunda bilgimiz yok. Konu Meclisin takdirinde. Biz ilgili kurumlarla çalıştık ama siyaseten verilmesi gereken bir karar var. Cumhurbaşkanımız da toplumsal hassasiyet ve beklentilere dikkat edilerek karar verileceği yönünde bir çerçeve de çizdi." yanıtını verdi.

Sözcü Gazetesi davası ve 2 medya mensubuna saldırıda bulunanların kısa sürede serbest bırakılmasına yönelik soru üzerine Gül, gazetecilere yapılan saldırının tasvip edilemeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Yürütmenin bir parçası olarak biz kuvvetler ayrımının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Yargıya yön verme, tavsiyede bulunma ya da yargı yerine geçip karar verme imkanımız yok. Yürüyen davalarla ilgili prensip olarak yorumdan kaçınıyorum. Yargısal süreçler kendi mecrasında yürüyor. Tahliye oldu sanki beraat etti, serbest kaldı... İki yılın altında tutuklama yasağı var kanunda. O suça girdi diye hakim serbest bırakıyor icabında. Böyle bir şeyle niye serbest kaldı? Varsa eksiklik kanunda düzeltilir ama genel ilke olarak söylemek lazım, kararı veren bir hakim. Kararda da bir yanlışlık varsa bir üst merci karar veriyor. Yürüyen davalarla ilgili yönlendirici telkinde bulunmama adına bu ilkemi paylaşmak istiyorum."

Anayasa Mahkemesinin Wikipedia kararı

Süresiz nafaka ve Anayasa Mahkemesinin Wikipedia kararına ilişkin sorulara karşılık Gül, şunları söyledi:

"Nafakayla ilgili ciddi mağduriyetlerin yaşandığı bizlere de iletilen bir konu. Ömür boyu nafaka hususu bir taraf için gerçekten eziyet. Eğer hali vakti yerindeyse kadın da ödüyor. Kadın, erkek diye de bakmamak lazım. Kim ödüyorsa ömür boyu nafaka sürdürülebilir bir konu değil. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı, öneriler de getirildi. Birçok alternatif olabilir. Ülkelere baktığımızda belli süre olanlar var. Hakimin takdirine bırakılan yerler de var. Hakim tarafların durumuna göre kendi karar verebiliyor. Bunların hangisi mümkün, ne şekilde olabilir, bu Meclisin takdirinde olacak bir konu. Ama bunu çözerken aldığı 300-400 lirayla hayatını sürdüren kadının nafakasının elinden alınması da ayrıca yeni bir mağduriyet yaratabilir. Dolayısıyla bu adımı atarken yeni mağduriyetler oluşmasına izin verilmemesi gerekir. Biz felsefe olarak bir boşanma davası ne kadar uzun sürüyorsa ihtilaflar ve şiddet de o oranda artıyor. Boşanmak istiyorlar ama ihtilaflar yüzünden boşanamıyorlar. İki taraf da boşanmak istiyor ama hakim başka anlaşmazlıklar nedeniyle boşamıyor. Fiilen kopmak istiyorsa taraflar bunu kolaylaştırıcı bir yolu seçmek, belki üzerinde kafa yormak lazım. Ama tüm bunları yaparken aile kurumunu da zedelemeden, kadın ya da erkeğin onurunu da işin başında tutarak... Aile Bakanlığının da değerlendirmesiyle buna bakılacaktır. Kanuni gerektiren bir konu olduğu için Meclisin karar vermesi gerekiyor."

Anayasa Mahkemesinin Wikipedia kararının gerekçesinin henüz yayınlanmadığını aktaran Gül, "Elbette Anayasa Mahkemesinin kararı bağlayıcıdır. Anayasa Mahkemesinin kararı elbette hem idare, hem mahkeme tüm ilgilileri bağlayan bir süreçtir. O uygulanacak bir konudur." dedi.

Arınç'ın açıklaması

Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç'ın, Ekrem Yeter kararının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcısına yönelik açıklamasına ilişkin Gül, yürüyen davayla ilgili yorum yapmasının söz konusu olmadığını, mahkemenin deliller doğrultusunda karar vermesinin herkesin beklentisi olduğunu söyledi. 

Gül, Ankara Cumhuriyet Başsavcısının Ekrem Yeter dosyasına ilişkin açıklamalarının da kendi yürüttüğü soruşturmaya ilişkin olduğunu aktardı.

Yargının FETÖ kararlarına yönelik tartışmaların hatırlatılması ve yargının FETÖ'den tam olarak arındırılıp arındırılmadığının sorulması üzerine Gül, FETÖ ile mücadelenin tüm kurumların ortak çabasıyla mümkün olduğunu, mücadelenin partiler üstü olduğunu vurguladı.

Bakanlık olarak yargısal yetkilerinin olmadığını hatırlatan Gül, yargısal faaliyetlerin faturasının AK Parti ya da Hükümete çıkarılmasının çok büyük bir haksızlık olacağını dile getirdi. Gül, "Binlerce dosyanın içinden birkaç dosyayı çıkarıp, bu anlamda yargıya bir haksızlık yapmak da doğru değil. Yargı hepimizin yargısı. Yargının zedelenmesi herkese zarar verir." dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.